Lucid Group, yaptığı açıklamada, gelecekteki orta segment araçlarına NVIDIA'nın en yeni nesil yapay zeka işlemcisi olan DRIVE AGX Thor'u entegre edeceğini belirtti. Bu platform, "gözler kapalı, eller serbest, zihin serbest" (eyes-off, hands-off, mind-off) olarak tanımlanan Seviye 4 (L4) otonom sürüş kapasitesini son kullanıcıya sunan ilk binek otomobillerden birini yaratma hedefini taşıyor.

"PİYASADAKİ EN İYİ ARAÇLARI ÜRETECEĞİZ"
Bu iddialı hedefe ulaşmak için Lucid, NVIDIA DRIVE AV platformunu ve kameralar, radarlar ve lidar sensörlerinden oluşan çoklu sensör mimarisini kullanacak. Otonom sürüş yol haritası, ilk olarak Lucid Gravity ve yakında çıkacak olan orta segment modellerde sunulacak Seviye 2++ (L2++) "gözler yolda" nokta-noktaya sürüş özellikleriyle başlayacak. Ardından, iki adet NVIDIA DRIVE AGX Thor bilgisayarının entegre edilmesiyle tam otonom sürüşe geçiş yapılacak. Bu merkezi ve yedekli işlemci mimarisi, tüm otomatik sürüş fonksiyonlarını birleştirerek aracın otonomi seviyesini zamanla yazılım güncellemeleriyle artırmasına olanak tanıyacak.
Lucid'in Geçici CEO'su Marc Winterhoff, "Vizyonumuz net: piyasadaki en iyi araçları üretmek. Eşsiz menzil, verimlilik, alan ve performans sunan tescilli teknolojimizle temel EV niteliklerinde zaten bir referans noktası oluşturduk. Şimdi ise en akıllı ve en güvenli otonom araçları sunmak için en son yapay zekayı Lucid'in mühendislik mükemmelliğiyle birleştiriyoruz." ifadelerini kullandı.
NVIDIA'nın kurucusu ve CEO'su Jensen Huang ise, "Araçlar tekerlekli, yazılım tanımlı süper bilgisayarlara dönüştükçe, her fırsatta zeka ile mobiliteyi yeniden tasavvur etmek için yeni bir fırsat doğuyor." dedi.

ÜRETİMDE YAPAY ZEKA DEVRİMİ
Bu ortaklık sadece araçların otonom yetenekleriyle sınırlı kalmıyor. Lucid, NVIDIA'nın Endüstriyel AI platformu ve Omniverse teknolojisinden yararlanarak "Yazılım Odaklı Üretim" dönemine geçiş yapmayı planlıyor. Bu kapsamda, fabrikaların dijital ikizleri oluşturulacak, akıllı robotik sistemler ve tahmine dayalı analitikler kullanılarak üretim süreçleri optimize edilecek. Yeniliklerin temel hedefleri arasında üretim hatlarını daha esnek hale getirmek, kalite kontrolünü artırmak, maliyetleri düşürmek ve teslimatları hızlandırmak yer alıyor.
LUCID'İN 2025 MALİ PERFORMANSI: ZORLU BİR YIL
Lucid, teknolojik atılımlarına devam ederken, 2025 yılı finansal olarak zorlu bir tablo çiziyor. Şirketin SEC'e sunduğu belgelere göre, 2025'in ikinci çeyreğinde (üçüncü çeyrek rakamları 5 Kasım'da açıklanacak) 259,4 milyon dolar gelir elde etti. Bu rakam, 2024'ün aynı dönemindeki 200,6 milyon dolarlık gelire göre bir artış gösterse de, şirketin maliyetleri gelirlerini aşmaya devam ediyor.
İkinci çeyrekte gelire karşılık 531,8 milyon dolarlık bir maliyet kaydeden şirket, 539,4 milyon dolar net zarar açıkladı. Yılın ilk altı ayında ise toplam gelir 494,5 milyon dolar olurken, net zarar 905,6 milyon dolara ulaştı. Rakamlar, şirketin araç başına hala önemli ölçüde zarar ettiğini ve operasyonel verimliliği artırma ihtiyacını ortaya koyuyor.
Finansal zorluklara rağmen Lucid, 2025'te önemli adımlar attı:
Uber Anlaşması: Temmuz 2025'te Uber ile bir robotaksi filosu kurmak üzere en az 20.000 adet özel donanımlı Lucid Gravity Plus aracının satışı için anlaştı. Bu anlaşmanın bir parçası olarak Uber'in bir iştiraki, Lucid'e 300 milyon dolarlık özel bir yatırım yaptı.
Ters Hisse Bölünmesi: Eylül 2025'te şirket, hisse senedi fiyatını yönetmek amacıyla 1'e 10 oranında ters hisse bölünmesi gerçekleştirdi.

GELECEK VİZYONU VE BEKLENTİLER
Lucid'in NVIDIA ile yaptığı bu stratejik ortaklık, şirketin mevcut finansal baskılar altında bile teknolojik liderlik vizyonundan vazgeçmediğini gösteriyor. Seviye 4 otonom sürüş gibi geleceğe yönelik iddialı bir hedef belirlemek, markanın lüks ve teknoloji odağını pekiştiriyor. Uber gibi dev bir platformla yapılan robotaksi anlaşması, şirketin sadece bireysel kullanıcılara değil, aynı zamanda ticari filolara da yönelik uzun vadeli bir gelir modeli oluşturma potansiyelini ortaya koyuyor. Ancak şirketin bu vizyonu hayata geçirebilmesi için üretim verimliliğini artırarak ve maliyetleri kontrol altına alarak sürdürülebilir bir finansal yapıya kavuşması kritik önem taşıyor.
