AB yanlısı CHP'nin kıymeti bilinecek mi?
CHP lideri Özgür Özel, önceki gün Brüksel'de Türkiye'nin AB'ye alınmasını savunuyordu. Yeni üyelerin çoğundan daha eski demokratik geleneklerimiz olduğunu hatırlatarak.
Kaderin cilvesine bakın; AK Parti, 10 yıl öncesine kadar CHP'yi Sosyalist Enternasyonal'e şikayet ediyordu. AB'ye karşı diye.
Nereden nereye...
Özel, Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar grup toplantısında konuşuyordu.
Trump ABD'sinin Rusya'yla yakınlaşması, AB ile Türkiye'yi yeni denge arayışlarına zorluyor. Hem ekonomik hem askeri olarak. İki tarafın da birbirine ihtiyacı hiç bu kadar artmamıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunun farkında. AB'yi düştüĝü çıkmazdan ancak Türkiye'nin tam üyeliği kurtarır, demesi ondan.
Şaşırtıcı olan, Erdoğan'ın bu savına en güçlü desteğin CHP'den gelmesi.
AB yanlısı, tam üyelik kapısının açılmasını isteyen bir CHP, Türkiye için büyük şans. İktidara atılmış can simidi gibi hem de. AK Parti, bunun kıymetini iyi bilmeli.
Konjonktür de her zamankinden müsait, hatta zorlayıcı. Trump etkisi, Türkiye ile AB'yi karşılılıklı birbirine itiyor.
AB tarafı, ilişkileri canlandırmaya hazır olmasa Özgür Özel'e kulak kesilmezlerdi. Baksanıza, o konuşmasından sonra dün Avrupa Birliği Konseyi hazırlık toplantısına davet edildi. Sosyal demokrat devlet ve hükümet başkanlarının kendi aralarındaki ön toplantıydı. Demek Özgür Özel'in çağrısını duydular ve AB liderler zirvesine taşımayı değerlendiriyorlar.
Başbakanken Erdoğan, CHP'yi Avrupa'ya nasıl şikayet ettiğini anlatırdı, hatırlar mısınız?
2011'deki TUSKON toplantısında şöyle demişti:
"Sosyal demokrasi ile alakaları kalmadı. Bunu Batı da görüyor. Bize teklif ediyorlar sizi Sosyalist Enternasyonal’e alalım. Teklifi yapan siyasi liderlere diyorum ki, şu bizdeki CHP’yi atın dışarı, ondan sonra gelelim.”
Neden mi?
Erdoğan, demokratik hukuk reformları için Avrupa sosyal demokratlarıyla kendileri yakın çalışırken CHP'nin reformlardan ve AB'den yana değil karşı olmasını gerekçe gösteriyordu.
CHP’yi, tâ 2007’den beri Sosyalist Enternasyonal’e şikâyet etmesinin sebebi buydu.
AK Parti, Avrupa sosyal demokratlarıyla yakın çalışıyoruz, diye övünüp CHP’yi, ülkemizi Avrupa'ya rezil etmekle az suçlamadı.
Şimdi unutmuş gibiler ama eskiden Batı’yla iyi geçinmemeyi kınardı AK Parti.
Bugün Batı'nın bize imrendiğini, her şeyimizi kıskandığını, dinimizi de çekemediği için Haç-Hilâl savaşı istediğini bile söyleyebilmeleri sizi yanıltmasın...
Dün AK Parti, Batı’nın takdirini kazanmaya çalışmamayı, övgü ve beğenisine lâyık olmamayı yerer, pek ayıplardı.
Batı’nın hayat kalitesine, hak ve özgürlük standartlarına özenmemeyi, kişi başı milli gelirine gıpta etmemeyi ise büyük kusur görürlerdi.
Bu eksiklikleri sebebiyle CHP'yi kınadılar, ayıpladılar, yerden yere çok vurdular.
Şimdilerde duymuyor olabilirsiniz ama bir zamanlar “Batı bize bakıyor, Avrupa'ya rezil oluyoruz” diye bir kriteri vardı AK Parti'nin.
Var mıydı öyle dünyadan kopmayı, Batı düşmanlığını ve içe kapanmacılığı savunmak! CHP her denediğinde karşısına AK Parti dikilir, ağzının payını verirdi alimallah.
Allah da AK Parti'ye, arayıp da bulamadığı, tam gönlüne göre bir CHP'yi nasip etti.
Dış zaruretler artarken iç muhalefet engeli de ortadan kalktığına göre, kim tutar AK Parti'yi; ver elini AB üyeliği. Demokratik reformlar nasıl yapılır, dünyaya buyursun göstersinler.
