Sekeller, kendilerini tarih boyunca Macaristan'ın sınırlarını korumakla görevli bir savaşçı topluluk olarak tanımlıyor. Kökenleri hakkında farklı teoriler olsa da, en yaygın kabul gören görüş, Hun İmparatoru Atilla'nın ordularının torunları oldukları ve 5. yüzyılda bu bölgeye yerleştikleridir. Başka bir teori ise Sekelleri, Kumanlar ve Peçenekler gibi diğer Türk boylarıyla ilişkilendirir. Bu güçlü Türk bağlantısı, Sekel dilinde ve geleneklerinde hala belirgin izler bırakmıştır. Erologluburak hesabından yapılan paylaşımda unutulmuş bu topluluğu gün yüzüne çıkardı.
KENDİ KÜLTÜRLERİNİ YAŞATIYORLAR
Sekeller, yüzyıllar içinde çevrelerindeki Macar ve Rumen kültürlerinden etkilenmiş olsalar da, kendilerine özgü kimliklerini korumayı başarmışlardır. Bugün dahi köylerinde ve kasabalarında, benzersiz mimarileriyle dikkat çeken Sekel kapıları (Szekely kapu) göze çarpar. Geleneksel olarak ahşaptan yapılan bu büyük ve oymalı kapılar, bölgenin kültürel sembolü haline gelmiştir.

Sekellerin bir diğer sembolü ise Sekel Bayrağı'dır. Üzerinde güneşi ve ay yıldızı taşıyan bu bayrak, köklü Türk kültürüne bir gönderme olarak kabul edilir. Güneş, Dede Korkut hikâyelerindeki "Güneş-Ateş" inancını temsil ederken, ay yıldız ise eski Türk devletlerinde yaygın olarak kullanılan bir semboldür.
800 BİNDEN FAZLA KİŞİ YAŞIYOR
Bugün nüfusu 800 bini aşan Sekel topluluğu, Romanya içinde özerklik mücadelesi veriyor. Kendi dillerini, geleneklerini ve kültürlerini korumak için çabalayan Sekeller, özellikle son yıllarda kültürel kimliklerini daha görünür kılmak adına çeşitli etkinlikler düzenliyor.

Sekeller, binlerce yıldır Avrupa'nın ortasında varlıklarını sürdüren ve köklü Türk tarihindeki yerleri pek bilinmeyen bir topluluk olarak, keşfedilmeyi bekleyen bir hazine gibidir. Onların hikayesi, Türklerin Orta Asya'dan Avrupa'ya uzanan geniş coğrafyada bıraktığı derin izlerin ve kültürel bağların bir kanıtı niteliğindedir.
