Siyasetteki yangının iç cepheyi sardığının resmidir

Sadece İzmir'deki yangınlara 4 uçak, 14 helikopter, 106 arazöz ve binden fazla personelle müdahale edildiği söyleniyor.

Son 3 günde 263 yangın çıkmış, 259’u etkili müdahaleyle kontrol altına alınmış. İzmir, Manisa ve Hatay'da müdahale çalışmaları sürüyor.

Yazıya başladığım sırada İletişim Başkanlığından paylaşılan son bilgi buydu.

Fakat alevlerin göğü sardığı, geniş bir yaşam alanını yakıp kül ettiği korkunç görüntüler bile siyasetteki yangının gerisinde kaldı.

Roma'dayım, yalnız Bakan Ersoy gibi turist kılığında, rakip ülkelerin turistik performansını yerinde gözlemek için gelmedim. Sanatçı dostum Ahmet Güneştekin bir uluslararası başarıya daha imza atıyor, Roma'da çok önemli bir müzede sergisi açılacak, ona geldim. Ayrıntılarını yarına okursunuz.

Yani Allah'ın bir kaderinden başka bir kaderine kaçmış değilim. Zaten kaçılacak gibi de değil, yanmaktan kurtuluş yok. Bayıltıcı bir sıcak var burada. Roma'nın havası gelenlerin dışını, Türkiye'deki yangınlarsa içini yakıyor.

Yangın haberlerini takip etmeye çalışıyorum. Allah acılarını, daha acılarıyla unutturmasın.

Dikkatimi şu çekti; yangın haberleri, CHP'nin kurultay davasında kararın ertelenmesinin gölgesinde kalmış. Siyaset öylesine cayır cayır yanıyor ki orman yangınları dahi unutturamıyor. Tersine, siyasetteki yangından orman yangınlarına odaklanmaya sıra gelmiyor neredeyse.

Geçen yıllarda böyle miydi? Alevlerle birlikte tartışmaların harareti de yükselir, iktidarla muhalefet cephelerinden karşılıklı suçlamalar yeri, göğü tutardı.

Muhalefet, yangınlara gerek havadan gerekse karadan etkin ve hızlı müdahale edilip edilmediğini sorgular, yeterince hazırlanmadığı için iktidarı eleştirirdi.

İktidar cenahıysa orman yangınlarıyla mücadele ederken muhalefetin çıkardığı fitne yangınlarıyla da mücadele ettiklerinden başlardı söylenmeye.

Neler demezlerdi ki...

Muhalefeti, PKK’nın çıkardığı yangını körüklemekle mi suçlamazlardı...

‘PKK yaktı, bunlar destekledi’ hezeyanları savuran mı çıkmazdı...

'Söndürme uçaklarımız nerede, hazırlığımız niye yok’ diye soranı hain ilan edip sorduğuna, soracağına bin pişman mı etmezlerdi...

Yangınlara etkin müdahale edilememesini eleştiren, hızlı söndürülememesinden mi sorumlu tutulmazdı...

‘Söndürme uçakları nerede’ demeyi, ateşe benzin dökmekle mi bir tutmazlardı...

Söndürülemeyen yangını, dış güç ya da terör saldırısı mı saymazlardı...

Kısacası; sorumluluğu üstüne almak, bin dereden su getirmekten daha zor bulunurdu. Muhalefet de buradan iktidara yüklenirdi.

Bu atışmaların geride bırakılması sevindirici.

Ama Orman Bakanlığı, havadan ve karadan müdahalelere daha iyi hazırlandığı için mi eski tartışmalar artık alev almıyor? Sanmam.

Müdahale gücünün daha hazırlıklı olduğunu görmekle birlikte... Yangınların, CHP'ye ve Özgür Özel'le Ekrem İmamoğlu'na ne olacağıyla ilgili gündemin gerisine düşmesinin nedeni bu mu, hiç emin değilim.

Siyasetteki yangın, orman yangınlarının da önüne geçmişse artık iç cepheyi sardığının resmidir.

Bakanlığın istatistiklerine göre yangınların çoğu, sabotaj ve kundaklamadan değil.

Siyasetteki yangınlarsa sabotaj ve kundaklama olmadan pek çıkmaz. Yani başımıza ne geliyorsa kendi kendimize ediyoruz.

Siyaseti yargı eliyle dizayn ısrarından hukuk ve demokrasiye dönene dek de sönmez bu yangın. Amaç, iç cepheyi ateşle güçlendirmekse başka tabii.

YORUMLAR (32)
32 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.