Filistin Dışişleri Bakanlığı, İsrail Meclisi Ulusal Güvenlik Komisyonu’nun, Filistinli tutuklulara idam cezası verilmesini öngören yasa tasarısını kabul etmesinin ardından yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, söz konusu tasarının “savaş suçlarının ve insanlığa karşı suçların yasama organı aracılığıyla resmi olarak ilanı” anlamına geldiği vurgulandı.
Bakanlık, “Bu, İsrail radikalliğinin ve suçlarının kontrolden çıkıp kronikleştiğini gösteriyor.” ifadelerine yer verdi. Açıklamada ayrıca, İsrail yargı sistemi ve meclisinin, “suçların yasalaştırılması ve cezadan kaçışın araçları haline geldiği” belirtildi.
“YARGISIZ İNFAZ KARARI VE SOYKIRIM ZİNCİRİNİN DEVAMI”
Filistin Dışişleri Bakanlığı, tasarının “yargısız infaz kararı” anlamına geldiğini belirterek, bunun Gazze Şeridi’nde işlenen ve bugün Batı Şeria ile Kudüs’e kadar uzanan “soykırım suçlarına yeni bir halka ekleme niyeti taşıdığı” değerlendirmesinde bulundu.
Açıklamada, yasa tasarısının 4. Cenevre Sözleşmesi dahil tüm uluslararası hukuk ve normların açık ihlali olduğu kaydedildi. “Bu yasa, İsrail hukuk sistemi içindeki ırkçı radikalizmi ve faşizmi açığa çıkarıyor.” ifadelerine yer verildi.
“ULUSLARARASI TOPLUM DERHAL HAREKETE GEÇMELİ”
Filistin yönetimi, uluslararası toplum ve hukuk kurumlarını “bu tehlikeli yola karşı mücadeleye” çağırdı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bunu öneren, kabul eden ya da oylayanların yargılanması için herhangi bir adım atılmadan tasarının kabul edilmesi, insanlığın alnında kara bir leke ve yargısız infazlara suç ortaklığı teşkil edecektir.”
Bakanlık, bu yasa tasarısını destekleyen meclis üyelerinin “terör listelerine alınması, boykot edilmesi ve hesap verebilirlik mekanizmalarının işletilmesi” çağrısında bulundu.
TASARI NE GETİRİYOR?
İsrail Meclisi Ulusal Güvenlik Komisyonu tarafından onaylanan tartışmalı yasa tasarısı, bir İsrailliyi “milliyetçi nedenlerle” öldüren kişilerin ölüm cezasına çarptırılmasını öngörüyor.
Ancak yasa tasarısının yasalaşması halinde, aynı kural “Filistinlileri öldüren bir İsrailli” için geçerli olmayacak.
Bu durum, uluslararası hukuk çevrelerinde “eşit yargılama ilkesinin ihlali” olarak değerlendiriliyor.
