Şehirleri çirkinleştirme sanatı

Şehirleri çirkinleştirmenin bir özel bir yetenek gerektirdiğini hemen her gün müşahede ediyoruz.

Sadece müşahede etmiyoruz, yaşıyoruz da.

Ron Fricke’in bir filmi var. Samsara. Düşünmeyi tahrik eden bir film. Büyük bir yapım. 25 ülkede 5 yılda çekilmiş. Muhteşem güzellikler var içinde. Kimi insan yapımı, kimi Allah’ın armağanı.

İnsan yapımı korkunç çirkinlikler de var. Seyrederken, “cehennem böyle bir şeydir belki de” dersiniz. Bilhassa sinemaseverler için seyredilmemesi eksikliktir.

“Şehirleri çirkinleştirmek” derken o film hatırıma geldi. Filmdeki cehennemî görüntüler.

Ecet Ron Frick’inki sanattı.

Yaşadığımız şehirleri çirkinleştirenlerin bir sanat icra ettiklerini söyleyebilir miyiz? Şehri çirkinleştirme sanatı.

Başlığa sanat dedim ama sanat değil, bir meslek, bir terbiyesizlik.

Şeytani olanda da bir estetik olması lazım.

Onların yaptıkları çirkinliklerde bence şeytanın kabahati yok. Kendileri yapıyorlar.

Para hırsı, rant hırsı önemli bir muharrik.

Şehirde manda postu genişliğinde bir boş arazi parçası gördüklerinde hemen oraya betondan gökyüzüne doğru uzanan bir gökdelen, gökdelen olmazsa bir apartman dikmek istiyorlar.

Günümüzün Sinanlarının elinden çıkan bir mabet!

(Manda postu da ne? Bir söylence. Güya Fatih Sultan Mehmet Bizans’tan Rumeli yakasında manda postu kadar bir yer istemiş. Vermişler. Fatih’in ustaları manda postunu incelte incelte, gere gere büyütmüşler. Yere sermişler. Manda postu genişliğindeki alana Rumeli Hisarı’nı yapmışlar.)

Hiçbir engel onlara mâni olamıyor.

Ne kanun ne mevzuat ne insaf ne aile terbiyesi ne din ne iman.

Arsanın imarı yok? Yoksa yaparız. Emsali düşük. Yükseltiriz. Planda yok. Değiştirtiriz. Her yerde gönüldaşlarımız var, dava adamları, sağlam adamlar. Onları görürüz, onlar da bizi görür.

İki tarafın birbirini görmesine Türkçemizde görüşmek deniliyor.

Görüşünce her engeli aşabiliyorlar.

Bazı kurumlarımızın çirkinlik anıtlarını yapmak için özel yetkileri var.

İstanbul tarafından Bursa’ya yaklaşıyorsunuz.

Arka planda Uludağ’ın muhteşem silueti.

Kendi haline bıraksan şehir yavaş yavaş Uludağ’ın eteklerine doğru yükseliyor.

Uludağ’ın tam önüne… Dağ kadar büyük değilse bile dağın görünümünü çirkinleştirecek kadar büyük konutlar dikmişler.

Abi bunu hangi akılla, hangi zevkle yaptınız.

Bursa gibi, tarihin nakış nakış işlediği, her yeri güzel olan bir şehre bu kötülük yapılır mı?

Bir Balkan seyahatinde zamanın belediye başkanı Recep Altepe’ye (Hani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘metal yorgunluğu’ gerekçesiyle istifaya zorladığı başkan) “Nasıl böyle bir şey yaptınız Bursa’nın ortasına?” diye sordum.

“Biz yapmadıg beya, Ankara’dan yaptılar” dedi.

Meğer TOKİ yapmış.

22 katlı. Hangi mühendis çizdi projesini? Hangi mimar tasarladı?

İnsan çizerken utanır, sıkılır.

Bursa’daki Doğanbey konutları bir başyapıt. Bir çirkinlik abidesi.

Matah bir şeymiş gibi bir benzerini, hatta daha büyüğünü Fikirtepe’de yaptılar.

TOKİ mi yaptı?

Zannediyorum ‘kentsel dönüşüm’ adı altında ayrı ayrı müteahhitler yaptı.

Acıbadem’den Fikirtepe’ye bakarsanız ne kadar korkunç olduğunu görürsünüz.

Bir tanesinin resmini buraya koyuyorum. Fazla bakmayın bunalıma girersiniz.

İstanbul’da buna benzer yerler çok.

Bu en son örneklerden biri.

‘Miraç’ ‘yükselmek’ anlamına geliyor. Aslı ‘uruç.’

Betonla yükseliyorsunuz.

Dininiz imanınız beton.

Yine de şu dünya hayatında insancıkların başlarını sokacakları bir evleri olması lazım.

Barınmak, insan hakkıdır.

TOKİ bu ihtiyaca cevap vermeyi öncelemiş olabilir.

Tamam da düzgün bir cevap ver kardeşim. İnsani bir cevap ver.

Çirkin bir bina yapmakla güzel bir bina yapmak arasında maliyet açısından uçurum olduğunu zannetmiyorum.

Vaktiyle bunu TOKİ’cilere sormuştum.

Beni teyit ettiler.

Hatta Yeni Şafak’tayken aynı maliyetle güzel evler de yapılacağını anlatan bir haber de yaptırmıştım.

“TOKİ güzel evler yapsın” demiştim.

https://www.mimarist.org/fikirtepe/

YORUMLAR (16)
16 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.