Hendek 'İş Cinayeti' dosyasında karar davası: 7 işçinin ölümü taksirle geçiştirilemez

Hendek 'İş Cinayeti' dosyasında karar davası: 7 işçinin ölümü taksirle geçiştirilemez

Sakarya'nın Hendek ilçesindeki Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'nda temmuz ayında meydana gelen 7 işçinin yaşamını yitirdiği ve 128 işçinin ise yaralandığı patlamadan dolayı haklarında 'taksirli öldürme' suçundan 2 yıldan 22 yıla kadar hapis cezası istenen 2'si tutuklu 7 sanığın yargılandığı dava devam ediyor.

ÖZGE KAR | KARAR.COM

Sakarya'nın Hendek ilçesindeki Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'nda 3 Temmuz 2020'de meydana gelen 7 işçi hayatını kaybettiği, 128 işçinin ise yaralandığı patlamaya ilişkin Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılmıştı. Aralarında fabrika sahiplerinin de bulunduğu ve savcının, haklarında 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma' suçundan 2 yıl 8’er aydan, 22 yıl 6’şar aya kadar hapisle cezalandırılmasını istediği 2'si tutuklu 7 sanığın yargılandığı davanın 7'inci ve son duruşması için yaşamını yitiren işçilerin yakınları, avukatları ile beraber çok sayıda Baro Başkanı, birçok Milletvekili de hazır bulundu.

31 Ocak Pazartesi günü ilk oturumu görülen duruşmaya Milletvekilleri, çeşitli Baro Başkanları ve çok sayıda Avukat katıldı. Duruşmada, yakınlarını kaybedenlerin dinlenmesinin ardından avukatlarına söz verildi ancak mahkeme heyeti, avukatların beyanlarına müdahalede bulunduğu için sanıklardan fabrika sahibi Yaşar Coşkun'a birçok kez ihtarda bulundu.

'EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ GÖREVLİSİ, DENETİMLERİ HABER VERİYORDU'

Duruşmada, oğlunu fabrikadaki patlamada kaybeden Muammer Yıldız'a söz verildi. Yıldız, selüloz bölümünün kaçak yapıldığını ifade ederek şu sözleri kaydetti:

''3 Temmuz 2020'de olan olayı herkes biliyor. Savcılık mütalaasına katılmıyorum. Çünkü Savcılık iddianameye hiçbir ekleme yapmamıştır. Benim çocuğumun çalıştırıldığı selüloz bölümü kaçaktı, içim yanıyor benim. 26 yaşındaydı benim çocuğum. Daha önceki patlamalarda verilen cezanın üzerine bir gram koymadınız. Patlamanın nerede olduğu önemli değil, hiçbir önlem alınmamış. Sanıkların bunu bilmemesinin imkanı var mı? Denetimleri haber veren Emniyet Müdürlüğü Görevlisi biliniyor. Burada açık bir kast var. Bunun dışında verilecek hiçbir cezayı kabul etmiyorum. Üç beş yıl verilecek bir cezayı ben kabul etmiyorum. Ne fazla verilecek bir cezayı ne eksik verilecek bir cezayı istemiyorum, ben adalet istiyorum.''

'ADALET İSTİYORUM'

Fabrikadaki patlamada kardeşini kaybeden Rabia Aygun, kardeşinin gülen yüzünü parçalandığını belirterek şunları söyledi:

''Hayatımda ilk defa mahkemeye kardeşim öldürüldüğü için geldim. Anlamaya çalışıyorum, bir şeyler yaşandı. Ama biz bir empati görmedik karşı taraftan. Ben adalet olsun istiyorum. Bir şeyler sebep oldu ki burada bir kıyamet oldu. Ben kardeşim öldüğünden beri yaşamıyorum, koşuyorum. Bir gün kardeşimden ayrı yatmamıştım, bize veda edemedi kardeşim. Burada bir kıyamet yoktu, gelen yok giden yok haber yok. Ben kardeşimi defnettim hala inanmıyorum öldüğüne. Suçsuzlarsa bir şey demiyorum ama bir şeyler sebep oldu ki burada bir kıyamet oldu. Benim kardeşimin gülen yüzünün parçalandığına halen inanamıyorum. Benim kardeşim hakkıyla çalışan bir insandı. Herkes vicdanına sahip çıksın. Bu dünya varsa öbür dünya da var.''

