Ege Bölgesi'nde, özellikle Balıkesir'in Sındırgı ve Kütahya'nın Simav ilçelerinde art arda gerçekleşen sarsıntılar, bölge sakinlerinde ciddi bir kaygıya neden oldu.
Sık aralıklarla hissedilen bu depremlerin süresiz olarak devam edip etmeyeceği sorusu gündemdeki yerini korurken, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, konuya ilişkin kritik değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, mevcut depremlerin bazı fay hatlarında hareketliliğe yol açtığını belirterek, "Deprem fırtınasının sürme olasılığı mevcut" açıklamasını yaptı.
UZMAN EKİP SAHADA: İNCELEMELER TAMAMLANDI
T24'te yer alan habere göre, Prof. Dr. Hasan Sözbilir ve ekibi, Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde 10 Ağustos'ta kaydedilen 6.1 büyüklüğündeki deprem (bu sarsıntıda bir kişi hayatını kaybetmişti) ile 28 Eylül 2025'te Kütahya'nın Simav ilçesinde meydana gelen 5.4 büyüklüğündeki depremin ardından ilgili bölgelerde kapsamlı saha incelemeleri gerçekleştirdi.
Yapılan bu gözlem ve araştırmalar, bölgenin jeolojik yapısı ve fay hatlarının mevcut durumu hakkında önemli veriler sağladı.
81 şehirde 500 bin konutluk TOKİ müjdesi! Gençler, emekliler ve ailelere öncelik
SİMAV FAY ZONUNDA YÜKSEK POTANSİYEL VAR: 7.2 BÜYÜKLÜĞÜNE DİKKAT
İncelemelerinin sonuçlarını kamuoyu ile paylaşan Prof. Dr. Hasan Sözbilir, bölgenin en önemli jeolojik yapılarından biri olan Simav fay zonuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, bu zonun yaklaşık 200 kilometre uzunluğunda olduğunu ve fayın doğu kesiminde 1970 yılında 7.2 büyüklüğünde Gediz depreminin yaşandığını hatırlattı.
Bu geçmişteki büyük depremi işaret eden uzman, "Bu nedenle Simav fay zonu üzerinde gelecekte 7.2 büyüklüğünde yeni depremlerin meydana gelme olasılığı bulunmaktadır" uyarısında bulundu.

Prof. Dr. Hasan Sözbilir
12 BİNİ AŞKIN ARTÇI KAYDEDİLDİ: AKTİVİTE YOĞUNLUĞU
Yakın dönemdeki deprem aktivitesine değinen Prof. Dr. Hasan Sözbilir, 10 Ağustos'ta yaşanan 6.1 büyüklüğündeki Balıkesir-Sındırgı depremini takiben artçı sarsıntıların hala devam ettiğini belirtti.
Sındırgı'da kaydedilen artçı deprem sayısı 12 bine ulaşmış durumda. Son olarak gerçekleşen 5.4 büyüklüğündeki Simav depreminin (Yemişli bölgesi) ardından kaydedilen artçı sarsıntı sayısının ise 500'ü geçtiği ifade edildi.
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, bu durumun, birbirine belli uzaklıkta, 7.2, 6.1 ve 5.4 büyüklüklerinde üç farklı depremin aynı fay zonu üzerinde meydana geldiğini gösterdiğini vurguladı.
Prof. Dr. Ahmet Ercan'dan rahatlatan açıklama: Daha büyük bir depremin habercisi değil!
'ÖLÜ FAYLAR' HAREKETE GEÇTİ: DEPREM FIRTINASI AYLARCA SÜREBİLİR
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Simav Fay Zonu üzerinde irili ufaklı pek çok fayın bulunduğunu ve bunların önemli bir kısmının daha önce jeolojik açıdan 'ölü fay' olarak nitelendirildiğini dile getirdi.
Ancak son yaşanan depremlerle birlikte bu 'ölü fayların' da aktif hale geldiğini ve mevcut deprem aktivitesine katılarak sarsıntı üretmeye başladığını açıkladı.
2011 yılında Naşa'nın kuzeydoğusunda yaşanan 5.9 büyüklüğündeki depremin, 28 Eylül 2025'teki Simav depremini tetikleme ihtimalinin yüksek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Hasan Sözbilir, enerjinin (stresin) bölgede kuzeybatıya doğru aktarıldığı bir mekanizmanın işlediğini belirtti.
Batıya doğru ilerleyen bu enerji aktarımı sonucunda Sındırgı ve Simav arasındaki bölgede belli ölçeklerde stres biriktiğini ve bu biriken stresin de yeni depremler üretmeye başlayacağını söyledi.
Bu yeni sarsıntıların büyük deprem potansiyellerinin düşük olduğunu ekledi.
Ancak Prof. Dr. Hasan Sözbilir, hem Sındırgı'da hem de Simav'da ana şokların ardından bir deprem fırtınası yaşandığını belirterek, "Bu deprem fırtınası 4 ila 4.5 büyüklüğünde sarsıntılarla birlikte birkaç ay daha devam edebilir" öngörüsünde bulundu.
DEPREM ENSTİTÜLERİNİN BÖLGESEL OLARAK ÇOĞALTILMASI GEREKİYOR
Depremlerin saha çalışmalarıyla doğru bir şekilde değerlendirilmesi için yüksek düzeyde bilimsel uzmanlığa ihtiyaç olduğunu dile getiren Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Türkiye'deki yer bilimleri uzmanı sayısındaki yetersizliğe değindi.
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, bu eksikliğin giderilmesi adına önemli bir çağrıda bulundu:
"Kandilli benzeri deprem araştırma enstitülerinin sayısını artırarak, bunları ülkenin her bölgesine yaygınlaştırmalıyız. Bu sayede, depremleri değerlendirebilecek ve risk azaltma stratejileri geliştirebilecek daha fazla sayıda uzman yetiştirilebilir."

