Muhalefetin başkan adayı…

İmamoğlu kararı muhalefet saflarında hareketliliğe yol açtı.

Karar öncesine dönelim: Son aylarda İstanbul belediye başkanının, cumhurbaşkanlığı adayı olma ihtimali iyice azalmıştı. Bunun temel nedeni, İmamoğlu’nun CHP hiyerarşine tabi olması ve CHP yönetiminin kendisini tercih etmeyeceğini birçok kez ima etmiş, hatta söylemiş olmasıydı. Bu gidiş, Kılıçdaroğlu’nun adaylığa doğru yürümesiyle iyice pekişmişti. Altılı masada Kılıçdaroğlu’nun tercih edilmeyeceği bir durumda, İmamoğlu’nun aday olması ise her anlamda eşyanın tabiatı aykırı görüyordu. Böyle bir durumun CHP içi dengelere diğer partilerin müdahalesi anlamına geleceği, CHP-İYİ Parti ilişkilerini tehlikeye atacağını tahmin edilebilirdi.

İmamoğlu’na gelen destek biraz paradoksal bir biçimde İstanbul Belediye Başkanı’nın ismini tekrar öne çıkardı. Muhalif çevreler, yazarlar, yorumcular, basın karar sonrası ortamı Mart 2019’a, İstanbul seçimlerinin iptal edilmesine benzetti. İmamoğlu’nu, bu koşullarda kaybetmesi mukadder Erdoğan karşısında cumhurbaşkanı aday ilan etti.

Bir süre sonra bu hava bir miktar sönümlendi, zira beklenti paradoksaldı. İmamoğlu hakkındaki kararın kesinleşme ihtimali mevcut siyasi şartlarda yüksekti. Kararın aday gösterme süresinin başlamasından önce kesinleşmesi halinde İmamoğlu aday olamaz, hüküm daha sonra kesinleşmişse ve aday gösterme dönemi bitmişse altılı masa yerine yeni aday gösteremez, bu durumda İmamoğlu seçilse bile mazbatasını alamazdı. Kontrol tümüyle iktidarın elinde bulunduğu ve riskin çok yüksek olduğu bir durum vardı.

Velhasıl, muhalefetin aday belirlemesi bakımından ortada yeni bir durum olduğu söylenemezdi.

Hatta, İmamoğlu kararının Kılıçdaroğlu’nun muhtemel adaylığını daha pürüzsüz bir hale getirdiği düşünülebilirdi. Kılıçdaroğlu da aksinin düşünülmesine imkan vermiyor, kararın açıklanmasından sonra yaptığı açıklamalarda İmamoğlu’nun yerini tanımlıyor ve sınırlarını belirliyordu: “16 milyonu temsil eden İstanbul Belediye Başkanı…” Bu tanımın Mansur Yavaş için de geçerli olduğu söylenebilirdi.

Gelir görün ki, kartlar farklı karıldı.

Malum karar, altılı masadaki derin bir çatlağı ortaya çıkardı.

Çatlak İmamoğlu’ndan çok, Kılıçdaroğlu’na, CHP Genel Başkanı’nın adaylığına ilişkin görünüyor.

Akşener’in İmamoğlu’na verdiği destek biçimi, vücut dili, söylemi başkan adayı iması taşırken, bu tutum, bu imkansız tercihe değil, Kılıçdaroğlu’na itiraza işaret ediyor olabilir.

Nitekim Kılıçdaroğlu ve Akşener arasında bir tutum farkı yanında, dolaylı bir tartışma yaşandığı da söylenebilir. CHP liderinin Saraçhane davetinden haberinin olmadığını söylemesi, ‘Akşener’in İmamoğlu’na verdiği desteğe, dolaylı aday imasına, başka partinin işlerini karışmak doğru değil” demesi, muhtemel bir çatlak görüntüsünü tamir ve çıkışları doğrulamak için İmamoğlu’nu grup toplantısına çağırması bunlar arasında yer alıyor. İyi Parti’den çıkan kulis sesleri, Kılıçdaroğlu ‘kazanacak bir aday olmadığı” iddialarını bunlara eklemek gerek…

Altılı masada birlikte hareket güdüsünün kuvvetli olduğunu umarız.

Son yazıyı şöyle bitirmiştim: Muhalefetin tuzaklara düşmemesi, başkan adayı kim olur, kim olmalı tartışmasından iyice uzaklaşıp, tam kenetlenip, tam seferberlik halinde seçim kampanyasını başlatması gerekir.

YORUMLAR (31)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
31 Yorum