Tarlaya doğru!

Tarla kelimesinin nereden geldiğini merak etmişimdir hep. 6 yıl önce, Moğolistan’a gitmiştim. Orada Taryalan yani Tarıalan şehrini gördükten sonra tar ve tarı kökü zihnimde dolanıp durur. Kelimenin ilk hecesini kök olarak alacak olursak taramak, tarak, tarkan, tarım, tartmak, tartı, tartaklamak, tartışmak gibi kelimeleri buluruz. Hangi kelimeleri bulmamalı, aklımıza gelirse de hesaba katmamalı?

Mesela tarafı sayamıyoruz, zira Arapça; etraf ise çoğulu. Taraçayı saymıyoruz; İtalyancadan gelme. Gelirken iki türlü gelmiş taraça; taraça ve teras. Binanın üstü açık düz damına verilen isim taraça. İsmet Özel’in şiirinde geçer taraça. Balkon ise en güzel Sezai Karakoç’ta geçer. Sonrasında Hüseyin Atlansoy’un şiir kitabında geçer; Balkon Çıkmazında Efendilik Tarihi. Öyle iyi, farklı, güçlü, yeni şiirlerdir ki Atlansoy’un şiirleri. Atlansoy’un Teras isimli bir şiiri de var.

“buğusu bozuldu dostluğun/ gözlerimden terkedildim”

dizeleriyle başlayan
“ve artık biliyorum biliyorum artık
kuşkonmaz saçlarına bu kentin
bu teras dışında” dizeleriyle biten.

“Tar” kökündeki Türkçe kelimeleri ararkan aklımızı çelebilecek başka dillerden gelmiş kelimeleri saymaya devam edelim. Devam edelim, zira o kelimeler kafamızı karıştırmasın. Sıkça düşülen bir durumdur kelimenin kökündeki manayı ararken başka dillerden gelen kelimelerle kelimenin manasını bulmaya çalışmak. Bazen o başka dildeki kelime kendi dilimizin bir kelimesi sanılarak bu yanlışa düşülür, bazen de bizim dilimizdeki kelimelerin de aynı seslere sahip başka dillerin kelimesinden geldiği zannedilir. “Tarraka”, gürültü anlamına gelen Arapça bir kelime. “Taravetli” derken kullandığımız “taravet” ise taze, canlı anlamına gelen Arapça bir kelime. “Tarçın” Farsçadan dilimize geçmiş bir kelime. Çin Odunu anlamına gelen “Dar Çin”den geliyormuş. “Tarhan” Farsça balta anlamına gelirken “tarhana” da farsça bir kelime imiş. Kurutulmuş yoğurt anlamındaki “tarin”, “tarxin” kelimelerinden geldiğini söylüyor Nişanyan. Tarhana Bulgarcaya da, Sırpçaya da, Romenceye de, Macarcaya da Türkçeden geçmiş ama bize Farsçadan geldiği düşünülüyor.

Tarhanaya çok benzeyen “tarhun” kelimesi ise estragon da denilen bir bitki imiş. Osmanlı sadrazamlarından Tarhuncu Ahmed Paşanın isminde yaşayan bir kelime “tarhun”. Çiçek tarhı diye kulağınıza bir kullanım çalınmış olabilir; çiçekler için ayrılmış bölüme çiçek tarhı diyoruz. “Tarh” Arapça bölme, düzenleme demek. Vergi için de kullanılıyor tarh kelimesi. Kazancın bölümlendirilmesi, eksiltilmesi veya üzerine verginin konulması, eklenmesi. Memuriyetten tarh şeklinde bir kullanım var. Memuriyetten çıkarılma, koğulma anlamında.

“Tarık” Arapça bir kelime. Gece gelen kimse anlamına geldiği gibi çoban yıldızı, sabah yıldızı, Venüs için kullanılıyormuş. Çoban ve yıldızını bir başka yazımızda irdelediğimiz için ona dalmıyorum şimdi. Bizde “Tarık” kelimesinin isim olarak verilmesi Kur’an-ı Kerim’deki Tarık suresinden dolayı bir de büyük kahraman Tarık bin Ziyad’dan dolayı. Tarık bin Ziyad deyince Muhammed İkbal’in Tarık bin Ziyad için yazdığı o muhteşem şiiri hatırlamamak ne mümkün:

ALLAH’IN ÜLKESİ

Karaya çıkar çıkmaz Endülüs kıyılarına
Bütün gemileri yaktı Tarık.

Arkadaşları:
“Senin bu yaptığın çılgınlık dediler

Ne akla sığar ne mantığa

Çok uzaklardadır şimdi

Çok uzaklarda kaldı ülkemizin ufukları

Nasıl geri döneriz artık?
Bir bir yaktın bütün gemileri
Çaresiz bıraktın bizi!”

Gülümsedi, kılıcını kavradı Tarık:
“Ne demek geri dönmek,
Her ülke bizim ülkemiz!
Ve bütün ülkeler
Mülküdür Rabbimizin!”

Tarla nedir, irdelemeye çalışacağız ama dilimize geçmiş “tar” ile başlayan kelimeleri görmeye biraz daha devam ettikten sonra buna geçeceğiz.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum