Merkez Bankası’nın 24 Mayıs’ta vereceği faiz kararı öncesinde tartışmalar enflasyondan ziyade sadece faizin oranı üzerinden sürüyor. Seri faiz indirimi tartışması ile dolar 3 liraya ulaşırken, gelişmekte olan ve gelişmiş ülke ekonomilerinde faizden önce enflasyondaki düşük seviye dikkat çekiyor.
Türkiye’nin enflasyonunda kalıcı düşüş sağlanmadan Merkez Bankası’na yapılan göstermelik değil yüksek oranlı faiz indirmeli baskısı dün doları 3 liranın üzerine taşıdı. Özellikle gelişmiş ülkelerden verilen örnekler ise durumun söylenildiği kadar basit olmadığını gösteriyor. Örneğin ABD’de faizlerin yüzde 1,85 olduğu, Almanya’da yüzde 0,17 olduğu ve birçok batı ülkesinde negatif faizlerin sürdüğü belirtiliyor. Oysa bu ülkelerde dikkat çeken bir nokta daha var. Faizlerin negatif olduğu ülkelerde enflasyon da negatif.
SIKI BİR BAĞ VAR
Gelişmekte olan birçok ülkede ise enflasyon ile faizler arasında sıkı bir bağ gözleniyor. Mesela Brezilya’da gösterge tahvil faizi son olarak yüzde 12,51 seviyesinden işlem görürken yıllık enflasyon ise yüzde 9,28 ile enflasyondan yüzde 35 daha yukarda seyrediyor. Keza krizin en sert estiği Rusya’da da gösterge faizler yüzde 8,85’de iken enflasyon yüzde 7,30 ile faizlere oranla yüzde 21 düşük seyrediyor. Gelişmiş ülke olarak görülebilecek Güney Kore’de bile enflasyon yüzde 1,0 seviyesindeyken gösterge faizler yüzde 1,81 ile nerede ise enflasyonun iki katına yaklaşıyor. İngiltere gibi gelişmiş ve finans merkezi bir ülkede bile enflasyon daha yeni eksi seviyeden çıkarak 0,3’e yükselmişken piyasada faizler yüzde 1,44 ile enflasyondan kat kat daha fazla bir oranda işlem görüyor.
DENGE SAĞLANMALI
Türkiye’ye bakıldığında da aslında faizlerin enflasyon ile birlikte düştüğü ama enflasyon yükselmese de bazı dönemler arttığı gözleniyor. Yani faizler düşerken enflasyonunda mutlaka düşmesi gerekirken faizlerin yükselmesinde sadece enflasyonun beklenmediği başka siyasi gelişmelerinde faizleri yükseltebildiği anlaşılıyor. Özellikle 2012 yılından bu yana faizlerin enflasyona çok yakın seyrettiği göz önüne alındığında eğer faizler düşürülmek isteniyorsa önce enflasyonda kalıcı bir düşüşün süreceğine piyasaların inanması gerekiyor.
Son üç ayda manşet enflasyonu yüzde 9,58’den 6,57’ye gerilemesine rağmen çekirdek enflasyonda bir düşüş olmaması faizlerde de düşüşün sınırlandığını ortaya çıkartıyor. Zaten son bir ay içerisinde tahvil faizleri de yüzde 9,07’den yüzde 9,80’nin üzerine çıkarak sorunun merkez bankasında değil enflasyonda ve siyasi gelişmelerde aranması gerektiğini gösteriyor. Yine son faiz açıklamalarına doların sert tepki vermesi ve dolar/TL kurunun 2,79’lardan 3,0 lira sınırına dayanması faiz indiriminde asıl sorunun enflasyonda ve siyasette aranması gerektiğine işaret ediyor.
DOĞALGAZDAKİ DÜŞÜŞ FATURAYA YANSITILMALI
Enflasyonda düşüşün sürmesi için dünyada ucuzlayan enerji fiyatlarının Türkiye’ye yansıtılması gerekiyor. 2014 yılının ocak ayında 11,6 dolar olan doğalgazın sm3 fiyatı 2016’nın nisan ayında 4,1 dolara kadar geriledi. Fakat bu düşüş son kullanıcıya maalesef yansıtılmadı. Enflasyonda kalıcı düşüşün sağlanabilmesi için özellikle sanayicinin en büyük girdi maliyetleri arasında yer alan enerji fiyatlarının aşağı çekilmesi gerekiyor.