Japonya merkezli dokuz büyük şirketin ABD’deki bağlı kuruluşları, Trump yönetimi döneminde uygulanan ek gümrük vergilerinin iadesi için ABD hükümetine karşı New York’taki Uluslararası Ticaret Mahkemesinde dava açtı.
Kyodo ajansının aktardığı bilgilere göre davacı şirketler, Donald Trump’ın ikinci döneminin başlangıcında Uluslararası Acil Ekonomik Güçler Yasası (IEEPA) kapsamında devreye aldığı tarifelerin Kongre’nin onayını almaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunu savunuyor. Ödedikleri ek gümrük vergilerinin tamamının geri verilmesini talep eden şirketler, Yüksek Mahkeme tarifeleri illegal olarak nitelese bile ithalatçılar için otomatik bir geri ödeme güvencesi bulunmadığını hatırlatarak bu nedenle dava yolunu seçtiklerini kaydediyor.
TARİFELERİN HUKUKİ SÜRECİ YÜKSEK MAHKEME’YE TAŞINDI
Trump’ın ticaret politikalarında tarifeleri agresif bir araç olarak kullanması, daha önce çeşitli ABD şirketleri ve bazı eyalet yönetimleri tarafından mahkemeye taşınmıştı.
Uluslararası Ticaret Mahkemesi, 28 Mayıs’ta aldığı kritik kararda Trump’ın karşılıklılık esasına dayanan tarifelerinin IEEPA kapsamındaki başkanlık yetkilerini aştığı yönünde hüküm verdi. ABD yönetimi bu kararı temyize götürdü ancak Temyiz Mahkemesi, 29 Ağustos’ta alt mahkemenin kararını büyük ölçüde onayladı. Bununla birlikte mahkeme tarifelerin derhal iptaline karşı çıktı ve Trump yönetimine Yüksek Mahkemeye başvuru için süre tanıdı. Bunun üzerine Trump yönetimi hızlı inceleme talep etti ve 5 Kasım’da Yüksek Mahkeme tarafların savunmalarını dinledi.
GERİ ÖDEME TALEBİ: ŞİRKETLER RİSK ALMAK İSTEMİYOR
Toyota Tsusho, Sumitomo Chemical, Ricoh, Yokohama Rubber ve Ushio gibi dev Japon firmalarının ABD’deki bağlı kuruluşlarının da aralarında bulunduğu davacılar, yıl boyunca ödedikleri ek vergilerin eksiksiz geri iadesini talep ediyor.
Şirketler, tarifelerin yasa dışı bulunması halinde dahi ABD hukukunun otomatik geri ödeme sağlamaması nedeniyle dava açmanın tek güvenceli yol olduğunu vurguluyor. Bu durum, davanın yalnızca ticari bir talep değil, aynı zamanda ABD’nin gelecek yıllardaki ticaret politikalarının nasıl şekilleneceğine ilişkin ciddi bir sınav niteliği taşımasına yol açıyor.
