Hiçbir şey olmasa da bir şeyler olmuş yine

İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla başlayan 19 Mart Süreci'nde büyük turp arayışı ilginç bir aşamaya ulaştı.

Haberlere göre... En son gözaltına alınan 47 kişi silkelendiğinde üstlerinden 14 milyon lira çıkmış. Nakit, bilezik, çeyrek altın... Para eden ne bulunduysa hepsinin toplamı.

"560 milyar lira çalmışlar" haberlerinin arkasından çıka çıka bu mu çıktı, denilince de... "Akrabalarının üstüne yapmışlar, ondan bulunamıyor" haberlerine geçiliyor.

Bir de İmamoğlu'nun şu otel görüntülerindeki valizlerde sinyal kesme cihazları değil para taşındığına "yemin ederim ama ispat edemem" iddiası var.

Hem saklayacak bir şey yoktuysa oteldeki kameraları niye bantlamışlar!

Daha önce İmamoğlu'nun balıkçı ve otel görüntüleri hukuksuzca servis edildiği için tedbiren bantlamamışlar, o da valizlerin para dolu olduğunu kanıtlarmış gibi öne sürülüyor.

Bir yerden tanıdık geliyor mu size de bu mantık?

Üç örnek hatırlatıyor bana.

Biri, Ocak 2006'daki bir gazete yazısı. Muhalefetin iktidarı yolsuzlukla suçladığı Galataport ihalesi tartışılırkendi. Taha Akyol, Milliyet'te yazmıştı. "Yolsuzluk, usulsüzlük" başlığıyla.

Şöyle diyordu:

"Menderes ve arkadaşlarının adı 'hırsız'a çıkarılmamış mıydı? Hatta Kars ve Ardahan'ı Ruslara 'satıyorlar'dı!

Darbenin gerekçelerinden biri buydu!

Yolsuzluk suçlamaları yalandı ama 'şüyuu vukuundan beter'di.

Öyle şartlanma olmuştu ki, darbe'nin 'saf' lideri Org. Cemal Gürsel şöyle konuşacaktı: 'Öyle ustaca çalmışlar ki, nereye sakladıklarını bulamadık!..."

Diğer örnek de Osman Kavala'nın, ABD'li Prof. Henri Barkey'le casusluk faaliyetine dair suçlama.

Çokça konuşulmuştu. İddialar, “Barkey’in suçlu olduğunu biliyorum ama ispatlayamıyorum” havasındaydı.

Kavala ile Barkey arasında darbe organizsyonu ve casusluk bağı kurulamıyordu. Tek bağ, telefonlarının aynı baz istasyonlarından sinyal vermesiydi.

Çakışmayan seyahat, telefon trafiklerinden bile tesadüf olamayacağı hükümleri çıkarılıyordu. Temelsiz yorumlar, somut delil gibi sunuluyordu.

İddianame bile suç ilişkilerini tespitte zorlanıldığını kabul ediyordu üstelik.

Barkey’in, eşi ile evli olup olmadığı dahi belirlenememiş. Bu da faaliyetlerini perdeleyecek kadar usta bir casus olduğuna kanıt gösteriliyordu.

Demek ki faaliyetini gizleyecek, iz bırakmayacak kadar usta bir casustu. 15 Temmuz darbe girişimiyle irtibatı ondan kanıtlanamıyordu.

Üçüncüsüyse 2019'da İmamoğlu'nun kazandığı ilk İstanbul seçimlerinin iptalindeydi. "Çünkü çaldılar" denmiş, kanıt olarak da akıllarda "hiçbir şey olmasa bile bir şeyler oldu" lâkırdıları kalmıştı.

İmamoğlu'nun tutuklanmasında da şu ana dek ortaya saçılanlara bakılırsa hiçbir şey olmasa bile bir şeyler olmuş yine. Başka kanıta ne gerek.

BAKAN KURUM'UN İSTANBUL'U BİRKAÇ YILDA KURTARMA PLANI

Abdülkadir Selvi, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'la konuşmuş. Hürriyet'te dün şöyle yazdı:

"Çevre Bakanı Kurum'a, 'İstanbul kurtulamayacak bir şehir mi? İstanbul depreme hazırlıklı hale getirilemez mi?' diye sordum. Murat Kurum çok net konuştu.

'İstanbul toparlanamayacak bir şehir değil. Hep beraber hareket edersek, bir seferberlik ruhuyla çalışırsak, İstanbul'daki riski en aza indirir, İstanbul'u birkaç yıl içinde toparlarız. Biz bu işin üstesinden geliriz' dedi."

Şahane müjde, içimiz rahatladı.

Bakan Kurum, Kanal İstanbul'u bırakıp nihayet deprem İstanbul'u alıyor gündemine. "Gelin, el ele verip İstanbul'u birlikte kurtaralım" da diyor.

Fakat yazıdan şunu anlayamadım.

Madem İstanbul'u deprem kâbusundan kurtarmak iktidarın elinden gelir ve bu birkaç yıla bakıyor...

Şimdiye neden beklendi, şehrin deprem tehlikesi altında yaşadığı bilgisi yeni çıkmadı ki, daha önceden duymuş olmalılar?

Ayrıca deprem seferberliği, CHP yönetimindeki İBB'yi de kapsıyor mu? Çünkü dışlanıp felce uğratılmak isteniyor gibi.

YORUMLAR (77)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
77 Yorum