Yenidoğan Çetesi Davası'nda bugün sanıklar hakim karşısına çıktı. Sanık Dr. Rıza Keykubat'ın 'çek fişini gitsin' dediği Kaya bebeğin cenazesini ailesinin bisküvi kutusunda teslim aldığı belirtildi.
SEMA KIZILARSLAN
İstanbul’da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip, ölümlerine neden oldukları iddia edilen 22’si tutuklu 47 sanıklı davanın üçüncü günü sona erdi. Saat 09.30'da başlayan duruşma yaklaşık 12 saat sürdü. Yarın duruşma sabah 09.30’da tekrar başlayacak.
Duruşma boyunca ifadesi alınan tutuklu sanıklar şunlar:
Emine Avcı - Hasta Yatış Sorumlusu
Rıza Keykubad - Doktor
Fehmi Alperen - 112 Acil Servis Çalışanı
Hüseyin Gündüz - Ambulans Şoförü
Hakan Doğukan Taşçı - Hemşire
Hasan Basri Gök - Hemşire
Cansu Akyıldırım - Hemşire
Çağla Durmuş - Hemşire
Damla Atak - Hemşire
Deniz Korkmaz - Hemşire
Hüseyin Günerhan - Hemşire
Mehtap Sayar - Hemşire
Kurtlar Vadisi repliği Yenidoğan duruşmasında: Devleti soymak milleti soymaktan iyidir
'FIRAT SARI’YI BUNLARLA İRTİBATI KES DİYE UYARDIM'
Sanık kürsüsünde sanık Cansu Akyıldırım var.
İddianamede TRG Hospital Hastanesi’nde başhemşire olan Cansu Akyıldırım ile TRG Hospital Hastanesi’nde çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı olan Mehmet Gürül ile hastanedeki epikriz dosyalarında sorunlar olduğuna ilişkin iletişime geçtiği, Mehmet Gürül’ün örgüt yöneticisi Fırat Sarı’ya konuyu aktardığı ve Sarı’nın dosyaların tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini belirtilmişti.
Reyap Hastanesi’nde hemşire olarak çalışan Sümeyye Nur Arslan’ın Cansu Akyıldırım ile epikriz konusunda iletişime geçtiği ve Cansu Akyıldırım’ın “Ben bu epikrizlerin hiçbir yerini savunamam Sümeyye” dediği dosyada yer aldı. İddianamede, TRG Hospital hastanesindeki hastaneden çıkmaması gereken epikrizlerin doktorlar tarafından doldurulmayıp başka hastanedeki hemşireler tarafından doldurulduğu ortaya çıkmıştı.
Sanık Cansu Akyıldırım: Savunmamı yapacağım evet. Soruşturmada ismi geçen hastanelerin bazılarında çalıştım. Üzerime atılı olan suçları kabul etmiyorum. Maddi çıkarım yok. Dolandırıcığı kabul etmiyorum. Herhangi bir örgüte de üye değilim.
Mahkeme Başkanı: Hastanenizde hayatını kaybeden bir bebek var. Bunu anlatır mısın?
Cansu Akyıldırım: Yabancı uyruklu bir bebek. Bebek geldiğinde mosmordu. Ben de kapıya en yakın olan kısma aldım. Oksijen verdim o arada Dursun Bey’i aradım; ancak ulaşamadım sonra İlker Bey’i aradım bebeğin durumunu anlattım İlker Bey’e. Dursun Bey 5 dakika sonra geldi lavabodaymış. Bebeği makineye bağladı. Çocuğa akciğer filmi çektik. O sırada bebeğe dokunurken elime bir şişlik geldi. Onu da Dursun Bey’e söyledim. Akciğer filmi çekilirken bebeğin kalbi durdu. Bebeğe 45 dakika boyunca müdahale ettik. Fakat bebek hayatını kaybetti.
Mahkeme Başkanı: İlaç satma olayını biliyor musun?
Cansu Akyıldırım: Bir gün sabah Fırat Sarı beni aradı işe bırakmak için evimden alacaktı. Evimin altındaki bir kafede çay içtik. Hasan Basri de yanımızdaydı. Ben ilaç olayını bilmiyordum. Hasan Basri Gök paraya ihtiyacı olduğunu hatta kredi çektiğini söyledi ve ilaç sattığını anlattı. İlaç satılma olayını orada öğrendim. Ben de o sırada Fırat Sarı’ya bunlarla irtibatını kesmelisin diye bir konuşma yaptım.
Yenidoğan Çetesi davasında üçüncü günde sanık kürsüsünde başhemşire Cansu Akyıldırım var.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile samimiyetiniz nasıldı?
Cansu Akyıldırım: Fırat Sarı ile ilişkimiz vardı. 2021-2023 yılları arasında sevgiliydik.
Mahkeme Başkanı: Danışmanlık nedir, bu şirket ne yapıyordu?
Cansu Akyıldırım: Doktor Mehmet Gürül’le çalıştık. Herhangi bir sıkıntıda İlker Gönen ile görüşüyorduk.
