Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Irak ve Suriye tezkeresinin üç yıl uzatılmasını Türkiye’nin güvenliği açısından “hayati” olarak nitelendirdi, CHP’nin red oyu vermesini ise “yerli ve milli duruştan uzaklaşma” olarak eleştirdi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i hedef alarak, “Siyaset otobanında bu kadar sık şerit ve fikir değiştirmek CHP’ye iyi gelmeyebilir” diyen Erdoğan, “ya hararet yapacak ya da şanzıman dağıtacak” ifadeleriyle tepki gösterdi.
“Terörsüz Türkiye” hedefinde MHP ile yürütülen işbirliğine dikkat çeken Erdoğan, Bahçeli’ye teşekkür ederek Milli Dayanışma Kardeşlik Komisyonu’nun önemli bir rol oynadığını söyledi. DEM Parti’den Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılan görüşmeye değinerek, “Yeni bir kavşağa ulaştık” dedi.
2026 yılı bütçesini Meclis’e sunduklarını açıklayan Erdoğan, harcamalarda dengeyi sağlayacaklarını ve sosyal yardım bütçesini 917 milyar liraya çıkaracaklarını bildirdi. 3 Kasım 2002 seçimlerini “milletin istiklal ve istikbal mücadelesinde milat” olarak tanımlayan Erdoğan, AK Parti iktidarını “halk devrimi” olarak nitelendirdi.
AK Parti döneminde ulaşım ve sağlıkta yapılan yatırımları sıralayan Erdoğan, “26 olan havalimanı sayısını 56’ya çıkardık” dedi. CHP’yi geçmişte iktidarda olup hizmet üretememekle suçladı. “İstanbul’un içini boşalttılar, yabancı istihbaratla iş tuttular” sözleriyle İBB yönetimini de hedef aldı.
Geçmişteki darbeleri, Gezi olaylarını ve 15 Temmuz’u hatırlatan Erdoğan, AK Parti’nin bu zorluklara rağmen hizmet ürettiğini belirtti. 23 yıllık iktidarlarında yeni ve özgüvenli bir nesil yetiştirdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı, “Bu gençlik dava taşını daha da yukarı taşıyacak” dedi. “Biz emanete sahip çıktık, bizden sonrakiler de çıkacaktır” diyerek sözlerini tamamladı.
Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şu şekilde:
Değerli arkadaşlar, Meclis'imizin 28. dönem 4. yasama yılına yoğun bir gündemle başladık. Irak ve Suriye'ye asker gönderme yetkisinin süresini 3 yıl uzatan tezkere ana muhalefetin itirazlarına rağmen kabul edildi. Türkiye'nin güvenliğini garantiye alma yanında komşularımız güvenlik ve huzura katkı yapan bu önemli tezkere kabul oyu veren milletvekillerine teşekkür ediyorum.
Başka ülkenin toprağında, egemenliğinde, yeraltı ve yerüstü kaynaklarında gözümüz yok. Komşularımız başta, tüm dost ülkelerin egemenlik haklarına saygılıyız. Mehmetçiğimiz uluslararası hukuk çerçevesinde varlık gösterdiği her bölgede huzurun ve güvenin teminatı olmuştur. Bundan sonra TSK bulunduğu her yerde barışı, dayanışmayı ve kardeşliği savunmaya devam edecek.
Türk Bayrağı, dalgalandığı bütün coğrafyalarda, tarih boyunca olduğu gibi, daha nice seneler dostlarına güven vermeyi sürdürecek, kimsenin şüphesi olmasın. Bu tarihi gerçeği Türkmen, Arap, Kürt fark etmeksizin çok iyi biliyorlar.
Hal böyleyken CHP'nin tezkereye karşı çıktığını gördük. TBMM ülkenin ve milletin güvenliğini çok yakından ilgilendiren bir oylama yapıyor, ülkenin ana muhalefet partisi saçma sapan argümanlarla bir sürü bahanenin arkasına saklanarak buna karşı çıkıyor. Sayın Özel, CHP’nin yanlışlarını düzeltme noktasında iyi sınav veremiyor. Ülkenin güvenliğe, dış politikaya dair hususlarda yerli ve milli duruş sergileyemiyor.
Biz eskiden beri CHP'nin tutarsızlığına alışığız, milletimiz CHP’de iplerin kimin elinde olduğunu biliyor ancak siyaset otobanında bu kadar sık şerit ve fikir değiştirmek, CHP’ye iyi gelmeyebilir. Sayın Özel böyle siyaset yapmaya devam ederse, endişem o dur ki CHP ya hararet yapacak ya dingil kıracak ya da şanzımanı dağıtacaktır.
Sayın Genel Başkan kendini giderek daha komik duruma düşürüyor. Deprem bölgesiyle ilgili hezeyanlarına hem Çevre ve Şehircilik Bakanı'mız ve milletvekillerimiz gereken cevabı verecek. Önceden turist gibi de olsa bölgeye yollarını düşürüyorlardı, şimdi onu bile yapamıyorlar. Ne yürütülen çalışmalardan ne de tamamlanan konutlardan haberleri var.
Biz elbette ülkemizin güvenliğini CHP'nin politikalarına bağlayamayız, bizim için asıl olan Türkiye'dir. Cumhur İttifakı olarak kırmızı çizgimiz bu ülkenin bekasının her şart altında muhafaza ve müdafaasıdır. Bunun yolu ise hem hudutlarımız içinde hem de sınır ötesinde güvenlik bakımından en küçük bir boşluk bırakılmamasından geçiyor.
Tezkerelerin Terörsüz Türkiye çalışmalarını zorlaştıran değil destekleyen bir adım olarak görülmesinin daha doğru bir yaklaşım olacağını düşünüyorum. Tahriklere aldırmadan çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Bir taraftan emniyet ve savunma noktasında işi çok sıkı tutarken diğer taraftan da ülkemizin yarım asırdır canını yakan bu büyük sıkıntıdan kurtaracak adımları cesaretle atıyoruz.
Şahsımızın kararlı tutumu, MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin cesur ve ufuk açıcı katkıları neticesinde hamd olsun Terörsüz Türkiye menziline doğru emin adımlarla yürüyoruz. Son iki haftada önemli gelişmeler yaşandı. Geçen hafta Meclis Başkanvekili ve DEM Parti Van Milletvekili Sayın Pervin Buldan ile DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Mithat Sancar'ı külliyemizde kabul ederek yapıcı bir görüşme gerçekleştirdik. Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge hedefine giden yolda yeni bir kavşağa ulaştığımız görülüyor. Herkesin elini taşın altına koyması, destek vermesi, en fazla katkıyı sunmaya odaklanması gerekiyor.
Cumhur İttifakı olarak biz zaten üzerimize düşeni yapıyoruz. Milli Dayanışma Kardeşlik komisyonu da toplantıları ile kuruluş misyonunu başarıyla yerine getiriyor. Farklı fikirlerin dile getirilmesini kıymetli görüyoruz. Komisyon önemli bir boşluğu doldurdu. Komisyonun yol haritasını önemsiyoruz. Allah'ın izni ile bu süreci başarı ile sonuçlandıracağız.
BAHÇELİ'YE CANI GÖNÜLDEN TEŞEKKÜR EDİYORUM
Cumhur İttifakı olarak önce Terörsüz Türkiye sonra Terörsüz Bölge hedefine kavuşacağız. Başta FETÖ'cü alçaklar olmak üzere müflis zihniyetin bütün oyunlarını deşifre eden sayın Bahçeli'ye canı gönülden teşekkür ediyorum. Terörsüz Türkiye ayağındaki paslı zincirleri kıran muktedir Türkiye'dir. Terörsüz Türkiye muazzam kardeşlik ve kucaklaşma sahnesi olacak olan muteber Türkiye'nin nişanesidir. Komisyonumuzun ve aziz milletimizin desteği ile inşallah bu Türkiye'yi hep beraber inşa edeceğiz. Son toplantımızdan bu yana birçok anlaşma genel kurulda görüşülerek uygun bulundu.
2026 yılı bütçe kanunu teklifini Gazi Meclis'imize sunduk. Siyasi istikrarımızın ve kurumsal sürekliliğimizin güçlü bir gösteresidir. Fiziki altyapısının güçlendirilmesi ve üretim kapasitesinin artırılması bu bütçenin temel sütunlarını teşkil ediyor. Bütçemizle programımızla uyumlu bir şekilde deprem hariç, harcamaları kontrol altına almayı, kamu açığını düşürmeyi, dezenflasyon sürecini desteklemeyi planlıyoruz. 2026 yılı bütçesinde giderlerin 18 trilyon 929 milyar lira gelirlerin ise 16 trilyon lira olacağını hesaplıyoruz. Deprem nedeniyle yaşanan arzi artış sonrasında bütçe açığını ortalama seviyeye yaklaştırıyoruz. Sosyal yardım bütçesinin 2026 yılında 917 milyar liraya çıkarıyoruz ki bu tutar bütçemizin 4,8'ine denk geliyor.
"GİRDİĞİMİZ HER SEÇİM DÜNYANIN AÇIK ARA EN TEMİZ SEÇİMLERİ OLMUŞTUR"
23 yıl önce 3 Kasım 2002'de milletimiz sandık başına gitti ve AK Parti'mizi tek başına iktidara taşıdı. AK Parti kuruluşundan sadece 15 ay sonra girdiği ilk seçimde aziz milletimiz tarafından muhabbetle kucaklandı. 3 Kasım'da elde ettiğimiz başarı sonrasında birileri bunun gelip geçici olduğunu söyledi ama biz 23 yıldır kesintisiz bir biçimde ülkeye hizmet ediyoruz. 3 Kasım sonrası girdiğimiz her seçimde oylarımızı artırdık. Bizim iktidara geldiğimiz gün doğanlar şimdi 23 yaşındalar. Gençler sizlere sesleniyorum. 3 Kasım ve sonrası girdiğimiz her seçim şeffaflık, güvenilirlik ve katılım noktasında dünyanın açık ara en temiz seçimleri olmuştur.
Hani diyorlar ya; Diktatörmüş, yok efendim otoriterlikmiş. Bunların hepsi safsata. Bu asılsız ithamlar, muhaliflerimiz ve muarızlarımız tarafından kendi başarısızlıklarını ve beceriksizliklerini örtmek için kullanılan iftiralardır. Girdiğimiz her seçimde ne dedik? Hodri meydan. Her seçimde yaptıklarımızla ama daha çok yapacaklarımızla konuştuk. Ortaya bir ufuk koyduk, hedef koyduk, vizyon koyduk. Milletimiz hür iradesiyle bizi tercih etti. Hamdolsun, tercih etmeye de devam ediyor.
Kardeşlerim, çok partili hayata geçtiğimiz 1950 yılında kurulan merhum Menderes'in hükümeti unutmayın 19. hükümetti. 2002 yılının 18 Kasım'ında bizim kurduğumuz hükümet ise unutmayın 58. hükümetti. Arada 52 yıl var. 52 yılda Türkiye'de 39 hükümet kuruldu. Bu 52 yılda Türkiye'de ortalama her 16 ayda bir hükümet değişmiş demektir. Bir başbakan kabinesiyle ekibiyle göreve geliyor. Ortalama 16 ay sonra görevi devrediyor. 1950-2002 arasındaki o 52 yıl içinde Türkiye çok ağır badireler atlattı. Çok ağır bedeller ödedi. Böyle istikrarsız bir ortamda yatırım yapamazsınız. Ekonomiyi yönetemezsiniz. Huzuru, güvenliği, asayişi sağlayamazsınız. Hükümetlerin ömrünün ortalama 16 ay olduğu bir ortamda yol yapamazsınız, okul açamazsınız, hastane inşa edemezsiniz. Üstelik bu 52 yıllık süreçte Türkiye unutmayın dört kez darbeye maruz kaldı.
"26 HAVALİMANI VARDI, ONU 56 HAVALİMANINA BİZ ÇIKARDIK"
Bakınız 1945 yılında her yanı enkaz olan Almanya toparlanırken iki atom bombası atılmış Japonya ayağa kalkarken Türkiye 52 yıl boyunca maalesef yerinde saydı. Elbette bu millet için çalışacağız. Ama siz de lütfen bir sorgulayın. Türkiye'nin ihtiyacı olan yolları neden yapmadılar? Okulları neden açmadılar? Hastaneleri neden inşa etmediler? 26 havalimanı vardı biz geldiğimizde onu 56 havalimanına biz çıkardık. Nereden nereye? Bu millet neden yıllarca hak ettiği hizmeti, eseri ve yatırımı göremedi?
