Eğitim ve istikrar şart

Eğitim ve istikrar şart

EURO 2016’da gruptan çıkamayan ve üçüncü olduğu 2002’nin ardından gerçekleşen dördüncü Dünya Kupası finallerine de katılamayan Türkiye’de neyin eksik olduğu ya da neyin yanlış yapıldığı tartışılır durur... Eğitim (altyapı) ve istikrar konusunda her daim güzel kelamlar edilir. Peki iş uygulama safhasına gelince ne durumdayız? Bu soruya yanıt bulabilmek Rusya 2018’de son 4’e kalan Fransa, Hırvatistan, Belçika ve İngiltere’de uygulanan sistemi inceledik...

SELİM YILDIRIM

Konuya Rusya 2018’in dördüncüsü İngiltere’den başlayalım... Dünyanın en hızlı futbolu Birleşik Krallık’ta oynansa da İngilizler milli takım düzeyinde bir türlü istediğini alamıyordu. Dönemin İngiltere Futbol Federasyonu Başkanı Greg Dyke, 2015’te rakamlarla konuşmuş, “Geçen yıl Şampiyonlar Ligi’nde mücadele eden İngiliz oyuncu sayısı 23’tü. Buna karşın İspanyollar 78, Almanlar 55, Brezilyalılar ise 51 futbolcuyla temsil edildi. Dünyanın önde gelen milli takımlarıyla mücadele etmek için değişime gitmek zorundayız” açıklamasını yapmıştı.

Sonrasında federasyon tarafından İngiliz gençlerin önünü açmak için bir rapor hazırlanmış ve İngiltere’de forma giyen Avrupa dışı ülke vatandaşı oyuncuların alması gereken çalışma izninin şartlarının daha katı hale getirilmesi gerektiğine dikkat çekilmişti. Futbolcularla profesyonel sözleşme yaşının 18’den 15’e indirilmesi, 25 kişilik kadroda yer verilmesi zorunlu olan İngiltere’de yetişmiş oyuncu sayısının 8’den 12’ye çıkarılması da o günlerde dile getirilmişti. Dikkat çeken bir madde de bu oyunculardan 2’sinin kadrosunda yer aldığı kulüp tarafından yetiştirilmesi ve en az 3 yılını bu takımda geçirmesi şartıydı. Değişikliklerin 2015-2016 sezonundan başlamak üzere 4 yıl içinde aşamalı olarak hayata geçirilmesinin ve 2019-2020’den itibaren tamamen uygulanmasıın hedeflendiği belirtilmişti. İngiltere’nin bu tür adımlar atmaya hazırlandığı dönemde Türkiye’de ise kulüplere 11 yabancı ile sahaya çıkma özgürlüğü getirilmişti!..

Üçüncülük maçında İngiltere’yi 2-0 ile geçen Belçika’nın öyküsü çok daha ilgi çekici... Bizde “gelişim için güçlü altyapı şart” anlayışı hep söylemde kalsa da Belçikalılar bunu tam 20 sene önce hayata geçirmişti. ‘Kırmızı Şeytanlar’ın Fransa 1998’de 3 beraberlikle gruptan çıkamaması üzerine Belçika Futbol Federasyonu değişim için düğmeye bastı. Antrenörler Michael Sablon ve Bob Browaeys önderliğinde başlatılan devrim, devletin de desteğiyle meyvesini geç de olsa verdi. Tüm kulüplerin altyapılarında 4-3-3 sistemini uygulaması karara bağlandı. Tubize kentinde kurulan futbol merkezinde belirli kriterlere sahip kişilere genç takım antrenörlüğü kursları verildi. Mezun olanlar kulüplere yerleştirildi. Çocukların gelişimi bilimsel tabana oturtuldu. Bu konuda Brussels Üniversitesi ile Louvain Üniversitesi de devrimin parçaları haline getirildi. Farklı yaş kategorilerinde binden fazla maç izlenerek analizler yapıldı.

Çocukların gelişime odaklanması için 8 yaş altı takımlarda puan uygulaması kaldırıldı. 14-18 yaş grubu için ülke genelinde 8 akademi açıldı. Milli Takımımız EURO 2000’e ev sahipliği yapan Belçika’yı 2-0 yendiğinde Belçika’da yer yerinden oynadı. ‘Kırmızı Şeytanlar’, EURO 2004, EURO 2008 ve EURO 2012’nin yanı sıra 2006 ve 2010 dünya kupalarının finallerine katılamadı. Ama işleme koyduğu değişim sürecinden de ödün vermedi. 2014’te Dünya Kupası’nda boy gösteren Belçika, Rusya, Cezayir ve Güney Kore ile mücadele ettiği H Grubu’nu 3’te 3 yaparak tamamladı. Son 16 turunda da ABD’yi saf dışı bırakan ‘Kırmızı Şeytanlar’, çeyrek finalde Arjantin’e 1-0 kaybetse de tıpkı Rusya 2018’de olduğu gibi futbolu ile alkış aldı. Şimdilerde kadrosunda Eden Hazard, Kevin de Bruyne, Romelu Lukaku, Toby Alderweireld, Jan Vertonghen, Yannick Carrasco, Thibaut Courtais, Christian Benteke, Youri Tielemans gibi çok sayıda yıldız barındıran Belçika, yarı finalde şampiyon Fransa’ya 1-0 kaybettiği karşılaşma dahil ayakta alkışlandı. Yakın gelecekte katılacağı hemen her organizasyonda favoriler arasında anılacak ‘Kırmızı Şeytanlar’, atılan kararlı adımların ve istikrarın karşılığı olarak dünya futboluna en azından bir süre daha ders verecektir.    

Hırvat futboluna gelince... Yugoslav ekolünün yetenek faktörünü mayasında en üst düzeyde barındıran toplum olan Hırvatlar, yakın geçmişte altyapı konusunda pek de iyi durumda değildi. Aralık 2016’da bu ülkeyi ziyaret eden UEFA Başkanı Aleksander Ceferin de buna dikkat çekmişti. Damalıların futbolda iki büyük sorunu olduğunu belirten Ceferin, “Bunlar da taraftar olayları ve altyapının son derece kötü durumda oluşu” ifadesini kullanmıştı. 1 Temmuz 2013’te 28’inci üye olarak katıldığı Avrupa Birliği’nin en fakir ülkelerinden biri olan Hırvatistan’ın yaptığı en büyük devrim, eldeki parayı  statları yenilemek yerine altyapıda kullanmak oldu. En büyük dayanak ise Dinamo Zagreb’di...

Hırvat yıldızların büyük bölümü Dinamo altyapısında yetişti. Ülkenin bir diğer köklü kulübü Hajduk Split’in de sorumluluk üstlenmesi, doğuştan yetenekle kuşanmış Damalıları Dünya Kupası’nda finale taşımaya yetti. Alanında uzman, dünya ile entegre olmuş ve ahlaklı altyapı antrenörlerinin elinde şekillenen Hırvat yıldızlar, Avrupa’nın en önemli takımlarının vazgeçilmez oyuncuları arasına girmeyi başardı. Damalıların Dünya Kupası kadrosunda yer alan Lovren’in Liverpool, Vrsaljko’nun Atletico Madrid, Modric ve Kovacic’in Real Madrid, Brozovic’in Inter, Mandzukic’in de Juventus’ta forma giyiyor olması bile tarihi başarıyı anlamamız konusunda yol gösterici olabilir. 23 kişilik kadroda kariyerini ülkesinde sürdüren sadece iki isim vardı. Onlar da Dinamo Zagreb’de oynayan Livakovic ile Rijeka forması giyen Bradaric’ti...

Ve şampiyon... 1984’te Platini önderliğinde Avrupa şampiyonluğuna uzanan, ardından ev sahibi olduğu 1998 Dünya Kupası’nda futbolda çıkılabilecek en yüksek noktaya ulaşan Fransa, 20 yıl sonra Rusya’da da Dünya kupası sayısını ikiye yükseltti. Maviler aynı zamanda kendi ülkesi dışında ilk büyük kupasına uzandı.

Fransız futbolu ile ilgili çok şey söylemek mümkün. Ancak son olarak Rusya 2018’de gelen şampiyonluğun altında yatan en önemli etkenlerden biri de bireysel olarak büyük yeteneklere sahip oyunculara takımdaşlık olgusunun küçük yaşta öğretilmesi. Ve elbette Clairefontaine... Başkent Paris’e 50 kilometre mesafedeki Clairefontaine, sadece en iyileri eğiten, futbolun beşiği İngiltere’ye sistem ithal eden dünyanın en önemli akademilerden biri. Geçmişte Nicolas Anelka, William Gallas, Louis Saha, Thierry Henry gibi oyuncuları dünya futboluna hediye eden Clairefontaine’in son eseri ise Rusya 2018’e damga vuran oyunculardan Kylian Mbappe’ydi...

Henüz 19 yaşında PSG gibi üst düzey bir takımda oynayan ve dünyanın en önemli kulüplerini peşine takan Mbappe, biraz uç bir örnek gibi algılanabilir. Ancak Fransa’nın yıllar önce kurduğu altyapı sistemi sayesinde teknik, fizik ve psikolojik açıdan üst düzey mücadeleye hazırlanan gençler, PSG’de şans bulamasa da Nice, Toulouse, Montpellier, Lorient, Rennes, Nantes gibi bir alt kategorideki kulüplerde rahat rahat şans bulabiliyor.

1970’lerde son derece donanımlı antrenörler eşliğinde ve tüm ülkeyi kapsayan spor politikasının sonucu olarak 1980’lerde dünya futbolunda etkisi görülmeye başlanan Fransız ekolü, aynı anlayışın gelişerek devam etmesi nedeniyle gelecekte de her daim konuşulacaktır. Bugün 17-19 yaş arası oldukça zengin bir oyuncu havuzuna sahip Fransızların Dünya Kupası kadrosunu incelemek bile onların geleceğe ne kadar umutla bakabileceklerinin göstergesi. Rusya 2018’e götürülen Lucas Hernandez (Atletico Madrid - 22), Benjamin Pavard (Stuttgart - 22), Benjamin Mendy (Manchester City - 24), Lucas Digne (Barcelona - 25), Presnel Kimbembe (PSG – 23), Paul Pogba (Manchester United – 25), Corentin Tolisso (Bayern Münih – 24), Nabil Fekir (Lyon – 25), Thomas Lemar (Atletico Madrid – 23), Adrien Robiot (PSG – 23), Florian Thauvin (Marsilya – 25), Kylian Mbappe (PSG – 20), Ousmane Dembele (Barcelona – 21) ve Anthony Martial (Manchester United – 23) henüz 25 yaşının altında. En az 10 sene daha futbol sahnesinde boy gösterecek bu oyuncuların arasına henüz giremese bile geriden gelen gençler de hesaba katıldığında Horozların gelecek adına kaygılanmasına pek gerek yok gibi. Altyapıda uygulanan sistemin devamının sağlanmasını Fransa için garanti, karşılarına çıkacak rakipler adına da kaygı unsuru olarak yorumlayabiliriz. Sözün özü; Horozlar, futbolda ciddi bir yer edimelerini sağlayan sisteme Fransız kalmadıkça yeni zaferlere yelken açmaya devam edecektir...

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN