Silivri'ye de isteyeceğine Diyarbakır hukuk görmesin demek

"Diyarbakır'da 200 PKK'lı serbest bırakıldı" haberlerini Bakan Tunç düzeltti. Sayı 200 değilmiş, bırakan da Anayasa Mahkemesi'ymiş.

Bakan; 'iktidar yapmadı, AYM yaptı' minvalinde düzeltti. Ama asıl sorun tepkilerde. Onlar hâlâ düzelmedi.

Tepkilerin düzeltilecek nesi var, derseniz...

Adalet Bakanı, Anayasa Mahkemesi kararına uyduklarını söylüyor. Niye uydunuz, diye kızılır mı?

PKK üyeliğinden haksız ceza alanlar için AYM'ye uyuyorlar da Demirtaş, Kavala, Atalay için niye uymuyorlar? Asıl sorulması gereken bu.

Tam yeriydi oysa...

Diyarbakır'dakiler niye hukuktan yararlandı, diyeceğinize Silivri'dekiler niye yararlanamıyor, demeniz icap etmez mi?

Tepki gösterilecekse çifte standarda gösterilmeliydi.

Ne zaman işe gelirse o zaman AYM kararlarına uyup işe gelmedikçe tanımamak, uymamak, saygı da duymamakta sorun.

Anayasa'ya rağmen AYM kararlarına uymuyor, diye iktidarı yerden yere vuranlara bakın siz. Kendilerine hukuk istiyorlarmış, herkese değil.

Mesele şuymuş: Diyarbakır'da bırakılanlar, "yasa dışı gösteri"ye katılanlarmış. Örgüt üyesi gibi cezalandırılmışlar. Anayasa Mahkemesi, o düzenlemeyi iptal etmiş. İktidar da durumu değerlendirip Meclis'ten yeni bir düzenleme geçirmemiş. Onun sonucunda bırakılmışlar.

Ne denir şimdi buna?

Madem Anayasa Mahkemesi kararları bu kadar bağlayıcı...

O zaman neden aynı hukuk, Selahattin Demirtaş için işlemiyor?

Niçin Osman Kavala hâlâ içeride?

Niye Can Atalay, milletvekili seçilmiş olmasına rağmen tahliye edilmedi?

Üçü için de AYM'nin hak ihlâli kararları var. Sorgulanacaksa onlara neden uyulmadığı sorgulanmalıydı.

Aynı âdil yargılanma ve tahliye hakkı başkalarına niçin tanınmıyor? Sorulacak soru budur.

AYM kararıyla onlar çıkarken bunlar nasıl hâlâ içeride kalıyor?

Mesele PKK’dan yatanların hukuktan faydalanması değil. Mesele, aynı hukuktan başkalarının faydalandırılmaması.

Seçmeli adâlet uygulamalarına karşı çıkacak, aynı yolla bunların da hapisten çıkmasını isteyecek yerde onlar niye çıkıyor, diye ayağa kalkanları anlamak zor.

Tutarsızlık sadece iktidar cenahında değil, bazı muhalifleri de aşağı kalmayabiliyor.

AYM kararlarını seçerek, siyasi ihtiyaçlara göre uygulamak, hukukun üstünlüğünü göstermez.

Hukuk, adamına göre çalışıp herkese eşit uygulanmadığında hukuk olmaktan çıkar. Keyfilik hüküm sürer orada. Kimse de yarın lazım olduğunda haklarının korunacağından, kanun önünde eşit muamele göreceğinden, yani bir hukuk güvencesi altında yaşadığından emin olamaz.

Ne istediğinize, neyi savunacağınıza bir daha bakın...

Adalet Bakanı, AYM kararına sadık kaldıklarını söylüyor.

Bundan rahatsız olunur mu?

Rahatsız olunacak şey, aynı sadakatin başka örneklerde sergilenmemesi.

Ahmet Türk'ün yurt dışı yasağı, PKK'nın silah yakma törenine katılabilmesi için 3 gün önce kaldırılmıştı, kendi açıkladı.

Hani yargı siyasetten bağımsızdı, denir... Başkalarınınki neden kaldırılmıyor, denir de... Ahmet Türk'ün yasağı niye kaldırıldı denir mi yahu?

Siyasi şartlar ve tercihler değişince Ahmet Türk'e, yerine atanan kayyum çekilip Mardin Belediye Başkanlığı görevine iade edilirse ne yapacağı sorulmuştu. O da CHP'li belediyelere atanan kayyumlar dururken bunu istemeyeceğini söylemişti.

Allah herkese, kendisi için istediği hukuku başkalarına da isteyecek tutarlılığı nasip etsin.

YORUMLAR (25)
25 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.