Bakan Akar'dan 'müttefik ülkelere' çağrı: Güvenli bölgeyi birlikte kuralım

Bakan Akar'dan 'müttefik ülkelere' çağrı: Güvenli bölgeyi birlikte kuralım

Suriye'de oluşturulması planlanan güvenli bölge için çağrı yapan Milli Savunma Bakanı Akar "Dost, müttefik ülkeleri davet ediyoruz. Güvenli bölgeyi birlikte kuralım" ifadelerini kullandı. Soçi mutabakatına ilişkin de Akar "30 kilometre güneye doğru, oradaki teröristleri, YPG'yi çıkaracaklar. Saat konusunda da Ruslarla anlaştık, 150 saat dedik. 29 Ekim saat 18.00'de bitiyor" dedi.

Suriye'de oluşturulması planlanan güvenli bölge için çağrı yapan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar "Dost, müttefik ülkeleri davet ediyoruz. Güvenli bölgeyi birlikte kuralım" ifadelerini kullandı. 

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, NATO Savunma Bakanları Toplantısı'nın ardından Türkiye'nin NATO Daimi Temsilciliği'nde gazetecilerle bir araya geldi, soruları yanıtlayıp, açıklamalarda bulundu. Terörle mücadelenin kararlılıkla devam ettiğini, hedeflerinde sadece teröristlerin olduğunu dile getiren Akar, "Bizim hedefimiz sadece ve sadece teröristler var. Kürtler bizim kardeşimiz. Hiçbir ayrımız gayrımız yok." diye konuştu.

Bakan Akar'ın açıklamalarından satır başları:

"Batı medyasında biz 'PKK/YPG' dediğimiz zaman, 'teröristler' dediğimiz zaman 'Türkler Kürtlere operasyon yapacaklar' diyorlar. Böyle bir şey söz konusu değil. Biz girdik Tel Abyad'a, Rasulayn'a girdik. Orada Araplar var, Kürtler, Aramiler, Süryaniler var. Birçok etnik gruptan insan var. Hiçbirine karşı problemimiz yok. Onların hepsinin canı, malı bizim garantimiz, teminatımız altında. Onların korunması, kollanması bizim için onur meselesi, bunun herkes tarafından bilinmesi lazım.

"BÜTÜN KURALLARA UYULDU"

Bu bölgelerde binlerce insan çeşitli yerlere gitti. Bunların 300 bini Irak'a gitti, 400 bin Kürt kardeşimiz de Türkiye'ye geldi. Güvenli Bölge meselesi hallolduğu zaman bu kardeşlerimizden de kendi topraklarına, evlerine dönecekler. PKK/YPG oradaki yerel halka çok büyük zulmetti. Yaklaşık 1,5 milyon Kürt kardeşimiz evlerinden, yerlerinden oldu. Oradaki diğer grupların, halkın dillerine dahi karıştılar. Yasaklar koydular, çocukları zorla silah altına almaya çalıştılar, haraç almaya kalktılar. Dolayısıyla her türlü baskı, zulüm yapıldı. Bunun için biz oraya kolaylıkla girdik. Yani Tel Abyad'a Rsulayn'a kolaylıkla girdik, çünkü oradaki insanlar gerçekten TSK unsurlarını kucakladılar ve onları bağırlarına bastılar. Çok açık ve son derece şeffaf bir operasyon uygulandı.

Birçok konuda mutabık kalmamıza rağmen nihai noktada mutabakat sağlanamadı. Gördük ki her geçen gün karşımızdaki bize tehdit olan YPG'li teröristler güçlenmekteydi. Bunu engellememiz, buna karşı tedbir almamız lazımdı. 17 Ekim'de ABD'lilerle yaptığımız görüşme sonrasında duraklama oldu, 'Biz bunları çıkaracağız.' dediler. 22 Ekim'de bize 'çıkardıklarını' söylediler, yazılı-sözlü bir şekilde bunu beyan ettiler. Biz de kendilerine harekatın bu aşamada beklemede olduğunu, durdurulduğunu söyledik. Dolayısıyla biz hakikaten uluslararası kurallara, müttefiklik ruhuna, ittifak içindeki rolümüze uygun, sorumluluklarımızla ilgili yapabileceğimizin hepsini yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Terörle, teröristle mücadele konusunda bizim yalnız bırakıldığımızı söylemek yanlış olmayacak."

19-10/26/basliksiz-1-1572071902.jpg

"HİÇBİR ŞEKİLDE KABUL ETMİYORUZ"

Birtakım ifadeler kullanılıyor, iddialar çıkıyor basında, 'etnik temizlik...' Biz bunu hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Bizde böyle bir şey yok. Etnik temizlik bu kadar kolay kullanılacak bir laf değil. Gerçekle tamamen uzak, gerçekle hiç alakası olmayan bir şekilde bunların konuşulması, yazılması çizilmesi gerçekten hiçbir şekilde ahlaki değil. Gerçeklerle hiç alakası olmayan tamamen yalan, iftira bir iddiadır bu. Böyle bir şey yok. Arazi orada, alan orada, her şey açık. Kim gelmek istiyorsa gelsinler götürelim, bakalım inceleyelim orada böyle bir şey var mı? Kimyasal silah kullanılmış mı, bakalım. Bazı kavramlar, çok ağır kavramlar çok enteresan şekilde kolaylıkla kullanılmakta, bu hiç uygun değil. Bizim buradaki yaptığımız çalışma ülkemizin, milletimizin, aynı zamanda oradaki Suriyeli kardeşlerimizin hak ve menfaatinin korunması için.

