Müslümana kazılan çukur

Müslümana kazılan çukur

Müminlerin düşmanları, müminleri eline sabaha kadar çekecekleri tesbîhleri ile kazdıkları çukurun içine attılar. Filmlerini çekip oynattılar, koltuklarına kurulup kahkahalarla seyrettiler ve seyrediyorlar.

[Karar]
PROF. DR. BAYRAKTAR BAYRAKLI

Tarihte hak ile batıl çatışırken bazı dönemlerde batılı savunanlar yani inkarı takip edenler hakkı savunanlara yani Müslümanlara karşı amansız düşmanlık yapmışlar, çukurlar kazarak Müslümanları o çukurlara atarak yakmışlardır. Aşağıdaki ayetler bunu ifade etmetedir.

Kahrolsun! Ateşi olan o çukuru kazanlar. Onlar da o ateş çukurunun etrafında oturmuş, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.(Buruc, 4-7)

Ayetlerde ateş çukurunu maddî anlamda alırsak, ateşe attıkları müminlerin durumunu seyretmek için çukurun etrafında oturup yerlerini aldıklarını ifade etmektedir, diyebiliriz. Ama bu dört âyeti, tarihî boyutu ile almak ve bütün yorumu geçmişin duvarları arasına hapsetmek doğru değildir. Âyetler geçmişteki olgulara değinmekten daha çok, geleceğe hitap etmektedir.

ÇUKURDAN ÇIKMANIN YOLU

Geçmiştekiler müminlere yaptıkları ve yaktıkları çukurun etrafında toplanarak seyrediyorlardı, ama şimdi müminlerin önünde kazdıkları siyasî, sosyal, ekonomik ve dinî çukurların etrafında medyadan seyrederek ve kendi kuruluşlarında toplanarak müminlere yaptıkları işkenceleri kahkahalarla kutlayıp anlatmakta ve seyretmektedirler.

Keşke mezarların başında ölülere telkin verdikleri kadar insanlara Kur’ân’ın anlamını ve onun hedeflerini öğretselerdi.

Bir taraftan bombalar yağdırarak alevler saçan çukurlar açıyorlar, diğer taraftan açlığa terk ederek ekonomik; bölerek parçalayarak, yalnızlığa iterek siyasi; bâtıl mezhepleri öne çıkararak ve müminler arasında tefrika yaratarak dinî; müminleri kendi manevî değerlerinden ve kültürlerinden kopararak da kültürel çukurlar açıyorlar. İşte çeşitli şekillerde bu çukurların etrafında oturarak müminlerin halini seyrediyorlar.

Yüce Allah, asırlarca önce bunu haber vererek, geçmişte olanları günümüze ve geleceğe taşıyarak müminleri uyarmaktadır. İman düşmanı olanların, hakka ters düşenlerin her nesilde olacağı ve onların bu çukurları müminlerin önünde açacaklarının uyarısını yapmaktadır. Bu çukurlara düşmemenin yolu aklını kullanmak, düşünmek, bilgiyi elde etme sevdasına tutulmak, bilgiyi teknolojiye çevirmek, bilgi üstünlüğünü elde etmek ve ekonomik üstünlüğe sahip olmaktan geçiyor.

KEŞKE KUR’AN’I  ANLATSALAR

Bütün bunları gerçekleştirebilmek için çalışmak, çalışmak ve yine çalışmanın gereğini anlayıp hayata geçirmek gerekiyor. Çalışmadan, kafirlerin oluşturduğu ateş çukurlarına düşmeden geçmek mümkün değildir. Müminlerin düşmanları, müminleri eline sabaha kadar çekecekleri tesbîhleri ile kazdıkları çukurun içine attılar. Filmlerini çekip oynattılar, kendileri de koltuklarına kurulup kahkahalarla seyrettiler ve seyrediyorlar.

Keşke Sebe’ sûresinin 13. âyetinde olduğu gibi çalışmanın bir şükür ibadeti olduğunu din âlimleri halka öğretselerdi, namazda tahiyyeye oturunca ayağın alacağı şekil üzerinde durdukları kadar çalışmanın ibadet olduğu ilkesinin üzerinde dursalardı, keşke mezarların başında ölülere telkin verdikleri kadar insanlara Kur’ân’ın anlamını ve onun hedeflerini öğretselerdi, Kur’ân’ı okuma şekline verdikleri önem kadar, Kur’ân’ın akla, düşünceye, bilgiye ve çalışmaya verdiği önemi beyinlere kazısalardı, keşke haccın ana farzlarının dışında kalan ve haccın ruhu ile ilgili olmayan meseleler üzerinde durup yazdıkları kitaplar kadar Kur’ân’ın orta millet olup dünya problemlerini çözmenin önemi ve yolları üzerinde dursalardı ve bu uğurda kitaplar yazsalardı, beşerî görüşlere ve içtihatlara verdikleri önem kadar Kur’ân’a önem verselerdi ve Kur’ân’a sırtlarını dönmeselerdi müminlerin önünde bu ateş çukurları kazılmayacaktı ve onlar da çukurlar kazamayacaklardı.

Keşke Mülk sûresinin 22. âyetinde geçtiği gibi yüzüstü sürünen insanla, dimdik ayakta ve doğru yolda yürüyen insanın farkı anlatılsaydı ve Mülk 10’da geçtiği gibi bunun farkının “aklını kullanmak” olduğu anlatılsaydı, müminler ateş çukuruna düşmeyecek, kafirler de onların etrafında oturup kahkahalarla seyretmeyeceklerdi.

İşte günümüzde İslam aleminin önünde kazılan pek çok çeşit çukurların üstesinden gelmek, o çukurları kapatmak, onun yerine insanlığa ışık verecek sevgi ve merhameti öğretecek nesiller yetiştirmemiz gerekiyor. Aksi taktirde kafirlerin açtığı çukurlarda yanıp kül olacağız.

HARAM  YOLDAN KAZANILAN MALIN ZEKÂTI OLMAZ

Kaza orucunu tutamayacak hale gelen kimse ne yapmalı?

Keyfi olarak oruç tutmayan bir kimse, daha sonra oruçlarını kaza etmek istese ancak kaza edemeden oruç tutamayacak hale gelirse ne yapacak? Yapacağı şey fıtır sadakasını vermektir. Ayrıca keyfi olarak tutmadığı oruçlar için tövbe etmeli, Allah’tan af dilemelidir.

Gayri meşru yoldan elde edilen malın zekatı olur mu?

Gayri meşru yoldan elde edilen malın zekatı olmaz. Zekatının verilmesi gayri meşru malı meşru kılmaz. Verilirse ihtiyacı olan kimseye yardım edilmiş olur ama zekat sevabı hasıl olmaz.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN