“Bingöllü çoban”ın “Kravatistan” seyahati

Okumak yok, yazmak yok, bilmeyiz eski, yeni, / Kuzular söyler bize yılların geçtiğini.”

Metropollerin orta yerinde bir çoban gibi yaşamak mümkün mü?

Mümkün mü Kemalettin Kamu’nun “Bingöl Çobanları” gibi yaşamak? Okumaktan, yazmaktan, eskiden, yeniden, takvimden, politikadan bîhaber olarak... Hiç değilse birkaç saatliğine...

Bir zamanlar mümkündü. İyi atlara binip giden iyi insanların sohbetlerinde... dalıp giderdik bir başka âleme.

***

“Defineye malik viraneler var.”

Onu ne zaman görsem Ragıp Paşa’nın bu dizesi gelirdi aklıma. Elinde kitap dolu bir çanta, dudağında ağızlık... Emekli esnafı andıran bir garip adam. Görünen cephesi böyleydi.

Öbür cephesi hep meçhul. Kimine göre filozof, kimine göre dâhi, kimine göre sûfi. Peki, ya o kadim lisanları nerede öğrenmişti? Kadim Arapçayı, Aramiceyi, Latinceyi, Yunancayı?

Ya matematikteki, felsefedeki, astronomideki inanılmaz derinliği? Meçhul, hepsi meçhul!

Bendeniz 1986 yılında müşerref oldum bu sıradışı zat ile. Milliyet Gazetesi’nin düzenlediği senaryo yarışmasında bir ödülcağız almış idim. Törenin akabinde günün yorgunluğunu atmak üzere Marmara Kahvesi’ne çıktık. Çayımızı yudumlarken yan masadaki yaşlı bir zat, törende verilen plakete baktı ve sordu:

“Nedir o?”

Anlattım. Sigarasından birkaç derin nefes çekti:

“Bak evlat dedi, “galaksiden atoma, görünen görünmeyen tüm mahlukatın taaa ezelde yazılmış bir senaryosu var... Kader denilen senaryo! Bu hakikati düşündüğünde, Oskar ödüllü senaryoların bile ne kadar basit, anlamsız olduğunu idrak etmiş olursun.”

Plaketi evirdi çevirdi: “Yarışma, ödül gibi şeyler insanın hırsını kamçılar... Boş ve anlamsız hırsları! Şu uçsuz bucaksız kâinatta bir toz zerresi bile değiliz. Bu hakikati idrak edebilseydik hırslarımızın esiri olmazdık.”

Sigarasından derin bir nefes çekerek mırıldandı:

“Şimdi at bakalım şu plaket denilen basit nesneyi çöpe”

Böylece tanış olduk Filozof Cemal’le.

***

Yıllar sonra, bir akşam yine bu sıradışı gönül adamının sohbetinde idik. Telefonum çaldı. Arayan bir siyasi partinin reklamcısı. 80’li yıllarda tek başına iktidar olmuş bir partinin. O günlerde, çiçeği burnunda genel başkanla yeniden iktidar olma planları içindeler.

“Ankara’da bir toplantımız var. Uçakla gideceğiz. Birlikte gidelim; senin için de değişiklik olur.”

Birkaç saatliğine de olsa İstanbul’u bırakıp Ankara’ya gitmek... Kravatlar dünyasında politika sohbeti... Olacak şey mi?

Ama “uçak” deyince işin rengi değişti. Yarım yüzyılı devirdiğim halde bir kez olsun uçağa binmemiştim.

***

Uzatmayalım efendim, uçağımız yükselmeye başladı. Aşağıya bakıyoruz... herşey gitgide küçülüyor... Filozof Cemal’in sözleri zihnimde çınlayıp duruyor: “Evrendeki yerimiz... Toz zerreleri gibi yerimiz...”

Uçak gitgide yükseliyor... Zerreler... Zerreler... Toz zerreleri...

Reklamcı dostumuz bir ara politikadan söz açar oldu. Dedim ki: “Bir kelime daha edersen, camı kırıp aşağı atlarım.”

Uçak yükselmeye devam ediyor... “Evrendeki yerimiz… Toz zerreleri gibi yerimiz...”

***

Toplantı sona erdi. Dışarı çıkarken reklamcı dostumuz homurdandı.

“Yahu yaptığını beğendin mi?”

“Ne oldu?”

“Daha ne olsun... Toplantı esnasında, söz sırası sana geldiğinde dedin ki...”

“Ne dedim?”

“Hatırlamıyor musun? ‘Beyler, konuşacak bir şey yok. Hepiniz gözüme toz zerreleri gibi görünüyorsunuz’ dedin ya.”

***

Aradan bunca yıl geçti. Reklamcı dostum hemen her karşılaşmamızda bu meseleyi başıma kakar durur hâlâ. Geçenlerde yine aynı nakarat:

“Yahu o toplantıda amma da ayıp ettin.”

Doğrudur dostum, cep mendili koleksiyoncusu Kravatistanlı dostlarımıza ayıp etmişiz biraz.

Lâkin kabahat bu fakirde değil. Kabahat, bu dağdağa dünyasından birkaç saat de olsa uzak kalmanın büyüsünde. Kabahat, uçsuz bucaksız kâinatta uçuşan toz zerrelerinde.

Kabahat, merhum Filozof Cemal’de.

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum