Isparta'da bulunan ve "yedi renkli göl" olarak bilinen Eğirdir Gölü, son yıllarda artan kuraklık ve bilinçsiz tarımsal sulama faaliyetlerinin kurbanı oldu. Göldeki su seviyesinin dramatik bir şekilde düşmesi sonucu, gölün kuzey ve güney havzaları arasındaki bağlantı tamamen koptu. Drone ile çekilen görüntülerde, vatandaşların bir zamanlar suyla kaplı olan alanda yürüyerek karşıya geçtiği ve gölün ortasında adacıkların oluştuğu görüldü.

UZMAN UYARDI: "GÖL EN KÖTÜ DÖNEMİNİ YAŞIYOR, GERİ DÖNÜŞ MÜMKÜN DEĞİL"
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahrettin Küçük, yaşananların bilimsel olarak öngörülen bir felaket olduğunu belirtti. Durumun ciddiyetini vurgulayan Prof. Dr. Küçük, "Eğirdir Gölü ve Türkiye’nin Göller Bölgesi, hatta Orta Anadolu gölleri şu anda en kötü dönemlerinden birini yaşıyor" diyen Prof. Dr. Küçük, "Eğirdir Gölü ile birlikte Beyşehir Gölü de giderek kurumaya yüz tuttu. Son günlerde özellikle son bir hafta içerisinde Eğirdir Gölü’nün ikiye bölünmüş olması bu durumun en somut göstergesi. Aslında bu gelişme, daha önce yapılan bilimsel çalışmalarda öngörülmüştü. Gölün kuzeyi ile güneyi arasındaki bağlantının kopması, gölü canlı bir organizma gibi düşündüğümüzde bir organın diğerinden ayrılması anlamına geliyor" ifadelerini kullandı.
İstanbul'da kırmızı alarm! Barajlar dip seviyeyi gördü: O barajda su yüzde 1'e indi
Prof. Dr. Küçük, mevcut gidişatın sürmesi halinde gölün 10 yıl içinde iki küçük çanak göle dönüşebileceği uyarısında bulundu.

ASIL NEDEN İNSAN ETKİSİ VE BİLİNÇSİZ TARIM
Prof. Dr. Küçük, göllerin kurumasının binlerce yıllık doğal bir süreç olduğunu ancak son 20-30 yıldaki insan etkisinin bu süreci felaket boyutunda hızlandırdığını belirtti. Küçük, "Ancak alt havzaya taze su girmediği sürece biyolojik bir varlık olan Eğirdir Gölü yavaş yavaş canlılığını kaybedecektir. Aslında göllerin yok olması doğal bir süreçtir. Holosen dönemi dediğimiz son buzul çağından günümüze kadar, yani yaklaşık 30 bin yıldır Anadolu’daki tüm iç suların giderek derinliğini kaybettiğini, sıcaklık artışı ve iklim değişikliğiyle birlikte kaynakların azaldığını ve göllerin sığlaştığını görüyoruz. Ancak son 20–30 yılda bölgemizde yapılan yoğun tarım, meyvecilik ve sulama faaliyetleri bu süreci hızlandırmış, göllerin daha erken kurumasına neden olmuştur. Yani iklim değişikliği kadar insan etkisi de çok büyük. İnsan müdahalesi devam ettikçe göllerin kurumamasını beklemek mümkün değil" dedi. Çözüm için ise tarımsal amaçlı yer altı suyu kullanımının tamamen durdurulması gerektiğini vurguladı.

BALIKÇILAR AVA ÇIKAMIYOR, ÇİFTÇİLER SU BULAMIYOR
Göldeki çekilme, bölgedeki çiftçileri ve balıkçıları da vurdu. Göl kenarında çiftçilik yapan Mehmet Erdem, yaşadıkları çaresizliği şu sözlerle anlattı:
"İki yıldır bu gölde çalışıyorum. Bu gölün derinliği 18 metreydi, şimdi ise 4 metreye düştü. Biz bahçelerimizde sulama sistemini sondaj yöntemiyle kullanıyoruz. Eğer göl tamamen çekilirse bizim sularımız da azalır. Susuzluktan sondaja indirdiğim pompam hava almaya başladı. Artık ağaçlardan da umudumuz kalmadı. Eğirdir tamamen tehlike altında. Buradaki balıkçılar da artık ava çıkamıyor. Durum çok kötü. Yetkililerin biran önce çözüm bulmasını bekliyoruz."

