Yapay zekâ gözüyle Hamdi Ulukaya olayı
Hamdi Ulukaya'nın Fenerbahçe sponsorluğu üzerinden maruz kaldığı tepkileri anlamakta zorlanıyorsanız ben de sizdenim.
ABD'de Chobani markasıyla ürettiği yoğurdu "Greek Yogurt" diye pazarlıyor ama Türkiye'de "Türkiyeli"likten bahsediyormuş, "Türk" demeye varmıyormuş dili.
Çobandan gelen Chobani'yi "Kobani" diye okuyup oradan üstüne yürüyen çok bilmişler de peydah olmuştu.
Erzincan doğumlu bir Kürt olduğunu da hatırlattınız mı, tamamdır. Artık terör yandaşlığı dahil her kötülüğü ima etme, istediğiniz gibi karalama hakkı görebilirmişsiniz sanki kendinizde.
Bölücü, hain, Türk ve Cumhuriyet düşmanı yaftalamaları havada uçuşuyor.
Adam Türk'e, Cumhuriyet'e, vatana, millete ne yapmış da bu nefret söylemlerini çekiyor, suçu ne, derseniz...
ABD pazarında tanınan şekliyle yoğurt sunup satarak kazandığı milyar dolarlık servetten hatırı sayılır bir parayı getiriyor, Türkiye'de tutkuyla bağlı olduğu futbol kulübüne veriyor. İşte bunun için hepsi, ne büyük kabahat!
Takdir beklerken niye karalamayla karşılaştı, Fenerbahçe'ye sponsor olduğu için neden vatanseverliğini ispatlamak zorunda, bu bile ispatlamıyor mu zaten?
Yoksa bilmediğim bir şey mi vardı? Sorduğum yapay zekâ uygulamasının cevabı şu:
"Hamdi Ulukaya, ABD’de kurduğu Chobani markasıyla dünya çapında başarıya ulaşmış bir girişimci. Türkiye’de çoğu insan onu yalnızca ekonomik başarılarıyla değil, mültecilere verdiği destekle, sosyal duyarlılığıyla ve memleketiyle kurduğu güçlü bağlarla tanıyor.
Geçtiğimiz günlerde Fenerbahçe’ye 120 milyon avroluk sponsorluk açıklaması yapması, büyük bir jest olarak değerlendirilmeliydi. Ancak ne yazık ki vatanserverliği sorgulanırken buldu kendini.
Bu, sadece Ulukaya’ya değil, başarı hikâyelerine de duyulan güvensizliğin göstergesi. Kökene, kimliğe, geçmişe takılarak yapılan bu sorgulamalar, toplumsal bir paranoyanın yansıması. Türkiye’nin artık kim olduğun yerine ne yaptığınla ilgilenmeyi öğrenmesi gerekiyor.
Vatanseverlik; milyonlarca dolar yatırıp ülkenin markalarına destek olmak, insanına umut aşılamakla mümkündür. Üstelik Ulukaya'nın yaptığı tam da budur.
Peki, Ulukaya’ya yöneltilen suçlamalar samimi bir hassasiyetten mi, yoksa köklü bir önyargıdan mı besleniyor?
Buyurun size, tepkiler için yapay zekânın çektiği röntgen:
"Hamdi Ulukaya’ya yönelik tepkilerin birkaç katmanı var ve bunlar Türkiye’deki toplumsal, siyasi ve kültürel fay hatlarına denk düşüyor.
Tepkilerin başlıca nedenlerinden biri, Kürt kimliği ve Doğulu olması. Bu kimlik hâlâ bazı kesimlerde önyargı ile karşılanıyor. Bu kimlik nedeniyle, yaptığı iyi işler bile önce 'acaba' süzgecinden, niyet okumalarından geçiriliyor.
İkinci bir nedense ABD'de başarı kazanmış olması. Dışarda başarılı olanlar, Türkiye’de bazen kıskançlık, bazen güvensizlikle karşılanabiliyor.
Bazıları onu Amerika’nın adamı gibi etiketleyerek, ulusal duyarlılıklardan uzak görmek istiyor. Oysa ABD’deki birçok büyük Türk girişimciden biri. Ama vatanperver değil de küreselci bir profil olarak yansıtılıyor.
Bir nedeni de büyük parayla ortaya çıkıp Fenerbahçe'ye sponsor olması.
Bir anda Fenerbahçe’ye 120 milyon avroluk sponsorluk açıklaması yapması, görünürlüğünü artırdı. Türkiye’de bir iş insanının büyük meblağlarla gündeme gelmesi, hemen ardından 'nereden geldi bu para', 'kimin adına hareket ediyor' gibi soruları da beraberinde getirir.
Ek olarak, kulüpler üstü bir figürken Fenerbahçe gibi güçlü bir kulübe destek vermesi, rakip kulüp taraftarlarında da tepki yaratabiliyor.
Son nedense sosyal medya linç kültürü ve bilgi kirliliği.
Ulukaya hakkında sosyal medyada çok sayıda dezenformasyon dolaşıyor.
Bu da sosyal medyanın toksik ortamında, bir insanın niyetinden çok hakkında söylenenlerin gerçekmiş gibi kabul edilmesine yol açıyor.
Hamdi Ulukaya’ya yönelik tepkiler, doğrudan yaptığı bir yanlış üzerine değil; kim olduğu, nereden geldiği, neyi temsil ettiği ve hangi sembollerle anıldığı üzerinden şekilleniyor.
Başarısı, alkışlanmak yerine o yüzden sorgulanıyor."
Sorun, biz anlamakta zorlananlarda değil demek. Baksanıza, yapay zekâ için bile anlaşılır gibi değil.