Mahkeme Başkanı: Sadece danışmanlık mı yoksa tıbbi müdahale oluyor muydu?
Cansu Akyıldırım: İlker Bey, Mehmet Bey hangisi varsa o yapıyordu.
Mahkeme Başkanı: Sözleşmeyi kim yapıyordu?
Cansu Akyıldırım: Büyük ihtimalle hastane yöneticileri ile şirket arasında imzalanmıştır.
Mahkeme Başkanı: Hesap hareketleri var, ne diyorsun?
Cansu Akyıldırım: Kolluk fezlekesinde de anlattım. 2022-2023 yılları arası olabilir. Ben Birinci Hastanesi’nde çalışıyordum. Şirketten Fırat Bey bana aylık para atardı. Hemşirelere motivasyon olarak dağıtırdım.
Cansu Akyıldırım: Denetim raporlarını Fırat Bey'e iletiyordum. Danışmanlık hizmeti aldığımız için atıyordum. Yenidoğan yoğun bakıma lazım olacak ilaçları alabileceğimiz eczane yoktu. Gece kapalı oluyordu. O dönemde de sabah çok erken denetime geldiler. O yüzden böyle bir cevap verdim.
Mahkeme Başkanı: Dış nöbetçilerinin denetimde görünmesini istemediniz yani.
Cansu Akyıldırım: Sigortasız oldukları için alanda olmalarını istemedim.
Mahkeme Başkanı: Curosurf ilacıyla ilgili ne diyeceksin?
Cansu Akyıldırım: Hasan Basri beni alacağını ama öncesinde bir şey konuşacağını söyledi. Hasan Basri ile Doğukan’ın ilaçları sattığını öğrendim. 20 kutu satıp para aldıklarını söylediler.
Mahkeme Başkanı: Başka Curosurf satan kişi var mı?
Cansu Akyıldırım: Hasan Basri’nin deyimiyle Hakan Doğukan Taşçı’yla beraber sattıklarını söyledi ama gözümle görmedim.
Mahkeme Başkanı: Mehmet Gürül’le görüşmende “Entübeyi eklememiz lazım” demiş. Sen de “Valla bilmiyorum hocam” demişsin. Epikrizde yazılan kan gazıyla kayda geçen kan gazı aynı değilmiş.
Cansu Akyıldırım: Denetimle ilgili. Akciğer raporları hasta raporlarında var. Rutin olarak taburcu dosyalarına koymuyorduk. Bebeklerin entübe olduğu bilgisi yazmıyordu. Radyoloji doktorunun şablonunda yer almıyordu. Konuşma da buna yönelik. Dosyalar faturalandırıldığı için tekrardan herhangi bir şey değiştirilemeyecek. Kan gazlarına baktığımda basılı olan kan gazıyla basılanın aynı olmadığını Mehmet Gürül’e ilettim.
Cansu Akyıldırım’ın Avukatı: Bakırköy’de de yargıç var, bunu unutmayın.
Mahkeme Başkanı: Biz de burada maddi gerçeği ortaya çıkarmak için çalışıyoruz. Adaleti sağlamak adına elimizden geleni yapıyoruz.
Bağcılar Medilfe Hastanesi hemşiresi Çağla Durmuş, Yenidoğan Çetesi soruşturmasında şüpheli hemşirelerden biri olarak tutuklu sanık sandalyesinde.
Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı "Uzman Görüşü" raporuna göre, Çağla Durmuş, soruşturmada adı geçen kilit isimlerden biri. Raporda, 26 Kasım 2023 tarihinde devlet hastanesinde doğan Ayaz K. isimli bir bebeğin kalp yetmezliği nedeniyle özel bir hastaneye sevk edildiği bilgisi yer alıyor. Ancak sevk edildiği hastanedeki yoğun bakım ünitesinin yetersiz olduğu ve bebeğe müdahale sürecinde ciddi ihmaller yaşandığı belirtiliyor.
Durmuş, şu an Mahkeme Başkanı’nın karşısında.
Mahkeme Başkanı: Savunma yapacak mısın?
Çağla Durmuş: Savunmamı yapacağım. Herhangi bir örgüte üye değilim. Ortada bir örgüt var mı, onu da bilmiyorum. Örgüt olduğunu da düşünmüyorum.
Hiçbir hastayı ihmal eden veya ölümüne neden olacak bir şey yapmadım.
Hastane maaşıyla geçinen biriyim. Kimseyi dolandırmadım. Bu iddiaları kabul etmiyorum.
Mahkeme Başkanı: Ölüme ilişkin olarak ne diyorsun?
Çağla Durmuş: Kabul etmiyorum.
Mahkeme Başkanı: İlker Gönen ile aranızdaki konuşmalara ne diyeceksin? "Hocam Karakoç ex şu anda kalp atılması 80 saturasyon 30 ama 80'nde adrenalin ile yani, ölü morlukları falan da oluştu, aileye de kötüleşti diye haber verdik, birazdan ex kabul ederiz.” diyorsun.
Çağla Durmuş: Bu konuşmada düşünmeyi bırakmaktan bahsediyorum. Sadece serzenişte bulunuyorum.
Mahkeme Başkanı: Malzeme eksikliğinden şikayet ediyorsun.
Çağla Durmuş: Malzeme sıkıntısı yönetimden kaynaklıydı. Bir dönem gerçekten sıkıntı yaşanıyordu.
Mahkeme Başkanı: Hemşire Akyıldız’la bir konuşman var. "İnşallah dosyalara bakmazlar" demişsin.
Çağla Durmuş: Efendim, o dosyalar taburcu işlemleri yapılmış, ancak henüz epikrizleri yazılmamış hastalara ait. Denetimciler bunu sıkıntı yapabilir diye belirtmiştim.
Mahkeme Başkanı: Epikrizler günlük yazılmıyor muydu?
Çağla Durmuş: Günlük yazılmıyordu efendim, bu hekime kalmış bir karar.
HAYATINI KAYBEDEN KARAKOÇ BEBEK İLE İLGİLİ İTİRAF
Mahkeme Başkanı: Karakoç bebeğin ölümüne ilişkin senin hakkında dava açıldı. Neler diyeceksin?
Çağla Durmuş: Karakoç bebek kötüleştiğinde ben o sırada bilgisayarda bazı işlemler yapıyordum. Bebek kötüleşti diye beni çağırdılar. Bebek kötüleştiği için entübe ettik. Hastaya müdahaleye başladık ve aynı zamanda mavi kod verdik. Bu süreçte damar yolunu açarak gerekli müdahaleleri yaptık ancak hasta dönmedi.
Mahkeme Başkanı: Bebek sizde ne kadar yattı?
Çağla Durmuş: 2-3 ay kadar yattı efendim. Zaten bebeğin durumu da iyi değildi.
Mahkeme Başkanı: Hasta ile ilgilenen doktor, bebek kötüleştiğinde orada değil miydi?
Çağla Durmuş: Müdahale esnasında alan içerisinde değildi. Çağırdık, sonra geldi ve müdahaleye katıldı.
Mahkeme Başkanı: Doktor Dursun’un kaşesini kullandınız mı?
Çağla Durmuş: Dursun Bey’in kaşesini kullanmadım. İmzasını kendisi attı. Böyle bir şey söz konusu değil.
Mahkeme Başkanı: Karakoç bebeğin ölümünden sonra epikrizi neden Dursun yerine İlker’e soruyorsun?
Çağla Durmuş: İlker Bey, Dursun Bey’den daha bilgiliydi.
Mahkeme Başkanı: Ama bebeğin doktoru Dursun. İlker, Dursun kadar bebeğin durumunu biliyor muydu?
Çağla Durmuş: Evet, biliyordu.
Avukat: Bebekleri daha uzun süre yatırmak için kilosunu az gösteriyor muydunuz?
Çağla Durmuş: Hayır, böyle bir şey yapılmıyordu
"MALZEME EKSİKLİKLERİNİ BAZI YÖNETİCİLERİM BİLİYORDU"
Duruşma Savcısı: Bebek kusmuş. Bebeklere hiç mi göz gezdirmiyorsunuz?
Çağla Durmuş: Gezdiriyordum efendim.
Duruşma Savcısı: Hastanedeki eksiklikleri tek tek anlattın. Epikriz raporlarındaki basamak oyunlarından bahsettin. Fırat Sarı’nın rolünden bahsettin. Bundan hastane sahibinin haberi var mıydı?
Çağla Durmuş: Malzeme eksikliklerini bazı yöneticilerim biliyordu.
Duruşma Savcısı: Başhekim ve sahipleriyle ilgili net bir bilgin yok mu? Biliyorlar mıydı bunları?
Çağla Durmuş: Vardır herhalde, bilmiyorum efendim.
Mahkeme Başkanı: Tapede "entübe gösterin" deniyor. Bu nedir?
Çağla Durmuş: Fırat Sarı bize öyle söylüyordu. Değişiklik yapılmasını istiyordu, biz de hemşirelere iletiyorduk.
Mahkeme Başkanı: Ne istiyordu?
Çağla Durmuş: 3. basamakta entübe gösterilmesini istiyordu.
Mahkeme Başkanı: Amacı neydi?
Çağla Durmuş: Maddi çıkar. SGK’den para alıyorlardı.
SANIK AVUKATINDAN ACILI AİLEYE: 4 YILDIR NEREDEYDİNİZ?
Duruşmaya ara verildi. Mahkeme başkanının ara verildiğini duyurmasının ardından, izleyici bölümünde bulunan bir kadın, tutuklu sanık Doktor Dursun Eryılmaz'a seslenerek, “Benim çocuğumu öldürdün, hesap vereceksin!” diye bağırdı. Bunun üzerine, sanık avukatlarından biri, “Acılı anne dört yıldır neredeydi?” diyerek karşılık verdi.
Güney Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nin sorumlu hemşiresi Damla Atak, Mahkeme Başkanı’nın karşısında ifade veriyor.
Özel Güney Hastanesi'nde üç gün boyunca uygun müdahale yapılmadığı için Kaya bebeğin yaşamını yitirdiği gece, hastanenin sahibi ve dosyadaki şüpheliler arasında yer alan Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu’nun bilgisi dahilinde, yenidoğan bölümünde yalnızca “tıbbi müdahale uygulama yetkisi olmayan” bir hemşire yardımcısı görevliydi.
Atak’ın, Kaya bebeğin hayatını kaybettiği olayda gerekli bakım ve gözetimi göstermediği, görevini ihmal ettiği ve bu kapsamda sözleşmeden doğan sorumluluğunu yerine getirmeyerek Kaya bebeğin ölümüne sebep olduğu iddia ediliyor. Atak’ın, bu nedenle “ihmalen adam öldürme” suçunu işlediği savunuluyor.
Damla Atak: Şeyhmus Bey hastaneden ayrıldı, ancak Şeyhmus doktorun kaşesi kullanılmaya devam edildi.
Mahkeme Başkanı: Ne zamana kadar kullanıldı?
Damla Atak: Hilda Hanım başlayana kadar onun kaşesi kullanıldı.
Mahkeme Başkanı: Hilda ne zaman başladı?
Damla Atak: Bebek ex olduktan sonra göreve geldi. Ben, Batuhan Çetin’i sorumlu olarak bıraktım ve eve gittim. Bebeğin durumu kötüydü ama acil bir müdahale gerektiren bir sorun yoktu. 500 gramlık bir bebekten bahsediyoruz ve bu durumda “kötü” tabiri kullanılır. Meslektaşlarım da bunun ne anlama geldiğini bilir. Savcılık ifadesinde bana 'Bebeğin kötü olduğunu bilerek Batuhan’a neden bıraktın?' diye sordular. Evet, Batuhan’ı bıraktım ve eve gittim ama bebeğin acil bir durumu söz konusu değildi. 500 gramlık bir bebekten bahsederken, meslektaşlarım bilir ki genel durumu kötü olarak bildirilir. Ancak o an için acil bir durum yoktu.
'KAMERA KAYITLARINI YOĞUN BAKIMDAN NE ZAMAN KALDIRDIKLARINI BİLMİYORUM'
Mahkeme Başkanı: Bebek Kaya’nın doğumuna kim girdi?
Damla Atak: Bebeğin doğumuna ben girdim. Anestezi doktoruyla birlikte doğum gerçekleştirdik. Doğumun ardından hep beraber Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’ne çıktık. Bebeğin durumu zaten kötüydü. Doktor hastaneden ayrıldı ve 500 gramlık bebek hastanedeydi. Bebeğin akciğerleri kanıyordu. Başhekime mesaj atarak durumu bildirdim.
Sabah Ali Bey, başhekim olarak yoğun bakıma geldi ve yapılması gerekenleri sordu. Kendisine gerekenlerin yapıldığını söyledim. Ancak bizi o süreçte yönlendiren bir doktor yoktu. Daha sonra kliniğe Oktay Bey getirildi. Ancak Oktay Bey, yenidoğan uzmanı bir doktor değildi ve yoğun bakıma bakması gerekmiyordu. Oktay Toruldu ismi burada geçiyor ama kendisini suçlamıyorum. Bu zaten onun görevi değildi. Kendisi çocuk hastalıkları alanında uzman bir doktordu.
Mahkeme Başkanı: Bebeğin hastaneye getirilmesini kim sağladı?
Damla Atak: Aslında bize getirilen anneydi. Anne, önce Esencan Hastanesi’nde bekletilmiş, ardından Güney Hastanesi’nde yer bulunduğu için buraya yönlendirilmiş. Ancak yenidoğan yoğun bakımıyla ilgili bir görüşme yapılmış mı, bunu bilmiyorum.
Rıza Bey ile uzun süre çalıştım. Kendisi çocuk doktoru değilmiş ama bunu bilmiyordum. Rıza Bey’den bebek Kaya’nın kötü durumda olduğuna dair bir bilgi almadım.
Batuhan, Doğukan’ı arıyor, sonra beni aramıyor. O anki panik içinde Doğukan’ı aradım mı aramadım mı, hatırlamıyorum diyor. Doğukan’ı arama nedeni tamamen dedikoduya dayanıyor. Yorgun olduğumu ve başımın ağrıdığını söylemiş. Ama beni arasaydı bile sonuç değişmezdi. Yine de beni aramış olsaydı, hastaneye giderdim. Sorumluluğum olmasa bile bunu yapardım.
İhmalim olmadığı halde suçlanıyorum. bu konuda konuşmaktan zorlanıyorum. (susuyor)
Mahkeme Başkanı: Rıza ifadesinde, o hastaneyle hiçbir bağlantısı yok gibi konuşuyor.
Damla Atak: İddianameyi görmedim, tapelerde var mı bilmiyorum ama Batuhan, bebeğin kötüleştiğini söyledi ve "Kötüleşirse tüpünü çekersin" dedi. Ancak bu tür bir konuşmayı bebeği bilen bir hemşire olarak ben yapmıyorum. Eğer Rıza’nın haberi yoksa, bebeği bilmeyen bir kişi böyle bir konuşmayı nasıl yapabiliyor?
9 yıldır yenidoğan yoğun bakımda çalışıyorum. Daha önce böyle bir denetim görmedim. Kaya bebeğin ölümünden sonra yapılan denetimde ise her şey çok daha detaylı incelendi.
Mahkeme Başkanı: Sabah 08.00’de ne oldu?
Damla Atak: Saat 08.00’de gittim, bebek alanda değildi. Gittiğimde bebeğin öldüğünü söylediler. Daha sonra denetimciler geldi ve dosyayı istedi.
Mahkeme Başkanı: Kamera kayıtlarının çıkarılmasıyla ilgili ne biliyorsun?
Damla Atak: Kayıtların yoğun bakımda olduğunu biliyorum. Bu kayıtların Ali Derik tarafından çıkarıldığını da biliyorum. Ancak bebek Kaya’dan önce mi yoksa sonra mı çıkarıldı, bunu bilmiyorum. Kendisi benim başhekimimdi, bu yüzden hesap soramazdım. Sadece onun beyanıyla kayıtların çıkarıldığını biliyorum.
Damla Atak: Duygu Hastanesi'nde Fırat Sarı ile çalıştım. Yönetimle koordineli bir şekilde çalışıyordum. Oranın iyi bir yönetim anlayışına sahip olduğunu düşünüyorum. Zaten Fırat Sarı’yı yoğun bakım sürecine dahil etmiyorlardı.
Mahkeme Başkanı: Gıyasettin ile samimiyetin var mıydı?
Damla Atak: Evet.
Mahkeme Başkanı: Ne düzeyde?
Damla Atak: İleri derecede samimiyetimiz vardı. Duygusal olarak.
Avukat: Kaya bebek doğduktan sonra yapılan müdahaleleri kim gerçekleştirdi? Yatışı kim yaptı?
Damla Atak: Doğduğunda Ümit Bey vardı. Sabah işi bıraktı. Rıza Beyler geldi. Kanamalar oluştuğu için Ali Dirik ile iletişime geçtim. Oktay Bey’i çağırdım. Oktay’ın yoğun bakım ile ilgili bir sorumluluğu yoktu.
Avukat (Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu'nun avukatı): Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu ile doğrudan konuştunuz mu?
Damla Atak: Yoğun bakıma geldiği için görüştüm tabii. Küvezlerin bazı yerlerinde problemler vardı, aletlerle ilgili sorunlar yaşanıyordu. Birebir olarak bu konuları kendisiyle konuşuyordum. Yapılan çalışmalardan ve eksikliklerden şikayet ediyordu.
"ORTADA BİR ÖRGÜT YOK"
Damla Atak’ın Avukatı: "Müvekkilimin örgüt üyeliği suçundan yargılanması söz konusu değildir. Kanaatime göre, ortada bir örgüt de bulunmamaktadır ve müvekkilimin iradesini teslim eden bir davranışı yoktur. Dolandırıcılık suçuna ilişkin iddianamede yer alan suçlamalar, müvekkilimin hangi eylemiyle nitelikli dolandırıcılıkla ilişkilendirildiğine dair herhangi bir delil sunulmamaktadır. Ayrıca, savcımız da buna dair herhangi bir açıklama yapmamıştır. Dolandırıcılık suçu işlenmişse, kamunun hangi birimi ve ne kadar zarar gördüğü de belirlenmelidir.
Müvekkilim, adam öldürmeye sebep olmakla suçlanmaktadır. Hepimiz Kaya Bebek'in durumunu gördük. Kaya Bebek, annesinin nedeniyle hastaneye getirilmiştir ve doktorların olmadığı bir ortamda müvekkilim elinden geleni yapmıştır. Bu durumda müvekkilimin adam öldürmeye sebep olmakla yargılanması çelişkili bir durumdur."
MAĞDUR AİLE ÖLEN BEBEĞİNİ BİSKÜVİ KUTUSUNDA TESLİM ALMIŞ
Eşi Hilda Keykubad’ın, Esenler Güney Hastanesi'nde yenidoğan yoğun bakım sorumlu doktoru olduğu, ancak Hilda’nın diplomasını kullanarak yerine Rıza Keykubad’ın çalıştığı iddia ediliyor. Sanık hakkında, “Kaya Bebek’in ölmesinde ihmali bulunduğu, bu nedenle ihmalli davranışla kasten öldürme suçunu işlediği” öne sürülüyor.
Mahkeme Başkanı: Savunmana başlayabilirsin.
Sanık Doktor Rıza Keykubad: Pratisyen hekimim. Haksız yere tutukluyum. Hiç görmediğim bir bebeğin ölümünden sorumlu tutuluyorum. Sayın hakim, soruşturma aşamasında beni hiç dinlemediler. Dinlenmediğim için tutukluyum.
Duruşma Savcısı: Savunmasını kağıttan okuyarak yapmasın.
Sanığın avukatları, savcının bu talebine itiraz etti.
Mahkeme Başkanı: Savunmana böyle devam edebilirsin.
Sanık, yazdıklarını okuyarak savunmasını yapmaya başladı.
Rıza Keykubad: Sayın hakimim, yukarıda Allah var. Bize oyun oynadılar. Yabancı olduğumuz için mi, bunu bilmiyorum. Yukarıda Allah var, her şey ortaya çıkacak. Kaya Bebek ile hiçbir ilgim yoktur. Aileye sabır diliyorum. Ben de bir babayım. Niye bir bebeğe kötü sözler söyleyeyim?
Mahkeme Başkanı: Hemşireye ‘çek fişini gitsin’ cümlesini kullandığın söyleniyor.
Rıza Keykubad: Şahısları tanımıyorum. Hakkımda iftira atmışlar. Bu kelimeyi ben kullanmadım. Asla söylemedim. Yalandır, iftiradır.
Mahkeme Başkanı: Biraz önce ifade veren Damla Hemşire, “Rıza Keykubad geldi, bebeğe de baktı” dedi.
Rıza Keykubad: Kesinlikle yanlıştır, ben bunu kabul etmiyorum. O hastaneye o şekilde gidip bir müdahalede bulunmadım. O hastanede çalışmıyorum.
Mağdur Aile Avukatı: Müvekkilim, çocuğunu bisküvi kutusunda almıştır. Müvekkilim, sanığın çocuk olduğu söyleyerek savunma yapmasını, ajitasyon olarak görüyorum ve kabul edilebilir bulmuyorum.
Avukat: Hastaneye gitmedim diyorsunuz. Kaya bebeği görmedim diyorsunuz. Batuhan Çetin’e “Zaten ölecek, fişinizi çekin” dediğiniz söyleniyor. Damla Atak neden aynı konuşmaları teyit ediyor?
Avukat (Rıza Keykubad’ın avukatı): Damla Atak böyle bir ifadeyi teyit etmedi. Sorunun sorulmamasını talep ediyoruz.
Mahkeme Başkanı: Sorunun sorulmamasına karar verilmiştir.
HASTANE YATIŞ SORUMLUSUNDAN ÇARPICI İDDİALAR
Birinci Hastanesi’nde müdür olarak çalışıyor. Hakkında, “Şüphelinin müdürü olduğu hastanede, hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde kan gazı sonucu ve epikriz düzenleyip resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri ve bunları SGK’ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği” belirtiliyor.
Mahkeme Başkanı: Savunmanızı yapacak mısınız?
Emine Avcı: Evet. Öncelikle maktul ailelerine başsağlığı diliyorum. Beş yıldır hasta yatış ve hasta şikâyet birimlerinin başındayım. Suçlandığım suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Yetkim ve etkinliğimin olmadığı bir dosyada yargılanıyorum. Kesinlikle örgüt üyesi değilim ve bu süreçten dolayı çok üzgünüm.
Mahkeme Başkanı: Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök ile yaptığınız konuşmalar sorulmuş. Bebek ölümüyle ilgili para aldığınız iddia ediliyor.
Emine Avcı: Hasta vefat ettikten sonra ödeme yapıldığı bana iletildi. Hastane tarafından 38 bin lira ödeme yapılmasından bahsediliyor. Ancak, çıkış işlemlerini kontrol eden arkadaş bu ödemenin gerçekleşmediğini fark etmiş. Hasta yakını, yani babaannenin yeni doğanla ilgili bir ödeme yaptığını belirtti.
Ben de Hakan Doğukan Taşçı'yı arayıp babaannenin ödeme yaptığını ama bunun sistemde görünmediğini sordum. Kendisi konudan haberdar olmadığını söyledi. Tapelerde de bu durum çok açık bir şekilde yer alıyor. Babaanneden nakit ödemenin Hakan Doğukan Taşçı’nın yanında yapıldığına dair bilgi aldım.
Sonrasında Hakan’ı tekrar arayarak bu durumu anlattım. Bana Hasan Basri Gök’ü işaret etti ve "Hasan bilir" dedi. Ancak Hasan’ı tanımıyorum. Hakan’ın konuşmalarından, hasta üzerinden menfaat sağladıklarını anladım. Babaanneden aldığım bilgiyi bir tutanak hâline getirerek sisteme işledim. Taşçı’yı tekrar aradım ve bu durumdan şikâyetçi olacağımı, yönetimi bilgilendireceğimi söyledim.
Mahkeme Başkanı: Ölen bebeğe ilişkin ne biliyorsunuz?
Emine Avcı: Bebek, o dönemde yaklaşık bir buçuk ay kadar yenidoğan ünitesinde yatmıştı. Yeni Hayat Tıp Merkezi’nden geldiğini biliyorum.
Mahkeme Başkanı: Bebeğin vefat ettikten sonra teslim edilmediği gibi iddialar var...
Emine Avcı: Hasan Basri ve Doğukan arasında geçen saçma sapan sohbetlerden bahsediliyor. Ben durumu anlamaya çalışırken aile, bebeği teslim alacağını söyledi. Türkmen olduklarını ve öncesinde konsolosluğa gideceklerini belirttiler. Bu süreçte tüm iletişim ve çabalarım sadece olayı aydınlatmaya yönelikti.
Emine Avcı: Hiçbir zaman fatura kesmedim, nasıl kesildiğini de bilmem.
Mahkeme Başkanı: Hasan Basri Gök, Serdova bebeğin hemşire tarafından tedavi edilmesi konusunda sizin haberdar olduğunuzu söylüyor.
Emine Avcı: Hasan Basri Gök beni tanımıyor, ben de onu tanımıyorum. Cansu Akyıldırım ile de tek bir görüşmem bile olmadı.
Emine Avcı: Hasta yatış ve çıkış işlemlerinden sorumluyum. Hakan Doğukan Taşçı ile ilgili bu illegal olaylardan dolayı ciddi bir güven kaybım vardı. Çocuk yoğun bakım ünitesi olmamasına rağmen bebeğin hastanemize sevki yapılmıştı. Bunun nedenini Doğukan’a sordum. “Neden buraya getirildi?” dediğimde, Fırat Sarı’nın böyle istediğini söyledi.
Savcı: İddianamede, Hakan Doğukan ile bebeğin ölümünden sonra yaptığınız bir konuşma yer alıyor. Bu konuşmada, “Ali Bey teslim etme, zaman kalsın” demişsiniz. Neden böyle söylediniz?
Emine Avcı: Ali Bey ile hiçbir görüşmem olmadı.
Savcı: Peki, o zaman neden böyle bir ifade kullandınız?
Emine Avcı: Tekrar ediyorum, Ali Bey ile herhangi bir görüşmem olmadı.
Avukat: Hasan Basri Gök’ü tanımadığınızı söylüyorsunuz, ancak tapelerde geçen bir konuşmanız var. Bu konuşmada, “Böyle yaparsan bir daha senden hasta almayacağız” dediğiniz görülüyor. Bu durumu nasıl açıklarsınız?
Emine Avcı: Böyle bir konuşmayı hatırlamıyorum.
"MEDYA ÇOK ÜZERİME GELDİ"
Mehtap Sayar, Reyap Hastanesi’nde hemşire olarak çalışıyordu. Hakkında, “Şüphelinin 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki yaptığı, hastaların basamaklarında oynama yapıp gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK’ya fatura ettirerek ve SGK’ya fatura edilen ilaçları satarak kazanç elde ettiği” iddia ediliyor.
Mehtap Sayar: Herhangi bir örgüte üye değilim. Bu dosya içindeki çoğu kişiyi tanımıyorum. Bu suçlamaların dışında hiçbirini kabul etmiyorum.
Mahkeme Başkanı: Maaşınızı kimden alıyordunuz?
Mehtap Sayar: Maaşımı hastaneden alıyordum. Diğer hastane işletmeleri hakkında bir bilgim yok. Genelde Esenler bölgesine ait olmayan hastaneler olduğunu biliyorum.
Mahkeme Başkanı: Hasan Basri Gök ile sevgili miydin? Cevap vermek zorunda değilsin.
Mehtap Sayar: 2019 başlarında aramızda bir flört olmuştu, ancak bu ilişki sonlandıktan sonra Fırat Bey’in şoförlüğünü yaptığı için iş durumunu etkilemedi. İş nedeniyle görüştük.
Mahkeme Başkanı: Ne kadar özel ilişkiniz oldu?
Mehtap Sayar: 2019-2020 arasında, ama ismi konmuş bir ilişki değildi.
Mahkeme Başkanı: Nasıl yani?
Mehtap Sayar: Başka bir şekilde görüşmek istiyordu, öyle anlayın.
Mahkeme Başkanı: Tamam.
Mahkeme Başkanı: “Mehtap, çocuğu öldür, elli satürasyonlu çocuk mu olur" konuşmasını hatırlıyor musun?
Mehtap Sayar: Sıkıntılı bir konuda yazılmış bir konuşma. Bu konuyla ilgili takipsizlik kararı çıktı. Konu hakkında konuşmak istemiyorum. Medyada çok üzerime gelindi.
Mahkeme Başkanı: Genel olarak suçlamaları kabul etmedin. Hasan Basri ile bir konuşma kaydın var. “Her şey fazlasıyla uygunsuz” diyorsun. Bu nedir?
Mehtap Sayar: 25 Eylül’de gelen denetimle ilgili bir konuşmaydı. O dönemde yeni sorumlu olmuştum, Fırat Bey yurtdışındaydı. Bir anda denetim geldi. İlk sorumluluğumdu, bu yüzden paniklediğimi hatırlıyorum. Alan içerisindeki bazı durumlardan dolayı şikayetimi dile getirdim.
Mahkeme Başkanı: Nedir bu durumlar?
Mehtap Sayar: Denetimde hemşire çalışan listesini görmek istediler. Ancak hastane yeterli personel sağlamadığı için nöbet listesine ATT teknikerleri de eklenmişti. Ayrıca çalışmayan cihazlar vardı. Hastane yönetimi bu sorunların farkındaydı ama düzenleme yapılmamıştı. Bu yüzden zorluk yaşadık.
Mahkeme Başkanı: Epikrizle ilgili değil miydi?
Mehtap Sayar: Hayır, değildi.
Avukat: “Bizi bu işe sokan Fırat Sarı” diyorsun, Hasan Basri de “Bir şey bilmiyorsun” diyor. Bunlar nedir? Örgütsel bir durum mu?
Mehtap Sayar: Ortada bir örgüt yok, varsa da ben üyesi değilim. Konuşmayı tam olarak hatırlamıyorum.
DURUŞMA SALONUNDA GÜVENLİK ÖNLEMLERİ ARTIRILDI
Mehtap Sayar’ın sorgusu bitti.
Tutuklu sanıklardan biri, Fırat Sarı’ya sert bir şekilde tepki gösterdi. Gerginliğin artması ve seslerin yükselmesi üzerine jandarma olaya müdahale etti. Bunun ardından sanıkların oturma düzeni değiştirildi ve güvenlik önlemleri sıkılaştırıldı.
Şimdi sanık kürsüsünde Hemşire Mehmet Halis Başli var.
Başli, TRG Hospital’de yenidoğan yoğun bakım hemşiresi olarak çalışıyordu. Hakkında, “112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK’ya fatura ettirerek ve SGK’ya fatura edilen ilaçları satarak kazanç elde edip nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği” belirtiliyor.
“HATIRLAMIYORUM, BİLMİYORUM…”
Mahkeme Başkanı: Denetim tapeleri var. Fırat Sarı ile senin arasında geçiyor. “Dosya yok, ortalıkta” diyor, hatırlıyor musun?
Mehmet Halis Başli: Dosyanın epikriz yazılması olamaz. Epikrizden kasıt ne olduğunu hatırlamıyorum.
Mahkeme Başkanı: Mehmet Gürül ile Fırat Sarı konuşuyor ve sen konferans yapıyorsun. "Daha çok şehir dışından gelenler eks oluyor," diyorsun.
Mehmet Halis Başli: Duyduklarımı anlattım.
Mahkeme Başkanı: Mehmet Gürül ile aranda bir konuşma var. Sana, "Şafaktaki yoğun bakıma ait dijital verileri sil," diyor.
Mehmet Halis Başli: Tam hatırlamıyorum.
Mahkeme Başkanı: Sen hemşiresin, anlaman lazım. "Tamam," diyorsun.
Mehmet Halis Başli: Geçiştirmek amacıyla söyledim.
Mahkeme Başkanı: Esra Avcı ile görüşmen var. 112 şeklinde geçen olayla ilgili, "Sen haklıymışsın," diyorsun, dosya ile ilgili?
Mehmet Halis Başli: Arabada herhangi bir belge yoktu.
Mahkeme Başkanı: Neydi dosya?
Mehmet Halis Başli: Oradaki dosyanın ne olduğunu hatırlamıyorum.
Mahkeme Başkanı: “Doktor yerine epikriz yazdığın” şeklinde konuşma var.
Mehmet Halis Başli: Epikriz düzenlemedim ben, yetkim yoktu. Ben öyle bir şey yapmadım.
Savcı: 25 Eylül 2022 tarihinde doktor Mehmet Gürül ile konuşuyorsunuz. "Fırat ile telefonda çok net konuşmayın, belki telefonlar dinleniyordur" diyor. Siz de "Hımm, anladım hocam, tamam" diyorsunuz. Bu şekilde bir görüşme var. Nedir bu?
Mehmet Halis Başli: Denetim günüydü. 8-10 hastaneye denetim gitmişti.
Savcı: Telefon dinlenme olayına mı diyorsunuz?
Mehmet Halis Başli: Denetim olduğu için Mehmet Bey kendince kuruntu yapmış. Hiçbir şekilde Whatsapp’ten Fırat sarı ile görüşmedim.
Mehmet Halis Başli'nin Avukatı: Müvekkilim epikriz yazma yetkisi yok, imza ve sisteme yükleme yetkisi yok, epikriz dışarı çıkarılamaz. Ortada örgüt yok, somut delil dosyada mevcut değildir, örgüt üyeliği yok. Müvekkilim olmayan, somutlaştırılmayan eylemlerden nasıl yargılanıyor? Hangi epikrize, eyleme, hastaya ilişkin savunma yapacağım? Müvekkilim hakkında ortaya atılan örgüt üyeliği suçlamaları tamamen dayanaksızdır. Farklı kurumlarda görev yapan kişilerin aynı branşta, yenidoğan yoğun bakım alanında çalışmaları dışında hiçbir bağları bulunmamaktadır. Fırat Sarı’nın liderliğinde bir örgüt olduğu yönündeki iddialar asılsızdır ve bu konuda somut delillerden yoksun bir dava dosyası mevcuttur. Bir örgüt ilişkisi yoktur. Bu nedenle, müvekkilimin beraatine karar verilmesi son derece açık ve gereklidir.