Kudüs tasarısının BM'de kabul edilmesini Prof. Dr. Hasan Köni, Doç. Dr. Haldun Yalçınkaya ve Prof. Dr. Emin Pazarcı Karar.com'a değerlendirdi.
Kudüs konusunda Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'na "İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Zirve Dönem Başkanı" sıfatıyla Türkiye ve "Arap Ligi Dönem Başkanı" sıfatıyla Yemen tarafından sunulan karar tasarısının 128 ülkenin desteğiyle kabul edilmesi ne anlama geliyor? Uzmanlar Karar.com için yorumladı...
GÜÇ KULLANILMAZSA BİR ŞEY DEĞİŞMEZ
İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletler Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan Köni:
"Aslında ABD bu kararın çıkacağını biliyordu. Şu anda önemli olan bu karar çıktıktan sonra neler yapılacağıdır. Bu açıdan, ABD’nin kararına karşı oy kullanan devletlerin güç kullanması gerekiyor. Bu olmayınca bir şey değişmez. Yani bunun arkasının gelmesi gerekiyor. Düşünün, bir mahkemenin arkasında polis gücü yoksa mahkemenin kararı edebiyattan öteye gitmez. İsrail’e karşı daha önce buna benzer çok sayıda karar alındı ama bir şey değişmedi.”
DİPLOMATİK BİR BASKI NİTELİĞİ VAR
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Haldun Yalçınkaya:
BM Genel Kurulu’nda alınan karar tavsiye niteliği taşıyor. Ancak yine de diplomatik bir baskı niteliği var. Burada teknik bir konu da var. Çekimser oylar verilmemiş sayılıyor. Kabul ve ret oyları sayılıyor. Bu açıdan 3’te 2’lik önemli bir başarı anlamına geliyor. Farklı bir örnek vermek gerekirse, 2002 yılında ABD’nin Irak’a müdahalesine yönelik delil olmadan müdahale edilmemeli şeklinde bir karar çıkmıştı. BM Genel Kurulu’nda alınan bu karar süreci bir yıl uzattı. ABD 2003’te Irak’a operasyon düzenledi. Bu örnek, BM Genel Kurulu’nda alınan kararların diplomatik bir baskı niteliği taşıdığını gösteriyor.”
ABD’YE, ‘BAKIN TASVİP EDİLMEDİNİZ’ DİYECEKLER
Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı:
BM Genel Kurul kararları, üye devletler için bağlayıcı olmasa da siyasi bir anlam taşıyor. Hukuki nitelik açısından bağlayıcı değil. Bundan sonra ABD’nin Kudüs kararına yönelik farklı bir süreç başlar. Kabul oyu veren üye devletler, bakın siz bu kararı alırken tasvip edilmediniz demeye başlayacak. Sonuç olarak politik bir süreç başlar.
