Öcalan’ın sosyalizmi
Abdullah Öcalan öteden beri sosyalizmi savunur. Son olarak, DEM’in düzenlediği konferansa gönderdiği mesajda “sosyalizmde ısrar insan olmakta ısrardır” diyerek dışlayıcı, çok sekter bir tavır ortaya koydu.
Öcalan’ın sosyalizmi, Avrupa’daki sosyal demokrasi değil. Kürt milliyetçiliğiyle Marksizm-Leninizm’in 1970’lerde totaliter bir senteziydi. “Stalinist” nitelemeleri buradan gelir.
Öcalan’ın açıklamalarında “reel sosyalizmin çöküşü”, yani Sovyet modelinin dağılması önemli bir yer tutuyor. PKK’nın silah bırakması ve silahlı yönünü feshetmesi için yaptığı çağrıdaki gerekçelerinden biri buydu.
Öcalan, PKK’nın “reel sosyalizm gerçeğinin ağır etkisinde kalmış” olduğunu itiraf gibi ifade ediyor, “1990’larda reel sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü”nü silah bırakma ve fesih kararının gerekçelerinden biri olarak zikrediyordu. Diğeri, artık Kürt varlığı inkar edilmediğine göre silaha gerek kalmamıştı.
TARIK ZİYA NE DEMİŞTİ?
Öcalan’ın sosyalizm vurgusu önemli olduğu halde, politikacıların da aydınların da ilgisini çekmedi. Önemli, çünkü eğer Öcalan üretim araçlarının mülkiyetini, teşebbüs hürriyetini ve piyasayı reddeden bir model tasavvur ediyorsa, bu, hiçbir demokratik anayasal nizama uymaz. Bu rejim bugün Kuzey Kore’de var.
Dahası, birlikte yaşamayı kimlik sorunundan çok daha fazla zorlaştıracak bir ideolojidir…
Türkiye’de tarihî beraberlik, dindaşlık ve Cumhuriyet’in eşit vatandaşlık hukuku, Türklerle Kürtlerin birlikte, komsu komşuya, akraba akrabaya dostça yaşamasını sağlamıştır. Her kimlikten herkes Türkiye’nin her yerinde mülkiyete sahiptir.
Tarık Ziya Ekinci daima “Kürt burjuvazisi ayrılmak istemez” derdi. Merhum Tarık Ziya ağabey bir Marksist olarak sınıf dinamiklerini çok iyi bilirdi. Ayrıca, tıpkı lideri merhum Mehmet Ali Aybar gibi Leninizm’i şiddetle reddeder, liberal demokrasiyi savunurdu.
Bugün Kürt burjuvazisi çok daha gelişmiş, mülkiyet olarak da iş ve finansman ilişkileri olarak da Türkiye’nin bütünüyle kaynaşmıştır.
KOMÜNAL EKONOMİ?
Öcalan Türkiye’ye ve “Kürt burjuvazisi”ne, zihninde tasavvur ettiği, denenmemiş, teorisi bile yapılmamış muhayyel sosyalizmi nasıl takdim edecek?
Öcalan’ın sosyalizmini, 2008’de Kandil’te Öcalan’ın talimatı olarak kabul edilen “KCK Sözleşmesi” adlı belgeden anlamak mümkün. Piyasa ekonomisini reddediyorlar, “komünal ekonomi” istiyorlar!
Aynen alıntılıyorum:
“Sosyalizm, bilimsel-demokratik sosyalizm olarak Koma Civaken Kurdistan (KCK) sisteminin ruhu olacaktır…”
Sanırım artık Öcalan da “bilimsel sosyalizm” lafının zırva olduğunu görüyordur çünkü “reel sosyalizmin çöküşü” bunun çöküşüydü, bilimselliğin değil.
Kaldı ki bilim siyasi bir kavram değildir.
KCK Sözleşmesi’ndeki ekonomi tarifine bakın:
“Metalaşma ve kâra dayalı ekonomiden, kullanım değerine ve paylaşıma dayalı komünal ekonomiye geçişi sağlamak…”
Bu, bütün iktisat biliminin ve dünyadaki bütün iktisat pratiğinin reddidir ve “reel sosyalizmin çöküşü” de bu yüzden olmuştur.
Lenin de darbeyle iktidarı ele geçirdiğinde zorla, cebir ve şiddetle “metalaşma ve kâra dayalı ekonomiden, kullanım değerine ve paylaşıma dayalı” bir ekonomi kurmaya kalkmış, milyonların açlıktan ölmeye başlaması karşısında NEP (Yeni Ekonomik Politika) adlı sınırlı piyasa ekonomisine dönmek zorunda kalmıştı. Sonunda sosyalist ekonomi, piyasa karşısında “iç nedenlerle” tamamen çöktü.
AMA HANGİ DEMORASİ?
Öcalan’ın ‘sosyalizm’i hâlâ böyle ise, bunun ancak totaliter bir rejimle uygulanabileceği açıktır. Zaten KCK, Batılı demokrasiyi açıkça reddediyor; bunu başka bir gün yazacağım.
Böyle bir “komünal” hayali, dağda zihinlere belletmek mümkündü ama iş insanına, serbest meslek erbabına, esnafa, işçiye, çiftçiye nasıl kabul ettirebilirsin, Lenin gibi “silah” dayamadan!
Görülüyor ki, Öcalan’ın ve taraftarlarının esas motivasyonu Kürt milliyetçiliğidir ama “demokrasi” ve “ekonomi” konularında nasıl bir siyaset izleyecekleri de fevkalade önemli, fevkalade kritik bir meseledir.
Etnik kimlik ihtilaflarını müzakerelerle çözmüş toplumların hiçbirinde böyle farklı siyasi rejim ve farklı ekonomik sistem gibi derin ayrılıklar yoktu.
Öcalan bu konulara açıklık getirmelidir.
