İki mucizenin ardından…

Mensur Akgün

Bugün Brexit yazarım diye kendimi şartlamıştım. Nasılsa pazar günü Roma’da varılan mutabakatın hayata geçmesi uzun sürer, sonuçlarını daha sonra değerlendiririm diye düşünmüştüm. Birleşik Krallığın kararının Türkiye için ne anlam ifade edeceğini, artılarını ve eksilerini, yaratacağı fırsatları tartışacaktım.

Ama son üç gün içinde siyasi gündem ve Türkiye’nin dış politikası baş döndürücü bir hızla değişti. Benim epeyce uzun bir süredir, Karar’ın da neredeyse kurulduğu günden bu yana istediği oldu; Türkiye, komşularıyla ilişkilerini normalleştirmek yolunda adımlar attı.

Önce İsrail ve Türkiye’den diplomatlar üstünde uzlaştıkları metni ya da metinleri parafladılar, ardından iki ülkenin başbakanları eş zamanlı açıklama yaptı, dün de metin ya da metinler imzalandı. Bugün İsrail güvenlik kabinesinin varılan uzlaşmayı kabul edeceği, çok yakında da TBMM’nin onay işlemini gerçekleştireceği söyleniyor.

***

Ancak biz daha İsrail ile varılan uzlaşmayı konuşmaya fırsat bulamadan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başkan Putin’e mektup yazdığı, mektuptaki bazı ifadelerin Rusya tarafından özür olarak algılandığı basına yansıdı. Özür mü değil mi, ambargo mu abluka mı tartışması bitmeden, bu eğilimin süreceği, Mısır başta olmak üzere diğer ülkelerle olan ilişkilerimizin de normalleşeceği yolunda beyan ve haberler gelmeye başladı.

Görünen o ki iktidar, Türkiye’nin dünya ile olan sorunları çözmek yolunda yeni bir politika benimsemiş, gerçekten de dostları çoğaltıp hasımları azaltmaya niyetlenmiş. Umarım bu politika sürdürülür. Yol kazalarından, özellikle de eleştirilerden etkilenmez. Çünkü bu tür siyaset kavşaklarındaki temel sorun, geçmişte neden farklı bir politika izlendiğini anlatmanın zorluğudur.

Bazen diplomasinin gizlilik ilkesi, genellikle de yapıcı muğlaklık imdada yetişir. Uzlaşmaları öyle bir kaleme alırsınız, daha doğrusu kamuoylarınıza öyle bir sunarsınız ki pozisyonunuzdan hiç geri adım atmamış, eskiden hiç hata yapmamış gibi durursunuz.

Oysa uzlaşmak için geri adım atmak, pazarlık için de maksimalist taleplerde bulunmak şarttır. Ayrıca sürekli geçmişte yaşarsanız hiçbir zaman uzlaşmaya varamazsınız, değişen şartlara uyum sağlayamazsınız. Siyasette hataların tekrarlanmaması için geçmiş geçmişte kalmalıdır, değişen şartlara uyum sağlanmalıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan şu tarihte bunu demişti ama şimdi farklı şey söylüyor ve yapıyor demek ahlaken tutarlı bir duruş olabilir, siyasette karşılığı da bulunabilir. Ama benimsenen yeni politikanın “doğru” olup olmadığı konusunda bize bir şey söylemez, doğruysa desteği hak edip hak etmediğini anlatmaz.

Politikalar onları şekillendirenlerden bağımsız düşünülmeli, yarattığı faydaya göre değerlendirilmelidir. Tartışmamız gereken İsrail ve Rusya ile normalleşmenin Erdoğan ya da Yıldırım’a değil, Türkiye’ye yarar sağlayıp sağlamadığı olmalıdır.

Bence her ikisi de Türkiye’ye yarar sağlamaktadır. Normalleşme, barışma sürecek olursa iktisadi olarak da, siyasi olarak da bu süreçlerden faydalanılacaktır. Rus ve İsrailli turistlerin hiç olmazsa bir kısmı geri gelecek, ticaret ve yatırım olanakları güçlenecek, Türkiye IŞİD ve PKK’ya karşı mücadelesinde yanında yeni müttefikler bulacaktır.

***

Neyse ki aklı başında hemen hiç kimse İsrail’le ve Rusya’yla barışmanın Türkiye’ye fayda sağlamayacağını iddia etmemektedir. Barışma süreçlerini etkileyebilecek olan tartışmada bir grup bugün değil geçmişte hata yapıldığına inanmakta, bugünkü doğrunun geçmişteki hatayı ortaya çıkarttığını ima etmektedir.

Bir diğer grupsa özellikle de İsrail uzlaşmasına atfen, mutabakatın Türkiye’ye sağladığı fayda yerine aidiyet ortaklığı hissettiklerine verdiği zarar üstünde durmaktadır. Halbuki uzlaşmadan en az Türkiye kadar, Türkiye’de pek çok insanın aidiyet, birliktelik hissettiği Filistin, fakat asıl ilişkilerin erozyonuna neden olan Gazze halkı yararlanacaktır.

İsrail ile barışan Türkiye, Gazze’ye eskisinden çok daha fazla insani yardım gönderme imkanına kavuşacaktır. Cuma günü Mersin’den yola çıkacağı söylenen gemi, 10 bin tondan fazla yardım malzemesini İsrail üstünden Gazze’ye taşıyacaktır. Abluka kalkwmamış olsa bile ambargo zayıflayacaktır. İsrail’le barışma, Türkiye kadar Gazze halkına da yarar sağlayacaktır…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.