Bir adam...

Bir adam...

Bir adam gelir, tarumar olmuş bir toplumu ayağa kaldırır. Emperyalizme hiç beklemediği anda tarih boyu yemediği tokadı atar. Memleketin içinde bulunduğu ‘şerait’ umrunda bile olmaz, tüm yokluklara göğüs geren dirayeti, çok az insana nasip olacak cesareti ve düşmanını bile kendine hayran bırakan dehası ile ulusunun önüne yepyeni bir yol açar. ‘Kurtuluş’tan başka gayesi olmadan ömrünü milletine, ülkesine vakfeder. Ve sadece bir adam, yeni ufuklar hediye eder halkına...

SELİM YILDIRIM/İSTANBUL

Türk futbolundan da bir ‘adam’ geldi geçti. Kimseyi kırmadan, beyefendilikten, dürüstlükten, centilmenlikten ödün vermeden 16 yıl boyunca bir kulübü yöneten. Camiasında belki de kimseye nasip olmayan bir yer edinen ama rakiplerin bile büyük saygısını kazanan bir adam. Vefatının 4. yılında ezeli rakiplerinin de anma mesajı yayınlandığı Süleyman Seba’ydı o adam... Fenerbahçe’nin görüştüğünü bilmeden masaya oturduğu Jes Högh için arandığında, “Görüştüğünden haberim yoktu başkanım. Högh sizindir. Hayırlı olsun” diyerek görüşmeyi sonlandıran adam... Rakibe saygısından oyuncularını ‘sevinci abartmayın’ diye uyaracak kadar centilmen, sakince ‘yine şampiyon’ olduk diyecek kadar mütevazı bir adam. Evinde ağırladığı insanların kahvesini bizzat kendi elleri ile hazırlayan verdiği hiçbir sözden caymayan bir adam... Çok şey öğrettiği, ‘Süleyman Ağabeyi’ olduğu Türk futbolunda asla unutulmayacak bir adam. Mekanın cennet olsun; dünyada bıraktığı izler nedeniyle her daim dua alan, özlemle anılan adam...

Ve bugün... Çok sevdiğinden kuşku duymadığım Fenerbahçe’ye çok şey kazandıran ancak Türk futbolunda ayrışmanın merkezinde yer almaktan bir türlü vazgeçmeyen Aziz Yıldırım’ın 20 yıllık saltanatını bitiren Ali Koç da rahmetli Seba’nınkine benzer yoldan yürüme arzusu içinde. Şimdiden birçok noktada bunun sinyallerini verdi bile. Kongre sürecinde, “Fenerbahçe’yi dostu düşmanından çok bir kulüp haline getirmek istiyorum” diyerek Türk futbolunun en çok ihtiyaç duyduğu noktalardan birine temas eden Ali Koç’un Fenerbahçe Başkanı olduğu kısa dönemde bile bazı farklılıklar kendini gösterdi.

Kulüpler Birliği Vakfı toplantılarının havası değişti. Başkan Fikret Orman’ın son toplantı sonrası yaptığı birlik ve iş birliği vurgusu son dönemde alışık olduğumuz bir durum değildi mesela. 17 kulüp aynı noktada olsa da biri ayrışıyordu mutlaka...

Galatasaray’ın daveti üzerine 5 Ağustos Pazar günü Florya’da Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın U21 takımlarının dostluk turnuvasında bir araya gelmesi Kulüpler Birliği’ndeki olumlu havadan da önemliydi belki de... 45’er dakikalık maçların ardından oyuncuların barbekü partisinde birlikte eğlenmesi, ‘renk düşmanlığını’ bir kenara bırakması paha biçilemez bir değerdi mesela. Mevzu U21 olduğu için medyada belki yeterince yer bulmadı ama ‘3 büyük kulüp’ arasındaki gerilimin ortadan kalkması için bence o organizasyon tarihi bir hamleydi. Başta organizatör Galatasaray olmak üzere katkısı olan herkese sonsuz teşekkürler. Yazımı bir soru ile bitirmek istiyorum; Aziz  Yıldırım başkan olsaydı Fenerbahçe o turnuvaya katılır mıydı acaba?

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN