CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin 2025 yılı savunma politikaları çerçevesindeki gündemini değerlendirdi, 2026 yılı hedeflerini anlattı. Bağcıoğlu, Türkiye’nin çevresindeki güvenlik risklerinin arttığını belirterek, savunma sanayisinde ciddi bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç olduğunu vurguladı.
“BARIŞIN YOLU ETKİN CAYDIRICILIKTAN GEÇİYOR”
Bağcıoğlu, “Çevremizdeki devletler veya devlet dışı oluşumlar kapasite arttırmaya devam ediyor. Yeni savunma sanayi ve Ege ile Akdeniz’de özellikle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail ve Yunanistan tarafından askeri ittifaklar ve iş birlikleri tesis ediliyor. Kuzeyimizde Ukrayna-Rusya Federasyonu savaşı, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’de her an yaşanabilecek oldu bittiler, güneyimizde istikrar tesis edilememiş Suriye ve bu ülkede Türkiye’ye tehdidini devam ettiren oluşumlar risk ve tehdit seviyesini yükseltiyor. Son bir haftada İHA’ların gerek deniz, su altı gerek hava oluşturduğu tehdidi de daha yakından gördük, zaten takip ediyorduk. Türkiye olarak geçmişte de bu konuda değişik tecrübeler yaşamıştık. Bu çerçevede bu bütün tehdit ve gelişmeler doğrultusunda barışın yolu etkin caydırıcılık ve farkındalıktan geçiyor. Müteakip dönem bölgesel caydırıcılık açısından çok kritik olacak” dedi.
Ardından şu ifadeleri kullandı: “Özetle savunma sanayisinde oyalanmaya, siyasi görüşe firma öncelemeye, liyakatsizliğe, kadrolaşmaya, adil olmayan rekabete, aynı işi farklı firmalara yaptırarak gayret harcamaya ayıracak vakit de yok, nakit de yok maalesef. Bu konuda ciddi bir düşünce tarzı ve yaklaşım değişikliğine ihtiyaç var.”
“EN ÖNEMLİ HUSUSLARDAN BİRİ, PERSONELİN ÖZLÜK VE SOSYAL HAKLARI”
Bağcıoğlu, CHP’nin 39. Olağan Kurultayı’nda kabul edilen savunma ve güvenlik politikalarını yedi maddede özetlediklerini belirterek, “Bizce vurgulanması gereken en önemli hususlardan biri, muvazzaf ve emekli personelin özlük ve sosyal hakları. Silahlara hayat veren, sistemlere hayat veren eğitimli, liyakat, aidiyeti yüksek personeldir. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personelinin alım gücü gittikçe tüm meslek gruplarında olduğu gibi zayıfladı. Bütün emekli personel yoksulluk sınırının altında şu anda. Emekli astsubaylar açlık sınırının altında. Aynı şekilde uzman erbaşlarımız, emekli binbaşılarımız ve emekli devlet memurları açlık sınırında veya altında emekli maaşı alıyorlar” dedi.
Uzman erbaş ve sözleşmeli erlerin kamuda istihdamına yönelik yasal düzenlemelerin uygulanmadığını vurgulayan Bağcıoğlu, ilgili derneklerin bu konudaki çabalarına da dikkat çekti: “Yasal haklara rağmen uzman erbaşlar ve sözleşmeli erlerin kamuda istihdamı sağlanamadı. Bu konuda Türkiye Emekli Subaylar Derneği, Emekli Astsubaylar Derneği, Emekli Uzman Erbaşlar Derneği gibi derneklerin yoğun çabaları var. Biz bu derneklerin de taleplerinin dikkate alınmasını bekliyoruz.”
Muvazzaf personel için lojman yetersizliği, büyük şehirlerdeki kira sorunları ve sosyal tesis eksikliklerinin de altını çizerek, “Kurumsal vefa duygusunun emekliler açısından zedelenmemesi lazım. Belki nicelik olarak sıkıntı olmaz ama nitelikli personelin TSK’yı, okulları, uzman erbaşlığı, sözleşmeli erliği tercih etmesinin önünde engel olmaması lazım. Bu motivasyonun sağlanması lazım” diye konuştu.
“18 KANUN TEKLİFİ MECLİS’TE BEKLİYOR”
Bağcıoğlu, şehit aileleri ve gazilere yönelik sorunların devam ettiğini belirtti. “Şehit ailelerinin ekonomik ve sosyal sorunları devam ediyor. Gazilerin maaş ve özlük hakları yetersiz. Er gazilerin emsal maaş hakları sorunu hala çözülemedi. Sağlık hizmetlerine erişimde çok yaygın olmasa da sıkıntılar yaşanıyor. Değişik uygulamalar var. Ortez, protez için rapor alımı maksatıyla Ankara’ya kadar geliyorlar, burada beklemek zorunda” dedi.
Bu konuda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yerine, Milli Savunma Bakanlığı’nın sorumluluk üstlenmesini önererek şöyle devam etti: “Yetkilendirilmiş hastane talebi yapmıştık değişik bölgelerde, bu hala yürürlüğe girmedi. İstihdam ve eğitim desteklerinde yetersizlik var. Ayrıca terörle mücadele sırasında yaralanıp gazi sayılmayan kahramanların durumu da hala gündeme getirilmedi. Bu konuda 18 kanun teklifi hazırlandı, TBMM gündeminde, komisyonda bekletiliyor. Bunun da bir an önce sisteme alınmasını, Genel Kurul’a indirilmesini bekliyoruz. Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı yerine, şehit aileleri ve gazilerin sorunlarının Milli Savunma Bakanlığı tarafından incelemesini, bu sorumluluğun Milli Savunma Bakanlığı tarafından devralınmasını bir kez daha hatırlatıyoruz.”
“ASKERİ SAĞLIK SİSTEMİ YENİDEN TESİS EDİLMEDİ”
“Üç saniyelik bir imzayla yerle yeksan edilen askeri sağlık sistemi, aylar geçmesine rağmen tesis edilmedi” diyen Bağcıoğlu, bu konuda sınırlı sayıda hastane açmanın yeterli olmadığını, sistemin tüm basamaklarıyla yeniden kurulması gerektiğini belirtti. “Bu 2026 yılında da takip edeceğimiz bir husus” ifadesini kullandı
“EURO FİGHTER TEDARİKİ ÖZEL VE İMAMOĞLU’NUN GAYRETLERİ ÇERÇEVESİNDE YÜRÜTÜLDÜ”
Bağcıoğlu, savaş uçağı tedarikinde yaşanan gecikmelere dikkat çekerek şunları söyledi: “Son 20 yılda 30 F16 tedariki, çevre devletler bu konuda gayretlerini arttırırken ciddi zafiyet yarattı. Ara çözüm olarak muharrip uçak ihtiyacı gündeme geldi. Bu konuda Euro Fighter Tayfun tedariki konusunda başta Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel ve cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun gayretleri, muhatapları çerçevesinde yürütüldü ilk andan itibaren ve Euro Fighter Tayfun süreci başladı. Bunu destekliyoruz ve takip ediyoruz.”
S-400/F-35 denklemine de değinen Bağcıoğlu, “Bu konuda Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın görüşlerinin alınıp ne bir büyükelçinin telkinlerine ne de algı yönetimine mahal verilmeksizin bir an önce karar verilip siyasi sorumluluğunu alınarak yola devam edilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı
“KAAN, TEKNOLOJİK BAĞIMSIZLIĞIMIZIN SEMBOLÜ”
Milli Muharip Uçak KAAN’a özel bir bölüm ayıran Bağcıoğlu, “KAAN MMU semalarda teknolojik ve harekat bağımsızlığımızın sembolü. KAAN MMU’ya yönelik tüm gayretleri destekliyoruz. Milli motor konusunda da gerekli işlemlerin mümkün olan en kısa sürede tamamlanmasını bekliyoruz” dedi. Bu projelerde gerçekçi hedeflerin belirlenmesinin önemine değindi.
ANKA-3 ve Kızılelma gibi insansız hava sistemlerinin geliştirilerek envantere dahil edilmesi gerektiğini vurgulayan Bağcıoğlu, TF-2000 hava savunma muhribi projesinin 30 yıl gecikmeyle başladığını ama bir an önce tamamlanması gerektiğini söyledi.
“POPÜLİST PROJELERE KAYNAK AKTARILMAMALI”
“Popülist, iç politikaya hizmet eden, operasyonel karşılığı şu an için olmayan projelere kaynak tahsisi kesilmeli” diyen Bağcıoğlu, savunma üretiminde tehdit temelli ve sonuç odaklı bir paradigma değişikliği çağrısı yaptı.
İHA sistemleri, insansız deniz araçları, radar tespiti, Çelik Kubbe benzeri savunma sistemlerinin geliştirilmesi gibi pek çok alanda eksikliklerin olduğunu ifade eden Bağcıoğlu, bu sistemlerin gecikmeksizin hayata geçirilmesini istedi.
“ANGAJMAN EMRİNDE GECİKME VARSA TELAFİ EDİLMELİ”
İzinsiz hava aracı vakasına dair değerlendirmelerde bulunan Bağcıoğlu, “Eğer siyasi otoritenin emri vermesinde bir gecikme varsa bunu da düzeltici tedbirler alınmalı” dedi.
Son olarak, C-130 kazasına ve Sarıkamış şehitlerine de değinen Bağcıoğlu, “İletişim konusunda sıkıntılar oldu. Şehitlerimizin isimleri, ailelerine haber verilmeden açıklandı. Duyuruların değişik kurumlar tarafından değil, Milli Savunma Bakanlığı tarafından tek elden yapılmasında fayda var. Hava kuvvetlerinin uçuş ve bakım personeli gerçekten fedakarca görev yapıyor. Bu personelin sürdürülebilirliğinin sağlanması gerekiyor” dedi.
Bağcıoğlu konuşmasını, “111 yıl önce Türk askerinin fedakarlığını, her hal ve şartta verilen emirleri yerine getirme kararlılığı neticesinde kaybettiğimiz askerlerimizi ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz” diyerek tamamladı.
