Enflasyon, işsizlik, eğitim: Seçimlerin 'beyin göçü'ne etkisi ne oldu?

Enflasyon, işsizlik, eğitim: Seçimlerin 'beyin göçü'ne etkisi ne oldu?

Türkiye’deki ekonomik kriz, çalışma şartları, işsizlik, eğitim politikaları nedeniyle yurt dışında yaşamak istediğini belirten gençlerin oranı yüzde 73’e ulaştı. Gerçekleşen cumhurbaşkanı seçiminin bu durumu derinleştireceği yorumları yapılırken Türkiye’den gitmek isteyenlerin ortak nedeni emeklerinin karşılığını alamıyor olmaları.

Türkiye’de son zamanlarda hayat pahalılığından ve işsizlikten dolayı yurt dışına göç eden gençlerin sayısı arttı. Seçim öncesinde olduğu gibi seçim sonrasında da gündem yine gençler ve ‘beyin göçü’.

İkinci tur seçimlerinin sonuçlanmasını takiben Türkiye’deki 'beyin göçü'nün ne boyutta süreceği merak konusu. Halihazırda yoğun bir şekilde beyin göçü veren Türkiye’de mevcut eğitim politikaları, çalışma şartları ve ekonomik şikayet konusu. İşsiz gençleri, bir iş sahibi olmasına rağmen Türkiye’den gitmek isteyenleri hem okuyup hem çalışanları ve Türkiye’den çoktan gitmiş olanları ortak paydada buluşturan unsur; şiddetlenen güvensizlik hissi.

‘SEÇİM SONRASI BENİM İÇİN UMUTTU’

Artı Gerçek’ten Oğulcan Özgenç’in haberine göre, Almanya merkezli Konrad Adenauer Stiftung Derneği’nin yapmış olduğu gençlik araştırmasına göre yurt dışında yaşamak istediğini belirten Türkiye vatandaşı gençlerin oranı yüzde 73. TÜİK verilerine göre de 2019, 2020 ve 2021 yıllarında 20 ila 29 yaşları arasındaki 286 bin genç yurtdışına göç etti. Türkiye’nin seçim sonrası atmosferi de bu manzarayı destekler nitelikte.

Ayça, 23, istatistiklere dahil olması beklenen kişilerden biri. Üniversite’den bir yıl önce mezun olduğunu belirten Ayça, “Mezuniyetimin üzerinden neredeyse bir yıl geçti ancak ben ne akademik ne de mesleki olarak istediğim yerdeyim, gelecekte bunun değişeceğine dair de umudum yok. Son derece iyi bir üniversiteden mezun oldum ancak bugüne kadar girdiğim sınavlardan ve mülakatlardan peş peşe elendim” sözleriyle içinde bulunduğu durumu özetledi.

Seçim süreci Ayça'nın gitme planlarının beklemeye alınmasına neden olmuş, ancak sonuçlar ertelenen planın raftan indirilmesine neden olmuş:

“Seçim sonrası benim için aslında umuttu. Ama bu umudun da elimden alındığını ve bu sistemin önümüzdeki beş sene daha devam edeceğini gördüm. Bir senedeki yıpranmamın beş sene daha devam edeceğini düşündükçe gitme isteğim arttı. Duygusal anlamda düşününce gitmek zorunda kalmak çok üzücü. Ama gittiğim zaman bir yerlere tutunabileceğime dair inancım daha yüksek."

‘SOMUT GERÇEKLER BENİ TÜRKİYE’DEN KOPARIYOR’

Benzer konumda olan gençlerden bir diğeri Ermeni yurttaş Nora, 26 yaşında. Gitme sebebinin seçim sonuçları olduğunu ifade eden Nora, seçimlerin bir eşik olduğunu söyleyerek, “Bu eşiği atladık ve ben memnun olan tarafta değilim. Esas soru: Burada nasıl barınabilirim? Kalmak istesem ne olacak? Şartlar hiçbir zaman benim istediğim gibi olgunlaşmıyor. Her alanda tetikte olma mecburiyetimiz var. Ben Ermeni olduğumu söylemesem dahi bu koşullarda zaten azınlığım” dedi.

26 yaşında olduğunu ve reklamcılık sektöründe 3 senelik bir çalışma deneyimi olduğunu belirten Nora “Okurken iş hayatından da tamamen kopmuş değilim. Her alan kendi içinde daha da kötüleşiyor. Motivasyon olarak zaten ilk başladığım günlerdeki gibi değilim. Her şeyin kötüye gittiğine dair somut gerçekler beni hem eğitim hem iş anlamında Türkiye’den koparıyor. Yarın öbür gün okuduğum okula müdahale edilip edilmeyeceği meçhul” ifadelerini kullandı.

Çalışmadan hayatını idame ettirmesinin mümkün olmadığını belirten Nora “Ben mutsuzum, okula gidiyorum daha mutsuzum, işe gidiyorum yine mutsuzum. Bu zinciri kırmazsam bir kısır döngü halini alıyor. Bunu radikal bir biçimde sonlandıracak adımlardan biri de yurtdışına gitmek. Bir uçağa bindiğinizde hayatınızın değişmesi imkansız. Ama en azından bazı şeylerin maddi veya manevi karşılığı var. İnsan, biraz olsun karşılığını aldığında karşısına çıkan zorlukların üstesinden gelmeye heves duyabilir. Ne yaparsan yap çalışmak zorundasın. Mecburen yapmak zorunda olduğum bir şey beni olduğumdan daha da umutsuz kılmamalı. Hem sektörel hem de genel şartlar buna sebep oluyor ama” diye konuştu.

‘BURADA KENDİNİ PARÇALIYORSUN’

Türkiye’den gitmek isteyenler sadece gençler değil. Meslek sahibi yurttaşların da Türkiye’den gitmek için sebepleri var. Uluslararası Göç Örgütü’nün verilerine göre Türkiye’den en çok göç eden meslek grupları mimarlar, mühendisler, akademisyenler ve sağlık çalışanları.

Ülkedeki pek çok insana göre iyi bir gelir düzeyi olduğunu ifade eden mühendis Nermin, kendisini kaygan bir zeminde hissettiğini belirterek, “Gözümü bir açıyorum aldığım maaşla bu ülkede var olamayacağımı görüyorum. Ayrıca birlikte çalıştığım insanlar hiç liyakatli değil. Sistem tarafından beslenen, sistemin onlara uygun gördüğü yerlere gelen insanlar. Ben de hiçbir yeterliliği olmayan ve dünyanın kalanından kopuk bu insanlar adına çalışmak zorunda kalıyorum. Böyle olunca ben kendimi geliştirmek için ne kadar çalışırsam çalışayım sistemin içinde bana açılan alan kadar var olabileceğim. Bu yüzden burada kalıp enerjimi, karşılığında bir şey almadan harcamak istemiyorum” ifadelerini kullandı.

Etrafındaki herkes yurt dışına gittiği için yalnızlaştıklarını belirten Nermin, Türkiye’de yaşamanın başka bir ülkede yaşamaktan daha zor olduğunu söyledi. Nermin, eşinin buradaki yerleşik düzeni sebebiyle Türkiye’de kaldığını anlatarak, “Burada ne yaparsan yap kendini parçalamaya devam ediyorsun. Ama bunun bir karşılığı yok. Aldığın maaşlar çok komik. Bizi hep ne kadar okursak, emek verirsek, didinirsek karşılığını alacağımıza inandırdılar. Burası artık öyle bir yer değil” dedi.

‘İNSANİ OLMAYAN ÇALIŞMA ŞARTLARI…’

Türkiye’de beyin göçünün en sık yaşandığı sektörlerden biri sağlık. Türk Tabipleri Birliği 2022'nin ilk 10 ayında yurt dışına gitmek için kendilerinden “İyi Hal Belgesi” isteyen doktor sayısının 2 bin 153 olduğunun açıkladı. 2022 yılında 'İyi Hal Belgesi' alanların 1106'sının uzman hekimlerden, 1147'sinin ise pratisyen hekimlerden oluştuğuna ilişkin bir rapor yayınlandı. Benzer bir durum 2023 yılında da sürüyor.

Türkiye’den uzun zaman önce ayrılmış ve şu anda Almanya’da doktorluk mesleğine devam eden Hakan ise gitme sebebini şu cümlelerle ifade etti:

“İlk başta bir doktor olarak değil insan olarak kaygılarım vardı. Türkiye’de kimsenin bir problem olduğu takdirde yargıya ve kolluk kuvvetlerine güveni yok. İkincisi ise insani olmayan çalışma şartları. Bunu şöyle açmak gerek: uzmanlık eğitimi sırasında haftalık 80 saate varan çalışma süresi, emeğinin karşılığı olarak tatmin edici olmayan maaş, hükümet politikası olarak halkın gereksiz dahi olsa doktoru şikayet etmesi, adli işlemler, idari amirlerden uğradığımız mobbing ve hakkımız olan izinlerden faydalanamama.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN