Nişanlısı mallarını kendisine devredince terk etmişti: Yargıtay 'evlilik vaadiyle dolandırıcılık' dedi

Nişanlısı mallarını kendisine devredince terk etmişti: Yargıtay 'evlilik vaadiyle dolandırıcılık' dedi

Evleneceği kadına daire ve arabasını devreden adam, devirden kısa süre sonra terk edilince "evlilik vaadiyle dolandırıldığını" iddia ederek mahkemenin yolunu tuttu. Yıllar süren davaya son noktayı koyan Yargıtay; evlilik vaadi ile davacının iradesinin fesada uğratıldığına karar verdi.

Bir süredir arkadaş olup, evlenme kararı alan çiftten düğün planları yapan damat adayı, sahip olduğu apartman dairesi ve otomobilini müstakbel gelin adayına devretti. Bir ay sonra genç kadın evlenmekten vazgeçince damat adayı, mahkemenin yolunu tutarak evlilik vaadiyle dolandırıldığını öne sürdü.

Dairenin devrinden sonra davalının evlenmekten vazgeçip kendisini terk ettiğini, taşınmazın hile ile elinden alındığını, bedelinin de ödenmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istedi. Adına tescilli aracını bedelsiz olarak davalıya devrettiğini, davalı tarafından hileye düşürüldüğünü, davalının daha sonra aracı 3. kişiye sattığını iddia etti.

GELİN ADAYI: HİLE YAPMADIM, MALLARI İRADESİYLE VERDİ

Davalı gelin adayı ise devirlerin davacının iradesine uygun olarak gerçekleştirildiğini, hilenin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savundu. Mahkeme; hile iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne hükmetti.

Evlilik vaadiyle dolandırıcılık yapmakla suçlanan gelin adayı kararı istinaf etti. Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi, iddianın ispatlanamadığı, temlikin iradi olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulüne, kararın ortadan kaldırılmasına hükmetti. Kararı davacı genç temyiz edince devreye Yargıtay 1. Hukuk Dairesi girdi.

YARGITAY: HATA BAŞKA HİLE BAŞKA

Oy birliği ile alınan Yargıtay kararında genç kadının evlilik vaadiyle daire ve otomobili aldığına dikkat çekildi. Kararda hile ve hatanın tanımları yapılarak iki kavram arasındaki farklılıklara vurgu yapıldı.

Kararda şöyle denildi:

"Bilindiği üzere ’hile’ (aldatma); genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. Taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi, iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olayda, dinlenen tanık beyanlarından ve tüm dosya içeriğinden, tarafların birlikte yaşadıkları, davacının evleneceği inancıyla maliki olduğu taşınmazı ve aracını davalıya devrettikten yaklaşık 1 ay sonra davalının kusuruyla ortak yaşama son verildiği ve davalının davacıdan ayrıldığı, bu suretle evlilik vaadi ile davacının iradesinin fesada uğratıldığı, hile iddiasının kanıtladığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN