Yenidoğan Çetesi Davası’nda tutuklu sanıktan akılalmaz açıklama: Yeğenimi de Fırat Sarı'ya emanet ettim

Yenidoğan Çetesi Davası’nda tutuklu sanıktan akılalmaz açıklama: Yeğenimi de Fırat Sarı'ya emanet ettim

İstanbul’da bebeklerin acil durumlarında anlaşmalı oldukları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edilerek ölümlerine yol açıldığı iddiasıyla yargılanan 47 sanıklı davanın dördüncü duruşması bugün yapıldı. Sanık Dr. Fırat Sarı'nın asistanı tutuklu sanık Sümeyye Nur Arslan ifadesinde "Yeğenimin öleceğini söylediler. Fırat Bey'de olsun, emin ellerde olur dedim. Çocuklar bize emanetti. İnsan kendi bebeğine kıyar mı?" dedi.

SEMA KIZILARSLAN

Yenidoğan bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek, SGK'dan haksız kazanç elde eden yenidoğan çetesine ilişkin açılan davanın dördüncü duruşması bugün gerçekleşti. 10 saatten fazla süren duruşmada sanıklar ifade verdi. Duruşma bugünlük bitti. Yarın 09.30’da başlayacak.

Sanık kürsüsünde tutuklu sanık Funda Özen var.

Özen, Reyap Hastanesi’nde medikal muhasebeci olarak çalışıyordu. Hakkında, “Şüphelinin usulsüz hasta sevki, basamak değiştirme ve usulsüz ilaç düşümü yaparak nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği” belirtiliyor.

Mahkeme Başkanı: Savunma yapacak mısın?

Funda Özen: Evet, 24 yaşında, üniversite mezunuyum. 2020’de Reyap Hastanesi’nde işe başladım. Doktor asistanı olarak başladım, sonra hasta kayıta geçtim, sonra da medikal muhasebe faturalandırma uzmanı olarak çalışmaya başladım. Sadece bir yıl yoğun bakımı fatura ettim. Örgüt üyesi iddialarını asla kabul etmiyorum, örgüt varsa içinde değilim. Ek bir gelirim yok. Maaşımla aileme destek oluyorum.

Mahkeme Başkanı: Faturalarda oynama yaptın mı?

Funda Özen: Faturalarda oynama yapmadım. Oynama yapılsa doktorların bilgisinin olmaması gibi bir durum söz konusu değil. Epikrizi sisteme doktor girer, en son faturalar yazıldıktan sonra da onaylaması gerekir.

Mahkeme Başkanı: Hasan Basri ile aranda bir görüşme var. Anlatır mısın?

Funda Özen: Konuşmayı hatırlıyorum. Yoğun bakımda Hasan Basri’nin epikrizleri yazıp bu şekilde mail attığını biliyorum. Doktor Fırat Bey bunları kontrol ediyor, sekreter de sisteme girip bana bildiriyordu. Ben de faturalamasını yapıyordum. Konuşma bundan ibaretti.

Fırat Sarı’nın Avukatı: Yenidoğan’da sadece Fırat Sarı’dan aldığınızı söylüyordunuz. Ondan gelmesi normal mi?

Funda Özen: Evet, sadece Fırat Sarı verebilirdi. Bu normal bir şey.

Funda Özen’in Avukatı: Müvekkilim 2020 yılından beri çalışmaktadır. 2022’den beri ise muhasebe görevini yapmaktadır. Sulh Ceza Hakimliği’nden herhangi bir izin alarak telefon dinlemeleri yapılmamıştır. Bu yüzden usulsüzlük vardır. Müvekkilim muhasebeci olduğu için isnat edilen suçlar kendisinin işi değildir.

Müvekkilimin raporları değiştirme gibi bir pozisyonu olamaz. Kendisi bir muhasebecidir.

Banka hesaplarında da hiçbir para giriş çıkışı yoktur. Haksız bir şekilde yargılanmaktadır. Bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

'112 SİSTEMİ BU KADAR BASİT DEĞİL'

Sanık kürsüsünde Renas Kılıç var.

Esenyurt Belediyesi’nde Sağlık Hizmetleri Müdürü olarak görev yapıyor. Hakkında “Şüphelinin 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK’ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği” belirtiliyor.

Renas Kılıç: Reyap Hastanesi ile bağlantım kesildi. İşçi kadrosuyla geçinmek zor olduğu için yarı zamanlı çalıştım. Kemal Deniz Bozkurt beni sözleşmeli memur olarak aldı ve evde sağlık hizmetlerinde çalışmaya başladım. Tüp bebek iğnelerini de yapıyordum.
Başkan, benden ve özel hastanelerden iletişim kuracak birini arıyordu. Ben de teklifi kabul ettim. Siyasi olarak gelmek istediğim yerler vardı.

2021 yılında sözleşmeli olarak başladım. Reyap Hastanesi’nden izin alarak bağlantımı kesmek istediğimi söyledim.

Esenyurt Belediyesi’nde müdür oldum. Tutuklanmadan önce sağlık müdürü olarak görev yapıyordum.
Mahkeme Başkanı: Belediye dışında çalıştığınız bir yer var mı?

Renas Kılıç: Reyap Hastanesi’ne özel bir sevgim vardı. Ailem Mardin’de olduğu için bana sahip çıktılar, bu yüzden benim için anlamlı bir yer. Çalışmadım. Sadece doktor ihtiyacı olduğunda Özgür Bey, hekim ihtiyacı olduğu zaman araştırma yapmamı söyledi. Abi-kardeş ilişkim vardı. Bunun dışında çalışmam yok.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’yı tanıyor musunuz?

Renas Kılıç: Kızım dünyaya geldikten sonra tanıştık. Hemşire olduğum için ben bakmak istedim. Çocuğumla çok ilgilendi. Her bana, çocuğunun aynı hekim tarafından takip edilmesini ister. Bu yüzden bir samimiyetimiz oluştu.

Mahkeme Başkanı: Suçlamalar hakkında ne diyorsunuz?

Renas Kılıç: 112 sistemi bu kadar basit değil. Bunu çok iyi araştırdım. Sağlık Bakanlığı’nın sistemi öyle kolayca manipüle edilebilecek bir yapı değil. Ambulans çıkarken ve alınırken protokol tutulur. Hiçbir hekim protokol olmadan hasta almaz.

2017 yılında Reyap’ta çalışırken 112 hiç hasta getirmezdi. CHP’li Ali Gökmen seçimden beni arayıp, “İstinye’ye bir hasta yakınımı çekebilir miyiz?” dedi. Tabii dedim, ama bu tapelere alınmamış. Bunu kabul etmiyorum. Ali Gökmen ve Ayhan Bey’den özellikle rica ettim, oraya çekmelerini istedim. Madem her şey girmiş tapelere Reyap Hastanesi ile ilgili, bu neden alınmamış?

Mahkeme Başkanı: Bundan suçlanmıyorsunuz. Maddi menfaat elde ettiğiniz iddia ediliyor.
Renas Kılıç: Hiçbir hastadan veya hastaneden bir kuruş almadım. Hesap hareketlerimde de bu tür bir şey bulunamaz.

"SİYASİLER, ERKEN SEÇİM NEDENİYLE BİZİM HAYATIMIZLA OYNUYOR"

Renas Kılıç: Ben 2010’dan beri Esenyurt bölgesindeyim. Sosyal medyada ve medyada çıkan haberler nedeniyle, hem benim hem ailemin masumiyet karinesi göz ardı edilerek linç edildik.

Depremde arama çalışmalarına katıldım. İnsanlara bu kadar kolay "katil" demek doğru değil. Üstelik ben bebek ölümüyle suçlanmıyorum.

Benden daha suçlu olanlar dışarıda. Peki, neden ben tutukluyum?

Bu işlerde gerek siyasi hesaplar gerek başka işler dönüyor. Filler tepişir, çimenler ezilir misali. Belki de Sağlık Bakanlığı’nın bir açığını arıyorlar. Ama biz "katil" damgası yiyoruz.

Sağlık Bakanı, bugüne kadar gördüğüm en iyi bakan.

Ancak cezaevinde görevli memurlar çok kötü davranıyor. Bir insanın hayatını bu kadar kolay karartamazsınız.

Siyasiler, erken seçim nedeniyle bizim hayatımızla oynuyor. Ben iki depremde de görev almış biriyim. Bana "katil" demek bu kadar kolay olmamalı.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı, “Hastam az, hastam az” diyor. Sen de “Dolu değil misin?” diyorsun. Fırat Sarı da sana “4 boşum var” diyor. Bu konuşma nedir?

Renas Kılıç: Fırat Sarı bana, “Hastaları neden başka hastaneye gönderdin?” diye sordu. Ben de “Hangi hasta nerede oturuyorsa, nereyi istiyorsa oraya gönderirim. Hastane ayrımı yapmam” dedim. Durumu iyi olmayan vatandaşlar ihtiyaç duyduklarında bize, yani belediyeye başvuruyordu. Biz de bu şekilde tüm vatandaşlara ve hastalara yardım ediyorduk.

Avukat: Mahalle, muhtarlıklardan ve ilçe başkanlıklarından yardım ettiğinizi söylediniz. Bu hastaları özel hastanelere gönderdiğinizde, belediyenin herhangi bir menfaati oluyor mu?

Renas Kılıç: Hayır, hiçbir menfaat yok. STK’lar veya muhtarları buraya tanık olarak getirebilirim. Burada neden tutuklandığımı kabul edemiyorum.

Sanık kürsüsünde tutuklu sanık Serdar Yüksel var.

Okan Üniversitesinde müdür olarak çalışıyor. Hakkında, “Şüphelinin 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki gerçekleştirip karşılığında maddi menfaat aldığı ve bebeklerin mevcut durumları ile uyumsuz şekilde hizmet sunma yeterliliğine sahip olmayan hastanelere bebek sevki gerçekleştirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği” belirtiliyor.

Mahkeme Başkanı: Savunmanı yapacak mısın?

Serdar Yüksel: 51 yaşındayım, 3 çocuğum var. Herhangi bir sabıkam yok. Öğrendiğim anda ifademi vermek için emniyete gittim. Eşim çalışmıyor. Kollukta ve savcılıkta verdiğim ifadelerin çoğunu kabul ediyorum. Para ile ilgili sorgu sırasında borç ilişkisini öne sürdüm, ancak durum böyle değil. Parayı aldım. Keşke almasaydım. O an ne olursa olsun, almasam daha iyi olurdu. Asla ama asla, önce kendi hastanem yoksa başka bir hastaneye hasta göndermedim. Örgüt üyesi değilim. Örgüt nedir, bilmiyorum. Buradaki kimsenin örgüt içerisinde olduğunu düşünmüyorum.

Serdar Yüksel: Bütün kalbimle söylüyorum, dört beş yıl önce olsaydı evet derdim, ama Sağlık Bakanlığı'nın şu anki sisteminde açığın çıkma ihtimali yok. Sistemde bir kontrol mekanizması var, kimse aradan bir şey çıkaramaz. Bolu'dan çıkan bir vaka, Sağlık Bakanlığı'na bağlı bütün hastanelerde doğum yapabilir. Böyle bir hasta için yer aranırken, 112 sevki alırken aramalar yapar. Algoritmasının bozulması imkansız. Önceden belirlenmiş hastanelerde arama yapılır. Eğer devlet hastanelerinde yer yoksa, özel hastaneye yönlendirilir. Sonra şehir dışında da bu sırayla yer aranır. Ailenin izni de alınarak, yakından uzağa doğru bir arama sıralaması yapılır.

Serdar Yüksel: Dolayısıyla, algoritmayı bozmak kolay bir şey değildir. O anlık bozsanız bile, kontrollerde açığa çıkar. Ancak, bir kişi devlet hastanesinde doğum yaptıktan sonra sevk edilebilir, eğer ihtiyaç varsa. Ve bu hizmet ücretsiz olarak yapılır.

Dolayısıyla, algoritmayı bozmak kolay bir şey değildir. O anlık bozsanız bile, açığa çıkar kontrollerde. Ancak, bir kişi devlet hastanesinde doğum yaptıktan sonra sevk edilebilir, eğer ihtiyaç varsa. Bu hizmet ücretsiz yapılır. Bu sistemi delmeye çalışmak imkansız.

Mahkeme Başkanı: Ne iş yapıyorsun?

Serdar Yüksel: Okan Üniversitesi'nde çalışıyorum, yoğun bakımlara ve birkaç başka bölüme bakıyorum.

Mahkeme Başkanı: Tapelerde başka hastanelere sevk var. Bunu nasıl açıklıyorsun?

Serdar Yüksel: 23 yıldır sağlıkçıyım. Bu süre zarfında beni tanıyan birçok doktor oldu. Hastanelerde yer bulamadıklarında yardımcı oluyordum. Ankara'da yer olmadığı zaman benim numaramı verirler. İstanbul'a, Ankara'nın batısına doğru ilerleyen bir sistem var. Kendi hastanemde yer yoksa, devlet ve özel hastanelere yönlendiririm.

'12 SİSTEMİNİN ALGORİTMASINI BOZMAK İMKANSIZA YAKIN'

Mahkeme Başkanı: 112'yi neden aramıyorlar, seni arıyorlar?

Serdar Yüksel: 112 kendisi arıyor, beni bilenler arıyor.

Mahkeme Başkanı: Giyaseddin Mert'ten para almışsın?

Serdar Yüksel: 10-12 defa, belki daha fazla.

Mahkeme Başkanı: Hasta parası mı bu?

Serdar Yüksel: Hastaneler bazen teşekkür mahiyetinde yaparlar, her hasta için değil.

Mahkeme Başkanı: Bu hastalar 112 sistemiyle mi geliyordu?

Serdar Yüksel: Evet, hepsi.

Serdar Yüksel: Sağlık Bakanlığı daha önce bununla ilgili bir araştırma yapmıştı. 112 algoritmasını bozmaya kimsenin gücü yetmez.

Mahkeme Başkanı: Algoritmanın dışına çıkmak zor mu?

Serdar Yüksel: İl içerisinde de zor ama şehir dışında imkansıza yakın. İstanbul kalabalık olduğu için esneklikler olabilir.

Mahkeme Başkanı: Neden IBAN verdin Sümeyye Nur Arslan’a? Para aldın mı?

Serdar Yüksel: Teşekkür mahiyetinde bir ücret aldım.

Mahkeme Başkanı: Tapelerde "Serdar önemli, Serdar önemli" diyorlar. Bu nedir?

Serdar Yüksel: Ben de anlam veremedim. Ama birçok hastaneden benimle tanışmak isterler. Belki bunun için söylemişlerdir.

Mahkeme Başkanı: Gıyassedin sana para verdi dedin. Sen mi istedin, onlar mı verdi?

Serdar Yüksel: Hiçbir zaman olmadı.

Mahkeme Başkanı: Bir adam neden durduk yere para versin ki?

Serdar Yüksel: Sürekli olmadı bu.

Mahkeme Başkanı: Hasta başı para alıyor muydun? Tapelerde hasta başına 5 bine çıktık konuşmaları var.

Serdar Yüksel: Bunu görmedim. Çirkin bir konuşma.

Mahkeme Başkanı: Benzer konuşmalar var. Hasta başı para aldın mı?

Serdar Yüksel: Kesinlikle almadım. Bazen "Gönderelim" diyorlardı ama ben almadım.

Mahkeme Başkanı: Emniyette bu kısımlarda susmuşsun ya da inkar etmişsin.

Serdar Yüksel: O anki panikle öyle dedim. Biraz da yanlış yönlendirildim

Savcı: İşletme mezunu musun? Finans alanında çalışmamışsın. 20 yıldır sağlık sektöründeyim diyorsun. Şunu anlamadım, sağlıkla hiçbir alakan yok. Ne bağın var?

Serdar Yüksel: Askerden dönene kadar yoktu. 2006-2020 yıllarında sağlık alanında çalıştım.

Savcı: Sağlıkla alakalı bir eğitimin yok. İdari işlerde çalıştığın için bilgin var mı?

Serdar Yüksel: Yok, öyle değil.

Savcı: Sağlıkla ilgili bir eğitimin var mı?

Serdar Yüksel: İdari işlerde çalışıyordum ama... (Savcı sözünü kesiyor)

Savcı: Israrla cevap vermiyorsun.

Serdar Yüksel: Doğru, bir eğitimim yok.

Avukat: Utanç duygusuyla sustum dedin. Neden utandın?

Serdar Yüksel: Para aldığım için.

“ÇETE LİDERİNİN SAĞ KOLU OLDUĞU SÖYLEYENEN HEÖŞİRE KONUŞUYOR”

Sümeyye Nur Arslan, sanık kürsüsünde.

Medisens şirketinde Fırat Sarı’nın asistanı olarak çalıştı. Hakkında, “Şüphelinin 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde epikriz düzenleyerek SGK’ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği” belirtiliyor.

Sümeyye Nur Arslan: Yapılan suçlamaları kabul etmiyorum. Örgüt olarak herhangi bir faaliyette bulunmadım. Onun söylediği şeyleri yaptım, ancak örgüt olduğunu düşünmüyorum.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı'yı nereden tanıyorsun?

Sümeyye Nur Arslan: Fırat Sarı, Reyap Hastanesi'ne sorumlu hemşire olarak girmemi istedi. Böyle tanıştım.

Mahkeme Başkanı: Ne olarak çalıştın?

Sümeyye Nur Arslan: Yoğun bakımdaydım. 2023 yılında asistanlığına başladım.

Mahkeme Başkanı: Doktorların kaşelerini kullanma, sevk ve SGK dolandırıcılığıyla ilgili suçlamalar var.

Sümeyye Nur Arslan: Böyle bir şey yapmadım. Raporlarla ilgili olarak da zaten yoğun bakım hemşiresinin işi böyle sürer. Sevk ile ilgili herhangi bir şey yapmadım. Ödemeler evet, ama bu ödemeler suçlarla ilgili değil. Sonraki süreçte de denetimin olduğu tarihte de herhangi bir tapem yok. Hemşire olarak çalışmaya devam ediyordum. O tarihlerde bir tapem bile yok. Denetim tarihine gelindiğinde ise diğer hastanelerde çalışan bir kişiyle bile iletişimim yok. Hasan Basri ile konuşuyorduk, ama aslında ben arıyorum. Onun bana söylemiş olduğu bir şeyi sormak için aradım. Denetim olduğu gün hastanede çalışıyordum.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’nın asistanıyken, diğer şirketlerle ilişkin var mıydı?

Sümeyye Nur Arslan: Hiyerarşisi içerisinde geçiyor ama kendisinin muhasebecisi var. Ben de Fırat Bey'in vekaletiyle işlem yapıyordum. Nedeni de şu: Evde bakım hizmetleri bölümü açmak istedi. Bir sürü kuruma gitmesi lazımdı. Fırat Bey vekaletini bana verdi, bu işlemleri ben yaptım. Bu vekaletle sadece bu bölümü açtım, başka bir şey yapmadım.

Mahkeme Başkanı: Hesabına gelen paralar var mı?

Sümeyye Nur Arslan: Hemşire olarak çalışıyordum ve yeni başlamıştım. Hastaneler her zaman çok iş, az para olarak çalışır. Normalde 3 hasta bakmanız gerekirken, 5 hasta bakıyorsunuz. Hastane gerekli ücreti vermez ve işten çıkmamanız için Fırat Sarı para veriyordu. Çoğu insan şahittir. Fırat Hoca benden borç almıştır, ben de ondan borç almıştım. Fırat Bey aldığı parayı hemen ödemezdi, taksit taksit verirdi.

Mahkeme Başkanı: Eksik mi veriyordu?

Sümeyye Nur Arslan: Evet. Reyap’ta çalıştığım süre içerisinde benim altımda çalışanların da ücreti ben de olabiliyordu. Dağıtıyordum. Sadece bana gelen paralara bakılmış.

Sümeyye Nur Arslan: Fırat Sarı, Gıyasettin Mert Özdemir'den bahsetmiş olabilir ama benim Mert ile herhangi bir görüşmem olmadı. Kendimden ya da şirketten gönderdiğim bir para yok. Zaten Fırat Sarı, Mert ve Fehmi ile bir daha çalışmayacağını söyledi.

Fırat Sarı’nın asistanı olduğum için herkesin beni arayacağını düşünerek bu durumu istemediğimi belirttim. Sonuçta izne çıkabilir, evlenebilir ya da başka bir şey yapabilirdim. Sürekli telefonla aranmak istemiyordum. Bu yüzden Fırat Sarı’dan bir hat çıkarmasını istedim ama çıkarmadı. Ben de bir hat aldım ancak kullanamadım.

Duruşma Savcısı: Fırat Sarı’nın iki şirketi var. Geliri iyi. Sizden niye borç para aldı?

Sümeyye Nur Taşçı: Fırat Sarı’ya borç para verdim. Hatta bana 150 bin lira borcu vardı.

Avukat: Ölüm oranı yüksek miydi?

Sümeyye Nur Arslan: Ölüm oranlarıyla ilgili bilgileri yazılır, kaydedilir, ben oradayken yüksek ölüm oranı görmedim.

Avukat: Hüseyin Günerhan’ın ilaç sattığını gözünüzle gördünüz mü?

Sümeyye Nur Arslan: Görmedim.

Avukat: Reyap’ta işletme yok muydu?

Mahkeme Başkanı: Usulsüzlük yapılmadı diyorsun; ama Hasan Basri beyanlarında kan basıncı yanlış girildi diyor. Böyle beyanda bulundular kendi aleyhlerine böyle durum yoksa neden telaşlı konuştular?

Sümeyye Nur Taşçı’nın Avukatı: Başkanım bu soruyu soramazsınız itiraz ediyoruz.

Mahkeme Başkanı: Mahkeme Başkan’nın sorusuna itiraz edilmez. Böyle saçma sapan şey olur mu? O zaman sorgu yapamayız. Ben yeni hakim değilim. Bu işi yıllardır yapıyorum.

Sümeyye Nur Arslan: "Bebekle ilgili bir şey söylendiğinde ajitasyon sanıyorlar. Yeğenim oldu 2 tane. Çam Sakura'da birinin öleceğini söylediler. En azından birini alalım Fırat Bey'de olsun, emin ellerde olur dedim. Yeğenim Reyap'a geldi. Çocuklar bize emanetti. İnsan kendi bebeğine kıyar mı?"

Aranın ardından duruşma tekrar başladı.

Sanık kürsüsünde Tuğçe Toptemel var. Toptemel, çete içerisinde önemli bir isim.

'Yenidoğan çetesi' soruşturmasını yürüten savcı Yavuz Engin'i makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin'in; tutuklu hemşire Tuğce Toptemel'i serbest bıraktırmaya çalışmıştı.

Toptemel, Birinci Hastanesi’nde hemşire olarak çalışıyordıu. Hakkında, “Usulsüz şekilde hastaların basamaklarını değiştirerek ve currosurf ilaç düşerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği, Opara bebeğin ölümüne sebep olarak ihmalli davranışla kasten öldürme suçunu işlediği” belirtiliyor.

Tuğçe Toktemel’in Avukatı: Bir hususu hatırlatmak isterim. Büyükçekmece Sulh Ceza Hakimliği'nden alınan dosyada müvekkilimin adı geçmemektedir. Sorgu sırasında bu hususun dikkate alınmasını talep ediyoruz.

Mahkeme Başkanı: Savunmanızı yapmak istiyor musunuz?

Tuğçe Toktemel: Evet, öncelikle yakınlarını kaybedenlere başsağlığı diliyorum. Ben birincil hastanesinde gece vardiyası şefi olarak çalışıyorum. Hakkımda sorumlu olduğuma dair beyanlar var. Ancak ben gece çalışıyor ve yalnızca hasta bakımından sorumluyum. Yeni doğan bakımda çalıştığım için ödeme işlemlerinden anlamıyorum. Görevimiz bakım ve gözetimle sınırlıdır.

Hakan Doğukan Taşcı, ödeme veznesini aramamı söyledi. Ben de talimatı yerine getirdim. 20 Ağustos 2022 tarihinde hesabıma bin lira yatırıldı. Bu olay, çok önceden gerçekleşmiş bir durumdur. Hakan Doğukan Taşcı tarafından bana gönderilen paralar iş ve çalışma paramdır. Zaten herkes bu ödemeyi alıyordu. Taşcı’dan önce sorumlumuz Cansu Akyıldırım’dı.

Taşcı’nın kendisini doktor olarak tanıttığı bir konuşma bulunuyor. Bu durumdan Şeyhmus doktorun da haberi vardı. Hastanemizde doktor olmadığı için geceleri kendisini böyle tanıttığını biliyoruz. Biz yalnızca talimatlara uymak zorunda kaldık.

Tuğçe Toktemel: Fırat Sarı’yı çocuk doktoru olarak tanırım. Hakan Doğukan’ı ise sorumlu hemşire olarak biliyorum. Opera Bebek, benim mesai saatlerim dışında kötüleşti. Yanına gittim. Narkotik ilaçlar gündüz hemşireleri tarafından hazırlanmıştı. Hakan Doğukan Taşcı, ilaçları kapatmamı söyledi. Ben de ilaçların ve monitörün fotoğrafını çektim, kendisine gönderdim. Israrla 'Bir şey yapılacak mı?' diye sordum. Bana kan şekerine bakmamı söyledi. Yardım etmeye çalıştım; 3 kez kalp masajı yaptım, nabzını kontrol ettim ve kan gazı almaya çalıştım ancak başarılı olamadım. Mesaim bitince gündüz hemşireleri geldi.

Hastaneden çıkmadan önce Taşcı’yı aradım ve telefonu hoparlöre aldım. Sesinin uykulu gelmesinden dolayı beni ciddiye almadığını düşündüm. 6 aylık bir bebeğin yeni doğanda olmaması gerektiğini sorguladım.

Bir ihmâlim olduğunu düşünmüyorum. Saat 10 gibi Hakan Doğukan Taşcı’yı tekrar aradım. Bebek birden ölmez, 'Ne oldu?' diye sordu. Ben de anlamaya çalıştığımı söyledim. O sırada bebeği temsil ettiğimde nabzı atıyordu. Ancak kustuğu aklıma geldi.

Tuğçe Toktemel: Ben kimseyi suçlamıyorum, mesai saatimden fazla duruyordum ama kimse bunu yapmıyordu. İki gündür mavi koddan bahsediliyor. Yoğun bakımda mavi kod verilmez, son süreçtir çünkü. Acil serviste mavi kod verildiğinde yoğun bakımdan gelinir.

Mahkeme Başkanı: Bebek nasıl geldi?

Tuğçe Toktemel: Bebeğin iki kez kalbi durmuş. Başka hastaneden geldiğini öğrendik. Bize kalbinin durduğu bilgisi verilmedi.

Mahkeme Başkanı: İlk temsil alındığında orada mıydın?

Tuğçe Toktemel: Ben orada değildim. Hakan Doğukan Taşçı oradaymış.

Mahkeme Başkanı: Doktor yok muydu?

Tuğçe Toktemel: Bilmiyorum.

Mahkeme Başkanı: Bebeği ilk gördüğünde ne dediler?

Tuğçe Toktemel: Solunum sıkıntısından yattığı söylendi. Makineye bağlıydı. Narkotik ilaçlar aldığı için baygın haldeydi.

Mahkeme Başkanı: Bu bebek 6 aylık alıyor musunuz siz?

Tuğçe Toktemel: Ben de bunu sorguladım.

Mahkeme Başkanı: Küveze sığmadığı yazıyor?

Tuğçe Toktemel: Küvezdeydi, zaten büyük bir bebekti. Bana bunu Fırat Sarı ve Hakan Doğukan Taşçı'nın aldığını söylediler.

Mahkeme Başkanı: Kan şekeri bakın diyor, tamam diyorsunuz. Kötü haberin olsun diyorsunuz. Şenay Çalıkoğlu ile Doğukan konuşuyor. Çocuk iyi değil diyor. Nabzını derin hissediyoruz diyor.

Tuğçe Toktemel: Burada ben nöbeti bırakıyorum ve ben görevi bıraktığımda söylediği gibi nabzı var.

Mahkeme Başkanı: Hakan Doğukan hep gündüz mü çalışıyordu?

Tuğçe Toktemel: Evet.

Mahkeme Başkanı: Gece hep Hakan Doğukan’ı mı arıyordunuz?

Tuğçe Toktemel: Evet. O olmadan önce Fırat Sarı ile konuşurduk. Hakan Doğukan kendisinden talimat almamızı isterdi.

Mahkeme Başkanı: Bebeğin öldüğü nasıl fark edilmemiş?

Tuğçe Toktemel: Bebeğin kalbini hissedemediğimi söylüyorum. O sırada gündüz hemşireleri geldi. Mesaim 2 saat sonra bebek ölüyor.

Mahkeme Başkanı: Bebek ne zaman kötüleşti?

Tuğçe Toktemel: Bebeğe bakıyoruz ama anlamıyoruz. Siyahi bir bebek. Kalbini dinliyorduk o yüzden.

Tuğçe Toktemel: Hiçbir iş birliğim yoktur. Tapelerden öğrendim ilaç satıldığını.

Mahkeme Başkanı: İşletmeden gelen para mıydı?

Tuğçe Toktemel: Evet.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı mı dağıtıyordu?

Tuğçe Toktemel: Parayı Fırat Sarı dağıtıyordu, her ay. Dört ay aldım.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN