İngiltere'nin Britanyalılardan toplu bir şekilde vatandaşlık geri alma uygulamasının, Runnymede Trust ve Reprieve tarafından hazırlanan çarpıcı bir raporda "ırkçı bir iki aşamalı sistem" olarak tanımlanması, Birleşik Krallık'ta büyük yankı uyandırdı. Raporda sunulan veriler, İngiltere'nin bu alandaki uygulamalarının küresel bir istisna haline geldiğini gözler önüne seriyor.
Rapora göre, Birleşik Krallık vatandaşlığı bu ölçekte iptal eden tek G20 ülkesi konumunda. 2010 yılından bu yana, yalnızca "kamu yararı" gerekçesiyle 200’den fazla kişinin vatandaşlığı geri alındı. Bu sayı, dünya genelinde sadece Bahreyn ve Nikaragua tarafından aşılmış durumda. Karşılaştırmak gerekirse, Fransa aynı yetkiyi 2002–2020 yılları arasında yalnızca 16 kez kullanmıştı.
RİSK ALTINDA 9 MİLYON KİŞİ: RENKLİ BRİTANYALILAR 12 KAT DAHA FAZLA HEDEF
Runnymede Trust ve Reprieve'ın analizi, İngiltere nüfusunun yaklaşık yüzde 13'üne denk gelen tahmini 9 milyon kişinin, mevcut muğlak yasalar nedeniyle vatandaşlıklarının geri alınması riski taşıdığını ortaya koyuyor. Daha da dikkat çekici olan bulgu ise, siyahi, Güney Asyalı, Orta Doğulu ve Kuzey Afrikalı Britanyalıların, beyaz vatandaşlara kıyasla 12 kat daha fazla hedef alındığı yönünde.
Independent'ın haberine göre; rapor, çifte vatandaşlığa sahip veya sonradan vatandaşlığa geçen Britanyalıların, çok sınırlı delil erişimiyle ve hükümet tarafından bilgilendirilme zorunluluğu olmadan vatandaşlıktan çıkarılabildiğini belirtiyor.
VATANDAŞLIK İPTALLERİ SON 10 YILDA %4.000 ARTTI
Reprieve'ın analizine göre, Birleşik Krallık’ta son 10 yılda vatandaşlık iptalleri, önceki 30 yıla kıyasla yüzde 4.000 oranında artış gösterdi. Bu artışta, 2014 yılında yapılan bir yasal değişikliğin etkisi büyük. Bu değişiklik, başka vatandaşlığı olmayan kişilerin bile "başka bir vatandaşlık edinebileceği" varsayımıyla statüsüz bırakılmasının önünü açtı. Uygulamadaki sertleşme, 2022 Ulusallık ve Sınırlar Yasası ile zirveye ulaştı; bu yasa, hükümete kişiye haber dahi vermeden vatandaşlığı iptal etme yetkisi sağladı.
Bu durum, İngiltere'yi küresel çapta istisnai bir konuma itiyor. Rapora göre Avrupa’da 16 ülke vatandaşlığı hiç geri almıyor, küresel ölçekte ise bu sayının 56 olduğu ifade ediliyor.
PARLAMENTODA SERT ELEŞTİRİLER: BUGÜN VAR, YARIN YOK
Parlamentoda düzenlenen toplantıda, farklı partilerden siyasetçiler sistemi sert bir dille eleştirdi. Muhafazakâr Parti milletvekili Sir Andrew Mitchell, uygulamanın kabul edilemez olduğunu belirterek, "Bugün var, yarın yok bir politikacının bir kalem darbesiyle vatandaşlık silebilmesi, üstelik kişiye haber bile verilmemesi kabul edilemez" ifadelerini kullandı. Mitchell, Birleşik Krallık'ın bu yetkiyi dünya genelinde en fazla kullanan ülkelerden biri hâline geldiğini vurguladı.
En bilinen örneklerden biri olan, BM uzmanlarına göre çocukken IŞİD tarafından kaçırıldığı değerlendirilen Shamima Begum gibi birçok kişi, Suriye’de herhangi bir suçlama veya yargılama olmaksızın yıllardır gözaltı kamplarında tutuluyor. Milletvekili Mitchell, çoğu ülkenin, Rusya ve ABD dahil olmak üzere, Suriye'nin kuzeydoğusundaki vatandaşlarını geri aldığını, İngiltere'nin de aynısını yapması gerektiğini açıkça dile getirdi.
"HER ŞEY GİZLİ, KİMSEYE ULAŞAMIYORSUNUZ"
The Independent’a konuşan bazı Britanyalılar, durumdan ancak pasaportlarını yenilemek veya İngiltere’ye dönmek istediklerinde yabancı muamelesi gördüklerinde haberdar olduklarını anlattı. Aktarılan vakalardan birinde, vatandaşlıktan çıkarılan bir kadının, doğan çocuğunun da statüsüz kaldığı belirtildi.
Parlamentoda dinlenen tanıklıklarda, aileler “korkutucu” bir sistem karşısında hiçbir haklarının bulunmadığını ve gizli mahkemelerde ne konuşulduğunu bile öğrenemediklerini ifade etti. Kız kardeşinin vatandaşlığı elinden alınan Imran adlı kişi, "Ne olup bittiğine dair hiçbir cevap alamıyorsunuz, çünkü ‘çok hassas’ deniyor" sözleriyle sistemdeki şeffaflık eksikliğine dikkat çekti.