Abisini kaybettiğini ifade eden Mervenur Yılmaz, ''Ben abim diye bana bir parça yanık et gösterdiler. Bir buçuk senedir evimizin et kokmadığına ailemi ikna etmeye çalışıyorum. Annemi abimin canı yanmadan öldüğüne ikna etmeye çalışıyorum. Daha önce defalarca patlamış fabrikaya bilinçli taksir diyorsunuz.'' sözleriyle adalet aradığını söyledi.

'BU BİR İŞ CİNAYETİ'

Yaşamını yitiren ve yaralanan işçilerin avukatlarından Can Atalay; patlamanın iş cinayeti olduğunu vurguladığı konuşmasında, 'Katılanlar bize çok fazla söz bırakmadı. Sayın Yargıçlar bu bir iş cinayeti. Laf olsun diye cinayet denmiyor burada. Bu insanlar öncelikle yoksulluğa mahkum edilip sonra ölüm koşullarında çalıştırılan insanlar.' dedi.

BAROLARDAN DURUŞMAYA KATILMA TALEBİ

Avukat Can Atalay'ın ardından sözü alan Kocaeli Barosu Başkanı Bahar Gültekin Candemir ile Tekirdağ Barosu Başkanı Sedat Tekneci, Giresun Baro Başkanı, Samsun Baro Başkanı, Kırklareli Baro Başkanı, ''Avukatlık Kanununa göre Barolar meslektaş dayanışmasıyla görevlidir ancak insan haklarının savunulması ile de elbette görevlidir.'' sözleriyle duruşma katılma taleplerini mahkeme heyetinden talep etti.

Savcılık baroların katılma talebinin reddini talep etti ve Mahkeme baroların katılma talebi reddedildi.

SANIK AVUKATINDAN 'İŞVEREN VEKİLİ' HAKKINDA ÇARPICI BEYAN

Sanıkların Avukatı Mustafa Güçlüer yaptığı beyanda, ''İşveren Vekili olduğu iddia edilen müvekkilim Fikret'in izin belgesi ile sokağa çıkabilmektedir. Fikret sıradan bir işçi olduğunu iddia etmektedir ancak bu izin belgesi kendisinin yetkili olduğunu ortaya koymaktadır. Bu sebeple Fikret hakkında yalancı tanıklıktan suç duyurusunda bulunulmalı ve dosyaya sanık olarak eklenmelidir.'' sözlerini kaydetti.

Sanık avukatının beyanının ardından yaşamını yitiren ve yaralı işçilerin avukatları tekrar söz almaya başladı.

'BURADA YARGILANAN SANIKLAR, 'İŞÇİLERE BABALIK' YAPTIKLARINI SÖYLÜYORLAR'

İşçilerin ölümünün fıtrat diyerek açıklanamayacağını belirten Avukat Erdoğan Akdoğdu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 2014 yılında Soma Maden Faciası'nda 301 madencinin ölümüne ilişkin 'fıtrat' açıklamasına gönderme yaparak sözlerine başladı:

''Fıtrat, tabiat, mizaç demektir. İlkel dönemde olsaydık, kayadan düşerek ölmeye, yılan sokarak ölmeye fıtrat denebilirdi. Ancak 2022 yılındayız ve işçilerin nasıl katledildiğini araştırıyoruz. İster 1844 yılında olsun ister 2020 yılında olsun burjuvazi altınını kaybetmeme içgüdüsü ile hareket ediyor. Ermenek, Soma, Kınık ve Hendek... Buralar tarım havzaları ancak halk ucuz işgücü için işçileştiriliyor. Burada yargılanan sanıklar "işçilere babalık" yaptıklarını söylüyorlar.''

'İŞÇİLER, COŞKUN AİLESİ ADINA KANINI, CANINI KAYBETTİ'

'Eğer kanunla gerçek bir değişiklik yapılabiliyor olsaydı biz burada katledilen işçileri konuşuyor olmazdık' diyerek tepkisini dile getiren Avukat Erdoğan Akdoğdu sözlerine şöyle devam etti:

''Modern işçiliğin öteki adı ücretli köleliktir. Patron- işçi arasındaki ücretli kölelik kanunlarla ancak biçimsel olarak değiştirebilir. Eğer kanunla gerçek bir değişiklik yapılabiliyor olsaydı biz burada katledilen işçileri konuşuyor olmazdık. Usul kanunlarının ilk maddeleri sorumluların yetki ve sorumluluklarını açıklar. Bu dosyada fabrikanın asıl sahipleri Coşkun Ailesidir. Fabrikada 2009, 2010, 2011 yıllarında insanlar yaralanıyor, ölüyor. Ancak sahipleri maliyeti düşürmek ve daha fazla kara geçebilmek için barut üretmeye başlıyor. Bu işi ustalarına da yaptırmıyorlar çünkü Pandemide uğradıkları zararı kapatmak istiyorlar. Bu salonda bulunanlar Coşkun ailesi tarafından doyurulmadılar, bu salonda bulunanlar Coşkun ailesi adına ölmek zorunda kalanlardır, Coşkun ailesi adına kanını, canını yitiren insanlardır.''

'BU KATLİAMLARIN YAŞANMASINI ENGELLEYECEK OLAN SİZ YARGIÇLARSINIZ'

Dosyadaki bilirkişi raporlarının tümünün ihmallerin kasten ve istençle yapıldığını ortaya koyduğunu ifade eden Av. Akdoğdu sözlerine şunları ekledi:

''Dosyaya giren bilirkişi raporları tüm ihmallerin kasten ve istençle yapıldığını ortaya koyuyor. Biz bu ölümleri, cinayetleri ne yapacağız sayın heyet? İnsanlar bu salona çocuklarının mezarıyla konuşarak geliyor. Bunu kenara mı atacağız? Bunu nazara almanız gerekiyor. Fabrika sahipleri yapılacak denetimlerden haberdar oluyorlar. Denetimlerden önce koşulları hazırlayarak fabrikayı denetime açıyorlar. Bu hususta sorumlulukları bulunan kişiler hakkında mahkemeniz suç duyurusunda bulunmalıdır. Burada mesele teknik bir hukuk meselesi değildir. Mesele işçilerin yoksulların ölebilecek olduklarının biliniyor olmasıdır. İsteğiniz yitirdiğiniz altınları geri almaksa, Coşkunlar ailesi gibi hareket edersiniz. Coşkunlar ailesi cezasız kalacağına güvendiği için bu katliamı yapmakta bir beis görmedi. Bu katliamların bundan sonra yaşanmasını engelleyecek olan bir nebze de siz yargıçlarsınız.''

'BU FABRİKADA, YAŞAM HAKKI İHLAL EDİLMİŞTİR'

Av. Akdoğdu'nun ardından sözü alan Avukat Ahmet Ergin bulunduğu beyanlarda projeye aykırı yapıların görmezden gelindiğine değinerek şunları kaydetti:

''Kurulan teftiş ekipleri yalnızca kendilerine gösterilen yerleri gezmişlerdir. Projeye aykırı yapıları dahi görmezden gelmişlerdir. Bu yapılarda kaçak üretim yapılmıştır. Tüzük gereği yapmaları gereken ani denetimleri asla yapmamışlardır. Bugün bütün işverenlerin asıl motivasyonu daha çok para kazanmaktır. Ancak yaşam hakkı en birinci haktır. Bu hak işverenlerin denetimine bırakılamayacak bir haktır.''

'İŞÇİLER GÖZDEN ÇIKARILMIŞ'

Patlama nedeni olarak 'mevzuata aykırı ve mevzuata aykırı depolama' olarak belirtilmesine yönelik beyanda bulunan Avukat Gülşen Uzuner, fabrikanın dışına 'kaçak' bir yapının yapılmasıyla katliama davetiye çıkartıldığına şu sözlerle değindi:

''Bilirkişi raporlarında patlama nedeni "mevzuata aykırı ve mevzuata aykırı depolama" olduğu belirtiliyor.
Biz "Çin Mahallesi" denilen kısımdaki depolamadan bahsetmek istiyoruz. Tanık beyanına göre Çin Mahallesi denilen yerde oldukça yüksek bir patlayıcı bulunuyor. Aşamalı üretimin bu kısımda yapılması,
barut ve misket üretimlerinin aynı sahada yapılması bu katliama davetiye çıkarmış. Bir ara ürün olan misketin daha itinayla üretilmesi ve saklanması gerekiyor. Çin Mahallesi denilen yer yapılarak fabrika dışına yapılıyor ve orada görece daha az işçinin canı gözden çıkarılmış oluyor. Bu şekilde tasarlanmış bu kısım. Misket dışında başkaca patlayıcılar da bulunuyor bu kısımda. Ayrıca 5 yıllık misketler de bulunuyor. Yani çok yüksek bir patlayıcı oranı, tanık diyor ki, "araba egzosu" dahi tehlike oluşturabilirdi" böyle bir yer için. Bilirkişi raporu da benzer.

BU TERCİH OLASI KASTTIR

Biz bir kısım kaçak yapılar tespit ettik. Bir kısmı baraka şeklinde. Diyorlar ki, misket çok patlayıcı, bu sebeple misket depolarını böldük. Bu bölünen depoların bir kısmı kaçak ve denetim dışı. Ruhsatı alabilmek için depolama şartlarını sağlamak zorunlu. Tüm bu depolama vesair karar bir idari tasarruf değil bir yönetim biçimi tercihi. Yani fabrikada bu şekilde üretim yapmak tercih ediliyor. Ruhsatsız yapılan yapılar, denetim dışı kaçak yapılar; bunlar bir tercih. Bu tercih olası kasttır. Fabrika Yönetimini bu şekilde örgütlemek ve bu üretimde ısrar etmek var, bu ısrar nedeniyle bir kısım hukuka aykırılıklarda, denetim dışılıklarda ısrar var.

İŞÇİLERE ZARAR GELMESİNİ TERCİH EDİYORLAR

Siz kalitesini bilmediğiniz, kalitesiz olduğunu da ifadelerden bildiğiniz bir sistemde devam ediyorsunuz. Sonuç olarak da burada bir çakmak çakıyor ve patlama oluyor. Barut üretiminin kendisi bir çakmak gibi. Siz bu şekilde üretmeyi tercih ediyorsunuz. Bu şekilde üretmekte ısrar ediyorsunuz, bu yapıyı fabrikanın dışında yaparak daha az işçiye zarar gelmesini tercih ediyorsunuz. Sonuç olarak tüm bu üretimi ve yönetimi tercih ediyorsunuz bu buz gibi olası kasttır.''

Avukat Akçay Taşçı'nın sanıkların MÜSİAD ile olan ilişkilerine ilişkin beyanlarına sanıklar, 4 kez müdahalede bulununca katılan vekillerinin tepkileri üzerine sanıklar, mahkeme heyeti tarafından ihtar edildi.

'7 İŞÇİNİN ÖLÜMÜ TAKSİRLE GEÇİŞTİRİLEMEZ'

7 işçinin katledildiği patlamanın sanıklarına yönelik cezaların işçiden yana olması gerektiğine değinen Avukat Murat Yılmaz, sanıklardan Ali Rıza Coşkun'un tutuksuz yargılanmasının adil olmadığını belirterek şöyle konuştu:

''Coşkunlar Fabrikasında hiçbir şey mevzuata uygun değil. Siz hiçbir şeyi mevzuata uygun yapmayacaksınız, sonra biz sonuçları öngörmüyorduk diyorsunuz. Yaşar Coşkun ve diğerleri önlemleri alsalardı bu kaza olmayacaktı. Aslında bu kadar basit. Bu dosyadaki 7 canı unutmayın, katledilenlerin aileleri burada, sözleri gerçek, mimikleri gerçek bunu unutmayın. Sabıkların Yargılama boyunca tavırlarını, tehditlerini, söz kesmelerini unutmayın. Mahkeme önünde parmak sallayan dışarıda ne yapmaz. Ali Rıza Coşkun'un hazırlık aşamasında tutuklanmamış olmasının tek sebebi delillerin toplanmamış olması ve sağlık durumu. Yargılama Ali Rıza Coşkun'un bu katliamdaki rolünü ortaya çıkarmıştır, bu yargılamanın bir numaralı sanığıdır. Bu kişi tutuklanmalıdır. 7 işçinin katledildiği bir yerde Ali Rıza Coşkun bir gün dahi tutuklu kalmamıştır. Tutuklamanın bütün şartları mevcuttur. Biz sizden hak ettiklerinin fazlasını istemiyoruz. 7 işçinin ölümü taksirle geçiştirilemez.''

SANIKTAN SÜRE TALEBİ

Sanık Hasan Ali Velioğlu, müdafinin sağlık mazeretiyle duruşmaya katılmaması nedeniyle kendisine atanan müdafi huzurunda savunma yapmak istemediğini, süre verilmesini talep ediyor.

Mahkeme heyeti, rahatsızlandığı gerekçesiyle sağlık görevlilerince duruşma salonundan çıkarılarak hastaneye götürülen tutuksuz sanık Ali Rıza Ergenç Coşkun'un 7 işçinin ölümü ile ilgili olarak Olası Kast Hükümlerine göre ek savunmasının alınmasına karar verdi.

Duruşmanın ikinci oturumu bugün saat 10.00'da, sanıkların mütalaaya karşı savunmalarının alınmasıyla başladı.

İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI, OLAYDAN ÖNCE İSTİFA ETTİ

Fabrikanın iş güvenlik uzmanı sanık Aslı Bozkurt, fabrikada gerçekleşen kazada bir kusurunun olmadığını, bunun bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini; bir kusuru olmadığı için iş güvenliği uzmanlığına dair belgesinin hala geçerli olduğunu ve bu alanda çalışmaya devam edebildiğini söyledi.

Aynı zamanda Bozkurt, fabrikada çalıştığı döneme dair, iş güvenliği uzmanı olarak tüm görevlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, kaza tarihinden önce iş yerinden istifa etmiş olduğunu; çalıştığı döneme dair eksik evrakın ise patlama ve kaza ile bir bağının olmadığını belirtti.

EKSİKLİKLERE PARA YOK AMA BARUTA VAR

Kağıt üzerinde işveren vekili olarak görünse de herhangi bir yetki kullanmadığını belirten işveren vekili katılan sanık Ahmet Çağırıcı savunmasında, Çin Mahallesi sorumlusu olarak kendisi görünse de yaptığı her şeyi Yaşar Coşkun’dan aldığı talimat ile yaptığını; Yaşar Coşkun’a Çin Mah. dair bir takım eksiklikleri bildirse de maliyet sebebi ile bunların giderilmediğini ancak barut üretimine kat be kat harcama yapıldığını söyledi.

Sanık Erşan Öztürk savunmasında, hakkında verilen beyanların aksine kendisinin fabrikada sadece işçi gibi çalıştığını, emir kulu olduğunu söyledi.

'İŞÇİ, ASKERDEN DAHA MI ÖNEMLİ?'

Savcının istediği ceza talebine karşı savunma yapmayacağını ve mahkeme başkanının da yönlendirildiğini iddia eden fabrika patronlarından tutuklu sanık Yaşar Coşkun'un kan donduran savunması:

''Mütalaaya karşı savunma yapmayacağım. Savunmalarımı üst mahkemelere karşı yapacağım. Sizin mahkemeniz ve de gelen mütalaa üzerine burada savunma yapmaya gerek olduğunu düşünmüyorum. 4 Temmuz sabahı beni aradılar, bomba imha uzmanlarının geldiğini ve fabrikada kalan patlayıcıların imha edilmek üzere fabrikadan çıkartılacağını söylediler. Fabrikaya gittim, beni içeriye almadılar. Uyarılarımı dikkate almadılar. 7 Temmuz’da tutuklandım. 9 Temmuz’da patlayıcılar patladı ve 3 asker şehit oldu. Fabrikadaki patlamanın nasıl olduğu, sabotaj olup olmadığı belli değil;ben 20 aydır tutukluyum. Ama bu patlayıcıların sonra nasıl patladığı belli. Bu insanlar neden tutuklu değil? Savcının verdiği mütalaa, noktasından virgülüne kadar Hendek CS’nin iddianamesi ile aynı. Mütalaaya, bilirkişi raporundan bizim lehimize olan hiçbir şey eklenmemiş, aleyhimize olan her şey eklemmiş.

Biz niye savunma yapalım? Hakkımızdaki karar belli. Patlamanın ihmalen olduğunu söyleyip ceza istiyorsunuz ama ihmalin nerede olduğu belli değil; elektrik kaçağından mı olmuş, biri sigara mı içmiş belli değil. Ama askerlerin öldüğü patlamada ihmalin ne olduğu, sorumlular belli. Kimse tutuklu değil! Sayın Başkan, siz burada her ağlayana prim veriyorsunuz! Burada kesin olan tek şey sabotajdır. Burayı biz patlattık diye tweet attılar. Tweet atılan hiç bulunmadı.”

Mahkeme başkanı araya girip, sabotaj iddiası ile ilgili soruşturmanın tamamlandığını ve sabotaj olmadığı tespiti yapıldığını söyledi.

'EN ÇOK BENİM CANIM YANIYOR, VARIM YOĞUM GİTTİ'

''Sayın Başkan, burada en çok benim canım yanıyor. Benim dedemden kalma varım yoğum gitmiş. Babam da ölmek üzere, sorumluluğu sizindir. Kelimeleri özenle seçmeye çalışıyorum ama sanki biri tutmuş sizi, Başkanı eliyle oynatıyor.

'HDP MİLLETVEKİLİNİN, TERÖRİSTİN BURADA NE İŞİ VAR?'

Sanıklardan patron Yaşar Coşkun, avukatlara 'konuşma' diyerek parmağını sallayarak tehdit ettikten sonra HDP Milletvekillerinin, davayı takip etmeye gelmelerine ve davanın medyaya yansımasına şu sözlerle tepki gösterdi:

''Dün bir sanığın avukatı yoktu, savunma almak istediniz. Müşteki avukatı Şerafettin geldi, size bozma sebebidir dedi. Dinlemekten vazgeçtiniz. Yönlendiriliyorsunuz. Burada siyaset yapıyorlar. Gelmiş HDP milletvekili, gelmiş terörist burada ne işi var!''

'NE KATLİAMI? BU ÜLKEYİ KATLETMEYE ÇALIŞIYORSUNUZ'

Avukatları ve mahkeme heyetine hakaret eden Coşkun, sözlerine fabrikadaki patlamaya 'katliam' denmesine yönelik şunları söyledi:

''Sayın Başkan, yaptığınız iş sebebi ile vebaliniz büyük. Ümmet adaletine uymak zorundasınız. CHPli, HDPli milletvekillerinin etkisi altında kalıp bunları yapıyorsanız yazık. Kendiliğinizden yapıyorsanız bir şey diyemem, ama kendi kararınız olduğunu sanmıyorum. Bu patlamaya “Katliam” deyip duruyorlar, siz de müsaade ediyorsunuz. Ne katliamı? Katliam sizlersiniz, bu ülkeyi katletmeye çalışıyorsunuz senelerdir. Hepimiz müslüman adamlarız. Siz daha gençsiniz, daha iyi yerlere gelirsiniz inşallah. Elinizi vicdanınıza koyarak karar verin.''

AİLELER VE AVUKATLAR MAHKEMEYİ TERK ETTİ

Yaşar Coşkun'un ardından söz alan avukatları, dava ile ilgili 'Hendek için Adalet' adından bir sosyal medya hesabı açılarak kamuoyu oluşmasından rahatsız olduğunu dile getirdiği beyanlarında şunları söyledi:

''25 yıllık avukatlık, ceza avukatlığı hayatımda ilk defa bir müvekkilimi savunmasız bırakacağım. Sonucu malum bir dosyada savunma yapmayacağım.''

Sanık avukatları, beyanları sırasında işçilerin ailelerini ve avukatlarını hedef gösterdiği gerekçesiyle birçok kişi mahkeme salonunu terk ederek tepki gösterdi.

Beyanlarına devam eden sanık avukatları, dosya ile ilgili söz almanın dışında ölen işçilerin avukatlarına yönelik beyanda bulundu. İşçilerin avukatları ise mahkeme heyetine, hedef gösterildiklerini belirtti.

'BEYNİNİZİ YIKADILAR SAYIN HEYET'

Sanık avukatlarından biri, mahkeme heyetini hedef alan bir cümle ile beyan yaptı:

''İşçi Katliamı, İşçi Cinayeti, Katliam, Cinayet' diye diye beyninizi yıkadılar sayın heyet!''

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN