Türkiye'de iklim değişikliğinin etkileri her geçen gün daha belirgin hale geliyor.
Özellikle ülkenin güneydoğu illeri, şiddetli ve uzun süren kuraklık dönemleriyle karşı karşıya kalıyor.
Yağış miktarındaki dramatik düşüş, tarım arazilerini çorak topraklara dönüştürüyor ve su kaynaklarını kurutuyor.
Bu durum, bölge halkını geçim kaynaklarından mahrum bırakarak zorunlu bir iç göç dalgasını başlatıyor.
Çiftçiler ve tarımla uğraşan aileler, hayatta kalabilmek ve ekonomik olarak kendilerine yeni bir gelecek kurabilmek için doğdukları toprakları terk etmek zorunda kalıyor.
Bu sosyolojik hareketlilik, Türkiye'nin demografik yapısını da yeniden şekillendiriyor.
ÇİFTÇİLER TARIMDAN VAZGEÇİYOR
Haberturk'te yer alan habere göre, kuraklık, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin temel geçim kaynağı olan tarımı kökten sarsıyor.
Susuz kalan tarlalar verimini kaybederken, hayvan yetiştiriciliği de imkansız hale geliyor.
Bölgenin en önemli ürünleri olan buğday, mercimek ve pamuk gibi mahsullerin yetiştirilmesi neredeyse durma noktasına geliyor.
Bu durumun bir sonucu olarak, çiftçi nüfusunun önemli bir kısmı mesleğini bırakarak şehirlere göç etmeye karar veriyor.
Bu kitlesel hareket, hem bölgenin tarımsal potansiyelini düşürüyor hem de şehirlerdeki işgücü piyasasında yeni zorluklar ortaya çıkarıyor.
BÜYÜKŞEHİRLER VE KIYI ŞEHİRLER GÖÇÜN HEDEFİ
Güneydoğu'dan başlayan bu iç göçün ana rotası, ülkenin en büyük ve en gelişmiş şehirleri oluyor.
İstanbul, İzmir, Ankara ve Bursa gibi metropoller, göçmenlerin yeni yaşam arayışları için ilk tercihleri arasında yer alıyor.
Bunun yanı sıra, Antalya ve Mersin gibi kıyı şehirleri de iklim göçmenleri için cazip destinasyonlar haline geliyor.
Göçmenler, şehirlerde tarım dışı işlerde çalışarak veya farklı sektörlerde kendilerine yer bularak yeni bir hayata başlamayı hedefliyor.
Ancak bu durum, hem göç alan şehirlerde altyapı, konut ve işsizlik gibi sorunları artırıyor hem de göçmenlerin entegrasyon sürecinde yaşadığı zorlukları beraberinde getiriyor.
DEMOGRAFİK YAPI DEĞİŞİYOR
Kuraklığın neden olduğu iç göç dalgası, Türkiye'nin demografik haritasını değiştiriyor.
Güneydoğu'nun nüfusu giderek azalırken, büyükşehirlerin ve kıyı bölgelerinin nüfusu hızlı bir şekilde artıyor.
Bu durum, bölgeler arasındaki sosyoekonomik dengesizlikleri derinleştiriyor.
Boşalan köyler ve şehirler, zamanla ekonomik ve sosyal açıdan gerilerken, büyükşehirler ise artan nüfus baskısı altında kalıyor.
Uzmanlar, bu durumun uzun vadede daha büyük sosyal ve ekonomik sorunlara yol açabileceği konusunda uyarıyor.
Türkiye'de iç göçün nedenleri ve sonuçları hakkında daha fazla bilgiye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler raporlarından ulaşmak mümkündür.
GÜVENLİ GIDA VE SU RİSKİ ALTINDA
Yaşanan kuraklık sadece insanları göçe zorlamakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye'nin gıda güvenliğini de tehdit ediyor.
Üretimin düştüğü tarım arazileri nedeniyle temel gıda ürünlerinde arz sıkıntısı yaşanması bekleniyor.
Ayrıca, kişi başına düşen su miktarının azalması, Türkiye'yi su fakiri ülkeler arasına sokma riski taşıyor.
Bu durum, gelecekte gıda ve su kaynaklarına erişim konusunda daha büyük krizlerin yaşanabileceği endişesini doğuruyor.
