Babacan: İstanbul ve Ankara adaylarımızı erkenden açıklayacağız

Babacan: İstanbul ve Ankara adaylarımızı erkenden açıklayacağız

DEVA Partisi lideri Babacan, 31 Mart yerel seçimlerine yönelik yaptığı açıklamasında 3 büyükşehir için adaylarının belli olduğunu söyledi. Babacan, "İstanbul ve Ankara adaylarımızı erkenden açıklayacağız." dedi.

DEVA Partisi lideri Ali Babacan, aralarında KARAR yazarları İbrahim Kahveci, Yıldıray Oğur ve İsmet Berkan'ın da olduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yerel seçimlere ilişkin açıklamalarda bulunan Babacan, 3 büyükşehir için adaylarının belli olduğunu belirterek İstanbul ve Ankara adaylarını erkenden açıklayacaklarını söyledi.

img-9358.jpg

Babacan, "Kendi teşkilatımızla ve genel merkezimizle yaptığımız istişareler sonucu kendi adaylarımızla, kendi ismimizle yerel seçimlere girmeye karar verdik. Çünkü özellikle CHP listelerinden girmemizden sonra bizim kendi sistemimizde çok ciddi bir yorgunluk var. Teşkilatlarda neden kendimizi gösteremedik diyenler var. Çok güçlü teşkilatlarımızın olduğu bir sürü il var ve onlar niye bu kadar emek verdik diye isyan ediyorlar." ifadelerini kullandı.

"3 BÜYÜKŞEHİR DE ADAYLAR BELLİ"

İstanbul, Ankara ve İzmir adaylarının belli olduğunu belirten Babacan, "Aklımda adaylar var ama henüz benden başkası bilmiyor. Genel merkezimizin komisyonları gidip görüşmeler yapacak ve karar verilecek." diye konuştu. İstanbul ve Ankara adaylarının daha erken açıklanacağını belirten Babacan, "Bizim niyetimiz İstanbul ve Ankara’yı erken açıklamak ama bazı yerlerde daha gecikebilir." dedi.

img-9342.jpg

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan'ın açıklamaları şöyle;

Soru: “Hem iktidar hem muhalefet yeni anayasada neye razı olabilir” diye konuşanlar var. Yeniden parlamenter sisteme geçmeyi CHP’liler kendi aralarında konuşuyor.

Ali Babacan: Ben buna ihtimal görmüyorum. Getirecekleri sistem daha da tahrip etmeye yönelik diye tahmin ediyorum ama ortada bir şey olmadığı için bir şey de söyleyemiyorum. Şu anki Anayasaya uymayan bir yönetim anlayışı var. “Uymuyorum” diyor. Mevcut Anayasaya uymayan bir yönetimin getirmeye çalıştığı Anayasaya uyabileceğine dair bir garanti yok. Bir samimiyet testinden geçmeleri gerekiyor onun için de mevcut Anayasaya uymaları gerekiyor önce. Yoksa değişikliğin bir anlamı yok, yarın ona da uymayacaklar, ne anladık? En önemli sorun o, bir samimiyet testi gerekli. Gerçekten sivil anayasa mı yoksa gündemi meşgul etmek için mi, bunu da test etmek lazım.

Karşımıza bir yerlerde hazırlanmış bir çalışma getirilebilir, öyle olursa metni görmeden bir şey söyleyemeyiz. Ya da Meclis’te bir komisyon oluşturulur, bu komisyon geniş tabanlı ve toplumsal uzlaşıyı sembolize eder ve “Gelin çalışmaya başlayın” denilebilir. Dolayısıyla biz şimdi kesin bir şey demiyoruz. Ama bizim yaptığımız bir çalışma var, içimizde kodifiye edilmiş hali de var ama Altılı Masa’nın dışında bir metin daha dolaşmasın diye yayımlamadık. Altılı Masa’nın çalışması çok kapsamlı ve titiz bir çalışma ama benden başka gösteren de yok galiba. Tören yapıp duyurduk. Liderlerin önüne koyulan raporları, metinleri biz hazırladık ama o gün “Biz yaptık” diye söylemedik.

img-9364.jpg

"HİÇBİR PARTİDE İŞ BİRLİĞİ İKLİMİ YOK"

Soru: Altılı Masa fiili olarak yok artık, bu metinler ne olacak?

Ali Babacan: Altılı Masa fiilen yok ama bunu bitiren biz olmadık. Şu an hiçbir partide iş birliği iklimi yok. Kendi teşkilatımızla ve genel merkezimizle yaptığımız istişareler sonucu kendi adaylarımızla, kendi ismimizle girmeye karar verdik. Çünkü özellikle CHP liselerinden girmemizden sonra bizim kendi sistemimizde çok ciddi bir yorgunluk, yılgınlık var. Teşkilatlarda neden kendimizi gösteremedik diyenler var. Çok güçlü teşkilatlarımızın olduğu bir sürü il var ve onlar niye bu kadar emek verdik diye isyan ediyorlar. Biz genel merkez olarak teşkilatlarımıza en ufak bir maddi destek vermiyoruz, hepsi kendi iç motivasyonu ile çalışıyor.

Soru: Peki neden böyle oldu?

Ali Babacan: 1300 milletvekili başvurusunu destekledik, listelerimizi %95 oluşturduk, uzun metrajlı reklamlarımız yayınlandı, kesin kararlıydık. Baştan beri CHP listesinden girmek isteyen partiler var, biz öyle değildik ama. Biz niye o kadar para harcayalım? O kadar 'Damga DEVA’ya' diye reklam yaptık. Listelerin verilmesine 1 hafta kala CHP gelip, ‘Ayrı ayrı girersek Mecliste çoğunluğu sağlayamıyoruz’ dediler. Biz de bakalım dedik ve elimizdeki araştırmalara göre CHP’nin hesabının doğru olduğunu gördük.

Soru: Oradaki oy varsayımı yüzde kaçtı?

Ali Babacan: Rakam aklımda değil ama ‘Tek listeden girilirse toplamda 50-60 milletvekili kazandıracak’ dediler. Bizde de yakın bir sonuç çıktı.

Soru: Bu teklif Kemal Bey’den mi geldi?

Ali Babacan: Evet bu CHP tarafından bize önerildi. Biz de onlara geri döndük. Dedim ki; “Bizim açımızdan 3 ciddi sorun var” dedim. “Bir, biz tek gireceğimizi açıkladık, karar değiştireceğiz. İki, partinin kimliğiyle alakalı sorun olacak. Üçüncüsü, seçmenimizin tamamı CHP’ye oy vermeyecek, orada bir kayıp olacak” dedik. Ama gördük ki herkes daha fazla milletvekili kazanıyor. 3+3 siyasette her zaman 6 etmiyor. “Saadet, Gelecek, DEVA üçlü olsun” denildi, üç partinin yaptığı araştırmada da benzer bir sonuç çıktı. Aday listelerinin verildiği pazar gününden önceki cuma ortak listeyle ilgili dilekçe verilmesi gerekiyor. 5 parti gitti, en son DEVA Partisi’nden İdris Bey 15 dakika kala gidip imza attı. Bunu yapmasaydık bize “İş birliği yapamadınız ve hem kendinize hem bize kaybettirdiniz” denilebilirdi.

“BELKİ BERABER OLSAYDIK SEÇİM KAZANILIRDI” DİYE O UHDE HEP OLURDU"

Soru: Pişman mısınız?

Ali Babacan: Kaybetmenin hesabını hiç yapmadık. Hatta “Kaybetmenin hesabı yapılırsa vatandaş da bunu anlar ve kaybedebiliriz” diye düşündük. İkincisi, “Türkiye mi DEVA mı?” diye önümüze birkaç defa tercih çıktı ve her zaman “Türkiye” dedik. O masa, Türkiye’nin farklı siyasi kanatlarının temsil edildiği bir masaydı. Oradaki siyasal uzlaşma, toplumsal uzlaşma olarak da çok önemli diye gördük. Bizim teşkilattan bazı arkadaşlarımız “Keşke kendimiz girseydik, aday Babacan olsaydı” diyorlar, belki DEVA adına daha olumlu bir hava olurdu ama kaybettikten sonra da “Belki beraber olsaydık seçim kazanılırdı” diye o uhde hep olurdu. 50+1 gerektiğini de unutmamak lazım.

img-9343.jpg

"İYİ PARTİ VE CHP DAHA ÇOK İŞ BİRLİĞİ YAPABİLSEYDİ 20 MİLLETVEKİLİ DAHA OLACAKTI"

Soru: Altılı Masa’nın aldığı %35’i kimse konuşmuyor. Bunu hiçbir lider konuşmuyor.

Ali Babacan: Eğer İYİ Parti ve CHP daha çok iş birliği yapabilseydi bizim hesabımıza göre 20 milletvekili daha olacaktı. Oralarda rekabet ettiler ve iktidara yaradı. O pek konuşulmuyor ama bir gerçek olarak duruyor ortada.

Soru: Kaybetme ihtimali üzerine çalışmanız gerekmez miydi, mesela Genel Başkanlar Meclis’te değil, bu doğru muydu?

Ali Babacan: Bence doğruydu hatta birkaç arkadaş milletvekili olmak istiyordu, ben de “Bakın, şu anki sistemde işin ağırlığı yürütmede, yönetimde söz sahibi olmak istiyorsak yürütme tarafında güçlü bir temsil lazım. Eğer kazanmayı hedefliyorsak doğru olan bu” dedim. Siyaset kaybetme üzerine planlanamaz, o zaman kaybedersiniz zaten.

Soru: Ama ikinci tura kalmayı bile hesaplamamışsınız.

Ali Babacan: Buna hangi tarihten baktığınız da önemli. Seçime birkaç hafta kala Cambridge Analytica gibi bir sürü manipülasyon yapıldı. Dezenformasyon başladıktan sonra başka yere evrilebiliyor. Mesela Balıkesir’deki arkadaşlar seçime giderken dediler ki “Burada Kılıçdaroğlu kazanırsa Çanakkale Köprüsü yıkılacak ve İzmir’e Yunan bayrağı dikilecek diye konuşuyor” dediler. Buna insanlar inandı.

Soru: Diyelim ki iktidar manipülasyon yaptı ama siz de manipülasyona karşı doğruyu söyleyerek ikna edemediniz, manipülasyonla mücadele edememek hata değil mi?

Ali Babacan: Brexit’te de, Trump’ın seçilmesinde de mücadele edemediler. Mesela ABD’de katıldığım bir konferansta Obama henüz başkanken bir saat süren bir sunum yaptılar, “ABD demokrasisi tehdit altında” diye sunum yapıldı ve iki sene sonra bunların hepsi oldu. Bu metotların Türkiye’de uygulanmaması diye bir şey yok. Biz tersine insanları aldatarak bunu asla yapamayız.

Soru: Altılı Masa’nın belki bir yıl önceden önlem alıp güven vermesi gerekmez miydi?

Ali Babacan: Güven niye olmadı? “Altı parti bu ülkeyi kavgasız gürültüsüz yönetebilecek” şeklinde bir güven veremedik. Meselenin özünde bu var. Hatta “Anayasayla ilgili 2 sayfalık prensipte metin koyalım yeter” dediler. “Öyle şey mi olur” dedim. Ondan sonra seçim iş birliğini konuşmaya başladık. Anayasa çalışması tam 5 hafta kilitlendi. Bir parti tam 5 hafta gelmedi. Duyurmadık bunu. Şu fayda oldu, herkes birbirinin karakterini, huyunu iyi öğrendi. Dolayısıyla yerel seçim kararımızı çok kolay almış olduk.

Soru: Bu güvensizlik 6 ay önceden belliydi. Niye bunun sonu hüsran olabilir demediniz?

Ali Babacan: 50+1 olmadan seçimi kazanamıyorsunuz, başka bir model de yoktu ki…

Soru: Güven veremeyen liderler miydi? Yoksa tabanda da güven sorunu var mıydı?

Ali Babacan: Teşkilatlar iyi anlaştı. Ortak liste konusunda anlaştıktan sonra, “Siirt ve Iğdır’da il başkanlarınız çok iyi, liste başı aday olsun” dediler. Bir gün sonra “3 il daha var, seçilemeyeceği kesin ama olsun” dediler. Teşkilatlarımız hemen aday belirledi artı 3 daha oldu. En son CHP’nin Kilis adayı istifa etti, aradılar “Sizin Kilis İl Başkanınız çok iyi” dediler. İl başkanımızı aradım, “Seni istiyorlar ama başkası da olabilir istersen” dedim. “Ben olurum” dedi. Etti 26 aday. Bu adayların tamamı bize gelen talep üzerine oldu. Başka partilerle bizi karıştırıyorlar. Niye 8 gün kapanıp aday inceleyelim, niye dünyanın parasını harcayalım reklama?

"YEREL SEÇİMLERDE ADAYLAR ÖNEMLİ"

Soru: Seçimlere bağımsız gireceğinizi söylüyorsunuz, bu büyük ihtimalle her yeri kaybettirecek. İYİ Parti de aynısını yapıyor. Bunu nasıl izah edeceksiniz?

Ali Babacan: Yerel seçimlerde aday isimleri de çok önemli. Adaylar önemli fark oluşturuyor. İkincisi, biz kazanmak için giriyoruz ama kime kaybettirdiğimiz de bölgeden bölgeye çok değişebilir. Hangi partinin tabanından bize oy geleceği çok değişebilir.

Soru: İstanbul, Ankara ve İzmir için aklınızda aday var mı?

Ali Babacan: Aklımda adaylar var ama henüz benden başkası bilmiyor. Genel merkezimizin komisyonları gidip görüşmeler yapacak ve karar verilecek.

Soru: Tabanınız kendimiz girelim mi diyor?

Ali Babacan: Teşkilatımızda ekseriyet genel merkezimizde kahir ekseriyet kendimiz girelim diyor. Genel merkezden sadece 3 kişi ortak liste dedi.

Soru: İsimler ne zaman belirlenir?

Ali Babacan: Peyderpey. Bizim niyetimiz İstanbul ve Ankara’yı erken açıklamak ama bazı yerlerde daha gecikebilir. “DEVA Belediyeciliği, temiz belediyecilik” diye bir manifesto yayınlıyoruz ve aday olacak kişiler ona imza atıp aday olacaklar. Biz niye yanlış düzlem üzerinde başkalarıyla ortaklık yapalım ki? “Ortak olalım, biz de nemalanalım” diye düşünülen bir işin içinde olmayız biz. Zaten CHP’nin içinde ortaklığı kaldıracak bir psikoloji yok zaten. CHP’nin içindeki popülizm, “İttifak yanlıştı, niye bu partileri kattınız” şeklinde. Zaten ortak bir bakış, ortak bir anlayış olmadan ittifak zaten mümkün değil. Tabii çok istisnai ve münferit yerlerde açıklayacağımız manifestoya uymayı kabul eden partilerle iş birliği yapılabilir ama büyük şehirlerde olmaz.

Soru: Bana liyakate en önem parti hangisi derseniz DEVA derim. Ama seçimi kaybettiniz ve herkes suçu Kemal beye atıyor ama bence bütün liderlerin suçu var. Sonuçta bütün liderlerin kararıyla bunlar yapıldı ve sonuç alındı. Yerel seçimlerde de yine benzer bir tablo çıkacak muhtemelen. Sizce burada bir terslik yok mu? Siz dahil siyasetin fatura çıkarması gerekmez mi?

Ali Babacan: Biz 3 ay kapandık, sabahtan akşama kadar istişare yaptık. Tam bir özeleştiri çalışması yaptık. Ayrıca siyaset bilimcilerle grup grup oturduk, “Seçim sonrası Türkiye’yi, DEVA’yı nasıl görüyorsunuz” dedik. 6-7 ayrı grupla oturduk. Dışarıdan gözlemleyen insanlar bunlar.

Soru: Ama kamuoyuna yansımadı öz eleştiriniz.

Ali Babacan: “Güven veremedik” dedim. “Kırsala yeterince ulaşamadık” dedim.

"ADAYLARIMIZ BİREBİR İNSANLARA KENDİLERİNİ ANLATACAK"

Soru: Dezenformasyon çok etkili oldu dediniz ama yerel seçimde de olacak. O zaman ne yapacaksınız?

Ali Babacan: Adam adama markaj yapacağız. Adaylarımız birebir insanlara kendilerini anlatacak. Yerelde birebir temas çok belirleyici oluyor. Onun için adayları erken belirleyip sahaya çıkmak istiyoruz.

Soru: Genel olarak medya stratejinizi gözden geçirmeyi düşünüyor musunuz? Mesela bugün buluştuk ama medyada çok yer bulmadı.

Ali Babacan: Parti kurulduğundan bu yana acaba “Kendiniz de mi bir şey yapsanız” dediler. Ben partinin etrafında bir medya bulunmasın dedim. Onun dışında yaptığımız aktiviteleri, belli bir gruba değil herkese gönderiyoruz. Ama onlar haber yapmayı tercih etmiyorlar. Haberleştirenler de var. Bizim medya grubumuz yok ama bazı medya gruplarıyla daha sıkı ilişki kurmayı da doğru bulmadık. Onun dışında ne yapılabilir bilmiyoruz.

Soru: AK Parti, depremden önce askıda kalan başörtüsü ve aile değişikliğini gündeme getirecek ve sınır dışı operasyon olmazsa bu, gündemi meşgul edecek. Muhalefet olarak blok karar mı alacaksınız yoksa müstakil değerlendirme mi yapacaksınız?

Ali Babacan: Seçimden önce gelseydi bile blok karar alma imkânımız yoktu. Çünkü Altılı Masa’nın birkaç toplantısında konuştuk ve gelseydi bu Altılı Masa’da ayrışma sebebi bile olabilirdi. Biz bu kadar detaylı bir konuyu Anayasa maddesi yapınca gün gelir 20-30 sene sonra biri bu maddeyi iptal edebilir, eğer öyle olursa başörtüsü yasağı geri mi gelecek yani? Dolayısıyla bu yöntem yanlış ama niye geliyor? Muhalefet bloku da kalmadı ama muhalefeti çatlatmak için. Macaristan ve Polonya’da da örnekleri var, Türkiye’ye taşınabilir bu.

GEZİ DAVASI KARARI

Soru: Klasik muhalefet partilerinden olmayacağınızı söylediniz. Yakın zamanda Gezi kararı oldu mesela, siz bir açıklama yaptınız ama çok daha ses çıkaran işler yapabilirsiniz. 15 milletvekiliniz var, bu kadar yumuşak muhalefetle sonuç alınamayacağı orada.

Ali Babacan: Biz bu arkadaşları ziyaret eden ilk partiyiz. Bazı muhalefet partileri ziyaret bile etmedi. Öneriler olursa da dikkate alıyoruz.

Soru: TBMM’deki milletvekilleri daha kendi arkadaşları Can Atalay’ı sahiplenemezken milleti mi sahiplenecekler? Bu muhalefet umut verebilir mi? Ekonominin bu kadar bozuk olduğu yerde gördük, 1929 Buhranı’ndan sonra Hitler, Mussolini kim varsa bulundu. Böyle dönemlerde vatandaş radikal partilerin peşinden koşuyor. Bugün Yeniden Refah, Zafer Partisi var mesela. Siz bunları konuşuyor musunuz?

Ali Babacan: Bunların hepsini seçimden sonra iç muhasebe yaparak değerlendirdik ama yapamayacağımız şeyler var. Mesela biz nefret siyaseti yaparak, bir kesimi öteleyerek taraftar toplayamayız, inanç sömürüsü yapamayız. Oralara girmeden, radikal siyaset nasıl olur? Can Atalay’ı defalarca kez sahiplendik.

"SEÇİMDEN SONRA TAM 40 MİLYAR DOLAR ARKA KAPIDAN SATILDI"

Soru: Erdoğan, “MHP’den kurtulmak istiyorum” diye DEVA ve Gelecek’e gelirse ne yaparsınız?

Ali Babacan: “Kadrolarda değişiklik var, yeniden rasyonaliteye dönüş olabilir mi?” diye bir algı var ama hukuk, özgürlükler konusunda en ufak bir değişiklik yok. İçişleri Bakanı değişti diye bir ülkede suçlu suçsuz, suçsuz suçlu olursa o ülke hukuk devleti olmuyor. Şunu da unutmayalım, bunu yapan da aynı kişi, ama öncesini yapan da aynı kişi. Bir grup yer değiştirip başka grubun önü mü açılıyor mesela bilmiyoruz. Yeni İçişleri Bakanı’nın adımlarını biz de destekliyoruz ama bunun sürdürülebilirliğini göreceğiz. Ama hukuk ve adalet konusunda hiçbir değişiklik yok, görüyorsunuz. Dışişleri ve dış güvenlik kadrosunun iyi olduğunu ve daha az sorun olabileceğini daha önce de söylemiştim. Cumhurbaşkanı üzerinde etkilerinin olması da ayrıca önemli. Dışişlerindeki arkadaşların ikna etkisi daha çok ama diğer taraf için aynısını göremiyorum.

Ekonomiye gelelim, çoğu bizim eski çalışma arkadaşlarımız. Erdoğan belli konularda göz yumuyor ama koskoca bir belirsizlik var. Merkez Bankası tam bağımsız ve tam şeffaf olmadan düzelme mümkün değil. Seçimden sonra tam 40 milyar dolar arka kapıdan satıldı. 128 milyar dolar diyoruz ya, üstüne 226 milyar daha satıldı, toplam rakam 354 milyar dolar. Merkez Bankası’nın ne kadar sattığını açıklaması lazım. 2002-2015 arasındaki 13 yılın toplam satışındaki 8 milyar dolar tamamen şeffaftı. Bugünkü 27,5 liralık kur acaba piyasa dengesiyle mi oluşuyor yoksa Merkez Bankası bankalara 3 milyar dolar verip mi bu seviyede tutuyor? Bunlar bilinmiyor. Böyle giderse bu arkadaşlar git gide bataklığa batar. Şeffaf olmamak, yanlışı doğru gibi göstermek, hele hele kendilerinden öncekilerin yanlışlarının üstünü örtmeye çalışmak… O bataklık onları yavaş yavaş içine çeker. Dolayısıyla kendi itibarları da kalmaz. Mesele üç beş kişinin itibarı değil ama memlekete yazık.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN