Devletin maskeyle imtihanı

Koronavirüs mücadelesi çerçevesinde bizlerin “kişisel olarak” alabileceğimiz önlemler belli. Hatta tek bir önlem var esas olarak: izolasyon.

Yani mümkün olduğunca sosyal hayatımızı sınırlandırıp başka kişilerle temastan kaçınmak. Çünkü bu virüs insandan insana ve solunum yoluyla bulaşıyor.

Bu yüzden bilim insanları en başından beri şu uyarıyı yapıyorlar: Başkalarıyla bir araya gelmemizi gerektiren -alışveriş gibi- zorunlu durumlarda mutlaka maske kullanmalıyız. Maske kullanımı virüs bulaşmasını büyük oranda engelleyebiliyor.

Başlangıçta bu uyarıyı dikkate almayan, fazla umursamayanlar da oldu gerçi ama birçok vatandaş özellikle kalabalık ortamlarda “maske önlemi” ile kendini korumaya yöneldi.

Devlet de maske konusunu önemsiyordu. Toplu taşıma araçları, market, pazar gibi kalabalık ortamlarda “maske kullanma” mecburiyeti getirilmeden çok önce 65 yaş üzerindeki vatandaşların her birine maske ve kolonya dağıtımı yapılacağı açıklandı (18 Mart 2020). Hatta maske ve kolonyadan oluşan paketlerin hazırlanma görüntüleri paylaşıldı değişik mecralarda.

Ancak bir hafta önce (7 Nisan 2020) dağıtımının başladığı açıklanan maske ve kolonya paketi vatandaşların büyük bölümüne halen ulaşmamış görünüyorsa da niyet itibarıyla olumlu bir girişimdi bu. Ama bu girişimi “devletin vatandaşının kolonya ve maske ihtiyacını karşılamak” için değil, moda tabiriyle “farkındalık oluşturmak” için atılmış sembolik bir adım varsayarak olumlu diyorum.

***

İşte o günlerde yeterli maske stokumuz olup olmadığı da tartışılmıştı. İlk günlerin telaş ve paniği içinde herkes maske ve kolonya almaya koşunca bazı eczanelerin veya marketlerin depolarındaki ürünler kısa sürede tükenmişti ama tedarik problemi yoktu. Çabucak raflar yeniden doldu zaten.

Bu tartışma vesilesiyle öğrendik ki tekstilcilerimiz devletten hiçbir uyarı ve talimat beklemeksizin -durumdan vazife çıkararak- ülkenin dört bir tarafında maske üretimi için kolları sıvamışlardı.

Ayrıca bazı sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler de kendi hesaplarına üretim yaptırıyorlardı. Bu üretimin ara verilmeden devam ettiği söyleniyor. Dediklerine göre elimizdeki stok yedi neslimize yetecek seviyede şu anda.

Piyasada arz fazlası bulunan bir ürünün karaborsaya düşmesi mümkün mü peki? Herhâlde değil. İstanbul ve Ankara belediyeleri gibi bazı kuruluşların özellikle toplu taşıma istasyonlarında vatandaşlara büyük miktarda ve ücretsiz maske dağıtımı yaptıkları da hatırlanırsa, bu konuda bir problemin mevcudiyetinden söz etmek zor.

***

Bütün o süreç boyunca isteyen eczaneden, marketten parasını ödeyip alıyor, isteyen ücretsiz dağıtılan maskeleri alıp kullanıyordu.

Bu sırada Ticaret Bakanı ortaya çıktı. Yeni bir projenin bilgisini verdi (4 Nisan 2020). Maske tedarikini güvenceye almak ve tüketici haklarını korumak için bizzat devletimiz “maske tanzim satışı” yapacaktı. Gerek var mıydı buna? Varsa bile nasıl yapılacaktı bu iş? Bunu bir gün tartıştık yalnızca, çünkü hemen ertesi gün Cumhurbaşkanı çıkıp “maske satışının yasaklanacağını” duyurdu (5 Nisan 2020). Vatandaşının maske ihtiyacını devlet ücretsiz olarak karşılayacaktı.

Yine “gerek var mı buna” diye sorduk kendi kendimize, “pratikte nasıl yapılacak” diye de merak ederek…

Her zamanki gibi “istim arkadan gelsin” felsefesiyle hareket ediyordu devletimiz… Cumhurbaşkanının açıkladığı kararın hayata geçirilmesi için bürokrasi bir yol arayıp buldu: PTT ne güne duruyordu? Devlete ait bu kurum yaygın bir dağıtım ağına sahipti ve aynı zamanda işlek bir alışveriş portalı da vardı. Hemen duyuru yapıldı: Her bir vatandaş PTT’nin internet sitesi üzerinden başvuru yapacak, haftalık adam başı beş adet maske adreslere teslim edilecekti.

Başvurular başladı ama işler beklendiği gibi yürümedi. PTT’nin altyapısının bu işe uygun olmadığı ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine başvuruların e-devlet üzerinden alınmasına ve maskelerin -satış yapmaları yasaklanan- eczaneler üzerinden dağıtılmasına karar verildi.

Ancak şikayetler hâlâ bitmedi. Eczanelerden maske almak için gösterilmesi gereken şifrelerin kendilerine gönderilmediğini söylüyor vatandaşlar. Yetkililer ise sorunun çözülmesi için önümüzdeki perşembe gününe işaret ediyorlar.

Neticede, ihtiyacı olanlar satışı yasak olduğu için maske alamıyorlar, buna karşılık -sanki kıtlığı çekiliyormuş gibi haftada adam başı beş adet dağıtılmasına karar verilmiş olmasına rağmen- devlet de ulaştıramıyor vatandaşa maskelerini..

***

Hikâyenin özeti: Olmayan bir soruna karşı üretilen çözümün yol açtığı soruna çözüm arıyoruz.

Sebep: Yönetimin merkezileştirilmesinin, kurumların etkisizleştirilmesinin, “ortak akıl”ın terk edilmesinin, devlet kadrolarında liyakat ve ehliyet yerine sadakat ve itaat aranmasının doğal sonucu olan sovyetik “kötü yönetim” pratiği.

YORUMLAR (78)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
78 Yorum