Güney Kore, köpek eti endüstrisine yönelik tarihi bir yasak kararı aldı. Bu düzenleme, ülkedeki yaklaşık 500 bin köpek ve bu işten geçimini sağlayan binlerce yetiştirici için yeni bir dönemin başlangıcı oldu.
Yetiştiriciler, alınan kararla birlikte ciddi bir geçim sıkıntısı ile karşı karşıya olduklarını belirtiyor.
YETİŞTİRİCİLER GEÇİM KAYNAKLARINI KAYBETME ENDİŞESİNDE
Resmi tahminlere göre, Güney Kore'de kesim için yetiştirilen yarım milyon köpek bulunuyor.
Joo Yeong-bong gibi köpek yetiştiricileri, hükümetin geçen yıl yürürlüğe koyduğu köpek eti satış yasağının kendilerini zor durumda bıraktığını ifade ediyor.
Joo Yeong-bong, "Geçen yazdan bu yana köpeklerimizi satmaya çalışıyoruz ama tüccarlar tereddüt etmeye devam ediyor. Bir kişi bile gelmedi" sözleriyle yaşadıkları sıkıntıyı dile getiriyor.
YASAL DÜZENLEME VE GEÇİŞ SÜRECİ
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, Güney Kore hükümetinin aldığı kararla, köpek yetiştiricilerine işlerini kapatmaları ve ellerindeki hayvanları satmaları için 2027 Şubat ayına kadar süre tanındı.
Ancak birçok yetiştirici, nesiller boyunca geçimlerini sağladıkları bu endüstrinin aşamalı olarak sona erdirilmesi için tanınan sürenin yeterli olmadığını savunuyor.
Sektör temsilcileri, yetkililerin hala köpek yetiştiricileri ve tahmini yarım milyon köpek için yeterli önlem almadığını vurguluyor.
UYGULAMA SORUNLARI VE HAYVAN REFAHI ENDİŞELERİ
Yasağı destekleyen hayvan hakları savunucuları ve uzmanlar dahi, uygulamanın beraberinde getirdiği sorunlara dikkat çekiyor.
Mezbahadan kurtarılan köpeklerin sahiplendirilmesindeki zorluklar ve bu hayvanların giderek artan bir ihtimalle uyutulma riskinin bulunması, kaygı uyandıran konular arasında yer alıyor.
Kore Yenilebilir Köpekler Birliği Başkanı Joo Yeong-bong, "İnsanlar sıkıntı yaşıyor. Borç içinde boğuluyoruz, ödeyemiyoruz. Umutsuz bir durumdayız" diyerek sektördeki çaresizliği gözler önüne seriyor.
KÖPEK SAHİPLERİNİN HUKUKİ RİSKLERİ
Adının gizli kalmasını isteyen 33 yaşındaki yetiştirici Chan-woo, elindeki 600 köpekten kurtulmak için sadece 18 ayı olduğunu belirtiyor.
Yasağa uymaması halinde iki yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalabileceğini ifade eden Chan-woo, "Gerçekçi olursak, sadece kendi çiftliğimde bile bu sürede elimdeki köpeklere bakamam. Elimde ne varsa bu işe yatırdım ama köpekleri alan yok" sözleriyle endişelerini dile getiriyor.
HÜKÜMET VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ ÇÖZÜM ARAYIŞLARI
Hayvanlar için İnsani Bir Dünya (Hwak) kuruluşundan Lee Sangyu, hükümetin ve sivil toplum kuruluşlarının hala geride kalan köpeklerin nasıl kurtarılacağını bilmediğini söylüyor.
Tarım, Gıda ve Kırsal İşler Bakanlığı (Mafra) yetkilileri ise, yetiştiricilerin köpekleri bırakması durumunda yerel yönetimlerin sahipliği üstleneceğini ve köpeklere barınaklarda bakılacağını belirtiyor.
Ancak köpek sahiplendirme sürecinin zorlu olduğu ifade ediliyor.
SAHİPLENDİRME ZORLUKLARI VE IRK KISITLAMALARI
Et endüstrisinde büyük cins köpeklerin tercih edilmesi, sahiplendirme sürecini daha da karmaşık hale getiriyor.
Güney Kore'de birçok kişi apartmanlarda yaşadığı için küçük cinslere yöneliyor. Ayrıca, et çiftliklerinden gelen köpeklerin yaşadıkları travmalar ve hastalık kaygıları nedeniyle sahiplenme oranları düşük kalıyor.
Özellikle Tosa-Inu cinsi köpeklerin 'tehlikeli' olarak sınıflandırılması ve sahiplenme için resmi onay gerektirmesi, durumu daha da zorlaştırıyor.
HAYVAN BARINAKLARININ KAPASİTE SORUNU
Hayvan barınakları halihazırda kapasitelerinin üzerinde hayvan barındırıyor.
Bu durum, yasağın ardından artacak olan köpek sayısıyla birlikte barınaklarda yer bulma sorununu daha da büyütecek gibi görünüyor.
Uzmanlar, gidecek hiçbir yeri olmayan 'kurtarılmış' köpeklerin uyutulma riskiyle karşı karşıya kalabileceği konusunda uyarıyor.
UYUTMA ENDİŞESİ VE HÜKÜMETİN TEPKİSİ
Kore Hayvan Hakları Derneği Başkanı Cho Hee-kyung, sivil toplum kuruluşlarının çabalarına rağmen 'geride kalan köpekler olacağını' ve bu hayvanların 'kayıp ve terk edilmiş' olarak nitelendirilmesi halinde uyutulabileceğini belirtmişti.
Hükümet ise bu kaygıları yatıştırmaya çalışarak, hayvanları uyutmanın 'kesinlikle' planlarının bir parçası olmadığını açıkladı.
Mafra, hayvan barınaklarının genişletilmesi ve özel tesislere destek için yıllık 4,3 milyon dolarlık bütçe ayrıldığını ve işlerini önceden kapatan çiftlik sahiplerine köpek başına 450 dolar verileceğini duyurdu.
ULUSLARARASI SAHİPLENDİRME ÇABALARI
Bazı hayvan hakları kuruluşları, çözümü uluslararası alanda arıyor. Kanada, ABD ve İngiltere gibi ülkelerdeki sahiplenmeye istekli ailelere köpek gönderme girişimleri devam ediyor.
Hwak'ın 2023'te Asan şehrindeki bir çiftlikten kurtardığı 200 köpek, Kanada ve ABD'ye gönderilerek yeni yuvalarına kavuştu.
KÖPEK ETİ KÜLTÜRÜ VE KAMUOYU DEĞİŞİMİ
Seul Ulusal Üniversitesi'nden Chun Myung-Sun, köpek etinin diğer etlerden farklı olduğunu ve gıda güvenliği açısından daha riskli olduğunu belirtiyor.
Tarihsel süreçte köpek eti tüketim oranları değişkenlik gösterse de, son yıllarda bu durum giderek bir tabu haline geldi.
Hükümetin 2024'te yaptığı bir ankete göre, katılımcıların yalnızca yüzde 8'i son 12 ayda köpek eti tükettiğini belirtirken, bu oran 2015'te yüzde 27 idi.
SEKTÖRDEKİ FİNANSAL ZORLUKLAR VE GELECEK KAYGILARI
Yasak kararının ardından Güney Kore'deki 1537 köpek eti çiftliğinden 623'ü kapandı. Birçok yetiştirici, uzun süredir geçimlerini sağladıkları bu işin yasa dışı hale gelmesiyle nasıl geçineceklerini bilmediklerini ifade ediyor.
Bazıları, Kore Savaşı döneminde doğdukları için aç kalmaya alışkın olduklarını belirtirken, bazıları ise ticaretin yeraltına kayabileceği endişesini taşıyor.
Özellikle genç yetiştiriciler için durumun daha da kasvetli olduğu vurgulanıyor.
GEÇİŞ SÜRESİ VE UMUTSUZLUK
Yetiştiriciler, geçiş süresinin uzatılması ve elde kalan köpeklerle başa çıkma sürecinin daha aşamalı olması yönünde umut taşıyor.
Ancak bu belirsizlik, sektördeki bazı kişilerin daha fazla dayanamamasına neden olabilir.
Joo Yeong-bong, "Şimdi insanlar hala bir şeylerin değişebileceği, geçiş süresinin uzatılabileceği umudunu taşıyor. Fakat 2027'ye geldiğimizde gerçekten korkunç bir şeyler olabileceğine inanıyorum. Hayatları tamamen alt üst olan o kadar çok insan var ki" sözleriyle kaygılarını dile getiriyor.
