Babacan, İran'a saldıran ABD'yi kınadı: ABD, uluslararası hukuku ayaklar altına aldı

DEVA Partisi lideri Babacan, ABD’nin İsrail’le birlikte İran’a düzenlediği saldırıyı eleştirdi. Babacan, uluslararası hukukun çiğnendiğini belirterek, yaşananların dünya barışı için ciddi bir tehdit oluşturduğunu söylerken, "Bu saldırılar uluslararası hukukun açıkça ihlalidir. Hele hele BM Güvenlik Konseyinin Daimi Üyesi olan bir ülkenin, hukuku kendi eliyle ayaklar altına alması demek artık bundan sonra dünyada bir istikrarsızlık döneminin fiilen başlaması demektir" şeklinde konuştu.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ABD’nin İsrail’le birlikte İran’daki nükleer tesislere yönelik gerçekleştirdiği askeri operasyonlara tepki gösterdi.

Babacan, "Bu saldırılar uluslararası hukukun açıkça ihlalidir" diyerek, ABD gibi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyesi bir ülkenin hukuk dışı bir eylemin parçası olmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. 2003’te Irak’ta yaşananları hatırlatan Babacan, İran’a yönelik saldırıların gerekçesinin hukuki ve istihbari dayanaklardan yoksun olduğunu savundu.

Babacan, bölge ülkelerine sessiz kalmamaları çağrısında bulunarak çözümün yalnızca diplomasi ve müzakere yoluyla sağlanabileceğini ifade etti.

"ULUSLARARASI HUKUKUN İHLALİ"

"ABD'nin İsrail ile birlikte İran'a saldırmasına tepki gösterdi uluslararası hukukun çiğnendiğini" söyleyen Babacan'ın cümleleri şu şekilde:

"Bu sabah erken saatlerde Amerika Birleşik Devletlerinin İran'a başlattığı saldırıları şiddetle kınadığımı ifade etmek istiyorum. İsrail'in bir süredir devam ettirdiği, daha sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin de katıldığı bu saldırılar uluslararası hukukun tamamen ihlalidir.

Hele hele Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Daimi Üyesi olan bir ülkenin, yani Amerika Birleşik Devletleri'nin hukuku kendi eliyle ayaklar altına alması demek artık bundan sonra dünyada bir istikrarsızlık döneminin fiilen başlaması demektir. Bugün bir başka ülke İran'a saldıracak olsa güvenlik konseyinin görevi hukuksuz bir saldırıysa buna engel olmak, durdurmak, gerekirse askeri güç oluşturup buna karşı çıkmaktır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin askeri güç oluşturma ve hukuksuzluklara karşı mücadele etme, karşı savaş açma yetkisi bile vardır. Böyle bir kurulun daimi üyesinin saldırıyı kendisinin yapması kabul edilebilir affedilebilir bir şey değildir arkadaşlar.

"22 SENE ÖNCE DE BUNU YAŞADIK"

Biz buna benzer bir senaryoyu aslında 2003 yılında Irak'ta gördük. Ne dediler? Irak’ın dediler kitle imha silahları vardır dediler. Hatırlayalım Amerika arkasından İngiltere'yi kattı, arkasından İspanya'yı kattı. güvenlik konseyinden geçiremediler. NATO’yu yanlarını alamadılar ama nihayetinde Irak'a bir savaş açtılar. Sonunda da ortaya çıktı ki o günün Dışişleri Bakanı Powell ne dedi? "Elimizdeki aslında" dedi, "İstihbarat sağlam değilmiş" dedi. O günün İngiliz Başbakanı çıktı, ne dedi? "Ya biz" dedi. "Amerikalıların istihbaratı var zannettik, biz de savaşa katıldık ama hepsi boşmuş" dedi. Bunu yaşadık. Bakın 22 sene önce bunu yaşadık. Amerikan yönetiminden dahi İran'ın elinde bir nükleer silah olup olmadığı ile ilgili kanıtlanmış bir bilgimiz yok diyenler varken bunları gerekçe gösterip İran'a saldırmanın hiçbir hukuki zemin yoktur. Bir dayanağı yoktur. Bu sadece güçlü olanın elinde askeri güç olanın gerektiğinde ben hukuku çiğnerim demesinin bir başka vahşi örneğidir.

Eğer mesele nükleer silahlarsa biz bölgemizde hiçbir ülkenin nükleer silaha sahip olmasını istemiyoruz. Türkiye'nin politikası budur. Bölgemizde biz kitle imha silahları istemiyoruz. Peki İsrail’in nükleer silahı var mı? Sorulduğu zaman ne diyorlar? Reddetmeyiz kabul etmeyiz diyorlar. Ama unutmayalım ki zamanın Cumhurbaşkanı Şimon Perez ne demişti? Ağzından kaçırdı dedi ki; "İlk kullanan biz olmayacağız" dedi. Yani zımnen varlığını kabul etti. Eğer mesele kitle imha silahı ise mesele nükleer silahsa. O zaman uluslararası toplumun, özellikle bölge ülkelerinin Israil'in bu silahlardan arındırılması ile ilgili bir çaba göstermesi gerekiyor şu anda. Yoksa yoksa adalet nerede? Hukuk nerede? "Benim var ama senin silahın olamaz" diyor. Böyle bir şey kabul edebilir bir şey değil ve hep beraber başta bölge ülkeleri olmak üzere buna karşı çıkmalıyız.

"BÖLGE ÜLKELERİNİN BİR KISMINDA DA BİR İRAN KARŞITLIĞI VAR"

Şunu da biliyorum ki maalesef bölge ülkelerinin bir kısmında da bir İran karşıtlığı var. Ama Iran karşıtlığı ayrı bir şey. Bir başka ülkenin İran'a uluslararası hukuku çiğneyerek saldırması karşısında sessiz kalmak başka bir şey. Buradan uyarılarımızı yapmak zorundayız. İsrail'in İran'a saldırmaya başladığı ilk saatlerde ben açıklama yapmıştım. Demiştim ki "Amerika bu işin dışında durmalıdır". Eğer Amerika işin içine girerse saldıran taraf olarak işin içinde olursa bu ateş bölgesel bir nitelik kazanır ve bu savaş başka ülkelerinde içine çekecek büyük bir felakete dönüşebilir. Umarız ki bir an önce müzakere masası kurulur. Umarız ki bir an önce bu sorun diplomasiyle çözülür. Hala vakit vardır hala geç kalınmamıştır bir an önce yapılması gereken sadece Amerika, İran değil başka tarafsız ve muteber ülkelerin de masaya oturmasıyla bu sorunun diploması ile müzakere masasında çözülmesidir. Mesele nükleer meseleyse bu nükleer meselenin çözümü masadan geçer, diplomasiden geçer, müzakereden geçer."

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN