Prof. Dr. Mahfi Eğilmez, son yazısında, Türkiye’de kriz algısını görünürdeki tüketim canlılığıyla örtmeye çalışanlara çarpıcı bir yanıt verdi. Eğilmez, restoranlar, AVM’ler ve lüks tüketim ürünlerine olan yüksek talebin aslında ekonomik çöküşün göstergesi olduğunu savunarak, “Hocam AVM’ler, kafeler, restoranlar dolu, pahalı cep telefonlarını, saatleri, parfümleri, kılık kıyafeti insanlar kapış kapış alıyor, nerede kriz?” diyenlere şu şekilde karşılık verdi: “Gülüyorum ‘işte tam da orada’ diyorum. Anlamıyorlar tabii, arkamdan beni bu sorularıyla alt etmiş olduklarını düşünerek kıs kıs gülüyorlar muhtemelen.”
RUJ ETKİSİ VE TÜKETİM PSİKOLOJİSİ
Eğilmez yazısında, 2008 krizinde ABD’de gözlemlenen “ruj etkisi”ne de dikkat çekti. Bu etki, “ekonomik kriz hallerinde tüketicilerin nispeten düşük maliyetli lüks mallara olan talebinin arttığını” ifade ediyor. Kavramın, Estee Lauder’in Yönetim Kurulu Başkanı Leonard Lauder tarafından geliştirildiğini belirten Eğilmez, insanların büyük harcamalardan kaçınıp, “kendini krizde değilmiş gibi hissettiren, nispeten küçük ama gösterişli harcamalara yöneldiğini” vurguladı.
STATÜ ENDİŞESİ VE GÖSTERİŞ TÜKETİMİ
Toplumsal davranış biçimlerinin de değiştiğine dikkat çeken Eğilmez, Alain de Botton’un “Statü Endişesi” kavramına atıfta bulunarak, bireylerin başkalarının düşüncelerine göre hareket ettiğini belirtti: “Çoğumuz kendimize tahammül edebilmek için başkalarının bize saygı duyduğuna ilişkin işaretler arar, ona göre davranırız.” Bu bağlamda marka giysilere, pahalı cep telefonlarına, lüks restoranlara yönelimin aslında “statüsünü yüksek gösterme çabası” olduğunu ifade etti.
Bu durumu Veblen’in “gösteriş tüketimi” kavramıyla da ilişkilendiren Eğilmez, “Kişinin toplumdaki yerini veya durumunu olduğundan yüksek göstermek amacıyla yaptığı, çoğu kez ihtiyaçla ilgisi olmayan tüketim harcamalarını” kriz dönemlerinin kaçış noktası olarak tanımladı. Eğilmez’e göre bu harcamaların çoğu, “kredi kullanarak, borç alarak” gerçekleştiriliyor.
TASARRUFUN ANLAMINI YİTİRDİĞİ BİR DÖNEM
Eğilmez yazısında, birikim yapmanın anlamını yitirdiği bir döneme girildiğine işaret etti. Artan fiyatlar nedeniyle konut ya da araba almanın neredeyse imkânsız hale geldiğini belirten Eğilmez, şu ifadeleri kullandı:
"Bu davranışlar para biriktirmenin anlamsızlaştığı bir pahalılık döneminin getirdiği sonuçlar. Konut ve araba satışları hız kesmediğine, orta sınıf da bunları alamadığına göre bu konutları, pahalı arabaları kimler alıyor? Onları alanlar bir üst gelir grubunda yer alanlar. Onlar ikinci üçüncü konutlarını alıyor ve arabalarını her yıl yenileriyle değiştiriyor. Büyük olasılıkla gerçek enflasyonla faiz oranları arasında fark olduğunu düşündükleri için para biriktirmenin anlamsızlığını görerek ileride değerleneceğini düşündükleri bu tür malları edinmeye yöneliyor."
'ORTA SINIF KAYBOLMUYOR, BİR ALT SINIFA DÜŞÜYOR'
Yazının sonunda Eğilmez, günümüz Türkiye’sinde sınıf değişimlerinin görünür hale geldiğini belirtti. “Demek ki artık orta sınıfın değil üst gelir kategorisindekilerin statü endişesi yaşadığı, gösteriş tüketimine geçtiği döneme geldik” diyen Eğilmez, sosyoekonomik hareketliliğin aşağı yönlü olduğunu belirtti. Sonuçta şu tespitte bulundu:
“Orta sınıf kaybolmuyor, bir alt sınıfa düşüyor, orta üst gelirliler ise artık yeni orta sınıfı oluşturuyor.”
