2015 yılında Bursa’nın Yenişehir ilçesinde bir apartmanın yöneticisi, bina içinde bir dairenin kapısını doğrudan görecek şekilde güvenlik kamerası taktırdı. Kamera görüntülerinin, apartman yönetim odasındaki bilgisayara kaydedildiği tespit edildi.
Ev sahibi, kameranın evine giren kişilerin görüntülerini izinsiz olarak kaydettiği gerekçesiyle yöneticiden şikayetçi oldu.
“ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL” SUÇUNDAN DAVA AÇILDI
Şikayet üzerine yürütülen soruşturma sonucunda, apartman yöneticisi hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 134. maddesi uyarınca “özel hayatın gizliliğini ihlal” suçundan dava açıldı.
Yenişehir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, sanığın “görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği” gerekçesiyle 2 yıl 6 ay hapis cezasına hükmedildi.
SANIK: “SUÇ İŞLEME KASTIM YOK”
Sanık apartman yöneticisi, mahkeme kararına itiraz ederek temyize gitti. Savunmasında, “suç işleme kastının bulunmadığını” ileri sürdü ve cezanın bozulmasını talep etti.
Ancak temyiz incelemesini yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesi, yerel mahkeme kararını yerinde buldu.
YARGITAY: “DELİLLER SUÇU ORTAYA KOYUYOR”
Yargıtay kararında, yargılama sürecinde yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğu belirtildi. Daire, toplanan delillerin sanığın suçu işlediğini açıkça ortaya koyduğuna dikkat çekti.
Kararda şu ifadeler yer aldı:
“Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun şekilde yapıldığı, toplanan delillerin sanığın suçu işlediğini ortaya koyduğu görülmektedir.”
Bu gerekçeyle, yerel mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtildi ve sanığın temyiz talebi reddedildi.
YARGITAY KARARININ ÖNEMİ
Yargıtay’ın bu kararı, apartman veya site yönetimlerinin bina içinde güvenlik amacıyla dahi olsa özel alanları —özellikle daire kapılarını, ev girişlerini veya kişisel mahremiyet alanlarını— görüntüleyecek şekilde kamera yerleştirmesinin “özel hayatın gizliliğini ihlal” sayılabileceğini yeniden gündeme taşıdı.
