BARAN BEKİ
Arval Mobility Observatory'nin 3 bölgeden (Avrupa, Kuzey Amerika, Güney Amerika), 28 ülkede 8 bin 61 üst düzey yöneticiyle gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçları, Türkiye otomobil pazarının dinamizmini gözler önüne seriyor. Rapora göre, Türkiye'deki şirketlerin %93'ü önümüzdeki üç yıl içinde filolarını mevcut boyutunda koruyacağını ya da büyüteceğini belirtiyor.
Şirketlerin %35'i net bir büyüme beklerken, %57'si filolarını sabit tutmayı planlıyor. Bu büyüme beklentisi, Avrupa'da %24, dünya genelinde ise %27 seviyesinde kalarak Türkiye'nin filo yatırımları konusunda daha iyimser bir tablo çizdiğini gösteriyor. Filolarını büyütmeyi planlayan şirketlerin %78'i bu durumu, genel iş hacimlerindeki artışa ve şirket aracı gerektiren yeni faaliyet alanları geliştirmelerine bağlıyor.

FİLO YÖNETİMİNDE 3 KRİTİK DÖNÜŞÜM: MALİYET, ÇEVRE VE ÇALIŞAN
Araştırma, Türkiye'deki filo yönetim stratejilerinin üç temel eksende yeniden şekillendiğini ortaya koyuyor:
Maliyet Verimliliği: Şirketlerin %47'si, maliyetleri optimize etmek amacıyla önümüzdeki üç yıl içinde operasyonel kiralama payını artırmayı hedefliyor. Ayrıca, maliyetleri düşürme arayışının bir parçası olarak, şirketlerin %29'u filolarına ikinci el araçları dahil etmeyi planlıyor. Bu durum, ekonomik sürdürülebilirliğin filo kararlarında ne kadar merkezi bir rol oynadığını gösteriyor.
Çevresel Sürdürülebilirlik: Çevre bilinci ve yakıt maliyetleri, filoların yeşil dönüşümünü hızlandırıyor. Türkiye'deki şirketlerin %54'ü, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda filolarında bataryalı elektrikli (BEV), şarj edilebilir hibrit (PHEV) veya hibrit (HEV) araçlara yer vermeyi düşünüyor. Bu teknolojileri tercih etme nedenlerinin başında %59 ile yakıt giderlerini azaltma amacı geliyor. Bunu %42 ile daha düşük çevresel etki ve %32 ile çalışan talepleri izliyor.
Çalışan Memnuniyeti: Yetenekleri çekme ve mevcut çalışanların bağlılığını artırma, şirketlerin mobilite politikalarını etkileyen önemli bir faktör haline geldi. Şirketlerin %32'si, temel motivasyonlarının yetenek yönetimi ve insan kaynakları ihtiyaçları olduğunu belirterek çalışan deneyimini merkeze alan mobilite çözümleri geliştirmeyi planlıyor.
OPERASYONEL KİRALAMA POPÜLERLİĞİNİ KORUYOR
Araştırma sonuçlarına göre, 2025 yılında Türkiye'de şirket aracı finansmanında en çok tercih edilen yöntem %30 ile operasyonel kiralama oldu. Bu yöntemi %28 ile finansal kiralama, %24 ile peşin satın alım ve %15 ile kredi kullanımı takip ediyor. Türkiye'deki operasyonel kiralama oranı, Avrupa ve dünya genelindeki %27'lik oranın üzerinde kalarak bu modelin yerel pazardaki gücünü teyit ediyor. Katılımcıların %47'sinin operasyonel kiralamaya geçmeyi veya bu modeldeki ağırlığını artırmayı planlaması, trendin devam edeceğine işaret ediyor.

GELECEK ELEKTRİKLİ ARAÇLARDA: ŞARJ ALTYAPISI ÖNCELİK
Elektrikli araçlara geçiş, sadece araç tercihlerini değil, aynı zamanda altyapı stratejilerini de şekillendiriyor. Araştırmaya katılan şirketlerin %89'u; halka açık şarj istasyonları, evde şarj veya iş yerinde şarj çözümlerinden en az birini halihazırda uyguladığını veya gelecekte bir politika oluşturmayı planladığını belirtiyor. Bu durum, elektrifikasyon sürecinin ne kadar kapsamlı bir yatırım gerektirdiğini gösteriyor. Öte yandan, şirketler için önümüzdeki üç yıldaki en büyük zorluklar arasında %29 ile alternatif enerji teknolojilerinin uygulanması ve %25 ile uzun araç teslim sürelerinin yönetilmesi yer alıyor.
