Bizim açığımız rakiplerin ise faizi yüksek

Bizim açığımız rakiplerin ise faizi yüksek

İthalatına oranla yeterli ihracat rakamlarına ulaşamayan Türkiye’nin döviz girişi sağlaması için iki seçeneği var. Birinci seçenek faiz yükselecek, bu durumdan büyüme ve işsizlik olumsuz etkilenecek. İkincisi ise yapısal reformlara hız verilecek ve sanayicinin daha rahat iş yapması için ortam hazırlanacak.

GÜVEN ADALI

Türkiye ekonomisi 2016’nın üçüncü çeyreği ile zorlu bir dönemece girdi ve sıkıntının 2017’de daha da büyümesinden endişe ediliyor. Hiç şüphesiz ki bu sıkıntının çok büyük kısmı Türk Lirası’nın (TL) değerini kaybetmesinden kaynaklanıyor ve ülkeler paralarının değerini iki şekilde artırabiliyor. Biri çok iyi iş yaparak döviz kazanmak, diğeri ise iyi iş yaparak döviz kazanamıyorsan yüksek faiz vererek dövizi ülkeye çekmek. Türkiye çok iyi iş yapabiliyor mu? Bu noktaya baktığımızda rakamlar maalesef pek iyi sonuçlar vermiyor. Türkiye 2003-Kasım 2016 arasında tam 885 milyar 216 milyon dolar dış ticaret açığı vermiş bir ülke konumunda. Yani aylık ortalama 5 milyar 300 milyon dolar dış ticaret açığı veriyoruz. Veya bir başka deyişle her ay sattığımızdan 5,3 milyar dolar daha fazla alıyoruz. Bu nedenle Türkiye ekonomisi ve sanayicisinin girdi maliyetlerini aşağı çekmek gerekiyor.  Küresel pazarda elini güçlendirerek ülkeye döviz girişini hızlandırmak zorundayız. Aksi halde faiz yükseltmek gerekiyor ki bu durumdan en çok zararı reel sektör görüyor. Büyüme oranı yükselen faizle düşüşe geçiyor, sanayicinin finansmana daha zor ulaşması nedeniyle işsizlik oranı yükselişe geçiyor.

Peki ne oldu da bugünlere geldik?  Türkiye’nin toplam dış borcu 2016’nın 3. çeyreği itibariyle 416 milyar 732 milyon dolara ulaştı.
İşin kötü yanı kamu ve özel sektör bu yıl 84 milyar dolar dış borç ödemesi yapmak zorunda. Yani ihracatımızın ithalatımızın yanında düşük kalmasının üzerine bir de geçtiğimiz yıllarda aldığımız borçları ödeme günü geldi çattı.

Peki bu yıl 64 milyar dolar ödemek zorunda olan özel sektörün parası var mı? Tabii ki yok.

Dolardaki yükselişin ana nedenlerinden olan özel sektörün döviz açık pozisyonu geçtiğimiz yılın 10. ayı itibariyle 2012 milyar doları aştı.

Cari açığı bulunan, kasasında doları olmayan ve bugüne kadar aldıklarıyla 416 milyar dolar borcu bulunan kamu ve özel sektörün borçlarını ödemesi için tekrar finansman ihtiyacı bulunuyor. Fakat bu defa uluslararası finans kuruluşlarının kapısı çalındığında yükselen faiz yükü kurumlarımızın karşısına çıkıyor.

Borcu borçla kapatmaktan başka pek de bir seçeneği olmayan özel sektör, faiz yükünü de artırmak zorunda kalıyor. İç piyasadan ihtiyacı karşılamaya kalktığında dolar karşısında TL değerini düşüren bu sorunun nasıl çözüleceği piyasaları tedirgin etmeye devam ederken, bu tedirgin ortamda gözler yine Merkez Bankasına çevrildi. Önümüzdeki hafta faiz kararını açıklayacak olan kurumun alacağı karar, dolar üzerinde ne kadar etkili olacağı merakla bekleniyor.

FAİZ FARKLARI SPEKÜLATİF HAREKETLERE NEDEN OLUYOR

Eski kırılgan 5’li ülkelerinin enflasyonlarına göre yüksek faiz politikası uyguladıklarını ifade edeb Kapitalfx Araştırma Müdür Yardımcısı Enver Erkan şunları belirtti: “Enflasyon faizden daha yüksek olduğu zaman reel getiri negatif olur ve bu da o ülkenin yatırım cazibesi açısından olumlu bir durum ortaya koymaz. Bu yüzden, enflasyon problemi olan gelişmekte olan ülkelerin yüksek faiz uyguluyor. Bu kapsamda; eski kırılgan 5’li ülkeleri Türkiye ile kıyaslayacak olursak, Brezilya’nın %5,6, Hindistan’ın %2,6, Endonezya’nın %3,4, Güney Afrika’nın %0,4 reel faizi olduğu görülmektedir. Türkiye’nin reel faizi, hali hazırda %8,53 olan enflasyon nedeniyle %-0,5 seviyelerindedir. Faiz farklarının aynı zamanda ‘Carry trade’ üzerinden kısa vadeli getiri amacıyla TRY üzerinde spekülatif pozisyon alınmasına da yol açıyor. Şu anda emsal piyasalarımız içinde faiz farkımızın en yüksek olduğu piyasa Brezilya’dır. Brezilya’da faizler, BCB’nin son faiz indiriminden sonra %13, Türkiye’de ise %8. Diğer yandan iki ülkenin para birimleri olan TRY sürekli değer kaybederken, BRL daha istikrarlı bir görüntü çiziyor. Son 1 haftada TRY borçlanıp bunu BRL’de faize yatıran bir yatırımcı %5,70 getiri elde etmiş. Brezilya’da faizler yüksek. TRY’nin faizi de düşük. Türkiye faizi artırırsa bu ‘Carry Trade’i önleyebilir. Faizin düşük tutulması halinde enflasyonda kalıcı ve sürdürülebilir gerileme için yapısal reformlara ağırlık verilmesi gerekiyor. Merkez Bankası’nın proaktivitesi yetersiz kalırsa yine kurlardaki yükselişin önüne geçilemez. TRY’nin dayanma gücünü artırıcı politika hamlelerinin TCMB tarafından yapılması gerekmektedir.”

MERKEZ ALTERNATİF YOLLAR DENİYOR

Merkez Bankasının daha önce yaptığı faiz artışları sonrası kurdaki düşüşlerin sınırlı kaldığını ve sonrasındaki yükselişlerin daha güçlü olduğunu söyleyen Işıkfx Başanalisti Gizmen Nalbantlı, şunları kaydetti: “Örneğin; 2013’ün Mayıs ayında 1.78’den başlayan yükseliş 2.40 seviyesine yaklaştığında Merkez Bankası, faizleri %4.5’tan %10’a yükseltti. Artış sonrası süreçte kurda %10’luk bir geri çekilme olsa da doların FED’in parasal genişlemeyi bitireceğini açıklaması sonrası yükselmesi ile kurda yeni zirveleri beraberinde getirdi. Merkez Bankası da ekonomik aktivitenin yavaşladığı bu ortamda alternatif politikalar izleyip TL’nin maliyetini artırıyor. Haftalık repo ihalesini kaldırarak bankaları, BİST bankalar arası repo piyasasına yönlendiren Merkez Bankası, limitleri düşürerek yüksek faizden fonlamaya başladı. Uygulanan diğer politika olan döviz swapları ise hem TL’nin maliyetini yükseltmek hem de piyasanın dış ticaretten kaynaklanan açığı nedeniyle döviz ihtiyacının artması sonrası döviz kurlarında oluşan ani sıçramaları engellemek için kullanılacak. Faiz artışı çözüm değil ancak, sorunun negatif reel faizlerden kaynaklandığını ve enflasyonun üzerinde faiz vermediğimiz sürece TL’deki kırılganlığın devam edebileceğini söyleyebiliriz.”

ENFLASYONLA DESTEKLEMEK GEREK

“Gelişen ülkeler için 2015 yılı ve sonrasına yönelik sermaye akışlarının hız kaybedeceği çok sık bir şekilde bekleniyordu. Nitekim bunu 2015 yılında sert bir şekilde yaşadık ve yaklaşık 700 milyar $ fon çıkışı görüldü. 2016 yılında ise gelişen ülkelere 28 milyar $ fon girişi oluştu. Sermaye akımlarında azalma var ancak halen para girişlerinin hızını yavaşlatsa da devam ettiği bir gerçek” değerlendirmesinde bulunan İntegral Menkul Değerler Araştırma Direktörü Tuncay Turşucu, şunları kaydetti: “Ancak son yedi yılda olduğu gibi düzenli bir akıştan söz edemeyiz. Bizimle birlikte aynı sınıfta bulunan ülkeler enflasyonun üzerinde faiz veriyorlar ve yabancı fonlara reel getiri sunuyorlar. Bu durum onların sermaye giriş çıkışlarının daha kontrollü olmasını sağlıyor. Ancak bu ülkelerin hepsinin kendisine ait sebepleri bulunuyor. Brezilya büyüme sorunu ile uğraşmasına rağmen uzun zamandır siyasi risklerle boğuştuğu için faizini yüksek tutuyor. Rusya petrol fiyatlarının ve not indiriminin yarattığı hasarı yeni yeni kapatıyor. Güney Afrika yine siyasi risklerle uğraşıyor. Bize bakıldığında kurdaki hareketin ve negatif ayrışmanın Moody’s’in not indirimi olan 23 Eylül tarihinden itibaren başladığını görmekteyiz. 2017 yılında da negatif faiz vermeye devam edeceksek bunun mutlaka siyasi cepheden desteklerinin olması gerekiyor. Enflasyonun mutlaka düşürülmesi ve kontrol altına alınması gerekli. Diğer yandan siyasi tarafta belirsizliğin ortadan kalkması çok etkili olacak. Anayasa değişikliğinin meclisten geçmesi erken seçim riskini ortadan kaldıracak. TCMB bu süreçte sıkı para politikasını koruyacaktır.”

DONALD TRUMP’IN DOLAR YORUMLARI UZUN VADELİ DEĞİL

ABD’nin 45. Başkanı Donald Trump’ın Hazine Bakanı adayı Steven Mnuchin, yaklaşık 8 saat süren oturumda Senato Finansal Hizmetler Komitesinde sunum yaptı ve senatörlerin sorularını yanıtladı. Birinci önceliğinin vergi reformuyla büyümeyi güçlendirmek olacağını belirten Mnuchin, aşırı regülasyonların büyümeyi yavaşlattığını dile getirerek, bankalara yönelik finansal zorunlulukların azaltılabileceğinin sinyalini verdi. Cumhuriyetçi Senatör Pat Toomey, Mnuchin’e doların güçlenmesi hakkında ne düşündüğünü sordu. Mnuchin, doların en güçlü ve çekici para birimlerinden biri olmasının önemli olduğunu belirterek, “ABD doları uzun süredir en çekici para birimi olmayı sürdürüyor. Para birimimiz çok çok güçlü ve tüm dünyadan insanların ABD dolarına yatırım yapmak istediğini görüyorsunuz. Başkan Trump’ın ABD doları hakkındaki yorumlarının uzun vadeli olmadığını düşünüyorum” değerlendirmesini yaptı. Trump Wall Street Journal’a verdiği mülakatta, doların kısmen Çin’in yuanın değerini düşük tutması nedeniyle “aşırı güçlü” olduğunu söylemişti. “Şirketlerimiz onlarla rekabet edemiyor çünkü paramız aşırı değerli. Bu bizi öldürüyor” ifadesini kullanan Trump’ın bu yorumları doların gerilemesine yol açmıştı. Mnuchin’in Kongre Etik Ofisine beyan ettiği finansal belgelerin Cayman Adaları’ndaki yaklaşık 100 milyon dolarlık varlıklarını içermemesi, oturumun en hararetli tartışmalarına konu oldu.  Avukatının kendisini  Cayman Adaları’ndaki gayrimenkullerinin Kongreye beyan edilmesi gerekmediği şeklinde yönlendirdiğini aktaran Mnuchin, “Cayman Adaları’ndaki şirketleri hiçbir zaman kendim için vergi kaçırmak için kullanmadım. Oradan elde edilen tüm gelirler için ABD’ye vergi ödedim” bilgisini paylaştı.

60 BİN AİLENİN EVLERİNİ ALDI

Demokrat Senatör Sherrod Brown, Mnuchin’e Yönetim Kurulu Başkanı olduğu OneWest adlı bankanın 60 bin aileyi evinden çıkardığının doğru olup olmadığını sordu. Bu soruyu, “Ben böyle bir şeyden haberdar değilim” diye yanıtlayan Mnuchin, Brown’un ısrarları sonrasında, “Kayıtlara geçmesi için konuşmak istiyorum. Maalesef ordudaki bazı kişilerin evlerini haczettik. Bu üzücüydü, yanlıştı” açıklamasında bulundu. Mnuchin, 2008’de finansal krizden dolayı batan IndyMac Bankasını  Mart 2009’da 1,55 milyar dolara satın alarak adını OneWest olarak değiştirmişti. Mnuchin, federal hükümetin usulsüzlük suçlamalarını kabul eden bankayı  2015’te 3,4 milyar dolarla aldığının neredeyse iki katına  satmıştı.   

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN