Görüşler

Prof. Dr. Ramazan Gözen yazdı: Amerika 15 Temmuz’un neresinde?

Prof. Dr. Ramazan Gözen yazdı: Amerika 15 Temmuz’un neresinde?

Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Dr. Ramazan Gözen, 15 Temmuz darbe girişiminin uluslararası boyutunu kaleme aldı.

PROF. DR. RAMAZAN GÖZEN

15 Temmuz darbe girişiminin geçmişteki darbeler gibi özü itibarıyla ulusal odaklı olduğuna inanmakla birlikte, tüm darbelerin bir şekilde uluslararası ilişkiler boyutunun ve bağlantısının olduğunu göz ardı edemem. Bu genelleme kendi içinde tezat oluşturuyor gibi görünse de uluslararası ilişkiler analizi bakımından birbirini bütünleyen önermeler içermektedir. Özellikle çoğulcu uluslararası ilişkiler perspektifi açısından bakıldığında, aslında hiçbir ulusal veya uluslararası siyasi gelişme birbirinden bağımsız değildir, bilakis tamamlayıcı ve karşılıklı etkileşim içerir.

Türkiye ve darbeler söz konusu olduğunda öne çıkan önemli noktalardan biri, ABD’nin bu darbelerle bağının veya desteğinin olup olmadığı tartışmasıdır. Bu tartışma, Türkiye’deki darbelerin özelliği gereği, “şüyuu vukuundan beterdir” sözümüz gereği kaçınılmaz olmaktadır. Hatta gündemdeki durumun ciddiyeti şüyuun ötesine gidip, bazı iddia ve argümanlara yansımıştır. Türk medyasında ve genel kamuoyunda 15 Temmuz darbesinin ABD “işi” olduğu yönünde yaygın spekülasyon ve iddialar ortaya atılmaktadır.

Bilimsel/akademik açıdan bakıldığında bu tür iddiaların hiçbiri 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında ABD’nin olduğunu ispat etme için, en azından iki nedenle yeterli değildir. Birincisi, bu bilgiler resmi veri veya bilgi değildir; resmi ağızlardan veya belgelerden kaynaklanmamaktadır. Bilakis ABD Ankara Büyükelçisi J.R.Bass bir Türk TV kanalında yaptığı resmi açıklamada, “ABD’nin 15 Temmuz darbe girişimini önceden bilmiyordu, bilseydi bile asla desteklemezdi” diyerek bu iddiaları reddetmiştir. Bu noktada en kritik soru, niçin ABD Başkanı B.H.Obama ve Dışişleri Bakanı J.Kerry, bu yönde tutumlarını darbe girişiminin ilk dakikalarından itibaren açık ve net bir şekilde açıklamadılar?

Aslında hem Kerry hem de Obama, 15 Temmuz darbe girişiminin ilk dakikalarında açıklama yaptılar. Örneğin Kerry “Umarım Türkiye’de istikrar, barış ve süreklilik devamlı edecektir” derken, Obama “demokratik yoldan seçilmiş hükümeti desteklediğini” ilan etti. Ancak her iki açıklama da en azından Türkiye’nin beklediği kadar darbeye karşı sert ve net değildi. Bunun nedeni, ABD’nin 15 Temmuz darbesiyle ilgisi bağlamındaki ikinci noktadır: ABD homojen, yekpare, üniter ve hatta tutarlı bir siyasal bütünlüğe ve dış politikaya sahip bir aktör değildir. Bilakis ABD çok sayıda devlet/toplum içi alt aktörlerin, çıkar gruplarının, çatışan çıkarların ve böylece oluşan iç-dış politikaların etkili olduğu bir devlettir. Çoğu konuda ve durumda, ABD’yi kimin yönettiği kadar dünyaya nasıl müdahil olduğu konusunda muğlaklık vardır.

Bu gerçek, uluslararası ilişkiler analizlerinde çığır açmış eserlerden biri olan Graham Allison’un “Kararın Özü: Küba Füze Krizinin Açıklanması” (1971) adlı eserinde ortaya konmuştur. Allison, ABD’nin Küba Krizi’ne dönük dış politikasının ABD içindeki kurumların/bakanlıkların örgütsel ve bürokratik ihtiyaç, çıkar ve perspektifleri çerçevesinde oluştuğunu, bunun kurumlar arası rekabet şeklinde meydana geldiğini, dolayısıyla üniter bir ABD dış politikasının mümkün olmadığını iddia ve bence ispat etmiştir. Allison’un bu çalışmasını genişletirsek, ABD çoklu çıkar ve baskı güçlerinden oluştuğu için, ABD dış politikasında iktidardaki yönetim/başkan dışında başka aktörlerin de rol oynadığını ve hatta bu aktörler ile yönetim/başkan arasında çatışma veya ayrışmaların olabileceğini kabul etmemiz gerekir. Bu bağlamda önemli bir örnek, ABD’nin 2003 Irak’ı işgalidir. ABD’nin Irak’ı işgaline dönemin Başkanı G.W.Bush’dan ziyade ABD içindeki Yeni Muhafazakarlar (Neocons) olarak bilinen çok güçlü siyasi grubun karar verdiği ve bu kararın Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından uygulandığı; dolayısıyla demokratların, liberallerin ve diğer kanatların ve özellikle ABD Dışişleri Bakanlığı görevlilerinin bu işgale sıcak bakmadıkları ve hatta eleştirdikleri bilinmektedir.

Bu akademik açıdan ve Türkiye-ABD ilişkileri ve darbeler konusundaki bilgim ve sezgilerim çerçevesinde baktığımda, 15 Temmuz darbesinin resmi ABD yönetimi /idaresi (Establishment) ile ilgisinin olmadığını, ama pekâlâ ABD devleti ve/veya sivil toplumu içindeki bir kesim grup ve kuruluşlarla ilişkili olabileceğini düşünüyorum. Anti parantez, Temmuz 2013’te Mısır’da Muhammed Mursi’nin askeri darbe ile devrilmesinin de bu şekilde gerçekleştiğini tahmin ediyorum. Ve bu kesimlerin, aynen 2003 Irak örneğinde olduğu gibi ve somut olarak Michael Rubin gibi yazarların uzun zamandır yazdıklarına dayanarak, Yeni Muhafazakarlar olduğunu düşünüyorum. Amerikalı Yeni Muhafazakarlar uzun zamandır Erdoğan’ın Türkiye’yi diktatörlüğe götürdüğünü yazmakta, bundan kurtulmak için gerekirse askeri bir darbenin yapılması gerektiğini savunmaktadırlar. Rubin’in “Türkiye’de Erdoğan’a karşı bir darbe olacak mı?” başlıklı makalesi, Amerika’da çok prestijli American Enterprise Institute’de 21 Mart 2016’da ve Newsweek’de 24 Mart 2016’da yayınlanmıştır (Kaynaklar: https://www.aei.org/publication/could-there-be-a-coup-in-turkey/ ve http://europe.newsweek.com/will-there-be-coup-against-erdogan-turkey-439181?rm=eu

Elbette ki tek veya birkaç yazıya dayanarak 15 Temmuz darbesini Yeni Muhafazakarların gerçekleştirdiği yargısına varamayız. Ne de elimizde somut ve kesin delil olmadığı sürece bu darbenin ABD bağlantısını kurabiliriz. Ancak Yeni Muhafazakarların öncü aktörlerinin (örneğin Senatör John McCain’in somut bağlantıları ve açıklamaları bağlamında) dünyadan izole olmadığı, aksine değişik bölge ülkelerinde resmi ve gayri resmi aktörler ile bağlarının ve ilişkilerinin olduğu biliniyor. Yeni Muhafazakarların, Ukrayna’dan Mısır’a tüm Avrasya’da devlet veya devlet altı gruplarla yakın bağlantı içinde olduğu sır değil. Ve resmen ispat etmek mümkün olmasa bile (ve ABD arşivleri açılmadığı sürece hiçbir zamanda resmen ispatı mümkün olmamakla birlikte) Yeni Muhafazakarların Pensilvanya’daki Fetullah Gülen/FETÖ üzerinden cemaati ile ulusötesi ilişki içinde olduğuna dair güçlü ipuçları az değildir. “Paralel” olarak isimlendirilen şey, ülke ve devlet içindeki işte bu ulusötesi oluşum ve bağlantılardan oluşan illegal ve gizli bir yapı olabilir. Ama bu yapı, sadece cemaat mensuplarından veya bağlılarından değil, hatta çoğu cemaat mensubunun bile bilgisi dışındaki başka grup ve kesimler arasındaki koalisyondan oluşmuş olabilir. 15 Temmuz darbe girişiminin, Gezi olayları ve 17-25 Aralık sürecinden beri Erdoğan ve AK Parti aleyhtarlığı çerçevesinde çıkarları örtüşmüş olan bu ulusötesi paralel oluşum tarafından gerçekleştirildiğine dair çok güçlü ipucu, iddia ve argümanlar mevcuttur.

Peki, ABD/Obama yönetimi bu oluşumun içinde niçin olamaz? Bunun birinci nedeni, Yeni Muhafazakarların esasen Obama’yı ve dış politikasını başarısız kılmak için çalışıyor olmasıdır. Obama ile yakın ilişki içinde olan Erdoğan ve Türkiye, bu kapsamda bir hedeftir denilebilir. İkincisi, Obama yönetimi, NATO üyesi Türkiye’de kaosa yol açacak bir darbe girişimini desteklemenin hem kendileri hem bölgesel gelişmeler hem de Türkiye’nin geleceği açılarından uygun olmadığının farkındadır. Zira yüzde ellinin çok üstünde halk desteği olan bir Cumhurbaşkanı ve iktidarın olduğu Türkiye’de darbe başarılı olsa bile, kısa ve orta vadede ciddi kriz ve çatışmalar doğuracağı ve bunun Türkiye’nin ve etrafındaki bölgelerin daha çok istikrarsızlığa gitmesine yol açacağı, bunun da IŞİD ve diğer terör örgütlerinin işine geleceğinin bilincindedir. Son olarak, böyle bir darbe zamanlama açısından uygun değildir. Başkanlık seçimleri arifesindeki ABD yönetiminin darbe girişiminde bulunması, oy kitlesi açısından rasyonel değildir. Belki de bu nedenle, 15 Temmuz darbesi sadece Erdoğan’ı ve AK Parti’yi değil aynı zamanda Obama’yı ve Demokratları zora sokmak istemiş bile olabilir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir