İnsanlıktan çıkaran siyaset

Saadet Partili Hasan Bitmez, Meclis kürsüsünde yere yığıldı. İsrail'le ticaretin kesilmemesini eleştiriyordu. Meğer kalp krizi geçiriyormuş.

O esnada AK Parti sıralarından yükselen sesler, insanlığa sığmadı.

Meclis tutanaklarına şu ifadeler geçti:

"Allah’ın gazâbı böyle olur işte, Allah’ın gazâbı..."

Ama Özlem Zengin, buna gösterilen tepkileri zâlimce buldu.

Siyasi kavgalarda insanlığa yer yoksa, normali buysa Özlem Zengin, özründe haklı. Aksi halde özrü de kabahatinden büyük.

Ayakta konuşurken Bitmez'e "yazıklar olsun" çekenler, diyelim ki düştüğünde ne olduğunu anlamadan oh çekmeye başladı...

Niye yazıklar olsun, niye Allah'ın gazâbına uğrasın, istiyorlar?

"İsrail'le ticareti konuşmamızı istemiyorlar" dediği ve arkasını, Sezai Karakoç'tan alıntıyla şöyle getirdiği için:

"Sanıyorlar ki biz sussak mesele kalmayacak. Halbuki biz sussak tarih susmayacak. Tarih sussa hakikat susmayacak. Sanıyorlar ki bizden kurtulsalar mesele kalmayacak. Halbuki bizden kurtulsanız vicdan azâbından kurtulamayacaksınız. Vicdan azâbından kurtulsanız tarihin azâbından kurtulamayacaksınız. Tarihin azâbından kurtulsanız Allah'ın gazâbından kurtulamayacaksınız..."

Bitmez, bunun devamında yere yığılırken "Allah'ın gazâbı böyle olur işte, Allah'ın gazâbı böyle" sesleri duyuluyor.

Alın size, siyasetin nasıl zıvanadan çıktığını gözler önüne seren bir sahne daha.

İktidarın, İsrail'e karşı dediğiyle yaptığı örtüşmüyor. Söylemi, eylemine uygun değil. Eylemi de söylemine.

Bu da sorgulanmasın, konuşulmasın mı?

Filan kahveden içmek, Gazze'ye ihanetse diplomatik ve ticari ilişkileri kesmemek niye değil?

Gazze'yi savunmak, İstanbul'u savunmaksa vatan söz konusu; ticareti kesersek ekonomiye vereceği zararın lâfı mı olur, neden ediliyor?

Ticaretin kesilmesini bekleyenler, nasıl din mücahidi vatanperver olmuyor da Erdoğan'a düşmanlık ve Türkiye'ye saldırmakla suçlanabiliyor?

Gazze düşerse İstanbul, Ayasofya, Kudüs, Mekke ve Medine de düşecekse ne duruyoruz, din ve vatan elden giderken para kaybetmenin hesabı mı yapılır?

Neler yapmadıksa şu Gazze için, en çok şeyi biz yapmışız gibi başkalarına söylenme hakkını da kazandıksa Batı'nın yapmayıp bizim yaptığımız nedir?

Hem Türkiye Yüzyılı'ndayız, bizim asrımız, artık dünya gücüysek Netanyahu'yu İstanbul'da sandığa gömmekten, İsrail'i bizim belediye seçimlerinde yenip cezalandırmaktan başka bir şey gelmiyor mu elimizden?

Yaptığınız gibi söylemez, söylediğiniz gibi de yapmazsanız bunlar sorulur. Gazze duyarlılığını siyaseten kullanıp kullanmadığınız sorgulanır, kaçınılmaz.

Lâfa gelince mangalda kül bırakmayıp icraatta yok yazılmayı savunmak, zordur. Soruların çileden çıkarması anlaşılabilir.

Fakat söylenmesi o kadar ağırınıza, zorunuza gidiyorsa öyle yapmamayı denersiniz.

Esip gürleyip yağmamak, eleştirilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Riyad'daki Gazze Zirvesi'nden dönerken ölçüyü koymuştu.

Önerileriniz hamasatten ve şovdan arındırılmış, tükürdüğünüzü yalatmayacak, somut, gerçekçi şeyler olmalı.

Gazze duyarlılığına selam verip İsrail'le ticarete devam etmenin konuşulması rahatsız ediyor, katlanılamıyor da bu ölçüye uyulmamasında sorun görülmüyor mu?

Tutarsızlığı hatırlatanlar sussa ortada sorun kalmayacak mı!

ÖZÜR VE KABAHAT

Özlem Zengin, AK Parti grubuna tepkileri acımasız buluyor.

İnsan olarak muhalefeti sevip saydıklarını, sadece siyaseten kavga ettiklerini, Hasan Bitmez'in şu an canıyla boğuştuğunu, dolayısıyla siyaset yapma zamanı olmayıp insani kucaklaşma zamanı olduğunu da vurguluyor.

Siyaset yaparken kenara konabilen bir insanlıktan söz ediyorsanız insanlıktan çıkaran bir siyasetten de haydi haydi söz edebiliriz. Bu, niye acımasızlık sayılıyor öyleyse?

Kafiye olmayan yerde nasıl redif aranmazsa insanlık olmayan yerde de siyaset, hele Müslümanca siyaset hiç aranmaz.

İsyan Ahlâkı kitabının yazarı Nurettin Topçu'ya kulak verilsin bari.

"Bu millete Anadolu irfanının kıymetini ve düzen kurucu ahlâkını kuşanmayı telkin eden eserleri” için 2017'de, Cumhurbaşkanlığı ödülüyle 'örnek kişi' gösterilmişti.

Topçu, "burada insanı fenerle arayanlar, yanılmamışlar" diyor ve "her şeyi bırakıp önce insanlık devrine girmeye" çağırmıyor muydu? Bakınız; Anadolu'dan Hatıralarla, Nurettin Topçu'nun Mektupları, s. 151.

YORUMLAR (74)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
74 Yorum