Meral Akşener'den Erdoğan'ın açıklamalarına sert tepki: Bu hakareti denize dökülen Yunan bile etmedi

Meral Akşener'den Erdoğan'ın açıklamalarına sert tepki: Bu hakareti denize dökülen Yunan bile etmedi

İYİ Parti lideri Meral Akşener, "Bu eşkiyalar bu teröristler camilerin içini pisletti. Bunlar böyle bunlar sürtük. Bunlar için ulu mabet nedir ne değildir böyle bir şey yok" açıklamasında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tepki göstererek "Bu hakareti; denize dökülüşünü unutamayan bir Yunanlı etmedi. Bu hakareti; geçmiş yenilgisinin karın ağrısını taşıyan bir İngiliz de etmedi. Bu hakareti; Bu ülkenin Cumhurbaşkanı etti. Yazıklar olsun" diye konuştu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "9 yıl önce ağaç bahanesi ile çakılan kıvılcım bir anda bir kalkışmaya dönüştü. Bu eşkiyalar bu teröristler adeta camilerin içini pisletti. Bunlar böyle bunlar sürtük. Bunlar için ulu mabet nedir ne değildir böyle bir şey yok" açıklamalarına tepki gösteren İYİ Parti lideri Meral Akşener, "Bu hakareti; denize dökülüşünü unutamayan bir Yunanlı etmedi. Bu hakareti; geçmiş yenilgisinin karın ağrısını taşıyan bir İngiliz de etmedi. Bu hakareti; travmalarını atlatamayan bir Fransız da etmedi. Bu hakareti; Bu ülkenin Cumhurbaşkanı etti, Cumhurbaşkanı! Yazıklar olsun!" dedi.

Meral Akşener, "Kur korumalı TL’ye geçerek bir yandan doları frenledik. Diğer yandan üretimi ve büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor" açıklamalarında bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'ye de tepki göstererek "Böyle bir rezalet olabilir mi? Böyle bir pişkinlik olabilir mi? Yokluğa, yoksulluğa mahkûm ettiğiniz insanlarımızla bir de utanmadan dalga mı geçiyorsunuz?" diye konuştu.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"1923’te yapılan bu tespitteki hakikate, bugünlerde tüm çarpıcılığıyla şahit oluyoruz. Bay Kriz ve olağanüstü ekonomi yönetimi sayesinde artık her yeni güne, yeni bir zam haberiyle uyanıyoruz. Sabah ekmeğe zam, öğlen elektriğe zam, akşam doğal gaza zam. Gece yarısı benzine, mazota zam. Artık zamla yatıyor, zamla kalkıyoruz…

Milletimiz güvensizlik içinde yaşarken, saray şürekasına göre her şey yolunda. Milletimiz yoksullukla boğuşurken, 5 maaşlı, 10 maaşlı, saray danışmanlarının keyifleri, her zamanki gibi yerinde. Ülkede enflasyon, makyajlı hâliyle bile, yüzde 73 buçuk olarak açıklanırken, beceriksizliğiyle göz kamaştıran Nebati Bakan çıkıp ‘Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla büyümeyi tercih ettik.

Bu sistemden dar gelirliler hariç, üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyor’ diyor. Böyle bir rezalet olabilir mi? Böyle bir pişkinlik olabilir mi? Yokluğa, yoksulluğa mahkûm ettiğiniz insanlarımızla bir de utanmadan dalga mı geçiyorsunuz? ‘Dar gelirli hariç, diğerlerinin işleri yolunda’ ne demek? Dar gelirli vatandaşlarımızı, vatandaştan saymayan, böyle bir umursamazlık olabilir mi? Siz nesiniz o zaman? Bostan korkuluğu mu? Bu sistem, sizin tercihiniz değil mi? Uçacak dediğiniz Türkiye, böyle mi uçacak? Yazıklar olsun!

AY SONUNU GETİREMEYEN İNSANLARIMIZIN VEBALİ BOYNUNUZDA

Neymiş? ‘Enflasyon düşüş eğilimine girmiş…’ Üretim maliyetlerini yansıtan ÜFE, üç haneli sayılarda, tırmanışa aynen devam ederken, Nebati Bakan’ın bu sözlerine bakınca, anlıyoruz ki TÜİK, sihirli değneğiyle, tez zamanda bu arkadaşımızın, yardımına koşacak. Nitekim, bunun ilk işaretlerini görmeye başladık bile… İlk önce, TÜFE ve ÜFE oranlarından sorumlu, daire başkanını görevden aldılar. Sonrasında, 20 bölge müdürünü değiştirdiler. Şimdi de TÜİK, bu aydan itibaren domatesin, patatesin kilosunu ne kadardan hesapladığını, kira fiyatlarını ne kadardan hesapladığını, yayınlamayacağını açıkladı. Nedenleri de neymiş biliyor musunuz? Avrupa Birliği’nden artık böyle bir talep gelmiyormuş… Şu işe bakar mısınız? TÜİK, yitip giden inandırıcılığını geri kazanmak adına vatandaşa daha şeffaf olmak yerine, tam tersine, ‘AB’den artık böyle bir talep gelmiyor, ben de yayınlama ihtiyacı görmüyorum’ diyor. Yani kendisini, bu ülkenin vatandaşına karşı değil, sadece Sayın Erdoğan’a karşı sorumlu hissediyor.

Bu vesileyle, bu rakamları belirleyen zevata, bir çift sözüm var: Açıkladığınız rakamlar, işçinin, memurun, emeklinin, maaş zammını belirliyor. Ay sonunu getiremeyen insanlarımızın vebali boynunuzda. Gelin, iki cihanınızı da karartmayın. Gelin, bu milletin ahını, daha fazla almayın. Ya görevinizi hakkıyla yapın ya da millete karşı sorumluluğunuzun farkındalığıyla, o görevlerden, devlet insanı vakarıyla, şerefinizle ayrılın. Sakın unutmayın: Ah ile abat olan, dert ile berbat olur. Benden söylemesi…

BU DEVLET KİMSENİN BABASININ ÇİFTLİĞİ DEĞİL

Hayırdır Sayın Erdoğan İstanbul Sözleşmesi'nin cumhurbaşkanlığı kararıyla fesih edilemeyeceğini duymak çok mu zoruna gitti? Yarıyı tamamen vesayetin altına almadığın için çok mu darlandın? Bu devlet kimsenin babasının çiftliği değil. Bu kurumlar kimsenin şahsi şirketi değil .Bu kurumlarda çalışan hiç kimse de emir erin değil. Bir an önce kendine gel. Sakın aklından çıkarma ne yaparsan yap Türkiye'ye diz çöktüremeyeceksin. İlk seçimde yetkiyi alıp Türkiye'yi içine soktuğun bu kurumsuzlaşma çukurundan çekip biz çıkaracağız

KAĞIT ÜZERİNDE ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM BAKANI

Buradan, kağıt üzerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı olarak geçen, gerçekte ise, çevremizin, şehirlerimizin ve iklimimizin tarumarına sessiz kalıp, yol veren, Murat Kurum’a ve Muğla Valiliğine sormak istiyorum: 'ÇED raporu gerekli değildir' kararını hangi çıkara, hangi amaca, ve hangi beklentiye göre verdiniz? Milletimizin gözünün içine baka baka, patlatılan dinamitlerle, millî parkımızın, ağaçlarımızın ve endemik bitkilerimizin yok oluşuna, neyin karşılığında göz yumuyorsunuz?

YAZIKLAR OLSUN

Millete hesap vereceğine, milletten hesap soran, vatandaşının taleplerini dinleyeceğine, kendi taleplerini vatandaşa dayatan, insanının hakkını koruyacağına, hak yiyeni savunan, kirli bir zihniyetle karşı karşıyayız. Sayın Erdoğan ve arkadaşları sayesinde, artık her yeni güne; 'Bugün acaba ne olduk?' diye uyanıyoruz. 'Bugün acaba hangi hakarete maruz kaldık?' diyoruz. 'Bugün acaba hangi konuda suçlandık?' diye uyanıyoruz. Çünkü Sayın Erdoğan, milletimize yönelttiği hakaretler yelpazesini, her geçen gün, daha da çirkinleştirerek genişletmeye devam ediyor.

Tarihinin her döneminde, 'Aziz' olan, Büyük Türk Milleti, Ak Parti iktidarı nezdinde; Bir gün hain oluyor. Bir gün terörist oluyor. Bir gün nankör oluyor. Bir gün şükürsüz oluyor. Bir gün vicdansız oluyor… Nitekim geçtiğimiz hafta da, hiç utanmadan, sıkılmadan, zerre duraksamadan, bu aziz millete, 'çürük ve sürtük' dendi. Bu hakareti; denize dökülüşünü unutamayan bir Yunanlı etmedi. Bu hakareti; geçmiş yenilgisinin karın ağrısını taşıyan bir İngiliz de etmedi. Bu hakareti; travmalarını atlatamayan bir Fransız da etmedi. Bu hakareti; Bu ülkenin Cumhurbaşkanı etti, Cumhurbaşkanı! Yazıklar olsun! Bak sayın Erdoğan; sen bu ülkenin Cumhurbaşkanı seçildiğinde bir yemin ettin. Neydi o yemin hatırlıyor musun? Ben sana hatırlatayım...

HANİ NEREDE SENİN YEMİNİN?

'Devletin varlığını ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağına' yemin ettin! 'Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına' yemin ettin! 'Milletin huzurunu ve refahını koruyacağına, millî dayanışma ve adalet duygusu içerisinde, herkesin, insan haklarından ve temel hürriyetlerinden, yararlanması ülküsünden ayrılmayacağına', yemin ettin! 'Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek, ve üzerine aldığın görevi tarafsızlıkla yerine getireceğine' yemin ettin! Üstelik bu yemini; büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusun ve şerefin üzerine ettin. Hani nerede senin yeminin? Hani nerede milletin huzuru ve refahı? Hani nerede hürriyet? Nerede insan hakları? Nerede adalet? Nerede Atatürk ilke ve inkılapları? Sen yeminini bozdun, Sayın Erdoğan!"

Ne oldu Sayın Erdoğan? Sadece şehirli kadınlar kızdı zannettin değil mi? Sadece oyuna talip olmadıkların öfkelendi sandın değil mi? Sadece karşı mahalle diye bildiklerine hakaret ettin diye düşündün değil mi? Ama yanıldın, hem de çok büyük yanıldın. Ben o gün de söylemiştim, bugün de tekrar ediyorum. Gezi, başlangıcından, bizzat senin elinle rayından çıkartılmasına kadar geçen süreçte; sağcısından solcusuna, muhafazakarından sekülerine, kadınından erkeğine, yaşlısından gencine, herkesin; istibdat rejimine karşı sergilediği, bir ruh, bir duruş, bir direniştir.

MİLLETİN NAMUSUNA DİL UZATANDAN CUMHURBAŞKANI OLMAZ

İstesen de, istemesen de, bu gerçeği değiştiremezsin. Ne yaparsan yap, bu ruhu yenemezsin! Ne kadar sayıp sövsen de, işte en sonunda böyle mağlup olursun! Ama hiç merak etme; Sana esas dersi, bu aziz millet sandıkta verecek! Edebi de, ahlakı da, saygıyı da, sana sandıkta gösterecek! Sen, 'milletin dili' diye, edepsizliği haklı çıkarmaya çalışadur, hakaret ettiğin bu aziz millet, sana en okkalı tokadını sandıkta gösterecek! Çünkü; Birleştireceğine, nefret saçandan Cumhurbaşkanı olmaz! Çünkü; milletin namusunu koruyacağına, namusa dil uzatandan, Cumhurbaşkanı olmaz! Çünkü; devletin varlığına sahip çıkacağına, kendini devlet yerine koyandan, Cumhurbaşkanı olmaz! Çünkü; Türkiye Cumhuriyeti’nin, şanını ve şerefini yücelteceğine, ayaklar altına aldırandan, Cumhurbaşkanı olmaz!

Değerli dava arkadaşlarım; kaybedeceği hiçbir şeyi olmayanlar, cesurdur. Gizleyeceği bir şeyi olmayanlar, açıktır, nettir. Utanacağı bir şeyi olmayanlar, dürüsttür, şeffaftır. Hakkın ve hakikatin yanında duranlar, makuldür, sakindir. İşte bu yüzden biz; her türlü yalana, her türlü iftiraya karşı, dimdik dururken, memleketimizi, il il, ilçe ilçe, sokak sokak gezerken, milletimizle beraber, kol kola yürürken, ve her daim makulü savunurken, iktidar mensupları ise; bir büyük panik içerisinde, koltuklarına tutunmanın peşindeler… Tedirgin bir vaziyette, yalanlarına kılıf arama derdindeler… Her olayda foyaları ortaya çıkıyor diye, öfke nöbetleri, nefret krizleri içindeler… O sandık gelecek memleketimizin makus talihi dönecek o sandık gelecek Türkiye iyi olacak."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (26)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
26 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN