HAK-İŞ Başkanı Arslan: Verilen teklifler çalışanlarımızı büyük hayal kırıklığına uğrattı

HAK-İŞ Başkanı Arslan: Verilen teklifler çalışanlarımızı büyük hayal kırıklığına uğrattı

Kamu işçilerinin toplu sözleşme sürecine ilişkin konuşan HAK-İŞ Başkanı Arslan, "Bakanlığımızın toplu iş sözleşmesinin muhatabı olan 600 bin işçinin beklentilerini dikkate alarak geciktirmeden bu süreci başlatması gerekiyordu. Israrla istememize rağmen ilk oturumu Nisan’da yapıyoruz. Bu kadar gecikmenin faturasını çalışanların ödemek zorunda kalması bizim açımızdan kabul edilebilir değil. Verilen teklifler çalışanlarımızı büyük hayal kırıklığına uğrattı" dedi.

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü'ne ilişkin "Zorunlu olarak grev kararı aldığımız işletmelerde sorumlu olarak sadece işçileri ve sendikaları görmemek gerekiyor. Gerçekten zorlu bir süreçten geçiyoruz. Bunu barışçıl yollarla, masada müzakere yoluyla herhangi bir kriz, grev ya da benzeri sorunlar yaşamadan sonuçlanmasını istiyoruz" dedi.

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, HAK-İŞ Genel Merkezi’nde Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kamu Çerçeve Protokolü görüşmelerine aralık ve ocak aylarında da başlanabileceğini ve yaşanan gecikmelerin işçileri mağdur ettiğine dikkati çeken Arslan, şunları kaydetti:

“Konfederasyonumuz, Kamu Çerçeve Protokolü çalışmalarına aralık ayında başladı. Türk-İş’le ortak bir taslak oluşturduk. Bu taslak 27 Şubat’ta Bakanlığa ulaştırıldı. Bu sürecin konfederasyonlarımız tarafından erken başlatılmasına rağmen 27 Şubat’ta sunduğumuz teklifimize ilk cevap ve ilk toplantı 16 Nisan’da gerçekleşti. 13 Haziran’da da bize ilk teklif sunuldu. Bu gecikmenin sorumlusu asla HAK-İŞ ve Türk-İş değil, kamu işveren sendikası, Bakanlık ve ilgililerdir. Gecikmenin en büyük faturasını çalışanlar ödemekte. Bu teklifler hem Türk-İş hem HAK-İŞ tarafından kabul edilecek teklifler olmadığı için değerlendirmeye alınmadı. 27 Haziran’da verilen ikinci teklifte bir ilerleme vardı ama bu ilerleme sendikalarımızın ve üyelerimizin kabul edeceği bir teklif değildi. Bu teklifin de taraflarca kabul edilmeyeceğini ilan ettik. Koordinasyon kurulumuz toplanarak sahada eylem kararı aldı. Cumhur İttifakı’nın bileşenlerine taleplerimizi yazılı olarak iletmek, işyerlerinde mesai bitiminde işyerlerini terk etmemek gibi eylem kararlarını aldık. 3 Temmuz’da da 81 ilde taleplerimizi Cumhur İttifakı’na sunan başkanlarımızı Ankara’da topladık, Maliye Bakanlığı’nın önüne gittik. Bakanlık, KÇP’nin sorumlusunun kendileri olmadığını, Çalışma Bakanlığı bünyesinde sürecin yürütüldüğünü göstererek randevu vermedi."

'SÜRECİN UZLAŞMAYLA SONUÇLANMASINI EN ÇOK İSTEYEN KONFEDERASYONLARDAN BİRİ HAK-İŞ'TİR'

"HAK-İŞ, 600 bin civarındaki işçinin yarısından fazlasını temsil eden bir konfederasyon. Türkiye’nin en hassas iş kollarında KÇP bünyesinde arkadaşlarımız çalışmakta. Bu sürecin masada uzlaşmayla sonuçlanmasını en çok isteyen konfederasyonlardan birisi HAK-İŞ’tir. Ülkemizin içinden geçtiği zor şartların farkındayız. Ancak bu zorlu süreçlerin çalışanlar için zorluklar oluşturduğunun farkındayız ve çalışanların özellikle toplu iş sözleşmelerinin gecikmesinden kaynaklı enflasyon ve bize verilen tekliflerin çalışanlarımızı tatmin edici teklif olmadığını arkadaşlarımızla görüştük. Toplu iş sözleşmesini havada olan uçak olarak değerlendiriyoruz. Mutlaka uçak inecektir; Allah korusun ya kazayla ya da normal iniş yapacaktır ama her halükarda uçak havada kalmıyor. Bu toplu iş sözleşmesi mutlaka sonuçlanacak. Biz bu sürecin barışçıl şekilde, hem çalışanların tatmin olduğu, hem ülkemizi yönetenlerin hem bu konuda makul ve çalışanların haklarını azami ölçüde koruyan bir yaklaşımla kamunun meseleye bakmasını ve bu çerçevede Türkiye’nin önemli bir sürecinin barışçıl şekilde sona ermesini istiyoruz. Ancak bütün bu çabalarımız, kamu işverenleri sendikası ve hükümetin tavrına bağlı. Bugüne kadar toplu iş sözleşmelerinin KÇP’den dolayı gecikmiş olması büyük kayıp. KÇP ile ilgili bir toplu sözleşme süreci işlemiyor. Dolayısıyla yetki almak, toplu sözleşme sürecinin başlatılması gibi şartlar KÇP için geçerli değil. Dolayısıyla KÇP görüşmeleri ocak ayından önce de başlayabilir. Ne yazık ki bugüne kadar olduğu gibi her dönem KÇP görüşmeleri ikinci 6 aya sarkmakta ve burada işçiler büyük kayıpla karşı karşıya kalmakta. Bunun önlenmesi konusunda konfederasyonumuz KÇP ile ilgili bir dizi değişiklik önermekte. Bu değişiklik önerimizin hedefinde ne TÜHİS vardır ne hükümet vardır. Uygulamanın pratik olarak sürdürülebilir ve daha hızlı olabilmesi için konfederasyonlarımızın muhataplarının konfederasyon olması gerektiği hususunda bir önerimiz var. İki konfederasyon işveren sendikasıyla muhatap olmak zorunda."

'VERİLEN TEKLİFLER ÇALIŞANLARIMIZI BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATTI'

"Bakanlığımızın toplu iş sözleşmesinin muhatabı olan 600 bin işçinin beklentilerini dikkate alarak geciktirmeden bu süreci başlatması gerekiyordu. Israrla istememize rağmen ilk oturumu Nisan’da yapıyoruz. Bu kadar gecikmenin faturasını çalışanların ödemek zorunda kalması bizim açımızdan kabul edilebilir değil. Verilen teklifler çalışanlarımızı büyük hayal kırıklığına uğrattı. Bu hayal kırıklığının nedeni enflasyona karşı yenilmiş olmaktır. Bize verilen teklifler; yüzde 15,6 birinci 6 ayın enflasyon rakamları, bize ikinci teklifte önerilen yüzde 17. Bu arada Mart-Nisan aylarında yüzde 20 dilimine girdik vergide, yüzde 5 kaybımızı oradan düşünürseniz, biz almadığımız ücretin borçlusu durumuna düşüyoruz. Bu gerçekten çalışanlarımız açısından kabul edilebilir değil. Birinci yıl için taslaktaki taleplerimiz kabul edilmiş olsa 2025 yılı bütçemizin yüzde 8,5’una tekabül ediyor. İşverenimizin teklifi yüzde 4,5’una tekabül ediyor. Ücretlerimizin toplu sözleşme tarihlerinden kaynaklı değişikliklerin giderileceği bir taban ücret uygulaması olmak üzere her iş kolumuza ait işletmelerimizde sendikalarımızın taleplerinin karşılanacağı bir modelin gerçekleşmesini istiyoruz."

'MASA BİZİM İÇİN ÖNEMLİ'

"Üyelerimize bugüne kadar ortaya koyduğumuz çağrılarımızı tekrar ediyoruz. Bütün sendikalarımız sahadadır. Arkadaşlarımızın kararlılığını yerinde görerek taleplerimizin güçlü şekilde Ankara’ya ulaştırılmasını sağlıyoruz. Kriz, kaos olsun istemiyoruz. Zorunlu olarak grev kararı aldığımız işletmelerde sorumlu olarak sadece işçileri ve sendikaları görmemek gerekiyor. Gerçekten zorlu bir süreçten geçiyoruz. Bunu barışçıl yollarla, masada müzakere yoluyla herhangi bir kriz, grev ya da benzeri sorunlar yaşamadan sonuçlanmasını istiyoruz.

Bazen Yüksek Hakem Kurulu’na işaret ediliyor. Yüksek Hakem Kurulu, Hakem Heyeti gibi değildir. Hakem Heyeti kamu görevlileri içindir. Yüksek Hakem Kurulu grev yasaklarında ve tarafların uzlaşarak gönderdiği noktalarda sorumludur. Sendikalarımız, sürelerini dikkate alarak grev kararı aşamasına önümüzdeki günlerde gelecekler. Grev kararı alınması greve çıkılması anlamına gelmiyor ama belli bir süre içerisinde greve çıkmak zorunda olduğumuzu kamuoyunun bilmesini istiyoruz. Bu masa bizim için önemli, sosyal diyaloğu en güçlü tarafı sorunları masada müzakere edip çözmektir. Biz bu müzakerelerin masa başında ve uzlaşarak sonuçlandırılması talebimizi ifade ediyoruz. Elbette ki zorluklar var, bu zorlukları aşarak bu müzakerelerde masada başarılı olup bu krizi, toplu iş sözleşmesi beklentilerini uzlaşmayla sonuçlandırmak istiyoruz."

'SORUN, PAYLAŞIM SORUNUDUR'

"Türkiye’nin imkanları ve kaynaklarının olduğuna inanıyoruz. Sorun, paylaşım sorunudur. Zorluklarımıza rağmen dolar milyonerinin en hızlı arttığı ülke Türkiye ise servetine servet katanların en hızlı arttığı ülke Türkiye ise paylaşımda bir sorun var. Yüz binler ev kirasını ödemekte bile zorlanırken Türkiye’de dolar milyonerlerinin dünyada en yüksek orana ulaşmış olması kaynakların adil paylaşılmadığını gösteriyor. Hükümetimizin, TÜHİS ve Bakanlığın taleplerimizi tekrar gözden geçirerek 3'üncü teklifin verilmesini sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu teklifler artık sorunlarımızı ortadan kaldıracak makuliyet çizgisinde olmalı."

Açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını cevaplayan Arslan, "Çalışma Bakanı'yla görüşme olacak mı, size yeni bir teklif geldi mi" sorusuna şöyle yanıt verdi:

"Sayın Bakan iki defa ilan ettiği halde teklifler gelmedi. Geçtiğimiz cuma günü Sayın Bakanla görüştük. Bu hafta bu görüşmelerimizi tekrar gündeme alacağız. Bu görüşmelerde bize yeni bir teklif verilmesi hususunda talebimiz olacak. Şu ana kadar bize bir teklif gelmedi. Bize TÜHİS ve Bakanlık tarafından somut bir teklif sunulmadı."

YORUMLAR (2)
2 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN