BÜŞRA CEBECİ
Yenidoğan bebek ölümleri davasında Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) mütalaası dosyaya girdi. Kurum, Teftiş Kurulu raporunu doğrulayarak Nijeryalı Michelle Nwando Opara’nın 112 sistemi devre dışı bırakılarak uygun bir merkeze sevk edilmediği için öldüğü görüşünde ısrarcı oldu. Ancak dosyada büyük bir çelişki ortaya çıktı. Çünkü aylar önce dosyaya giren bilirkişi raporunda, Beylikdüzü Medilife Hastanesi doktor ve hemşirelerinin 112 Nakil Koordinasyon Birimi ile yaptığı görüşmeler çözümlendi. Bu kayıtlarda hastanenin günler boyunca pediatrik yoğun bakım yatağı aradığı, bebeğin mevcut koşullarda ölebileceğini defalarca bildirdiği ve 112 görevlilerinin ise İstanbul’da ne kamu ne özel hiçbir hastanede boş çocuk yoğun bakım yatağı olmadığını söylediği yer aldı.
Dosyanın en kritik delillerinden biri olarak görülen bu raporun ATK mütalaasına yansımaması dikkat çekti. Mahkeme, raporun kuruma aylar önce gönderildiğini PTT kayıtlarıyla ortaya koyarken, ATK “Elimize ulaşmadı” diyerek raporu dikkate almadı. Sonuçta ATK, bilirkişi raporundaki delillere rağmen Teftiş Kurulu raporunu esas aldı ve “Bebek sevk edilmediği için öldü” dedi. Bu çelişki, hem Opara bebeğin ölümüne dair ihmallerin boyutunu hem de soruşturmanın en önemli belgelerinin yargılamada nasıl yok sayılabildiğini gözler önüne serdi.
HASTANELER SORUMLU TUTULDU
ATK, Opara bebeğin ölümünü “Sevk edilmedi” diyerek açıklarken, aynı mütalaada bebeğin tedavi gördüğü Özel Birinci Hastanesi’ni de sorumlu tuttu. Raporda, yoğun bakım servisinin işletmesinin başka bir şirkete devredildiği, hekim yerine hemşire ve yetkisiz sağlık personeli görevlendirildiği ve denetim yükümlülüğünün yerine getirilmediği gerekçeleriyle hastane yönetiminin “organizasyon hatası” yaptığı belirtildi. Aynı şekilde, diğer bebek ölümleri için de hangi hastanede ölüm gerçekleştiyse o hastanenin yönetimi aynı gerekçelerle kusurlu bulundu. Böylece dosyada yer alan tüm özel hastanelere “organizasyon hatası” tespiti yapıldı.
ALT PERSONEL TUTUKLU SAHİPLER DIŞARIDA
ATK’nın hastane yönetimlerini sorumlu tutmasına rağmen, davada uzun süredir cezaevinde bulunanlar çoğunlukla hemşireler, doktorlar, hemşire yardımcıları ve tıbbi sekreterler. Buna karşılık yalnızca iki hastane sahibi yargılanıyor: Özel Esenler Güney Hastanesi sahibi Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu tutuksuz, Özel Birinci Hastanesi sahibi Ali Aksu ise firari durumda. Oysa iddianamede “örgüt lideri” olarak gösterilen işletme sahibi Fırat Sarı ile sözleşme imzalayanların bizzat hastane sahipleri olduğu kayıtlara girdi. Bu tablo, “Hastaneler sorumluysa neden sahipler değil de alt personel cezaevinde?” sorusunu gündeme getirdi.
PASİF ÖTENAZİ YAPILMIŞ GİBİ GÖSTERİLDİ
‘Yenidoğan ölümleri’ davasında, eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun ortağı olduğu Avcılar Hospital da Adli Tıp raporunda sorumlu tutuldu. Raporda Tokluoğlu bebeğe “pasif ötenazi” uygulandığı, yalnızca 20 dakika CPR yapılmış gibi gösterildiği kaydedildi. Ancak aynı bebek için mahkemede dinlenen ve raporuna başvurulan perinatolog Prof. Ali Gedikbaşı, doğuma bizzat katıldığını, yenidoğan hemşiresinin hazır bulunduğunu, ilk resüsitasyonun ameliyathanede 15 dakika boyunca yapıldığını söyledi. Gedikbaşı, 45 dakika sonra yenidoğan ünitesine gittiğinde resüsitasyonun devam ettiğini aktardı.
Prof. Ali Gedikbaşı, bebeğe ameliyathanede 15 dakika, ardından yenidoğan ünitesinde de 45 dk resüsitasyon uygulandığını anlattı