22 yaşındaki Cumhuriyet Halk Partisi kimi zaman seçimsiz, kimi zaman darbeyle, kimi zaman koalisyon ortağı olarak hükümetteydi. Acaba şu ülkede dikili bir taşları var mı ya? Var mı? Belgeselleri izleyin. Açın arşivden o dönemin gazetelerini okuyun. İstanbul'da ortaokulda okuduğum sınıfta 80 öğrenci vardı. Üniversite yurtlarında 18-20 öğrenci aynı koğuşta kalıyordu.
AK Parti'nin daha 15 ay önce kurulmuş olmasına rağmen 3 Kasım seçimlerinde 36 oy oranına ulaşabilmesi esasen bir isyanın bir itirazın bir çığlığın büyük bir değişim talebinin tezahürüdür. AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesi açıkçası bir halk devrimi olmuştur. 23 yıl boyunca bir yandan ülke için hizmet ve eser üretmeye çalışırken bir yandan da içeriden ve dışarıdan saldırılara göğüs gerdik.
Darbe senaryoları yazdılar. Terörle üzerimize geldiler. Sabotajlar, tahrikler, sokak eylemleri, kışkırtmalar, darbe girişimleri. Allah'a hamdolsun. Bunların hepsini püskürttük. Gezi olaylarının 17-25 Aralık darbe girişiminin 15 Temmuz ihanetinin Türkiye'ye Türk ekonomisine dış politikamıza verdiği zarar İstiklal Savaşı öncesindeki işgal güçleri bile vermemiştir. Hep birlikte takip ediyoruz.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NİN İÇİNİ BOŞALTTILAR
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin içini boşalttılar. Belediyeye işi düşen herkesi haraca bağladılar. Milyarlarca lirayı siyaseti dizayn etmek için seferber ettiler. Yabancı istihbarat örgütleriyle iş tuttular. İşte biz böyle bir zihniyete böyle bir ihanet şebekesine karşı Ayakta duruyor mücadele ediyor hem de aynı zamanda bu ülke için hizmet üretiyoruz.
23 yılda yaptıklarımızı artık öyle bir çırpıda saymak mümkün değil. Yollar köprüler tüneller konutlar okullar hastaneler havalimanları savunma sanayindeki yenilikler hamdolsun. 23 seneyi dolu dolu geçirdik. Biz 23 yılda bir gençlik bir nesil yetiştirdik. Özgüvenli bir gençlik yetiştirdik. İmanlı bir gençlik yetiştirdik. Yerli bir gençlik yetiştirdik.
'SİZ BAKMAYIN CADI KILIĞINA GİREN ÜÇ BEŞ KİMLİKSİZE'
Onun için geleceğe dair asla umutsuz değilim. Asla karamsar değilim. Siz bakmayın cadı kılığına giren üç beş kimliksize. Siz takılmayın alkol şişelerinden haç yapan üç beş şarlatana. 23 yılda en başta Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını gediğine koyacak bir gençlik yetiştirdik. Bu ülkede alını secdede milletine saygılı vatanına aşkla bağlı nereden geldiğini bilen nereye gittiğini bilen ayakları vatan toprağına sapasağlam basan fedakar cefakar eğitimli donanımlı dürüst ahlaklı bir nesil var ve sayıları da her geçen gün artıyor.
Kardeşlerim kimse eski karanlık günlerin hayalini kurmasın. Kimse de eski karanlık günler geri gelir diye kaygılanmasın. Bu gençlik Türkiye'ye sahip çıkacak. O dava taşını inşallah çok daha yükseklere taşıyacaktır. Bizi milletimiz takdir ediyor. Bu gençlik bu nesil bizim yapamadıklarımızı da yapacak.
Bizden sonraki nesiller Türkiye'yi zirvelere taşıyacak. 3 Kasım seçimlerden bir seçim değildir. 3 Kasım okun yaydan fırladı. Türkiye'nin şahlanışa geçti. 3 Kasım milletin istiklal ve istikbal mücadelesinde yepyeni bir milattır. Buradan geri dönüş olmaz.
Biz bir emanet devraldık ve o emanete sıkı sıkıya sahip çıktık. Bizden emaneti alacak olanlar tıpkı bizim gibi o emanete sahip çıkacak. Aziz milletime en kalbi şükranlarımı ifade ediyorum. Tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Cenabı Allah ruhlarını şad mekanlarını cennet eylesin diyorum."
