Davutoğlu'dan Süleyman Özışık'ın iddialarına tepki: Bizim bilmediğimiz bir yapılanma mı var?

Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, hakkında 'aracılık' iddiaları çıkan Süleyman Özışık'ın ''Süleyman Soylu'ya masum olduğuna inandığım binlerce insanın dosyasını götürdüm; görevlerine iade edildiler" ifadelerine tepki gösterdi: Bizim bilmediğimiz bir Yargıtay, Danıştay yapılanması mı var? Gizli, paralel. Bu FETÖ yapılanması, FETÖ'ye benzer bir yapılanma. Onlar da öyle yaparlardı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Konya İl Başkanları toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Organize Suç örgütü lideri Sedat Peker'in ifşaatlarının ardından hakkında 'aracılık' iddiaları çıkan Süleyman Özışık'ın açıklamalarına tepki gösteren Davutoğlu, ''Suçsuzluğuna inandığım binlerce dosyayı Adalet Bakanlığı'na götürdüm ve onların serbest bırakılmalarını sağladım diyor.

Bizim bilmediğimiz bir istinaf mahkemesi mi var Türkiye'de? Bizim bilmediğimiz bir Yargıtay, Danıştay yapılanması mı var? Gizli, paralel. Bu FETÖ yapılanması, FETÖ'ye benzer bir yapılanma. Onlar da öyle yaparlardı. Belli bölge imamları dosyaları götürüp bunları temiz çıkarın, bunları suçlu çıkarın diye. Şimdi aynı FETÖ taktiğiyle nasıl bir gazeteci Türk yargısına İçişleri Bakanlığı'na gidip evrak verir?'' dedi.

Davutoğlu'nun konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:

İktidar yıllarca vurguladığı temel ilkeleri reddetmişse ve esnaf kültürüne dayalı esnaf faaliyetlerinden kopup yolsuzluklara ulaşmışsa bizim onlardan yana olacağımız hiçbir şey kalmamıştır. 2 aydır yaşanan ifşaatlar sonrası iktidar konuşmuyor. Bunların ekseni, duruşu kayboldu. Üzücü olan şey bütün değerlerin içini boşalttılar, genç nesilleri bu değerlerden uzaklaştırdılar. Medeniyetler siyasi hukuki ekonomik ilişkiler üzerinde yükselir ve bütün bu güç ilişkiler üzerinde kendini soyutlamış temeller üzerinde yürütülür. Bugün büyük bir çürümüşlük var. Hukuk siyasi denetlemek yerine siyaseti kullanan güç durumuna dönüştü.

'DEVLETE SAHİP ÇIKMAK ONURA SAHİP ÇIKMAKLA OLUR'

Sedat Peker'in açıklamalarından sonra Sezgin Baran Korkmaz (SBK) adında iş insanına kaydı. Nasıl kirli ilişkiler üzerinden siyaseti ve hukuku yönlendirmeye çalıştığını hayretle ve utançla izliyoruz. Bu kişiye 30 Eylül'de yurtdışına çıkma yasağı konuyor Kasım'da kaldırılıyor. Kim kaldırdı bu yasayı? Bu vahim bir iddia. Neden koydu, neden kaldırıldı, neden yurtdışına çıktı? Cumhurbaşkanı o dönem Rıza Zarrab için 'hayırsever' dedi. Ben net tavır koymuştum. O günkü Bakanlar Kurulu'nda söyledim Rıza Zarrab ile kimsenin fotoğrafı olsun istemedim. Burası devlet muz cumhuriyeti değil. Cumhurbaşkanına hatırlatırım. Devlete sahip çıkmak, onura sahip çıkmakla olur.

'SEZGİN BARAN KORKMAZ TÜRKİYE'DE YARGILANMALIDIR'

SBK olayında adı geçen o bakanların yurtdışında hesap sorulmasına benim gönlüme yatmaz. Biliyorlar SBK suçlu ama o suça bulaşan bakanlar var. Erdoğan'a sesleniyorum; SBK ile ilgili derhal hukuki süreci Ankara'da başlatmalıdır. SBK, New York mahkemelerinde değil Ankara'da yargılanmalıdır. İçişleri Bakanlığı'nın yaptığı suçtur. Susarak geç kalınan her dakika bu ülkeyi itham altında bırakıyor. Şimdi gündemde Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikalar Kurulu Üyesi'nin SBK'nın makam aracı aldığı var. Sen bürokratsın, iş adamlarıyla iletişime geçemezsin. Bu suçtur. Kendisi de kabul etti makam aracı aldığını; hemen görevden alınması gerekir.

'BİZİM BİLMEDİĞİMİZ BİR YAPILANMA MI VAR?'

Devlet görevlisi olan elçiler, bürokratlar devletin görevlisidir; siyasi partilerle ilişki kuramaz. Derhal hukuki işlem başlatılmalıdır. Bir gazeteci geçmişinde bize her türlü trollüğü yapmış biri. Bu gazeteci ben suçsuzluğuna inandığım binlerce dosyayı İç İşleri Bakanlığına ve Adalet Bakanlığına götürdüm ve onların serbest bırakılmalarını sağladım diyor. Bizim bilmediğimiz bir istinaf mahkemesi mi var Türkiye'de? Bizim bilmediğimiz bir Yargıtay, Danıştay yapılanması mı var? Gizli, paralel. Bu FETÖ yapılanması, FETÖ'ye benzer bir yapılanma. Onlar da öyle yaparlardı.

Belli bölge imamları dosyaları götürüp bunları temiz çıkarın bunları suçlu çıkarın diye. Şimdi aynı FETÖ taktiğiyle nasıl bir gazeteci Türk yargısına İç İşleri Bakanlığı'na gidip evrak verir? İçişleri Bakanlığı da ses çıkarmıyor. Başınız dik oturmanız için Türkiye'ye gelen her itham karşısında konuşun. Danıştay'a sesleniyorum bize bir gazeteci üzerinden kağıt getirip de bunu iddia etmek bize hakarettir diye açıklama yapsanıza. Derhal ilgili merciiler tarafından 'Türk yargısını töhmet altında bırakmıştır' diye hukuki işlem başlatılmalıdır.

'BİR KONUDA YASAK GELİYORSA BİLİN Kİ ŞÜPHE VARDIR'

İktidara geldiğimiz zaman gerçek hukuk, gerçek siyaset olacak. Alın teri ile çalıştılar, kazandılar diyecekler. Bu çirkefliği, bu çürümüşlüğü tertemiz bembeyaz bir ülke haline getireceğiz. Şimdilerde Nizam-ı Mülkü canlandırıyorlar televizyonda. Bunlar ne anlar. Bilmezler Nizam-ı Mülkü, okumazlar. Siyasetnameyi okutmak lazım bunlara.

Bütün bu tabloya karşı Cumhurbaşkanı ne yapıyor? Birinci sorumlu o'dur. Devletin sorumlusu o'dur. Sedat Peker'in iddialarına sustu. Suçlamıyor da aklamıyor da. Kendi siyasi arkadaşlarının böyle itham edilmesine susuyor, sahip çıkmıyor, böyle liderlik olmaz. Sükut ikrardan gelir. Suçu artırdı da artırdı. Şimdi de Sedat Peker'in paylaşımlarına yasak geldi. Bir konuda yasak geliyorsa bilin ki şüphe vardır. Bugün bir cerahat var Türk siyasetinde. Biz bu bünyeye nüfuz etmiş virüsleri, kanserleri birer birer cerrah titizliğinde temizleyeceğiz.

'SİZDE ŞEFFAF OLACAK YÜZ VAR MI?'

Şimdi bir de şeffaflık çağrısı yapıyor. Gün doğmuş, ikindi olmuş, akşam yaklaşıyor; ülkenin üzerine karanlık çökmüş 'Günaydın arkadaşlar' diyor. Sizde şeffaf olacak yüz var mı? Osmanlı Devleti'nin güçlü yönü nedir biliyor musunuz? Her mahkemenin her şeyin kaydı vardır. Sizin devlet kayıtlarınız var mı? Biden görüşmenizin kaydı var mı? Erdoğan bana dolandırıcı dediğinde soruşturma açın dedim ses çıkmadı. Şeffaflık diyorsanız birinci ikinci akrabaların dahil kimin nasıl servet elde ettiği soruşturulsun. Siyasete kişinin kendisi girer akrabaları girmez.

Geçmişte Cumhurbaşkanına söylemiştim FETÖ dosyaları üzerinden mülk devir teslimleri oluyor demiştim. Mülk ilkesi hukukun temel ilkelerinden biridir. Kişiye devretmeyin, hazineye devredin dedim. Şimdi ne oldu? Marina'ya çöken otellere çökenler ortaya çıktı. Bir kayyum bir kişi 99 şirkete kayyum atamış ve her birinden maaş almış. Kayyum atanan biri oğlunun adına şirket kurmuş oradan oraya para aktarılıyor. Şimdi MKE'yi özelleştirmeye çalışıyorlar. Şimdiden kimin alacağını ayarlamışlarladır onlar.''

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN