Şimşek, İBB operasyonları sonrası rezerv kaybını doğruladı: Fon çıkışından bir miktar fazla etkilendik

Şimşek, İBB operasyonları sonrası rezerv kaybını doğruladı: Fon çıkışından bir miktar fazla etkilendik

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, rezerv kaybının yüzde 60'ının dış kaynaklı olduğunu belirterek, "İçerideki gelişmelerin etkisiyle fon çıkışı biraz daha fazla oldu. Ortalık yatışınca Türkiye'nin avantajları öne çıkacak" dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Habertürk-Bloomberg HT ortak yayınında katıldığı programda ekonomi gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik operasyonların ardından finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalara değinen Şimşek, son dönemde yaşanan rezerv kaybının yüzde 60'ının dış kaynaklı olduğunu doğruladı.

Şimşek, "Fon çıkışından bir miktar daha fazla etkilenmiş olabiliriz. Çünkü içerideki gelişmeler de üst üste geldi. Ancak ortalık yatıştığında Türkiye’nin ciddi avantajlarının daha belirgin hale geleceğini göreceğiz." ifadelerini kullandı.

Şimşek ayrıca, mevcut ekonomi programının güçlü bir siyasi destekle sürdürüldüğünü ve Türkiye’nin yapısal reformlar ile dezenflasyon hedeflerinden sapmadan yoluna devam edeceğini vurguladı.

Şimşek'in konuşmasından öne çıkanlar;

Gittiğimiz toplantılar IMF’nin yanında G20 toplantılarını da içeriyordu. Oldukça verimli geçtiğini söyleyebilirim.

Kredi derecelendirme kuruluşlarının tepe yöneticileriyle bir araya geldik. Üç önemli uluslararası kredi derecelendirme kuruluşuyla birer saatlik toplantılar yaptık. Hem doğrudan yatırımcılar hem de küresel yatırımcılarla da New York’ta bir araya geldik. Daha sonrasında Washington’a geçtik ve toplam 60’ın üzerinde toplantı gerçekleştirdik. 7-8 küresel yatırım bankasının konferansında konuşma fırsatı bulduk.

Yatırım bankalarıyla buluşma fırsatı bulduk. Küresel büyük ölçekli yatırım kuruluşlarıyla bir araya gelme fırsatı bulduk. Bu toplantılar için orada bulunup da yolumuzun kesişmediği kimse kalmadı. 2 binin üzerinde yatırımcıya hitap etme fırsatı bulduk.

"TÜRKİYE'NİN DURUMUYLA İLGİLİ KAYGI VAR MI?"

Yatırımcıların sorduğu sorular 4 ana başlık altında toplanabilir. Birincisi içerideki siyasi gelişmelere karşı programın dayanıklığı. Birincil önceliğimiz enflasyonu düşürmek. Bu konuda bir değişiklik yok. Programa çok güçlü bir destek var. Bizim gündemimiz vatandaşın gündemi, hayat pahalılığıyla mücadele ve yapısal dönüşüm. Özetle bir taraftan yapısal dönüşüm bir taraftan da dezenflasyon programı. Kaygı daha çok program devam eder mi? noktasında. O konuda zerre kadar tereddüt yok. Siyasi destek de yüksek.

İkinci ana başlık, küresel belirsizlikler var, buna karşı Türkiye’nin dayanıklılığı soruldu.

Dünya ekonomisinde büyüme şu anda büyük bir belirsizlikle karşı karşıya. Katıldığımız resmi toplantılarda en çok konuşma arasında geçen sözcük belirsizlik. Belirsizlik sözcüğünün bu kadar kullanıldığı toplantıları ilk kez gördük. Risk ile belirsizliği ayırmak lazım. Risk ölçülebiliyor ve yönetilebiliyor. Bu belirsiz ortamda Türkiye’nin programı nasıl şekillenecek sorusu vardı. Belirsizlik içerisinde büyümenin yavaşlayacağı beklentisi de var.

Küresel büyüme bu sene yüzde 3’ün altına düşecek. Risk iştahı da bu doğrultuda azalacak.

"HEM İÇERDEKİ HEM DIŞARDAKİ GELİŞMELER REZERVLERE YANSIDI"

Borsa risklidir. Teknoloji en risklilerdir. Gelişmekte olan ülkeler bu durumda risklidir. Hem içerideki hem de dışarıdaki bu gelişmeler rezervlere yansıdı.

Büyük oranda yabancı çıkışı yaşandı. Rezerv kaybının yüzde 58-60'ı offshore kaynaklı.

Bu belirsizliğin Türkiye ekonomisine etkisi, Türkiye büyümek için dış talebe az bağlı. İhracatın milli gelir içerisindeki payı yüzde 20 civarı. Hizmetleri de katsanız 30’un altında Türkiye ekonomisini sürdüren, içerideki tüketim ve yatırımdır. Bu bizi küresel belirsizliğe karşı göreceli olarak daha dayanıklı kılıyor.

"YENİ GÖRÜŞMELER DE VAR"

Büyüme prim verilen bir husussa Türkiye bu programla birlikte sağlıklı büyümenin temellerini atıyor.

Türkiye’nin ihracatının yüzde 62’si serbest ticaret anlaşmasının olduğu ülkelere gidiyor.

Yakın coğrafyalardan tedarik konusunda Türkiye çok avantajlı. Onlara dediğimiz şey şu oldu. Geçici olarak rezerv kaybı anlamıda yansımalar bizde de büyük. Ancak ortalık yatıştığı zaman dönüp bakacaklar, hangi ülkeler avantajlı, hangi ülkeler dezavantajlı. Bütün bu küresel şok yeni ABD hükümetinin korumacılık konusunda yeni bir seviyeye çıkışıyla başladı.

Türkiye’ye uygulanan tarife yüzde 10 dolayısıyla büyük bir avantaj orada da var.

Asya bizim 2-3 katımız. Türkiye’ye tedarik anlamında fiyattan bağımsız ilave talep gelecektir. Asyalı ülkelerden Türkiye'ye yatırım da gelecektir. Bu konuda görüşmeler de var. Küresel korumacılığa karşı en büyük ilaç bölgesel entegrasyondur. AB ile entegrasyon güçlenebilir. Balkan ülkeleriyle zaten var.

"ORTALIK YATIŞTIĞI ZAMAN TÜRKİYE'NİN CİDDİ AVANTAJLARA SAHİP OLDUĞU ORTAYA ÇIKACAK"

Fon çıkışında biz de bu süreci yaşadık. Fon çıkışından bir miktar daha fazla etkilenmiş olabiliriz, ortalık yatıştığında ciddi avantajları olduğu ortaya çıkacak.

Küresel entegrasyonun zayıfladığı dönemde Türkiye’nin bölgesel entegrasyonundaki avantajı ortaya çıkıyor.

Çok boyutlu her zaman bu konular. Birçok tepki vermemiz gerekecek. Türkiye için en büyük avantaj olarak şu görülüyor. Küresel büyüme yavaş seyredecekse emtia fiyatları düşecek. Petrol fiyatları 65-70 aralığında. Bu da Türkiye açısından inanılmaz bir avantaj.

"YATIRIM AYAĞINI ÇOK GÜÇLÜ ŞEKİLDE DESTEKLEYECEĞİZ"

Özellikle yüksek teknoloji yatırımlarını çok daha güçlü şekilde destekleyeceğiz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın geçen sene açıkladığı hit 30 programı var. O programı güçlü bir şekilde sürdüreceğiz. Yeni teşvik sistemi de arz yönlü sürecek.

Yatırım ayağını çok güçlü bir şekilde destekleyeceğiz. Ben küresel çalkantıların getirdiği fırsatları görüyorum.

MB reeskont kredileriyle ihracatçımızı çok güçlü şekilde destekliyor. Biz bu konuda ilave çalışmalar yapacağız.

TBMM'de önemli bir reform çalışması var. Yatırımların hayata geçişini hızlandıracak çok ciddi bir reform çalışması var. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak da bizim en önemli hedefimiz.

Büyümenin geçici olarak yavaşlama riski var evet. Ancak yapacaklarımızın dezenflasyonist olması önemli. Yatırımı, ihracatı, istihdamı destekleyerek büyümedeki yavaşlamaya tepki vereceğiz.

"ENFLASYON HEDEFLERİ KONUSUNDA KAFAMIZDA HİÇBİR TEREDDÜT YOK"

Yukarı çeken faktörler var, aşağı çeken faktörler var. Biz aşağı yönlü faktörlerin daha güçlü olduğu düşüncesindeyiz. Dış talepteki zayıflık ve petrol fiyatlarındaki düşüş dezenflasyonist. Enflasyon hedefleri konusunda kafamızda hiçbir tereddüt yok.

Biz her gelişmeye yönelik rakam revizesine gitmeyiz. Bizim orta vadeli bir hedefimiz var, hedefe yönelik çalışırız.

Cari açık programda öngördüğümüzden daha düşük olacak. Petrol fiyatlarındaki düşüş cari açığı 7-8 milyar dolar düşürecek.

"HARCAMALARDA FRENE BASMIŞ DURUMDAYIZ"

Bütçe konusuna gelecek olursak biz harcama disiplinini güçlü bir şekilde devam ettireceğiz. Harcamalarda frene basmış durumdayız. Bunu daha üretken alanlara nasıl kaydırırız ona bakacağız.

Ekonomide öngördüğümüzden daha fazla bir yavaşlama olursa gelir ayağında da bir zaafiyet oluşabilir. İlave bir tedbirden çok harcama disiplini bizim için önemli. Borcumuzun milli gelire oranı yüzde 25. Bize benzer gelişmekte olan ülkelerde ortalama yüzde 70’in üzerinde.

"AVRUPA'NIN TÜRKİYE'YE İHTİYACI VAR"

Bize en çok sorulan soruların başında ABD ve AB ile ilişkiler geldi. 6 yıl aradan sonra yüksek düzeyli ekonomik diyalog toplantısı yaptık ay başında Brüksel'deydim.

Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacı var. AB daha çok 'Nasıl ekonomik anlamda daha olumlu bir gelecek inşa ederim?' arayışında. Türkiye AB’nin beşinci en büyük ticaret ortağı.

Türkiye’nin değer zincirinde çok daha önemli bir noktaya gelmesi hususunda bir noktada olduğu düşüncesindeyim.

Türkiye, yetişmiş insan stoğu konusunda önemli bir ülke. Her sene üniversitelerimizden 900 bin mezun var. Türkiye’nin altyapısı birçok gelişmekte olan ülkenin altyapısından çok daha gelişmiş. Havaalanları, limanlar, bilgi iletişim altyapısı (bu sene 5G’ye yatırım yapılacak). Nereden bakarsanız bakın Türkiye yatırımlar konusunda çok cazip bir ülke. Siyasi gelişmeler ne olursa olsun bu yatırımlar gelecek.

Türkiye fon girişi ve çıkışı serbest ancak bu program buna dayalı değildir. Cari dengede kalıcı istikrar sağlayarak yapısal dönüşüm üzerinden küresel yatırımı cezbedecek bir programdır.

Elektrikli araçlarda ve bataryada da Türkiye güçlü bir şekilde ön plana çıkacak. En önemli başlığımız yapısal dönüşüm.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN