Beklenen gün geldi, Nuh Tepesi vizyonda!

Birçok film festivalinden ödülle dönen Ali Atay, Haluk Bilginer ve Hande Doğandemir’in başrollerini paylaştığı ‘Nuh Tepesi’, Türkiye’de vizyona girdi.

Sabit Kanca: Son Soru

Sabit kanca, bu kez bir sosyal sorumluluk projesi ile karşımızda. Her şeyi bilen adam tiplemesiyle çektiği iki filmin ardından, İsmail Baki Tuncer bu kez belki biraz da Yeşilçam’dan esinlenerek, seyircinin vicdanına oynamayı tercih etmiş. Yarattığı kahkaha tufanı ile vizyonun ağlama duvarı olarak nitelendirdiğimiz kategorimizin içinden geçme ihtimaline biraz umutsuz biraz da acımasız yaklaşarak seyircilerimizi bu gişe tuzağına karşı uyarıyoruz. Sebep olduğunu düşündüğü trafik kazası sonrası tekerlekli sandalyeye mahkum olan Zeki için geri dönmemek adına yeminler ettiği show dünyasına vicdanının sesini dinleyerek geri dönen bilgemiz Sabit Kanca bu sefer hiç de tanımadığı bir düşmanla karşı karşıya. Kanca, bu sefer bilgisini sevdikleri için kullanmak zorunda. Umarız ki yapım şirketi güldürürken düşündüren, düşündürürken eğlendiren o muazzam esprilerin tamamını fragmanda vermemiş, filmin kendisine de biraz saklamıştır.

Nuh Tepesi

İlk önce Avrupa salonlarında vizyona giren, festivallerde aday gösterilen, bir türlü Türkiye’de vizyona sokulmayan ve neredeyse 1 senedir merakla beklenen, yapılan her duyuruda sinema camiasını hop oturtup hop kaldırtan, kadrosunu öğrendiğinizde fragmana ihtiyacınızın kalmayacağı bir film giriyor vizyona, Nuh Tepesi. Gerçekçi bakış açısıyla uluslararası ödülleri bir bir toplayan Türk sinemasının parlayan yönetmeni Cenk Ertürk, Haluk Bilginer’li, Ali Atay’lı, Mehmet Özgür’lü, Hande Doğandemir’li ilk uzun metrajlı filmi ile sinema tutkunlarına şık bir reverans verecek gibi görünüyor. Tamam, biz de sıkıldık kırsalda geçen baba oğul hikayelerinden ama ne yapalım? Gerçekçi yaklaştığımızda, toplumun köklerindeki sorunlara odaklandığımızda bu konular o kadar ağır basıyor ki, yönetmenlerin bu konuları bir de kendi perspektiflerinden göstermek istemeleri gayet geçerli bir sebep. Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan çizgisinden çok da uzaklaşamayan filmimiz, babasının “Nuh ağacı” altına gömülme vasiyetini yerine getirmeye çalışan Ömer ile ağaç hakkında mistik inanışlara sahip köylülerimiz arasında geçen hikayeyi konu ediyor. İçinde bulunan hatrı sayılır miktardaki aşk ve ihtiras, oyuncularımıza performanslarını sergilemeleri için adeta hediye edilmiş. Genç yönetmenler ve genç yapımcıların bu tür işlere imza atması, açıkçası Türk sineması adına bizleri umutlandıran hareketler.

Seberg

Twilight serisinden de hatırladığımız, bağımsız filmlerde kendine spesifik bir alan yaratmayı başarmış Kristen Stewart, bu kez Fransız Yeni Dalgası’nın ikonik aktivisti Jean Seberg’e hayat veriyor. 1970 yılında intihar ederek hayatına son veren Jean Seberg’in hayatının trajik bir kısmını masaya yatıran filmimiz, insan hakları hareketi ve black panther oluşumunda oynadığı rolün neticesinde FBI’ın radarına giren Seberg’in çarpıcı hikayesini anlatıyor. Filmin satışı için yapıldığı belli olan, gerçekliği tartışılan senaryo eklemeleri, daha vizyona girmeden eleştirileri filmin üzerine çekti. Teması sebebiyle izlenmesi gereken bir dönem filmi olduğu kanaati ile Seberg’i siz sevgili izleyicilerimize tavsiye ederken, hayal kırıklığına uğramamanız konusunda da uyarmak mecburiyetindeyiz.