Bugün ortaya çıkan bir devlet değiliz, binlerce yıllık bizim tarihimiz var binlerce yıllık tarihimizden gelen milli, manevi, mesleki değerlerimiz var. Tamamen bunlarla alakalı yapmamız gereken nelerse bunlar bizim boynumuza borç, bunlar bizim sorumluluğumuz. Bunlara göre bütün çalışmalarımızı yaptık, yapmaya devam ediyoruz."

"SÜRE 29 EKİM SAAT 18.00'DE BİTİYOR" 

"Oradaki Suriyeli kardeşlerimizin ihtiyacı ne ise bunları en iyi şekilde yerine getirmek için gayret gösteriyoruz. 30 kilometre güneye doğru, oradaki teröristleri, YPG'yi çıkaracaklar. Saat konusunda da Ruslarla anlaştık, 150 saat dedik. 29 Ekim saat 18.00'de bitiyor. O zamana kadar olayları yakinen takip ediyoruz. Ondan sonraki durumu tekrar değerlendirip gereğini yapacağız."

"Gayet normal, planlandığı gibi gidiyor. Biz ülkemizin güneyinde hudutlarımızın ve halkımızın güvenliği, bakımından, savunması bakımından hiçbir şekilde bir terör koridoruna izin vermeyeceğiz. Bunun için gereken ne ise bugüne kadar yaptık bundan sonra yapmaya devam edeceğiz. En başlangıçtan beri söylüyoruz ülkemize içeriden ve dışarıdan etki eden en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar bu mücadele devam edecek. İnşallah milletimizi halkımızı asil milletimizi bu terör belasından kurtaracağız."

"Bizim yaptığımız, sadece kendi ülkemizi değil NATO'nun sınırlarını da koruyoruz. Biz orada teröristleri durdurmazsak, bunun yansıması çok açık ve net şekilde görülür. Bunu önlemeye çalışıyoruz. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman ve fedakar evlatlarının, Mehmetçiğin çalışmasıyla Barış Pınarı Harekatı başarıyla başladı ve gelişti.

Bir an önce bölge güvenli hale gelsin ki herkes evine, topraklarına güvenle ve gönüllük esasına göre dönebilsin. Bu manada TSK'ya düşen görev tamamlanmış bulunuyor büyük ölçüde. Oradaki teröristler etkisiz hale getirildi. Bir kısmı da bölgeyi terk etti. Türkiye durduğu yerde duyuyor. Biz NATO'nun merkezindeyiz."

19-10/26/basliksiz-1-1572071984.jpg

"GEREKLİ KATKIYI GÖRMEDİK"

Herhangi bir şekilde insan haklarının ihlali, kimyasal silah gibi insanlık dışı uygulamaların yapılması asla söz konusu değil. Burada çok ciddi dezenformasyon var. Tek hedefimiz teröristler. Bizim orada herhangi bir etnik, dini ya da mezhepsel grubu hedef almamız söz konusu değil. Bu da bizim değerler sistemimiz bakımından söz konusu olmayan bir husus.

2011'den beri, Suriye'de sıkıntılar başladığından itibaren, biz dostlarımızla, müttefiklerimizle beraber bu konuda hareket etmeyi önerdik, teklif ettik. Fakat maalesef muhataplarımızdan gerekli girişimleri ve katkıyı göremedik. Biz burada da, aynı şekilde tek başına bir şeyler yapmak peşinde değiliz. Ülkemize, halkımıza karşı ciddi terör tehdidi var. DEAŞ'tan, PKK/YPG'den var. Bunların önlenmesini istiyoruz. Bunu tabii ki müttefiklerimizle beraber yapmak istiyoruz. Ama gerekli reaksiyon olmadığı takdirde de bizim beklemeye tahammülümüz yok.

İnsanların güvenle ve gönüllülük esasına göre topraklarına, evlerine dönmelerini sağlayalım. Bir taraftan güvenlik sağlayalım, bir taraftan da onların refahını sağlayalım."

"DİĞER ÜLKELER NE YAPIYORSA BİZ FAZLASINI YAPARIZ"

"PKK/YPG meselesi çok açık. Teröristler, Irak'ın kuzeyinde PKK adı altında yer alıyor, aynı kişi Suriye'ye geçtiği zaman YPG oluyor. Dünya kamuoyunu bir şekilde manipüle etmek için bu oyunları oynuyorlar. Mantıklı bakıldığında olay ortada. Avrupalılardan, ABD'lilerden PKK'nın YPG olduğunu söyleyen yüzlerce kişi var.

Operasyon sırasında ve öncesinde ABD'li müttefiklerimizden aldığımız bilgi, 14 hapishanede takriben 2 bin DEAŞ'lı olduğu söylendi. Bunu telefonda da Sayın Trump, Sayın Cumhurbaşkanımıza söyledi. Biz dedik, tamam bunlarla ilgili yapmamız gereken ne varsa her türlü mücadeleyi yaparız. Eğer alanda varsa onunla da mücadele ederiz, daha önce Fırat Kalkanı Harekatı'nda yaptığımız gibi. DEAŞ ile mücadelede hiçbir tahdit yok. Diğer ülkeler ne yapıyorsa biz fazlasını yaparız dedik. Operasyon başladı, bizim bölgemizde bir tek hapishane vardı, Tel Abyad'da. Bir an önce oraya giderek oranın kontrol altına alınmasına yönelik emir verdik. Arkadaşlarımız oraya gittiğinde hapishane boştu, boşaltılmıştı. Bunlar ABD'lilerin beraber çalıştıkları, 'DEAŞ ile mücadelede beraberiz' dedikleri YPG'liler. Bu YPG'lilerin yaptığını bir başkası yapsaydı, hapishaneyi boşaltsa, oradakileri kaçırsaydı durum ne olurdu? Düşünün."

BRÜKSEL/AA

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN