İsmet Özel’in şiiri

İsmet Özel modern Türk şiirinin sıkı, cins, soy şairlerinden biridir. Kanaatimce bunda kalabalıklara ve vasata hitap etmemesinin, popülist kaygılara asla ödün vermemesinin büyük payı vardır. Tüm cins şairlerinki gibi onun şiiri de kendisini hemen ele vermez, şiirinin kapıları muhkemdir ve okurundan özel bir çaba ister. Daha önceki bir yazımda bahsetmiştim, onun okuru çok, ama anlayanı azdır. Özel’in şiirini anlamak için o şiirle ‘kandaş ‘ olmak gerek. Zaten o şiirin “ancak şiir okumaya layık insanların okumaya ilgi duydukları” bir tür olduğu düşüncesindedir.

Kanaatimce onun şiirini açabilecek anahtarlardan biri, hayat karşısında aldığı tavırdır. Özel, kendi deyişiyle “Yaşamayı bilen” bir şair değildir, bu anlamda hayata sırt çevirir. Lâkin şiiri hayatın, acıların, savaşın da tam göbeğindedir. “Mataramda Tuzlu Su” şiirinde söylediği gibi; “rençberlerin o rahat/ ve oturmuş lehçesinden” tiksinir. Çünkü o ‘oturmuş lehçe’ daima rahattır, daima statükoyu muhafaza etmenin peşindedir. Oysa Özel’in şiiri, rahatsız edici bir şiirdir. Nitekim kendisi de bunu; “Benim şiirlerimin belli bir yanı rahatsız edici olmasıdır. Benimki biraz da konformizme karşı bir şiirdir.” sözüyle açıklar. Bu itibarla ‘rahat bir şiir’ de yazmaz. Ona göre şiir büyük bedeli olan bir uğraştır. Karşılığında şair hayatını vermelidir. Bunu da; “Hayatını verirsin, şiirini alırsın. Bunun ortası yoktur.” sözüyle dile getirir. “Mataramda Tuzlu Su” adeta onun hayat karşısındaki tavrını özetler. O şiirden anlaşıldığı üzere şair hayatın kıyısındaki adamdır, uzun, çileli bir yola çıkmaya hüküm giymiştir. Üstelik matarasında tuzlu su, acı vardır. Onu diğerlerinden ayıran, ortadoks tavrıdır. İşte bu ortadoks tavrı nedeniyle egemenlerin, “zorbaların arasında tehlikeli bir nifak” ve ‘yaban’ olarak görülür. Bu yabanlığı ve ‘vahşet’i nedeniyle “Baygın meyvelerin” lezzetinden kopmuş, kendine dünyada “acı bir kök tadı” seçmiş, görenlerin her bakışta üstünde ne güzel dediği “ısmarlama bir hayatı” bırakmıştır Bu bir bakıma Karakoç’un deyişiyle “dünya sürgünü”dür ve şair bunu bilinçli olarak seçmiştir. Şu dizesi şairin konformizme karşı tavrını açıklıyor:

“Yakın yerde soluklanacak gölge yok bana”

İsmet Özel’in şiirinin kaynağında hayatla uzlaşmaz tavrına bağlı olarak, ‘isyan’ duygusu’ önemli bir yer tutar. Çünkü “baygın sevgilerin adamı değil[dir]”. Daima “ayaklanmaya hazır”dır. Şiiri “kabzenin, çekicin ve divitin tutulduğu yerden” parlar. “Vet İsyan” şiirinde dediği gibi, yeri “kavganın göbeği”dir. Yüreği alanlara bilenmiştir. Şiirindeki ‘isyan duygusu”nun yerini, isyan duygusuna olan sevgisini “Kan Kalesi”ndeki şu dizelerde buluyoruz:

“ey kanıma çakıllar karıştıran isyan

doğrusu seni toprağı eller gibi sevdim

yaralarımı onduranımsın

yatağımı hiç boş bırakmayan”

Özel’in şiirlerindeki bir başka ana tema, çağa, çağın kirli ilişkilerine yönelik sert eleştirilerdir. Ona göre bu; “Dilce susup/ bedence konuşulan bir çağ…”dır. Modern kentler “kaypak ilgilerin, zarif ihanetlerin, bozuk paraların, pahalı zevklerin, ucuz cesaretlerin” insanlarıyla doludur. Bu çağ, “İnsanın/ gölgesiyle tanımlandığı bir çağ”dır. Artık ölüm duygusuna bile saygı gösterilmemektedir. “Duyguların paketlenip, tecime elverişli” sahte bir şiir revaçtadır, gazeteler dünya kelimesini tutuklamışlardır.

Bu kuru, dilce susulan edebiyat ortamında İsmet Özel’in şiiri hâlâ gür bir kaynak. “Mazot” başlıklı şiirinde “tez kızaran güllerden sakın” der. Tüm yeni şairlere söylenmiş bir dize olarak okudum ben bunu.

Şiir risk almalıdır bence. Çünkü “ölümden korkup da sonunu sayan/ ölür gider yar koynuna giremez.” Şairin söylediği gibi “ölürüz belki”. Ama sonunda ölmeyip yâr koynuna girme ihtimali var.

18-11/25/alaattin-karaca.jpg

YORUMLAR (18)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
18 Yorum