Görüşler

Ermenistan’da siyasi kriz: Paşinyan’ın son raksı

Ermenistan’da siyasi kriz: Paşinyan’ın son raksı

EDAM Araştırma Asistanı Oğul Tuna “Ekonomik durumun kötüleştiği, sağlık krizini travmatik bir yenilginin izlediği ortamda Paşinyan’ın iktidarının sarsılmamasını beklemek zordu” diyor.

Darbe, muhtıra, siyasi kaos… Muhalefet hareketi ya da ordunun siyasete müdahalesi… Yerli ve yabancı basında Ermenistan’da 24 Şubat gecesinden bu yana yaşananları anlatmak için kullanılan kavramlar çeşitli olsa da herkesin hemfikir olduğu bir şey var: Güney Kafkasya’da 10 Kasım 2020’den bu yana süren ateşkes oldukça kırılgan. Bir tarafta “Kadife Devrim”in mimarı olan ve sokak hareketiyle iktidara geldiği 2018 yılında önde gelen Batılı matbuatın demokrasi kahramanı ilan ettiği Başbakan Nikol Paşinyan, öte tarafta (aşırı) milliyetçi ve Sovyet eğitimden geçmiş askerî kökenli Ermeni eliti… Siyasi çalkantının üzerinden iki hafta geçmişse de durum hala nazik. Yaşananların ve yaşanacakların tek kazananı ise belli ki Rusya olacak. 

Bölgeyi takip eden uzmanların ve Paşinyan’ın “darbe girişimi” olarak adlandırdığı süreç 23 Şubat 2021 günü başladı. Başbakan Paşinyan, geçtiğimiz sonbahar binlerce insanın hayatını kaybettiği ve 44 gün süren İkinci Dağlık Karabağ Savaşı’nda Rus “İskander” füzelerinin etkisizliğinden yakındı. Aslında -daha sonra Kremlin, Bakü ve Ermeni Silahlı Kuvvetleri’nin birlikte reddedeceği- bu iddia bir itiraf niteliğindeydi. Ne var ki Paşinyan’ın eleştirileri hem kendi ülkesinde hem Rusya’da alay konusu oldu. Paşinyan, kendi açıklamalarına gülen Genelkurmay Birinci Başkan Yardımcısı ve “Ermenistan Ulusal Kahramanı” General Tiran Haçaturyan’ın görevinden alınmasını istedi. Devamında, 25 Şubat günü, Ermenistan Genelkurmayının önde gelen 40 subayı, Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan’ın liderliğinde bir muhtıra ile başbakanın istifasını istediler. Dr. Can Kasapoğlu’nun da dikkat çektiği gibi muhtırada Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin beş kolordu komutanının tamamının imzasının bulunması en önemli ayrıntıydı.  

Erivan’da sabah saat 10 itibariyle meydanlar Ordu’yu destekleyen milliyetçiler ve Paşinyan taraftarlarınca doldurulmaya başlandı. Paşinyan karşıtları, Başbakan’a ve iktidardaki Benim Adımım İttifakı’na “hain Türkler”, “Türk fareleri”, “Türk ajanları” gibi isimler takarak bir yandan Karabağ’daki ağır mağlubiyetin suçunu iktidara yıkmaktaydılar. Paşinyan’ı destekleyen isimler “Soros ajanı” olmakla itham edildiler, Mart 2018’den bu yana olduğu gibi.  

Paşinyan daha ilk andan itibaren ülkeyi asla terk etmeyeceğini açıkladı. Meydanlara oğlu, kızı ve eşiyle indi. Başbakana istifa çağrısında bulunanlar ise eski cumhurbaşkanlarından, Karabağ’da savaşmış aşırı milliyetçi subay ve generallerden destek almaya devam ettiler. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev de Ermenistan’daki durumdan Paşinyan öncesi iktidarları (Koçaryan ve Sarkisyan) sorumlu tutarken iki ülkedeki vaziyeti kıyaslamaya devam etti. Türk Dışişleri’nin bütün darbeleri kınadığını ifade eden açıklaması Ermeni milliyetçilerine “Paşinyan bize bunu da yaşattı!” dedirtti. ABD’nin Ermeni ordusuna siyasete karışmamasını tembihleyen çağrısı dikkat çekiciydi. Fakat elbette en çok gözlenen -ve hala Erivan’ın ve Karabağ’ın kaderini belirlemesi beklenen- açıklamalar Moskova’dan geldi. Kremlin ve Rus Dışişleri, 25 Şubat’tan bu yana ülkede itidal çağrısı yapmakta ve yaşananların “Ermenistan’ın iç işleri olduğunu” belirtmekte. Putin ve Paşinyan’dan daha çok iki ülkenin Savunma Bakanları Sergey Şoygu ve Vağarşak Harutyunyan görüşseler bile durum şu an için “eşit” gözüküyor. 

PAŞİNYAN GÜNAH KEÇİSİ Mİ? 

Nikol Paşinyan, son üç yıldır eski Sovyet coğrafyasının en dikkat çeken isimlerinden biri. Tarihsel olarak Kremlin’in egemenliğini en çok hissettirdiği ülkelerden biri olan Ermenistan, bağımsızlığından bu yana Rusya’nın askerî varlığını sürdürdüğü sayılı Sovyet cumhuriyetlerinden biri: Türkiye sınırına 20 km uzaklıkta Gümrü’deki 102. Rus Askeri Üssü ve Erivan’daki Erebuni Havalaanı Güney Kafkasya’daki en stratejik noktalardan. Aralık 2020’den bu yana Ermeni iktidarının “Ermenistan’da ikinci bir Rus üssü olmamalı” açıklamaları güncel gerilimi anlamak açısından önemli. Ayrıca Rus askeri güçleri eylemlere henüz müdahale etmemişse bile 25 Şubat günü Erivan semaları üzerinden bir Rus jetinin geçmesi ayrı bir anlam taşıyor. Bunlarla beraber Ermeni askeri eliti ve sivil-oligarşi ağı da Moskova’yla ilişkilerin daha sıcak olması taraftarı. 10 Kasım’dan bu yana Rusya’yla iyice artan siyasi ve askeri trafiğin daha da yoğunlaşmasını isteyenler çoğunlukta. 

Paşinyan’ın başına bu işlerin geleceğini pek çok kişi öngörmüştü. Karabağ’daki işgal altındaki arazinin yüzde 30’undan fazlasının tekrar Azerbaycan’a dönmesi, 1600’den fazla olduğu iddia edilen kayıp Ermeni askerlerinin akıbetinin belirsiz olması ve askeri elitin hükûmete yönelik eleştirileri zaten iktidarı oldukça bunaltıyordu. Bununla beraber yaşanan siyasi krizde savaşın tek etmen olduğu söylenemez. Dünya Bankası verilerine göre 2.9 milyon nüfuslu Ermenistan’ın yüzde 42.5’u yoksulluk seviyesinin altında yaşamakta. Toplamda 174 bin Covid-19 vakası görülmüş ülkede günlük vaka sayısı Mart 2021’in ilk günlerinden itibaren katlanarak artmakta. Erivan da diğer başkentler gibi salgının ekonomi üzerindeki kötü etkilerine karşı mücadele etmekte: Önceki yıl yüzde 7.6 oranında büyüyen Ermeni ekonomisi, Asya Kalkınma Bankası’na göre 2020’de eksi yüzde %4 oranında küçüldü. Hükûmet, GSYİH’in yüzde 2.3’ü oranında ekonomik yardım paketi sunabildi ve işsizlik oranı yüzde 20.2’yi geçti. 

Telegram kanallarında ve diğer sosyal medya aygıtlarında “Türklere karşı intikam” naralarının atılageldiği beş aylık sürecin sonunda askeri, siyasi, ekonomik ve sağlık krizleri birleşti. Bu noktada, milliyetçi veya Rusya destekçisi medyada Sorosçu bir devrimle başa geldiğinin altı ısrarla çizilen Paşinyan’ın Kremlin’le sorunlu ilişkilerine dikkat çekmek gerek. Mart 2018’den bu yana Batılı medyaya, siyasi kuruluşlara göz kırpan Paşinyan’ın Rusya’ya yönelik eleştirileri, Ermenistan’ın Avrasya Ekonomik Birliği’ne girdiği Aralık 2014’ten beri sürmekte. 2015’te Erivan ve Moskova arasındaki ilişkilerin aslında “partnerlik değil fakat konuşmacı ve dinleyici ilişkisi” olduğunu söylemişti. Rusya’yı Azerbaycan’a askeri mühimmat sağladığı için eleştirmiş fakat iktidarı devraldıktan sonra genel olarak ılımlı bir tavır takınmıştı.  

Putin ve Kremlin açısından her ne kadar arzu edilen muhatap olmasa da koltuğunu korumayı başardı. Ancak İkinci Karabağ Savaşı hem ülkesi hem de iktidarı için bir dönüm noktası oldu: İronik olarak 1994’ten bu yana ilk defa Ermeni ekonomisinin dünyaya açılabilmesi için Kremlin’in sunduğu projeleri hayata geçirebilecek lider konumuna yükseldi. 13 Ocak 2021’de Aliyev, Paşinyan ve Putin görüşmesi Bakü, Erivan, Moskova, Ankara ve Tahran’ı birbirine bağlayacak bir demiryolu ve karayolu zinciri projesini ortaya koymuştu ki bunu Kuşak-Yol Girişimiyle paralel düşünmek gerekir. Minsk Grubu’nu dışlayan, Güney Kafkasya’ya Rus askerini “barış koruma gücü” adı altında olsa da yerleştiren Kremlin projeleriyle Nahçıvan üzerinden Türkiye ve Azerbaycan da birleşebilecekti. Ermenistan’ın Sünik bölgesinden geçecek bütün bu yollar, milliyetçiler tarafından tepkiyle karşılandı. Aylar sonra Başbakan’ın askeri elitle sürtüşmesi ve devamında gelen muhtıra ise muhalefeti sokağa çekmeye yetti.  

MUTLAK GALİP: RUSYA 

10 Kasım 2020 Ateşkesi ve 11 Ocak 2021 Moskova Zirvesi, Ermeni milliyetçilerini ve askeri eliti memnun etmeye yetmedi. Diğer grupların aksine rövanşist bir tutum takınmayan ve Moskova’ya boyun eğen Paşinyan’ın bu savaşı gerçekten başlatan taraf olup olmadığı ve savaşın başındaki amacının ne olduğu ise bugün pek çok kişide yeni soru işaretleri yaratıyor. Buna rağmen Başbakan’ın yurtdışından aldığı destek ve orduya yönelik “siyasete karışmama” çağrıları önemli birer meşruiyet kaynağı. 1 Mart günü Erivan’ın Cumhuriyet Meydanı’na 10 bin kadar destekçi toplayan Paşinyan, erken seçim çağrısını yineledi. Başbakan, sivil siyasetin öneminin altını çizmekte ve muhalefet partileriyle birlikte yeni askeri ve siyasi reformlara adım atmak istediğini ifade etmekte. 

Muhalifler ve orduyu Ermeni halkının meşru temsilcisi görenler ise Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan ve General Onik Gasparyan’ın eylem ve söylemlerini heyecanla takip etmekte. Şu ana dek Paşinyan’ın taleplerini reddeden Cumhurbaşkanı, muhalefet ve orduyla görüşmelere devam ediyor. Eski siyasetçilerin, muharip personel ve güvenlik güçlerinin muhalefete desteği ise dikkat çekici. Eski Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü Genel Sekreteri (2017-2018) ve eski Genelkurmay Başkanı (2008-2016) Yuri Haçaturov’un eylemlerin ilk gününde meydanlara inmesi, eski Cumhurbaşkanları Robert Koçaryan (1998-2008) ve Serj Sarkisyan’ın (2008-2018) gayriresmi desteği bu açıdan önemli. Karabağ’da savaşmış Ermenilere ait derneklerin, diasporanın ve Kilise’den bazı isimlerin de bu saflarda yer aldığını eklemek gerek. Bu destekle beraber, muhalefet partileri Paşinyan’dan gelen erken seçim çağrılarını “Paşinyan görevdeyken olmaz” diyerek reddetmekte. Muhaletin ortak adayı ve eski Başbakan Vazgen Manukyan hakkında 4 Mart günü anayasal düzeni değiştirmeye çalışmaktan (Ermeni Ceza Kanunu’nun 301. maddesi) soruşturma açılması ise siyasi gerilimin artacağının işaretini vermekte. 

Bununla birlikte iç ve dış aktörlerin hiçbiri Rusya kadar önemli ve Rusya kadar kazançlı değil… Muhtıradan bu yana en çok tartışılan konu Kremlin’in tutumunun ne olacağı idiyse de Paşinyan’ın kalması yahut gitmesi Moskova için bir sıkıntı yaratmayacak gibi. 10 Kasım Ateşkesi sonrasında milliyetçi muhaliflere karşı anlaşma şartlarını uygulayabilmek için Kremlin’in elinde esir olan Paşinyan zaten Moskova’dan gelen taleplere bir direnç oluşturamıyor. Paşinyan’a karşı kalkışma tertipleyen Ermeni Genelkurmayı’nın ise Sovyet ve Rus muharebe düzenine ve askeri elitine yakınlığı ise darbe gerçekleştiği ve başarılı olduğu takdirde Ermenistan’ın tamamen Rusya’nın güdümüne girmesine sebep olabilir. Karabağ’daki yenilgiyi müteakiben Aydınlık Ermenistan Partisi lideri Edmon Marukyan’ın ve Ermeni kamuoyunun Sünik bölgesinde ikinci bir Rus askeri üssü açılmasını desteklemesi, Rus-Ermeni iş birliğinin geleceği için fikir vermeye yetiyor. Savunma Bakanı Harutyunyan buna karşı olsa da Gümrü’deki Rus varlığının artırılabileceğini söyleyerek açık çek veriyor.  

Ekonomik durumun kötüleştiği, sağlık krizini travmatik bir yenilginin izlediği ortamda Paşinyan’ın iktidarının sarsılmamasını beklemek zordu. Türkiye’de ve yurtdışındaki pek çok uzman da daha ekim ayından itibaren bu darbeyi -ya da darbe girişimini- bekliyordu. Fakat kestirilemeyen bu darbenin ne zaman geleceğiydi. Kremlin’in çıkarlarına daha ne kadar hizmet edebileceği sorusu buna cevap verecekti. Hala verebilir. Putin ve Paşinyan arasındaki görüşmeler, Ermeni Genelkurmayı’nın ve Rus Savunma Bakanlığı’nın ilişkileri, Azerbaycan ve Türkiye’nin söylemleri gidişatı belirleyecektir. Askeri gerilim şimdilik yerini sokak hareketine ve sivil muhalefete bıraksa da Paşinyan’ın son raksı her an sürprizlere gebe olabilir.

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir